Otomobil icat oldu diye atları vurmamız gerekmiyor

Röportaj
Abdullah Güner’in röportajı 2011 yılında yayın hayatına başlayan İtibar dergisi, hem kadrosu hem de içeriğiyle günümüz edebi ve fikir dergileri içinde merkez dergilerden biri olma özelliğini taşıyor. ...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in röportajı

2011 yılında yayın hayatına başlayan İtibar dergisi, hem kadrosu hem de içeriğiyle günümüz edebi ve fikir dergileri içinde merkez dergilerden biri olma özelliğini taşıyor. Genel Yayın Yönetmenliğini İbrahim Tenekeci’nin yaptığı dergide şiir, öykü, deneme, söyleşi ve gezi yazılarının yanı sıra sanatın diğer dallarına yönelik çalışmalara da yer verilmeye çalışılıyor.  

İtibar dergisi, öncelikli amacını “iyi edebiyatı vurgulamak” olarak açıklıyor. Usta isimlerle genç şair ve yazarları bir araya getirmek ve belirli bir edebiyat görgüsünü yeni yetişen arkadaşlara aktarmak gibi bir kaygı taşıdıklarını da belirtiyorlar.

“Türkiye’de Dergiciliğin Sorunları” yazı dizimize İtibar dergisiyle devam ediyoruz. Türkiye’de dergiciliğin sorunlarını İtibar Dergisi Yayın Editörü Ali Görkem Userin’le konuştuk.

“İTİBAR’IN GÖVDESİNİ ŞİİRLER OLUŞTURUYOR”

Öncelikle bize derginizi tanıtır mısınız? Hangi amaçla ne zaman yayın hayatınıza başladınız? Ne tür eserler yayınlıyorsunuz? Yayın politikanız nedir?

İtibar, ilk sayısı 2011 Ekim’inde yayınlanan ve o tarihten bu yana kadro ve içeriğini güçlendirerek yayınını sürdüren aylık edebiyat ve fikriyat dergisidir. Genel Yayın Yönetmenliğini İbrahim Tenekeci’nin, Yazı İşleri Müdürlüğü’nü Furkan Çalışkan’ın yürüttüğü İtibar, 80, 90 ve 2000 kuşağının öne çıkan şair, yazar ve düşünce adamlarının bir araya geldiği bir platformdur. Her ay ortalama seksen sayfa içerikle çıkan dergimizin gövdesini şiirler oluşturuyor. Bunun dışında öykü, deneme, düşünce, söyleşi ve gezi yazılarına ilaveten her sayımızda ilk kez dergimizde yayınlanan resim ve fotoğraflara da yer veriyoruz. Merkezimiz edebiyat olmakla beraber düşünce ve kültür-sanatın diğer disiplinlerine dair ürünler de dergimizde yer buluyor.

İtibar’ın öncelikli amacı, iyi edebiyatı vurgulamaktır. Bunu yaparken de ekip, mahalle, cemaat, edebî anlayış vb dar görüşlülükleri aşarak nitelikli edebiyat ortak paydasında buluşmaya gayret ediyoruz. Usta isimlerle genç şair ve yazarları bir araya getirmek ve belirli bir edebiyat görgüsünü yeni yetişen arkadaşlara aktarmak da diğer bir kaygımız.

“DERGİLER HER DÖNEMDE MÜCADELE İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR İMKANDI”

İngiliz edebiyat tarihçisi Mark Parker, 1800’lü yıllarda İngiltere’de dergiciliğin “soyluluk mücadelesi” için bir araç olma özelliği gösterdiğini söylüyor. Osmanlı’dan günümüze Türkiye’deki dergiciliğin tarihsel gelişimini de düşündüğünüzde bizde yayınlanan dergilerin nasıl bir mücadelenin aracı olduğunu düşünebiliriz? Bu anlamda Türkiye’de dergiciliğin geçmişini, hangi dönemlerden geçerek bugünlere ulaştığını söyleyebilirsiniz?

