Genetik olarak geçiş gösteren, erken yaşta başlayan ve ilerleyici seyir gösteren retina hastalıklarının etkileri görme kaybına kadar uzanabiliyor. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, kalıtımsal retina hastalıklarının tedavisinde umut vadediyor. ‘Gece körlüğü’nün tedavisinde yeni kullanılmaya başlanan ‘okuvizyon tedavisi’ ile ilgili bilgiler veren Acıbadem Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Öner, ayrıca henüz deneysel aşamadaki kök hücre ve gen tedavilerini de anlattı.
Kalıtımsal retina hastalıklarında, günümüze dek bilinen bir tedavi yöntemi bulunmuyordu. Oysa son yıllarda meydana gelen gelişmeler sonucunda kalıtımsal retina hastalıklarında ilerlemeyi durdurmaya yarayan bazı tedavi yöntemleri geliştirilmeye başlandı. Bunun umut verici bir gelişme olduğundan bahseden Prof. Dr. Ayşe Öner, gece körlüğü, sarı nokta hastalığı gibi erken başlangıçlı makula dejenerasyonları hastalıkları ile Stargardt, Best ve kon distrofisi gibi kalıtımsal retina hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek yöntemlerden bahsetti.
Gece körlüğü için TES-Okuvizyon tedavisi
Gece körlüğü ya da tavuk karası olarak bilinen ‘retinitis pigmentosa’ ve benzeri retina hastalıklarında uygulanan bu tedavi şekli ile retina hücrelerine düşük dozda elektrikel uyarılar gönderiliyor ve bu uyarılar retina hücrelerinden nöron koruyucu büyüme faktörlerinin salınımını artırıyor. Salınan bu faktörler sayesinde retinadaki hücreler korunuyor ve hastada görme kaybı durduruluyor. Tedavide kullanılan Okuvizyon cihazı ile retinaya zayıf elektriksel sinyaller uygulandığını belirten Prof. Dr. Ayşe Öner, tedavi sürecini şöyle anlatıyor: “Uygulama sırasında başın iki tarafına ve damla anestezisi sonrasında göze elektrotlar yerleştiriliyor. Göze yerleştirilen elektrotlar kişinin yüzüne ve gözüne göre ayarlanarak elektriksel uyarı dozu belirlenip kaydediliyor. Doz ayarlama sonrasında 30 dakika süre boyunca işlem gözlere uygulanıyor. Bu işlem haftada bir tekrarlanıyor.’’ Tedavinin bilinen bir yan etkisi olmadığından bahseden Prof. Dr. Ayşe Öner, okuvizyon seansı sonrasında birkaç gün gözlerde batma, kızarıklık ya da yabancı cisim hissi olabileceğini ancak bu şikayetlerin kısa süre sonra geçeceğini söylüyor.
Kök hücre tedavisi umut verici
İnsan vücudundaki farklı hücrelere dönüşebilme yeteneğine sahip, kendini yenileyebilen ve vücudun bir yerindeki zedelenmeyi takiben dokuyu onarabilen kök hücreler, yakında kalıtımsal retina hastalıklarının tedavisinde de kullanılabilecek. Dünyada ve Türkiye’de çalışmaları devam eden ve henüz deneysel aşamada olan kök hücre tedavisinin, retinitis pigmentosada, diğer kalıtımsal retina hastalıklarında ve ileri evre kuru tip makula dejenerasyonunda uygulandığına ve başarılı sonuçlar alındığına değinen Prof. Dr. Ayşe Öner, kısa süre sonra yöntemin rutin bir tedavi olarak uygulanabileceğini belirtiyor: “Kök hücreler kalıtımsal retina hastalıklarında retinanın altına ya da göz içine uygulanıyor. Bu çalışmalar henüz faz II aşamasında. Faz III aşamasına geçtiğinde deneysel olmaktan çıkıp rutin bir tedavi olarak kabul edilecek ve kalıtımsal retina hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek. Bu tedavide otolog denilen kişinin kendi kök hücresi ya da allojenik denilen başka bir kişiden elde edilen kök hücreler kullanılabiliyor.”
Gen tedavisi yeni bir çözüm
Kalıtımsal retina hastalıklarının tedavisinde denenen bir diğer tedavi şekli ise; kaynağa odaklanan gen tedavisi. Fakat kalıtımsal retina hastalıkları, klinik ve genetik açıdan çok çeşitli. Bu hastalık grubundan 120’den fazla genin sorumlu olabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayşe Öner, ”Aynı gen içinde farklı mutasyonlar olabiliyor ve bu mutasyonlar farklı hastalık görünümlerine yol açabiliyor. Bu durum hastalıklarla ilgili genetik çeşitliliği daha da karmaşık hale getiriyor” diyor. Ancak son yıllarda meydana gelen gelişmeler, genetik problemlerin daha iyi anlaşılmasına ve gen tedavilerinin uygulanabilmesine imkan sağlıyor. Yapılan çalışmalarda kalıtımsal retina hastalıklarının iyileşmesinde alınan sonuçların oldukça başarılı olduğu bilgisini paylaşan Prof. Dr. Ayşe Öner, gen tedavisi ile ilgili ilaçların geliştirildiğini ve tedavide uygulanmasının çok yakın olduğunu ekliyor.