Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kürşat Altınbaş, mutsuzluğun kaynağını, gerçekleşemeyen beklentilerin oluşturduğunu söyledi.
Kadın ve Kadın internet sitesinde yer alan haberde depresyonun belirtileri ve çözümleri hakkında bilgi veren Altınbaş, Türk toplumunun ilişkilerinde sınırların geçirgen olduğunu ve bu yüzden empatiyi aşan merhamet duygusunun sıkça yaşandığını belirtti. Türkiye’de psikiyatri hekimi sayısının az olduğuna da değinerek, psikoterapisiz antidepresan yazılabildiğini ancak bunun en doğrusu olmadığını vurguladı.
Ufacık, anlık bir sıkıntıda insanların, “Depresyondayım.” dediğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Altınbaş, depresyonun öyle kolaylıkla girip çıkılan bir hastalık olmadığını söyledi: “İnsanların ruh halinde mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik, hiçbir şeyden keyif almama, enerjide azlık, uyku ve iştah düzensizlikleri, kendini suçlayıcı düşünceler, zaman zaman hastalığın şiddetlendiği durumlarda intihar düşünceleri, hayattan vazgeçme, dikkat sorunları gibi hem fiziksel hem psikolojik tüm belirtileri kapsayan, en az iki hafta boyunca günün tamamında bu halin devam ettiği durumdur. Bunların ortaya çıkması için herhangi bir tetikleyici çevresel etkene gereksinim duyulmaz. Stres varlığında tetiklenebilir, durduk yere kendiliğinden de ortaya çıkabilir. Kişinin insan ilişkilerini, mesleki hayatını, kendine bakımını etkilediği, yani işini, gücünü, işlevselliğini etkileyen bir ruhsal hastalık diyebiliriz.”
EMPATİNİN SINIRINI BELİRLEMEK GEREKİR
Türkiye’de empati sınırlarının dışına sık çıkıldığını belirten Altınbaş, bu durumun hem şahsi özellikler gereği hem de toplum olarak sınırların biraz daha geçirgen olmasından kaynaklandığını anlattı: “Gelin kaynana tartışmalarının da temel dinamiği budur, sınırların bu kadar silik olması. Toplum olarak birbirimize destek olmayı, yardımcı olmayı seviyor olmamız bir avantaj ama bunun fazlası olduğu zaman başkasının adına karar vermeye başlıyoruz. Bu sefer büyüyemeyen bireyler ortaya çıkıyor. Kendi başımıza bir şeyi yönetecek hale gelemiyoruz. Bu yüzden bizde psikolojik anlamda erişkinlik gecikebiliyor. Kişiler, kendi hayatını yönetemez hale geliyor. Tabii ki her zaman başka bir insana ihtiyacımız var ama bu tür sınırsızlıklar, geçirgenlikler ilişkileri zorlaştırıyor. Bu yüzden bizde de bu empatinin dışına çıkma hali sıkça görülüyor.”
Kürşat Altınbaş, mutsuzluğun kaynağını beklentilerin oluşturduğunu vurgulayarak, “Gerçekleştirilemeyen beklentiler daha mutsuz olmamıza, o beklentilere erişemedikçe yıkılmamıza, törpülenmemize, daha geriye düşmemize, üzülmemize neden olabiliyor. Mutsuzluğumuzun nedenlerinden biri bu olabilir. Tabii ki daha fazlasını isteyebilirsiniz ama gerçekçi olmadığındaki yıkım düzeyi önemli.” dedi. Yrd. Doç. Dr. Altınbaş, mutlu olmanın sırrını ise şöyle açıkladı: “Mutlu olmanın sırrı, sanırım insanın kendini tanımasından geçiyor. Kendinizi tanıyıp kendi gerçekliğinizi farkettikçe beklentilerinizin ne kadar gerçek, ne kadar gerçekçi olmadığını farketmeye başlıyorsunuz. Esas zenginlik, ihtiyaç duymamaktan geçiyor. Sanırım mutlu olmanın sırrı da daha az ihtiyaç duyma hali.”