Dergiler her dönemde mücadele için vazgeçilmez bir imkandı. 1900’lerin başlarında Mehmet Akif ve Eşref Edip öncülüğünde yayınlanan Sırat-ı Müstakim’den başlayarak Büyük Doğu, Hareket, Diriliş, Edebiyat ve Mavera gibi birçok dergi sadece edebî değil ideolojik duruş ve gayretleriyle de tarihe kayıt düştüler. Edebiyatın çağa tanıklığı bunu gerektiriyordu. Safahat’ın tamamına yakınının Sırat-ı Müstakim ve Sebillürreşad’da yayınlanmış olması bile bir derginin gücünü göstermesi için yeterlidir. İşgal günlerinde kurtuluş savaşı mücadelesi veren yerli dergilerle kan bağı olan sonraki dönem dergileri ise yabancılaşmaya karşı direnmiştir. Bu bağlamda, dergilerin her dönemde bir tavrın ve duruşun somutlaştığı oluşumlar olduğunu söyleyebiliriz.

“BİRÇOK DERGİNİN SATIŞ RAKAMLARI YAZAR SAYISINI AŞAMIYOR”

Türkiye’de dergilerin eskiden bir okul işlevi gördüğünü, yeni düşünceler doğurduğunu, fikir tartışmaları yürüttüğünü biliyoruz. Düşüncenin ve hayatın merkezinde olan dergileri bugün baktığınızda nerede görüyorsunuz?  

Bugünün dergileri bölük pörçük görünüyor. Herkes kendi gezegeninden dünyaya sesleniyor sanki. Dergilerin çoğu dar bir kadroyla çıkıyor ve yalnızca kendine hitap ediyor. O yüzden birçok derginin satış rakamları yazar sayısını aşamıyor. Dergiler çoğaldıkça içerik zayıflıyor. İçerik zayıfladıkça ise okurun ilgisi azalıyor. Bir diğer sıkıntı ise genel anlamda edebiyatın bugünün dünyasından ve gerçekliğinden kopuk olması.

“DERGİNİN KURUMSAL BİR DERDİNİN OLMASI GEREKİYOR”

İki de bir kapanan, satmayan, okunmayan, sürekli olduğu yerde dönüp duran, boyu ne uzayan ne de kısalan dergilerin olduğuna şahidiz. Matbu dergilerin en temel sıkıntılarından birisi de ya ferdi ya da belli gruba dayanarak belli bir süre sonra kısır döngüye hapsolmaları. Dergilerin böylesine bir kısır döngüye hapsolmasının nedenleri nelerdir? Bunun dergiciliğe olumlu ya da olumsuz anlamda sonuçları neler oluyor?

Bir dergi niçin çıkar? Henüz hazırlık ve kuruluş aşamasında bu sorunun somut ve net cevabı ortaya konulmuş olmalı. Kararsız çıkan veya anlık heyecanlarla kotarılan dergiler ister istemez çok yaşamıyor. Bir de, şahsî kaygıların aşılması, derginin kurumsal bir derdinin olması gerekiyor. Bu olmayınca kısırdöngü kaçınılmaz.

“BÜYÜK ŞİİRLER AYNI YERDE DURUYOR; İKİ KAPAK ARASINDA”

Günümüzde dergiler internetle birlikte bir değişim dönüşüm geçiriyor. Matbu dergiler her geçen gün okur kaybedip kapanırken, internet dergileri gün geçtikçe daha da çoğalıyor… Türkiye’de son yıllarda okur sayısı düşüyor kullanıcı sayısı artıyor. Peki tablet bilgisayarlar ve mobilleşen dünya dergicilik için bir tehdit mi yoksa bir fırsat mı?

Otomobil icat oldu diye atları vurmamız veya sevmekten vazgeçmemiz gerekmiyor bence. Yeni mecralar sürekli gelişiyor. Fakat bu mecralar kendilerine özgü işlev ve içeriklerle geliyor. 1950’lerde, gelecekte herkesin on beş dakikalığına meşhur olacağı düşünülüyordu. Bugün ise süre çok daha kısa. Mecraların hızı içeriği de aynı şekilde hızla tüketiyor. İnternet veya sosyal medya, haberleri sürekli güncelleyebilir. Fakat büyük şiirler aynı yerde duruyor; iki kapak arasında, basılı kağıtların üstünde. Yeni olan her şey eskiye nazaran daha çekici geliyor insana. Sosyal medya da dahil sanal âlemdeki tüm platformlar için geçerli bu. Fakat çekici olan çoğu zaman kalıcı olmaktan uzak düşüyor.

