Ortalama Yaşam Süresi Nasıl Uzuyor?

Bilimsel Çalışmalar
Geçtiğimiz haftalarda Türk İstatistik Kurumu Türkiye’de ortalama yaşam süresinin bir önceki dönem bulgularına göre önemli bir artış göstererek 8 yıl içerisinde 70,9’dan 73,7 yıla yükseldiğ...
EMOJİLE

Geçtiğimiz haftalarda Türk İstatistik Kurumu Türkiye’de ortalama yaşam süresinin bir önceki dönem bulgularına göre önemli bir artış göstererek 8 yıl içerisinde 70,9’dan 73,7 yıla yükseldiğini açıkladı.  Ancak Japonya ve Norveç gibi refah seviyesi yüksek toplumlarda ise bu ortalama 85 yaşa ulaştı bile. Ülkemizde 1960 ortalamalarında 50,3 yıl ve 1980 ortalamalarında 60,3 yıl olan yaşam süresindeki artış dikkat çekici. Kanserler, çevre kirliliği, artan stres etkenleri gibi bunca olumsuz koşula rağmen nasıl oluyor da yaşam süresi uzayabiliyor? Bunun ardında yatan gerçek nedir? 

İnsanlar eski zamanlarda, daha has doğal ürünler ile beslenebilirken olumsuz çevre etkenlerinin ve trafiğin daha az olmasıyla da stresten uzak bir hayat yaşayabiliyorlardı. Ulaşımın bugün kadar gelişmiş olmamasından ötürü daha fazla yürüyor ve dolayısıyla zorunlu egzersiz yapıyorlardı. Teknolojik olarak da zararlı olabilecek elektronik dalgalar yayan cep telefonu, bilgisayar ve televizyon gibi cihazlar henüz yok ya da yaygınlaşmamıştı…

Özellikle 1980’li yıllardan sonra gelişen biyolojik ve kimyasal yöntemler, bilimsel çalışmaların da boyutlarını değiştirdi. Yapılan çalışmalar sağlıklı ve uzun yaşamın bazı temel anahtarlarını artık günümüzde net bir şekilde ortaya koyuyor. Dengeli beslenme, Stres kontrolü ve Düzenli Egzersiz yaşam kalitesi ve sağlık açısından dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar…

“Dengeli beslenme”; bundan yaklaşık ikibinbeşyüz yıl önce Hipokrat’ın “Yedikleriniz ilacınız olsun” şeklinde ifade ettiği sağlık öğüdünü hangi parametreleri göz önüne alarak söylediği bilinmez ama “Besin Destekleri” kavramının bu gün geldiği nokta, Hipokrat’ın sözlerini bilimsel olarak da destekliyor. Ancak günümüzde, yediklerimiz içtiklerimiz ile vücut için gerekli bileşenleri yeterli miktarlarda sağlayabiliyor muyuz? Bazı insanlar, besin desteği olarak tablet ya da kapsül şeklinde kullanmak yerine, daha doğal şekli ile yemek olarak tüketmenin daha uygun ve yararlı olduğunu düşünür. Bu ne derecede doğru!

Mesela, sarımsak yemeklerimizin bir lezzet unsuru olmasının ötesinde önemli ve etkili bir sağlık savaşcısı. Halk arasında kan sulandırıcı, tansiyon düşürücü, kan şekerini düşürücü, kolesterolü düşürücü, kanserlere karşı koruyucu gibi çok sayıda yararından bahsedilir. Çeşitli şekillerde hazırlanan reçeteler elden ele, dilden dile dolaşır. Kimi sarımsak dişlerini alkol içerisinde bekletip alkollü özütü içerek, kimi olduğu gibi yutarak, kimi çiğneyerek kullanılmasını önerir. Kimine göre ise sarımsak tamamen etkisizdir. Hangisi doğru? Aslında sarmısağın etkili olabilmesi için mutlaka ağızda çiğnenmesi ya da taze hazırlanmış cacık veya sarmısaklı yoğurtun tüketilmesi gerekir. Çünkü bitki içerisinde bulunan alliin adlı madde etkisizdir.

Etkili olabilmesi için sarımsak dişlerinde bulunan bir enzim (allinaz) ile temasa geçerek allisin adlı maddeye dönüşmesi gerekir.  Dolayısıyla sarmısağın etkili olabilmesi için en uygun şekil çiğneyerek, ya da ezerek alliin ile enzimi temasa geçirip etkili olmasını sağlamak gerekir. Sarmısağın hem kendimizi hem de çevredekileri rahatsız edici özelliği nedeniyle düzenli olarak bu şekilde bir uygulama yapılması oldukça zor. Sarımsak dişlerinin ezilmeden yutulması durumunda enzim ile etkili hale dönüşmeyen madde midede ajoene dönüşerek sadece kan sulandırıcı etki gösterir. Dolayısıyla, sarmısağın etkilerinden yararlanabilmek için en etkili yöntem, düzenli olarak bağırsakta çözünen sarımsak kapsüllerini kullanmaktır.  Aksi takdirde yeterli derecede etki sağlayabilmek mümkün olamaz.

Bir başka örnek, karaciğer dostu olarak bildiğimiz enginar ile hazırlanan yemekler karaciğerimizin onarımı için yeterli olabilir mi? Biz enginarın etlenmiş ve lezzetli olan çiçek tablasını yeriz. Halbuki karaciğere etkili bileşenleri yiyemediğimiz kısımlarında, yaprakları ve özellikle çiçek tablasını çevreleyen sert çiçek yapraklarında (brakte) daha yüksek oranda.

Zaten enginarı pişirirken bir kısım etkili bileşeni de kayba uğrar. Dolayısıyla, enginar yemeği yemek sağlığımız için yararlıdır, ama karaciğerimizin etkili bir şekilde onarımı için mutlaka yaprak ve braktelerinden hazırlanan özütleri taşıyan kapsül ya da tabletlerinin en az üç-dört hafta süre ile kullanılması gerekir. O halde, doğal bileşenlerden sağlığımız için yararlı olmasını, ya da tedavi edici bir etki bekliyorsak tablet, kapsül, veya şurup gibi ilaç şekillerinde sunulan ürünlerin kullanılması daha yararlı olacaktır. Bu suretle etkili bileşenin her zaman eşit miktarlarda alınabilmesi ve etkili olması mümkün olabilir.

Şüphesiz, sağlıklı ve uzun bir yaşam için meyve ve sebzelerin düzenli olarak tüketilmesi son derece yararlıdır. Ancak, yetiştirilme şekli ya da pişirme şekli gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak farklılaşan içeriği nedeniyle içerisinde yeterli miktarda etkili bileşen bulunup bulunmadığını bilemeyeceğiniz meyve veya sebzeleri tüketerek yeterli derecede yararlı olmasını beklemek ne derecede doğru olabilir?

İnsanlar giderek, besin olarak kullanılsın ya da kullanılmasın, doğanın şifa gücünden daha etkili yararlanmanın yolunu öğreniyor. Kanımca, insan ömrünün uzamasında çağdaş teknikler ve uygulamalarda sağlanan dikkati çekici gelişmelerin yanı sıra bu etkenin, yani “doğanın gücünden maksimum yararlanmanın yollarını öğrenmesi ”nin de, rolü olabileceğini düşünüyorum.

Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA