Yağmur yağınca romatizmalar azar mı?

Bilimsel Çalışmalar
Yağmurlu havayla romatizmal hastalıkların ortaya çıkması ya da şiddetlenmesi arasında bir ilişki yok. Yağmurla şiddetlenen romatizmal hastalıklar genellikle geçicidir ve basit ağrı kesicilere yanıt ve...
EMOJİLE

Yağmurlu havayla romatizmal hastalıkların ortaya çıkması ya da şiddetlenmesi arasında bir ilişki yok. Yağmurla şiddetlenen romatizmal hastalıklar genellikle geçicidir ve basit ağrı kesicilere yanıt verirler.

Vücudumuzun hareketini sağlayan kas ve iskelet sistemimizde şişlik, ağrı, hareket sınırlamasına yol açan, iç organlarımızda çeşitli rahatsızlıklara neden olan hastalıklara romatizma denir. Yaklaşık 100′den fazla çeşidi vardır. Sıklık olarak kadınlarda, çeşit olarak erkeklerde daha fazla görülür.

Moral Dünyası Dergisi’nden Dr. Muammer Yıldız’a göre her romatizmanın görülme yaşı farklıdır, çocuklar dahil her yaşta görülebilir, ancak yaş ilerledikçe görülme olasılığı artar. Belirtiler aniden ortaya çıkabilir ya da yavaş yavaş gelişebilir. Ana belirtisi ağrı ve hareket güçlüğüdür. Ağrıların yeri hastalığa göre değişir, ancak iltihaplı romatizmada el-ayaklar ve bütün eklemlerde görülebilir. Kireçlenmelerde hastayı hekime daha çok diz ve kalça ağrıları getirir. Hastalıkların başlangıç dönemlerinde ağrılar belli bir bölgeyle sınırlı olabilir. Ağrının bölgesel olması sorunun önemsiz olduğunu göstermez.

Eğer iltihaplı bir romatizmaysa, iltihap o bölgede doku hasarına yol açar. Bu doku hasarı da bir eklemde önce kıkırdağı, daha sonra bu kıkırdağın altındaki kemiği etkiler. Daha sonra bütün eklemi etkileyerek yapısını bozar. Bunun sonucunda hastanın eklemini kullanamaması gündeme gelir. Sözgelimi diz ve kalçalarında olursa insan yürüyemez. Ya da boynunda sorun olursa boynunu çeviremez.

Romatizmal hastalığın ortaya çıkmasında hem kalıtsal, hem de çevresel faktörler rol oynar. Bazı romatizma çeşitlerinin sebebi bilinse de (mikropların neden olduğu romatizmalar, gut hastalığı ve akut eklem romatizması), birçoğunun oluşma sebebi tam olarak bilinmektedir. Burada muhtemelen mikroplar, çevre kirliliği, gıdalar, sigara, boyalar, kimyasal maddeler gibi çevre faktörleri de tetikleyici rol oynayarak hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Bazı ailelerde romatizmal hastalıklar daha sık görülür, ancak anne-babada romatizma varsa mutlaka çocuklarında da romatizma olacak diye kesin bir veri yoktur.

ROMATİZMA ÇEŞİTLERİ

Romatizma, temel olarak iltihaplı ve iltihaplı olmayan olmak üzere ikiye ayrılır. İltihaplı romatizma mikropların neden olduğu, bağışıklık sisteminin bozulması sonucu (genetik yatkınlıklar, çevresel faktörler, infeksiyonlar, vb.) ve ürik asit gibi maddelerin yaptığı hasar sonucu oluşan iltihap sonucu oluşabilir. Eklemlerde, bazen göz, kalp, akciğer, böbrek gibi organlarımızda da mikrobik olmayan bir iltihaplanmayla sonuçlanabilen sistemik bir grup hastalıklardır.

İltihabi olmayan romatizmal hastalıklar halk arasında kireçlenme olarak bilinen dejeneratif eklem hastalıkları (osteoartrit) ve boyun, sırt, kol, bacak yumuşak dokularında ağrı ile seyreden yumuşak doku romatizmalarıdır (miyalji, fibromiyalji, tendinit). İltihaplı olmayan romatizma eklemde aşınma ve incelme ile karakterizedir.

Ankilozan spondilit, omurga ve leğen kemiğindeki eklemleri tutan, özellikle bel bölgesinde hareket kısıtlılığı yapan, kronik (müzmin) bir romatizmal hastalıktır. Omurganın hareketini sağlayan eklem ve bağlarda gelişen iltihap sonucunda, eklem ya da kemikler hareketlerini yitirecek şekilde birbirleri ile kaynaşabilir. Omurga dışında kalça, diz ve ayak eklemlerinde de iltihaplanma görülebileceği gibi az sayıda hastada çeşitli iç organ bulguları gözlenebilir.

Hastalığın şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ciddi tutulumu olan hastalarda omurganın hareketlerini tamamen kısıtlayabilir. Buna karşın, sadece sabahları olan hareket tutukluğu ya da bel ağrısı dışında hiç bir yakınması olmayan hastalar da görülebilir.

TEDAVİ

Romatizmal hastalıkların maalesef önemli bir kısmı müzmindir. Tedaviye yanıt da verse zaman zaman hastalıkla ilgili sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle ciddi bir romatizmal hastalığı olan hasta tedavisini sürdürdüğü merkezle ilişkisini hiçbir zaman kaybetmemelidir.