“EDEBİYAT ESERİ İÇİN BİRİNCİL MECRA MATBU YAYINCILIK”

Tablet ve mobil uygulamalara derginizi hazırlıyor musunuz? Gelecekle ilgili planlarınız neler?

Bunun için ekstra bir hazırlığa gerek yok aslında. Sadece bu yönde bir karar ve tercih gerekiyor. Neticede dergilerin çoğu baskıya pdf olarak gönderiliyor. Derginizin kağıt üstünden değil de ekrandan okunmasını istiyorsanız internet sitenize baskı dosyasını yüklemeniz yeterli. Biz İtibar ailesi olarak henüz böyle bir tercihten yana değiliz. Bilakis yeni neslin temsilcilerinin kağıda dokunmasına, basılı dergi okumasına vesile olmak bizi memnun ediyor.

Öte yandan dijital platformların edebî eser için öncelikli mecra olması pek mantıklı görünmüyor. Çünkü edebî eser geniş zamanlarda okunmak, üstünde düşünülmek ister. Dijital mecra ise bakma-görme merkezlidir ve hız iddiasındadır. Görsel işlere uygun olabilir ama edebî eserin bütünü için elverişli bir mecra olamaz. En azından kitaplar var oldukça ve kağıt stokları tükenmedikçe matbu yayıncılık edebiyat eseri için birincil mecra olmaya devam edecektir.

“TELİF ÜCRETİ VERMİYORUZ”

Derginizin reklam, dağıtım, telif ücreti gibi problemlerini nasıl çözüyorsunuz. Bu anlamda dergiciliği genel anlamda problemlerini düşündüğünüzde, Türkiye’de dergiciliğinin içinde bulunduğu çıkmazların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Açıkçası bugüne kadar reklam gibi bir beklentimiz pek olmadı. Dergimizin sayfalarında yer almak isteyen ve yayın ilkelerimize uyan çeşitli ilanlara yer versek de herhangi bir kurumdan reklam talebimiz olmadı. Dağıtım konusu ise şöyle: İstanbul içinde ve Türkiye genelinde irtibat halinde olduğumuz kitapçılarda ve KDD vasıtasıyla girdiğimiz NT ve D&R mağazalarında yer alıyoruz. Telif ücreti ise vermiyoruz.

Dergiciliğimizin temel sıkıntısı nitelikli içerik sıkıntısıdır. Posta kutularına gelen ürünleri okuma zahmeti bile göstermeden sayfalarına alan onlarca dergi var memlekette. Oysa doğru düzgün bir derginin herhangi bir sayısı bile nerden baksanız iki-üç aylık hazırlık ve çalışma istiyor.

DERGİMİZDE ESERLERİNE YER VERDİĞİMİZ 20’DEN FAZLA GENÇ ARKADAŞ OLDU”

Bugünün dergileri yazar yetiştiriyor mu? Sizin derginizde yetişen yazarlar kimler oldu?

Bugün çıkan dergiler arasında da muhakkak yazar yetiştirenler var. Az da olsa var. Az olmasının nedeni ise dergilerin sorumluluk duygusunun zayıf olmasının yanı sıra genç arkadaşların sabırsızlığı ve ‘ben oldum’ tavrı. İtibar’ın ilk iki yılında birlikte ürün çalıştığımız ve dergimizde eserlerine yer verdiğimiz yirmiden fazla genç arkadaş oldu. Bunlardan öne çıkanları hatırlamak gerekirse Muzaffer Serkan Aydın, Soner Karakuş, Gökhan Ergür, Fatih Muhammet Atasever, İlker Nuri Öztürk, Samet Karataş, Sadık Altan’ı anabilirim.

Ayrıntılı Bilgi:  www.itibardergi.com

On5yirmi5