O kadar hata yaptım ki hangisine pişman olayım!

Röportaj
Sabah Pazar Kaya Çilingiroğlu ile konuşmuş,İşte o konuşma…. – Dışarıdan hep çok cool görünüyorsunuz, gerçekten böyle mi hissediyorsunuz?  -Kendime güvenim tam. İnsanlara gebeliğim yok...
EMOJİLE

Sabah Pazar Kaya Çilingiroğlu ile konuşmuş,İşte o konuşma….

– Dışarıdan hep çok cool görünüyorsunuz, gerçekten böyle mi hissediyorsunuz?

 -Kendime güvenim tam. İnsanlara gebeliğim yok. Bir karakter bu durum, rahmetli babam da böyleydi. İnsanlar ailelelerinin genlerini taşıdığı ve onlarla büyüdükleri için onların davranış tarzını alıyor. Bazı insanlar tavrını bozuyor, bazıları koruyor. Kalkıpta hiçbir zaman para için el etek öpmedim. Yalakalık yapmadım. Belki çocuklarıma çok büyük bir miras bırakamayacağım ama en azından arkamdan kimse konuşmayacak. Bana da babam çok büyük bir miras bırakmadı ama Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu olarak halen isminden dolayı insanlar hürmet ediyor, saygı duyuyor. Bence en büyük miras bu… Neticede öldüğün zaman yanında 1 dolar bile götüremiyorsun. – Peki para sizin için ne ifade ediyor? – İhtiyacın kadar çalışmak lazım. İnsanlık adına bir şeyler yapıp bırakabiliyorsanız işte bunlar öldükten sonra konuşulacak. İnsanlar belli bir parayı kazandığı zaman bence bu tip çalışmaların içinde olmalı. Ama maalesef para kazanmak öyle bir hadise ki insanlar kazandıkça açlıklarını gideremiyorlar. Ve zaman zaman çirkin çirkin işlerin içine giriyorlar. Para günümüzde çok önemli bir araç haline geldi. Aslında araç değil amaç olmaya başladı. Düşündüğün zaman mürekkeple kağıt parçası ama dünya onun üstüne dönüyor. Bazen evlilikler, aldatmalar, hırsızlık, sahtekarlık, mutsuzluklar bu kağıt parçası üzerine dönüyor. Anlamsız geliyor ama maalesef lazım.

KENDİMDEN EMİNİM

– Yıllardır herkes tarafından ne iş yaptığınız konuşuluyor ve buradan polemikler üretiliyor. Bu durumla ilgili ne söylemek istersiniz?

 – Her zaman anlattık, hep aynı şeye dönüyoruz. Gayrimenkul, arsa geliştirme, şirket evliliği gibi işlerle uğraşıyorum. Bana buradan vurmaya çalışsınlar, umrumda olmaz. Ben kendimden emin bir adam olduğum için… Mesela Twitter’dan neler yazıyorlar! Engelliyorum gidiyor. Şimdi bir de sanal alem çıktı! Hakikaten çok çirkin şekilde insanlara küfür, hakaret yağdırıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın zamanında Twitter için söylediklerine yüzde 100 katılıyorum. Bence kapatılması gereken bir mecra. İnsanlar senin yüzüne karşı söyleyemediği her şeyi klavyenin başına geçip yapıyor. Galiz küfürler ediyor, ana avrat saydırıyor, çoluk çocuk dinlemiyor. Gündemi takip edebilmek adına, yoksa hemen kapatacağım Twitter’ı… – Siz Twitter’ı insanlara yardım edebilmek için kullanıyorsunuz, değil mi? – Öyle bir tarafım var kimse bilmez. Bedensel Engelli Spor Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi’yim, Türkiye Engelli Spor Yardım Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyetindeyim daha evvel yönetimindeydim. Onunla ilgili bana çok soru sorulmaz. Eskiden hiç söylemezdim. Şimdi eğer popüler insanlar bu tür işlerin içine giriyorsa, halkın da bilinçlenmesi adına söylemek lazım diye düşünüyorum. Engelli vatandaşın ne demek olduğunu bu ülkede kimse bilmiyor diye düşünüyorum. 80 milyon nüfusumuzun yüzde 10’u engelli. Engelli insanlarımız olimpiyatlar da Londra’da 10 madalya kazandı. Sporda senin bu kadar geri gittiğin bir dönemde engelli vatandaşlarının basketbolda dünya şampiyonu olmasından gurur duyman lazım. Engellilere zavallı gözüyle bakmayacaksın. Toplum onunla beraber yaşamasını kabul edecek. Varsa yoksa futbol, ama satan da futbol. Ondan sonra spor niye bu halde diyoruz. Spor seven bir millet değiliz maalesef. Bunları anlattığım zaman sert gibi duruyorum. Ama gerçek.

BENİ KARALAMAK İSTİYORLAR

– TRT Spor’daki program içinde eski eşiniz Hülya Avşar’ın aracı olduğu yönünde haberler çıktı. Böyle bir destek var mı?

– Diyelim ki bunu bana Hülya Avşar ayarladı. Bunda ne kötülük var? Ben de Hülya Avşar’a son 20 senede çok yardımcı oldum iş konusunda. Biz iki arkadaşız. Birbirimizi desteklememiz normal. Aklı sıra beni karalıyorlar ancak gülüp geçiyorum. Son 25 senede o kadar çok dayak yedim ki gazetecilerden, nasır tuttu her yerim. Hatalarım olmadı mı, çok oldu ama hiç kimseyi kırmamaya çalıştım. Sadece yalan haberlerde uyarılarda bulundum. Popüler olmanın artıları ve eksilerine baktığım zaman artıları daha fazla dolayısıyla bu durumlara gülüp geçiyorum. Benim geçen senelerde yorumcu olarak programda ne kadar yorum yapabildiğimi insanlar görmüştür. Kimsenin beni itmesi ve bir kuruma gitmem sözkonusu olamaz. Twitter’dan bana yazanlar oluyor, yapabileceğim bir şeyse yüzünü hiç görmediğim kişilere zaman zaman yardımcı oluyorum. İnsan insana yardımcı olur. Kuran’ı okuduğun zaman zaten önce ailen, akraban sonra yaşayan herkese yardım etmen gerektiğini söylüyor. Yaptığım işte ne kadar iyi olduğumu bildiğim için bunları çok umursamıyorum.

– Hayatınızda din nasıl bir yer tutuyor?

– Dini bütün bir adamım. Kuran’ı üç kere okudum ama şimdi bunu söylediğin zaman başka yerlere çekiyorlar. Cuma namazına giderim. Eğer kalkabiliyorsam mutlaka sabah namazını kılarım. Ama bu özellik değil zaten olması gereken bir şey. Dolayısıyla bu benim içimi daha huzurlu kılıyor. Herkese tavsiye ederim. Ama tabii namaz kılıp, oruç tutup sonra yalan söylemeyeceksin, arkadaşını aldatmayacaksın, hırsızlık yapmayacaksın, kul hakkı yemeyeceksin.

– Siz bunların hiçbirini yapmadınız mı?

– Çok büyük günahım var mı bunu bilemem. Bana göre babam sıfır günahlı bir adamdı. İnsan sokağa çıkınca taksi şoförüne kızsa, yanındaki çalışana bağırsa günah işliyor. Ama bunlar bağışlanabilecek günahlar… Kul hakkı yemek farklı bir şey. İnşallah üzerimde öyle bir şey yoktur. Varsa da kim böyle bir şey düşünüyorsa hakkını helal etsin.

– Pişmanlıklarınız var mı?

– Çok var. O kadar hata yaptım ki hangi birine pişman olayım! Neticede pişman değilim, ben istedim ben yaptım. Pişmanlık demiyelim de hata yaptın mı dersen yüzlerce… Ama mesela Hülya Avşar ile Feraye Tanyolaç ile evlendim, boşandım, pişman değilim. Ben istedim ben yaptım, pişman olmaya hakkım yok.

DEMEK Kİ KARIMA GÖZ KOY MUŞ!

– Programda eski eşiniz Hülya Avşar’a, eve gelen bazı arkadaşlarınızın kendisinden hoşlandığını söylediniz. İsim vermediniz… Bu durumdan dolayı o arkadaşlarınız ile ilişkinizi kestiğiniz oldu mu?

– Anlayan anlamıştır onu. Biz ayrıldıktan sonra Hülya Avşar’ın peşine düştüler. Benim evime gelmişsin, yemişsin, içmişsin… Ben sana gelmişim. Ben boşandıktan sonra bir girişimin olursa, demek ki sen karıma göz koymuşsun… Onu programda bilhassa söyledim anlayan anlamıştır.

HÜLY A AVŞAR’IN DEVLETL E İŞİ YO K

– Hülya Avşar’ın, Ak Saray için kendi evi üzerinden yapmış olduğu espri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından sert bir dille eleştirildi ve Kılıçdaroğlu, Hülya Avşar için ‘Yalaka’ deyip sanatçı olmadığını söyledi.

– Hülya Avşar orada bir espri yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevapla espri anlayışının olmadığı ortaya çıkıyor. Kılıçdaroğlu, hep ileri demokrasilerden örnek veriyor. Benim bildiğim ileri demokrasilerde bir seçim kaybeden gider. Sen dört seçim kaybettin hâlâ duruyorsun. Aç insanların önünü… Her seferinde Atatürk’ün partisi falan diyor. Bırakın artık Atatürk’ün ismini ağzınıza almayın. Dört sene sonra bir yerel seçim olduğunu bilmenize rağmen kendi içinizden bir belediye başkanı ortaya koyamıyorsunuz dışarıdan ithal ediyorsunuz. Neye göre büyük partisiniz? Atatürk’ün mirasını kötü kollayan bir partisiniz. Benim sana niye oy vermem gerektiğini bana anlat. İzah edemiyorsun. Kemal Kılıçdaroğlu çıkıyor kendisine sorulan plan projeler ile ilgili sorulara cevap vermek için konuşmaya başlıyor ve üç dakika sonra cümleyi ya Recep Tayyip Erdoğan’a ya da Atatürk’e getiriyor. Hülya Avşar’ın sanatçılığına gelince; kendi alanında uluslararası birçok ödül almış birisi için sanatçı değil diyorsan demek ki ona o ödülü veren jüriler de sanattan anlamıyor. Hülya Avşar’ın parası var pulu var. Devletle işi yok, sanatçı zaten… Vergisini verir. Hülya Avşar okul yaptırdığı zaman kimse okulun o’sunu bilmiyordu. Senelerce vergi rekortmeni oldu. Bu taraflarını unutuyorsunuz, haksızlık ediyorsunuz. Bir telefon açarım bir çocuk ameliyat edilecektir, hemen parasını yollar. Kimse bilmez Hülya Avşar’ın bu tarafını.

TÜRK FUTBOL U BİR YERE GİDEMEZ

– TRT Spor’da 90’a Doğru programında yorumculuğa başladınız.

– Program güzel gidiyor. Şu ana kadar moderatör arkadaşımla birlikteydim programda bu hafta Volkan Ballı da yer alacak. Objektif bir adamım. Tabii ki bu yorumlarıma da yansıyor. Kendime davranışımda her zaman aynıdır.

– Twitter’da futbol üzerine sert açıklamalarınız oluyor. Program için de bu durum geçerli mi?

– Ekranda da Twitter’da olduğu gibi açıklamalarımı kimseye hakaret etmeden yapıyorum. Kendi fikrim de bu; karnından beslenen bu zihniyetle Türk futbolu bir yerlere gidemeyecek. Tamamen insanların gözünü boyuyorlar. Günün sonunda gelinen noktayı herkes görüyor. İnsanlar maçlara gitmiyor, kombineler, decoder üyelikleri iptal ediliyor. Türk futbolunu hep beraber toplanıp, batırmak için uğraşsak bu kadar yapamayız.

