Deprem İnsan Sağlığını Etkiliyor

Bilimsel Çalışmalar
Harvard Üniversitesi’nden bir ekip, 1990 ve 2010 yıllara arasında meydana gelen depremlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi. "Lancet" adlı tıp dergisinde yayımlanan araştı...
EMOJİLE

Harvard Üniversitesi’nden bir ekip, 1990 ve 2010 yıllara arasında meydana gelen depremlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi.

"Lancet" adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre söz konusu dönemde meydana gelen depremlerde 780 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, 2,5 milyon kişi de yaralandı.

Depremlerin diğer felaketlerden üç kat fazla yaralanmaya yol açtığını gösteren araştırmaya göre Crush sendromu, depremde yaralananlar arasında yüzde 18 ile en sık görülen ölüm nedeni. Yıkılan binaların enkazı altında uzun süre kalan kişilerde hücre dışı sıvının büyük bölümünün zedelenen kaslarda birikmesi sonucu böbrekler büyük zarar görüyor. Böbrek yetmezliğini önlemek için yaralılara bir an önce damar içi sıvı verilmesine başlanması gerekiyor.

Depremzedeler arasında akut böbrek yetersizliğinden ölüm oranı, yüzde 14 olarak tespit edildi.

Araştırmaya göre depremlerde beyin kanaması, omurilik yaralanmaları, karaciğer ya da dalak yırtılması ve kalça kırıkları, yaralının kısa sürede ölümüne yol açıyor.

Depremde yaralananların yüzde 65’inde derin kesik ve açık yaralar, yüzde 22’sinde kırıklar ve yüzde 6’sında da yumuşak doku ezilmesine rastlanıyor. Depremlerde en sık görülen travmalar ise, kafa ve göğüs travmaları.

Araştırmacılar, depremlerin kalp krizi riskini yüzde 35 oranında artırdığını da saptadı.

Araştırmaya göre depremlerden sonra felaketin meydana geldiği ülkede depresyon ve intihara eğilim de ciddi oranda artış gösteriyor.

Depremin ardından ortaya çıkan ilk tepkinin, duygusal tepkisizlik, gerçeklik algısının yitirilmesi ve zaman algısında anormallik olduğunu belirten araştırmacılar, depremden birkaç gün sonra bunlara anksiyete ve korku eklendiğini açıkladı.

Araştırmaya göre uyku bozuklukları gibi somatik tepkilerin ortaya çıkması bir haftayı buluyor. Depremzedelerin büyük bir kısmında felaketten sonra akut stres bozukluğu görülüyor. Depresyon semptomları ise felaketten bir ay sonra ortaya çıkmaya başlıyor.

Araştırmacılar, kişilerdeki kaygı oranı ile ne kadar yıkıma maruz kaldıkları arasında ters bir ilişki bulunduğu ortaya çıkardı.

Şiddetli yıkıma uğrayan bölgelerdeki kişilerde güvenlik ve sağlıkla ilgili kaygılar daha azken, kaygı oranı depremin merkezinden uzaklaşıldıkça artış gösteriyor.

Araştırmaya göre 1999 yılında Türkiye’de yaşanan depremin ardından etkilenen bölgedeki nüfusun yüzde 17’si en az bir kez intihar etmeyi düşünmüş, yüzde 72’si ise depresyon belirtileri göstermiş.

Depremler, tüm doğal felaketler arasında en fazla intihar oranına sahip.

Her yıl dünyada farklı şiddette 1 milyondan fazla depremin meydana geldiğini kaydeden araştırma, Los Angeles, New York, Tokyo, Delhi, Şanghay ve İstanbul gibi büyük kentlerin büyük bir kısmı fay hattı üzerinde yer aldığı için bu kentlerde yaşayan milyonlarca kişinin risk altında bulunduğuna dikkati çekti.

Depremlerde çocukların yaşamını yitirme ve yaralanma riski, yetişkinlere oranla daha fazla.

Araştırmacılara göre 2010 yılında Haiti’de büyük yıkıma yol açan depremde yaralananların yüzde 53’ü 20 yaş altı ve bunların da yüzde 25’i 5 yaş altındaydı.

AA