Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği sorumlusu Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu, Türkiye’nin emzirme oranında dünya ülkeleri arasında son derece başarılı bir yerde olduğunu belirterek, yeni doğan bebeğe ilk yarım saat içinde anne sütü verilmesi gerektiğini söyledi.
Nuhoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne sütünün desteklenmesi, anneler başta olmak üzere aileler ve toplumun bilinçlendirilmesi, anne sütü kullanımının artırılarak olumlu etkilerinin görülebilmesi için tüm dünyada çocuk sağlığı adına atılan en önemli adımlardan olan “Dünya Emzirme Haftası”nın 1990’lı yıllardan itibaren düzenlendiğini, Türkiye’de de aynı yıllardan itibaren bu bilincin oluştuğunu kaydetti.
“Dünyada insanlık var olduğundan beri anne sütü kullanımı zaten vardı. Tüm memeliler yavrularını sütleriyle beslerler” diyen Nuhoğlu, annelerin çalışmaya başlaması ve besin endüstrisinin gelişmesi üzerine 1950’li yıllardan sonra anne sütü kullanımının düştüğünü, 1980’li yıllardan itibaren de uluslararası çocuk kuruluşlarının desteğiyle özellikle gelişmekte olan ülkelerde anne sütünün kullanımının yaygınlaşması yönünde çalışmalar yapılmaya başlandığını anlattı.
Nuhoğlu, “Türkiye emzirme oranında dünya ülkeleri arasında son derece başarılı bir yerde. Ülkemiz Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği rakamsal değerleri tutturuyor. 5 yılda bir yapılan Türkiye Nüfusu Sağlık Araştırması çalışmalarına göre, 1998’da anne sütü verme oranı yüzde 1,4 gibi düşük orandaydı. 2003’te yüzde 22’lere, 2008’de ise yüzde 42’lere çıktı. 2013 verileri açıklanmadı ancak istenilen hedefi, yüzde 50 oranını yakaladığını ümit ediyoruz” diye konuştu.
– Anne sütü, bebek ölüm oranını düşürdü
Anne sütünün kullanımının artmasının bebeklerin yaşama oranını da artırdığını ifade eden Nuhoğlu, “Bebek ölümlerinde çok ciddi düşmeler oldu. 2008’de yaklaşık binde 10 civarındaydı. Hedefimiz 2010 yılların ortalarında binde 10’ların altına inmekti. 2013’te bebek ölüm oranı binde 7’ler civarında. İstanbul’da ise bu oran binde 6,5 civarında. Hedefimizi yakaladık. Hatta geçtik” bilgisini verdi.
Nuhoğlu, sütün, annenin bebeğine vereceği en büyük armağan olduğunu vurgulayarak, anne sütünün bebeğin yaşam kalitesini de artırdığını söyledi.
Asiye Nuhoğlu, anne sütünün bebeği fiziksel ve zihinsel olarak daha iyi geliştirdiğini, obezite, enfeksiyon ve kronik hastalıklara karşı koruduğunu anlattı.
Doğum yapan annelerin başlangıçta yüzde yüze yakınının bebeğini emzirdiğine, ancak birinci aydan itibaren bu oranın giderek düştüğüne dikkat çeken Nuhoğlu, annelerdeki özgüven eksikliği ve yeterince bilinçli olunmamasının buna neden olduğunu dile getirdi.
– “Anne sütü 2 yaşına kadar verilmeli”
Annelere bu eğitimi doğumdan sonra vermenin geç oloduğunu kaydeden Nuhoğlu, şöyle konuştu:
“Kadınlar, evlilik öncesinde, evlilikle birlikte, gebelik öncesi ve döneminde bilinçlendirilmeli. Doğar doğmaz bebeği ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamalıyız. Hatta bebek, kordonu kesilmeden emzirilmeli. Bebek, annenin göğsüne yatırıldığında, memeyi buluyor. Sezaryen doğumda bile anne kendine gelmeden önce bebek emzirilmeli. Anne sütü almak her bebeğin, anne sütü vermek de her annenin en doğal hakkıdır. İlk süt yenidoğan bebeğin ihtiyaçlarını karşıladığı için mutlaka verilmeli. İlk 6 ay sadece anne sütü verilmeli. 6 aydan sonra bebeğin sindirim sistemi gelişiyor. Sonrasında da ek gıdalarla birlikte anne sütüne devam edilmeli. 2 yaşına kadar anne sütü verilmeli.”
– Hem ekonomik, hem yararlı
İlk 6 ay sadece anne sütü vermeyip, mevva suyu, şekerli su vermenin yanlış olduğunu, bunların sütün bileşimini bozduğunu belirten Nuhoğlu, yine bebek doğduğunda 3 ezan bekletmenin de yanlış olduğunu söyledi.
Nuhoğlu, anne grip olduğunda, enfeksiyon geçirdiğinde, ilaç kullandığında sütü kesmenin de yanlış olduğunu, yine “1 yaşından sonra sütün yararı olmadığı” şeklindeki inancın da doğru olmadığını vurguladı.
Anne sütünün bebek ve anne ile ekonomik ve toplum için de yararları olduğunu belirten Nuhoğlu, lohusalarda anksiyeteden başlayarak depresyona kadar sıklıkla görülen sorunların anne sütü verenlerde daha az rastlanıldığını söyledi. Yine anne sütünün rahimin toparlanmasında ve kanamanın azalmasına etkili olduğunu, anneleri kemik erimesinden, obeziteden koruduğunu dile getiren Nuhoğlu, süt veren annelerin doğum öncesi kilolarına daha kolay indiklerini, anne ile bebek arasındaki duygusal yakınlaşmanın sağlandığını, ruhsal, bilişsel açıdan rahatlık sağladığını, meme ve rahim kanserlerinin görülme sıklığının da azaldığını kaydetti.
Nuhoğlu, anne sütünün ekonomik yükünün olmadığını, “Bebeğin anne sütünün dışında beslerken gıda ve uygun maddelerin alınması, hijyen koşullarının sağlanması ayrı bir masraf” dedi.
– “Beslenme için anne sütü yeterli”
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin anne sütü için yeterli olduğunu ifade eden Nuhoğlu, şu bilgileri verdi:
“Annenin özgüveni olacak ve çocuk her istediğinde emzirecek. Bebekle bir arada olacak. Süt ürünlerini bir miktar artırabilir. Anneden bebeğe kan yapıcı demir de geçtiği için bir miktar et miktarını da artırabilir. Bitkisel proteinler, sebze-meyve önemli. Anne için sadece bir miktar sıvı ilavesi yeterli.
Halk arasındaki ‘Annelerin sütü olmaz’ diye birşey kesinlikle kabul edilemez. ‘Sütüm bebeğe yaramıyor’ da yanlış. Bizim istediğimiz normal bebekler, tombul bebekler değil. Aşırı kiloyu bebeklikten itibaren istemiyoruz.”
Nuhoğlu, tombul bebeklerde hipertansiyon, şeker ve kalp obezite görüldüğünü, anne sütüyle beslenen çocukların ise normal ölçülerde fiziksel ve zeka gelişimi gösterdiğini söyledi.
Annenin meme boşaltılmadan emzirmeyi bırakmaması gerektiğini ifade eden Nuhoğlu, meme başlarındaki sinir uçları beyne giderek, hormonları devreye soktuğunu, bunların da hem süt yapımını hem de süt salgılanmasını hızladırdığını belirtti.
AA