Yeniden sıralama kaç öğrenciyi etkileyecek?

Röportaj
Gizem Gül’ün röportajı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptığı itiraz önceki gün reddedilmiş ve aynı gece 1.1 milyon öğrencinin puanı tekrar hesaplanmıştı. Bu he...
EMOJİLE

Gizem Gül’ün röportajı

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne yaptığı itiraz önceki gün reddedilmiş ve aynı gece 1.1 milyon öğrencinin puanı tekrar hesaplanmıştı. Bu hesaplama sonucunda 4 öğrencinin puanının bir üst okula, 99 öğrencinin ise bir alt puanlı okula yettiği belirlenmişti. MEB, bu konuda kararı adaylara bırakarak, 103 aday arasında isteyen öğrencilerin okullarını değiştirebileceklerini duyurdu. “2013 SBS sonuçlarıyla ilgili bu noktaya nasıl gelindi” ve aslında cevabını pek çok kişinin merak ettiği “Bundan sonra ne olur” konusunu Sabah Gazetesi Eğitim Yazarı Sait Gürsoy’la konuştuk. 

HEM MEB’İN HEM DE MAHKEMENİN EKSİKLİĞİ SÖZ KONUSU

Öncelikle 2013 SBS sonuçlarıyla ilgili bu süreç nasıl gelişti? Yeniden hesaplama sonucuna göre 99 öğrenci alt tercihlerine yerleşecekken daha üstteki tercihlerine yerleştiği ortaya çıktı. Bu diğer öğrenciler için bir haksızlık demek olmuyor mu?

2013 yılının Temmuz ayında açıklanan SBS sonuçlarında Fransızca ve Almanca dil testlerinin cevapları, yanlışlıkla İngilizce testinin cevap anahtarı ile okutuldu. Bunun üzerine 817 velinin başvurusuyla tekrardan değerlendirme yapıldı ama bundan sonra soru işaretleri ortaya çıktı. Bu tip sınavlarda 1 kişinin bile puanı yanlış hesaplansa yeniden bir sıralamanın yapılması gerekiyordu. Ancak o zaman Milli Eğitim Bakanlığı tarafından by-pass yapılarak puan hesaplamaları aralara yerleştirildi. Hatta ben de bu tip bir olayın ileride hukuksal açıdan sorunlar yaratabileceği yönünde uyarılarda bulunmuştum. Derken Temmuz ayının ortalarında CHP Milletvekili Aydın Ayaydın bunu mahkemeye götürdü. Ağustos ayının başında MEB’e itirazını yaptı. Ancak buraya çok iyi dikkat edilmesi lazım, Ağustos’ta adli tatil başladığı için Ayaydın, nöbetçi mahkemeleri “Bu okullarla ilgili bir olay, bu nedenle bir an önce karar vermenizde yarar” şeklinde uyarıda bulundu. Ancak bunu nöbetçi mahkeme dikkate almadı ve Ocak ayının 2. haftası yapılan bir açıklamayla ortalık toz duman oldu. Öncelikle burada şu noktaya bakılması lazım, bu konuda iki kurumun da eksikliği söz konusu. Şöyle ki, birincisi MEB’in bu tip bir sıralamada hata varsa, yeniden sıralama yapması gerekiyordu. İkincisi ise nöbetçi mahkemelerin böyle önemli bir konuyla ilgili kararını, toplumun huzurunun kaçmaması için okullar açılmadan önce vermesi gerekiyordu. 

MEB MAĞDURİYETLERİ GİDERECEĞİNİ AÇIKLADI AMA…

Şimdi gelelim sizin sorunuza, mahkeme MEB’in yaptığı itirazı reddetti, bunun karşılında MEB bir açıklama yaptı ama esas açıklamanın puanlar sıralandıktan sonra yapılmasında fayda var. Burada yaklaşık 100 öğrenciyi ilgilendiren bir durum var. Bunların bir kısmı, özel okulda olanlar herhangi bir mağduriyet yaşamayacaklar. İkincisi, puanı düşük de olsa adaylar kazandıkları Anadolu liselerinden aşağıya düşürülmeyecekler. Yeni hesaplamayla eğer puanı bulunduğu okuldan bir üst okula yerleştirmeye yetiyorsa bunlar da buraya yerleştirilecek. Bu da kamuoyunda hiç kimsenin mağdur olmayacağı anlamına gelen bir tablo oluyor. Ancak sizin sorunuz çok önemli, burada bir öğrenci puanı yetmediği halde bir okulda yer alıp da, onun alt okulunda ondan daha yüksek puanlı öğrenciler varsa bunların durumunun ne olacağı soru işaretidir ve o zaman mağduriyetler ortaya çıkar. MEB’in açıklamasına göre puanı düşük olan öğrenciler bir üst okula yerleşme hakkına sahip olabiliyorsa, kontenjan arttırılıp oraya geçecek deniliyorsa; o zaman şu anda puanı düşük olan öğrenciler A, ondan biraz daha yüksek puanlı öğrenciler B okulundaysa bu öğrenciler A’dan B’ye çıkış yapma haklarına sahip olacaklar ve bu haklarını kullanacaklar. Böylece bu mağduriyetleri önlenecek ama ne kadar öğrencide bu rakam olacak, ne kadar kontenjan açılacak onu ben de bilemiyorum. MEB’in şu anki mahkemenin ana nedenini öğrenip daha sonra bunu kamuoyuyla paylaşmasında yarar var. 