Romatizmada tedavinin başarılı olması için erken teşhis çok önemlidir. Erken teşhis için uzun bir tetkik süreci ve hastanın takip edilmesi gerekir. Çünkü belirtiler, şikâyetin azaldığı dönemde veya arttığı dönemde değişir.

Tedavi şekli kişiden kişiye değişir ve her hastaya farklı tedavi uygulanmalıdır. Kronikleşmiş hastalıklar sonucu uzun süren tedavi uygulaması gerekebilir. Romatizma tedavisinde bitkisel ürünler uzun yıllardır kullanılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bitkisel ürünler, kanlanmayı artırarak dokuları besler, iltihaplanmayı önleyici ve ağrı dindirici olarak etki ederler. Hastalığın başlangıcında bitkisel ürünlerin kullanılması, iyileşmeyi hızlandırır. İlerlemiş hastalıklarda bitkisel ürünlerden sonuç alabilmek için daha uzun süreler ürünleri kullanmak gerekebilir. Ayrıca romatizma tedavisinde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi de önemlidir. Bu amaçla da bitkisel ürünlerden yararlanılabilinir.

Ihlamur, oğul otu, ayrık kökü, şahtere, ebegümeci, biberiye esansı, güveyfeneri meyvesi, huş ağacı yaprağı (vücuttan su atılmasını sağlar), ısırgan otu, katırtırnağı çiçeği, kavak tomurcuğu (mikrop öldürücüdür, yaraların iyileşmesini hızlandırır), maydanoz tohumu, mısır püskülü, söğüt kabuğu, karanfil, lavanta, civanperçemi, kayın ağacı yaprağı, dulavratotu, peygamber çiçeği, atkuyruğu (bedenin mineral dengesini bozmadan, fazla sıvıların, asitlerin ve öteki zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlayabilen bir bitkidir), söğüt yaprağı (iltihaplanmayı önler, ateşi düşürür ve ağrı dindiricidir) romatizma tedavisinde en sık kullanılan bitkilerdir.

Isırgan otu romatizma hastalıklarında çok faydalıdır. Vücuda ürik asit birikimi ile oluşan gutta, ısırgan böbreklerden ürik asit atılımını arttırarak yararlı olur. Isırgan otunun, siyatik, lumbago ve kollarda bacaklarda meydana gelen sinir iltihaplanmalarında, ağrılı bölgelere sürülerek kullanılması önerilir. Bitkinin yakıcı tüylerinin deriyi tahriş etmesiyle uzun süreli rahatlatıcı bir sıcaklık meydana gelir. Başlangıçta rahatsız edici olan deri yanması bir süre sonra azalır ve daha sonra sona erer.

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

1- Soğuk ya da nemli hava genellikle şikâyetleri arttırır. Ancak soğuk hava romatizmal hastalıklara yol açmaz. Yağmurlu havayla romatizmal hastalıkların ortaya çıkması ya da şiddetlenmesi arasında bir ilişki yok. Havadaki elektrik yükü değişimleri ağrı üzerinde etkili olabilir. Hastaların bir bölümü yağmurlu havayla şikâyetleri arasında bağlantı kurar. Ama yağmurla şiddetlenen romatizmal hastalıklar genellikle geçicidir ve basit ağrı kesicilere yanıt verirler. Ciddi romatizmal hastalıkların ağrısı da bazen hava değişimlerinden etkilenebilir.

2- Bazı romatizmal hastalıklar, özellikle de iltihaplı olanlar damar problemlerine yol açabilir. Mesela Türkiye’de çok sık görülen behçet hastalığında toplardamarlarda tıkanıklık ortaya çıkabilir. Yine lupus hastalığında da damar tıkanmaları hastalığın bir belirtisi olarak erken ya da geç dönemde görülebilir.

3- Romatizmal hastalıkların büyük bölümünde uygun sürekli tedavi ve takiple hastalık bulguları ortadan kaldırılabilmekte ve doku hasarı engellenebilmektedir.

4- Bu hastalıklar nadiren ebeveynlerden çocuklara geçer. Ancak bazı ailelerde bazı artritlerin daha sık görülebildiği bilinmektedir. Türkiye’de bu konuda en önemli hastalık ailevi Akdeniz ateşidir. Akdeniz çevresindeki ülkelerde sık görülen, eklem iltihabı yani artrit yapan bir hastalıktır. En önemli belirtileri karın ağrısı ve ateştir. Akdeniz ateşi, tekrarlayan ataklar yapabilir. Ülkemizde ailevi Akdeniz ateşi olan aileler vardır.

5- İltihabi romatizmalar hemen her yaşta görülebilmektedir. Tepe dönemi 30’lu yaşlardır. Osteoartrit gibi dejeneratif eklem hastalıkları yaş ilerledikçe daha sıklaşmaktadır.

6- Eklemlerin aşırı kullanımı dejeneratif eklem hastalığı riskini arttırmaktadır. Ancak, eklem çıtlatma ve tıkırdaması artrit için bir risk faktörü değildir.

NASIL KORUNULUR?

1- Beslenmeye dikkat edin. Çünkü unutmayın ki, kilo aldıkça ekleme binen yük miktarı artar.

2- Aşırı sıcak veya aşırı soğuktan uzak durun.

3- Yatak istirahatı önemlidir, fakat uzun tutmamak koşuluyla. Ağrı ve şişlik için faydalıdır.

4- Egzersiz yapmak kas ve eklemler için faydalıdır