BİR DE MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ VAR

Bu madalyonun bir yüzü, bir de öbür yüzünden bakalım eğer siz puanı düşük öğrenciyi A okulunda tutuyor, puanı daha yüksek olan öğrenci herhangi bir şartla B okulundan A’ya çıkamıyorsa burada o zaman burada büyük bir haksızlık söz konusu demektir. 

KAÇ ÖĞRENCİNİN MAĞDUR OLDUĞUNU BİLMİYORUZ

Başka öğrencilerin dava açması sonucunda durum ne olur?

MEB’in yaptığı açıklamada puanı yüksek olup da daha düşük puanlı okulda okuyan öğrenci sayısı çok az olduğu ve bu kişilerin de arzu ettikleri takdirde üst okula yerleştirme haklarının olduğu belirtildi. Burada benim anladığım şu, herhangi bir mağduriyeti olan bir öğrenci eğer puanı yetiyorsa bir üst okula müracaatını yapıp, o okulda yer alma şansına sahip, bununla ilgili kontenjanlar yükseltilecek. Bundan sonra bir ya da birden fazla kişinin mahkemeye başvurması gereksiz. Zaten mahkeme kararı alınmış ve sıralamanın yanlış olduğu anlamına geliyor. Ama burada sayı çok önemli, kaç öğrenci onu bilemiyoruz. MEB, mağdur olanlar bir üst okula geçebilir ama yerleştirilmiş öğrencileri puanı düşük de olsa o okuldan almayacağız diyor. Bu verilen bir hak ve huzur ortamının bozulmaması için böyle uygulanıyor. 

MEB’İN ESAS KARARI BEKLEMESİ GEREKİYOR

Bugün Hürriyet gazetesinde yer alan haberde CHP’li Aydın Ayaydın’ın görüşlerine yer veriliyor.  Aydın Ayaydın bu karardan 103 öğrencinin değil 2 bin öğrencinin etkilendiğini söylüyor ve “30 gün içinde kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapılmadığı ve uygulanmadığı takdirde hem Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, hem de bu konudan sorumlu bürokratlar hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacağım” diyor. Bu durum nasıl sonuçlanır?

Burada MEB’in esas kararı beklemesi gerekiyor. Sayın Ayaydın’ın dediği gibi bundan etkilenen 103 öğrenci değil 2 bin öğrenci olabilir ya da Sayın Bakan Avcı’nın dediği gibi 103 öğrenci de olabilir ya da bu sadece 1 öğrenci de olabilir, fark etmez; burada şu söyleniyor eğer öğrencinin puanı bir üst okulu tutarsa, öğrenci oraya yerleşecek. Burada sıralama yapılacak ve MEB kamuoyuna kaç öğrencinin bu konuda bir üst tercihine yerleşme hakkına sahip olduğunu, kaç öğrencinin puanı düşük olmasına rağmen okullarında kaldığını açıklaması lazım. Bu rakamın kaç olduğu fark etmez, önemli olan çocukların mağdur olmayacağı sözünün devamıdır. Ama bu nasıl gerçekleşecek bunu hepimiz birlikte göreceğiz. 

MEB’İN SIRALAMA VE PUANLARI KAMUOYUYLA PAYLAŞMASI GEREKİR

Bugün yer alan açıklamaya göre Milli Eğitim Bakanlığı “velilerde kaygı oluşturmama” gerekçesiyle bu öğrencilerin yeni puanlarını ve başarı sıralarını açıklamama kararı aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim MEB’e olan saygım çok büyük ama ben şunu yapardım, eğer hukuksal bir kural hatası varsa ve yeniden puan hesabı yapılmışsa bunun kamuoyuna deklare edilmesi gerekir. Kamuoyunun kaç öğrencinin ne yapıp, ne yapmadığını görmesi gerekir. Öbür türlü zaten Sayın Ayaydın mahkemeye verirse, bu rakamlar ortaya çıkacaktır. Bu tür kafa karışıklıklarına meydan vermeden bunların yayınlanmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ama tabi MEB böyle diyorsa, bu onların bileceği bir iş. 

TEOG SINAVLARI DA İPTAL OLABİLİR

Bu yıl ilk defa yapılan SBS ile ilgili olarak puan hesaplamalarında yanlışlık yapıldığı iddiaları da gündeme gelmişti. Hatırlayacaksınız, TEOG sınavında iptal edilen 2 matematik ve 1 fen sorusu nedeniyle puanlar 17 soru üzerinden hesaplanmıştı. TEOG sınavına giren bir öğrenci 17 doğru yaptığında 100 puan alırken, mazeret sınavına giren bir öğrenci 20 soru yaptığında 100 puan almış oldu. Bu durum daha sonra 2013 SBS sonuçlarında olduğu gibi bir iptale yol açar mı?

Ben de iptal olabilir diye düşünüyorum. Neden? Çünkü bu tip sıralama sınavlarında siz ilk sınavı yaptınız ve 3 soru iptal edildi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerekiyor. Akabinde mazeret sınavları yapıyorsunuz. Bir sıralama sınavında asıl sınav ve mazeret sınavı sorularını aynı olması gerekiyor. Bir sıralama sınavında eğer iki ayrı sınav yapıp birleştirirseniz, burada ölçme değerlendirme açısından puanlamada yanlışlar yapabilir. Çünkü bir taraftaki şartlar, diğer tarafa uymaz. Burada atlanan daha başka bir olay var ki sıralama sınavlarında soruların ağırlık derecelerinin aynı olması gerekir. Gerçek sınavda ya da mazeret sınavında soru ağırlıklarında ufak bir değişiklik olursa bu olay yürümez. Bu tip sıralama sınavlarında soru yanlışları varsa aynı adet olması gerekir. İki ayrı sınav birleştirilerek tek bir sınav değerlendirmesi son derece yanlıştır. 

MAZERET SINAVINA GİRENLER AVANTAJLI OLDU

Çok enteresandır, ben Temmuz ya da Ağustos ayında bununla ilgili bir yazı yazdım. Orada da bu maddenin üzerine basarak durdum ve ileride baş ağrısı yapabilecek konulardan bir tanesi olduğunu yazdım. Bence ikinci dönem mazeret sınavına giren öğrenci sayısı bir anda artacak. Benim gördüğüm kadarıyla mazeret sınavları soruları diğer sınava göre daha kolay ve orada yanlış da yok. Kısacası mazeret sınavına girenler avantajlı oldular. Böyle bir şey olmaz. Sıralama sınavlarında şartların aynı olması gerekir. Eğer 2013 SBS sonuçlarında yeniden sıralama yapılmış olsaydı, bunların hiçbiri olmayacaktı. Şimdi de aynı şeyleri yaşıyoruz. Mazeret sınavı olması son derece yanlıştır. Bu sınavlar her ne kadar okul sınavları gibi gösterilmeye çalışılıyorsa da bu sınavlardan alınan puanlar liselere kabul için kullanılacaktır. O zaman iki sınavda ayrı yoldan gidilip de sonradan bir birleştirme olmaz. İki yolun da altyapısının aynı olması lazım, eğer yolların birinde -ki ilk sınavdır bu- ufak tefek çukurlar varsa oradakiler biraz daha zorlanarak hareket edeceklerdir. Diğer yolda – mazeret sınavında- dümdüz bir asfalt varsa oradakiler koşarak gideceklerdir. Bu da eşitlik değil eşitsizlik daha doğrusu bir dengesizlik getirecektir ki getirmiştir de. 

BAKAN AVCI DANIŞMANLARINI DAHA ELİT BİR GRUP İÇİNDEN SEÇMELİ

Ayrıca bu sınavlar yapıldığında Elazığ’da Fen ve Teknoloji testi kitapçığının bir tanesinin kaybolduğu ortaya çıktı. Buna göre Fen ve Teknoloji soruların deşifre olmuş olabileceği düşünülerek, Fen ve Teknoloji sınavının iptal olması gerekirdi. Bu konuya şimdiye kadar kimse değinmedi. Bu sınavın tekrardan yapılması gerekirdi ya da tedbirinin alınması gerekirdi. Peki bütün bunlar neden kaynaklanıyor? Bir Milli Eğitim Bakanı her şeyi bilmek zorunda değildir, onun profesör ünvanlı danışmanları, ölçme değerlendirme mensupları vardır, bu insanların tüm bunları Sayın Bakan’ın önüne getirip, deklare etmeleri gerekir. Gördüğüm kadarıyla bu konuya vakıflar ya da değiller bunu bilemiyorum ama üst üste bu tür yanlışların yapılması olaya vakıf olmadıklarını düşündürtüyor. O zaman Sayın Bakan’ın danışmanlarını ve ölçme değerlendirme uzmanlarını elit bir grup içerisinden seçmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. 

BU TÜR OLAYLARIN GENÇLERİN KURUMLARA OLAN GÜVENİNİ SARSIYOR

Gençler sınavdaki yanlışlardan ve SBS’nin iptalinden dolayı son derece gerilmiş durumdalar ve bu velilere de aksetmiş durumda. Bugünlerde bu olumsuzlukları yaşadık ama gerekli tedbirleri alıp bundan sonra yapılacak sınavlarda daha dikkatli hareket etmemizde yarar var. Bu tip sıralama sınavlarında binde bir puan bile çok önemli olduğu için herkes stres içerisinde ve bu stresi de çocuklarımıza yaşatmamamız gerekiyor. Bir de tabi bununla birlikte bu tip olaylardan dolayı gençlerin ve ailelerin kurumlara olan güveni azalıyor. O güveni de gençlere tekrar kazandırmamız gerekir.