İKİ HÜLYA AVŞAR VAR, ZEHRA’DAN ÖNCESİ VE SONRASI

– Eski eşiniz Hülya Avşar’ın programına konuk olduktan sonra aranızdaki ilişkiden dolayı ders konusu oldunuz. Bu durum size garip geldi mi?

– Prof. Dr. Özkan Pektaş arkadaşım zaten. “Gurur duydum sizinle. Pazartesi talebelere ders olarak anlatacağım” dedi. Ben de Hülya Avşar’a söyledim o da çok mutlu oldu. Biz Hülya ile hep böyleydik. Onunla adını koyamadığım bir ilişkimiz var. Aşk falan değil bunun adı… İyi anlaşıyoruz, iyi arkadaşız ama zaman zaman hâlâ kavga ediyoruz ama sebebi Zehra değil. Bazen kendi kendime diyorum ki; “Oğlum sen manyak mısın? Kadından ayrılalı 10 sene oldu, konu Zehra değil ve kavga ediyorsun hâlâ?” Bazen konuşmuyoruz, bazen barışıyoruz. Biz onunla beraber büyüdük. 91’de tanıştık. 27 yaşındaydım, neredeyse 40 yaşına kadar beraber yaşadık, büyüdük. Bence Hülya Avşar hakikaten Türkiye’de enteresan, ekol bir kadın… İncelenmesi lazım… Önemli şahsiyetlerden biri.

– Kaya Çilingiroğlu ve Hülya Avşar yeniden evlenir mi?

– Yok yok, aman, sakın! (Gülüyor). Gördük, demek ki biz evliyken yapamıyoruz. Çünkü iki tane Hülya Avşar var; Zehra öncesi ve sonrası… Kadınlar öyle ama zaten kadına baktığın zaman çocukken oyuncağı bebek, amacı evlenip çocuk doğurup çocuklarına bakmak… Allah onlara öyle bir güç vermişki doğurmak bambaşka bir şey. Çocuk olduğunda aşk meşk, ilişkideki sevgi, zaman zaman seks azalıyor, bitiyor. Bu nedenle ayrılıklar oluyor.

Evlilik müessesesi bana göre değil ve bundan sonra kimseyi üzmek istemiyorum. Çünkü olmuyor. Feraye ile de çok iyiyim şu anda. O da medeni bir insan…

– Şeytan tüyü tabiri sizin için doğru olabilir mi?

– O da olabilir bilmiyorum. Aslında ben de incelenmesi gereken bir vakayım. (Gülüyor) Psikologlara, psikiyatriye inanan biri değilim. Bazen düşündüğümde görüyorum ki çocuklukta yaşanan hadiseler insanı çok etkiliyor. Beynin arkasında duruyor yaşananlar. Benim haznem geniş hiçbir şeyi unutamıyorum. Kötü bir his. Unutup yoluna devam etmen lazım, onla yaşamak insanı yoruyor.

UYSAL BİR BABAYIM

– Çocuklarınıza karşı nasıl bir babasınız?

– Babam bana nasıl davrandıysa çocuklarıma öyle davranıyorum. Uysal bir babayım. Belki iyi yapmıyorum. E zaten bir tanesinin annesinden ayrıldım, yedi yaşından beri yanımda yok. İstediği zaman geliyor, kalıyor. Yanımda yoktan kastım onun üzerinde çok etkili olamadım. Şimdi ötekinden de ayrıldım ama oğlanla daha sık görüşüyorum yaşı küçük diye. – Oğlunuz Kaya’da size benziyor mu? – Karakteri ve fiziği çok benziyor. Oğlum Kaya çok iyi judo yapıyor. Yüzüyor, golf oynuyor, kayak yapıyor. Kaya’nın futbolcu olmasını isterim, büyük rakamlar kazanıyorlar. Bu rakamları dünyanın hiçbir yerinde vergisiz kazanma şansınız yok. Ancak Kaya’nın topla alakası yok.

HAYAT BENİ YORDU

– Koleksiyoner yanınızı yakın çevreniz bilir. Nereden geliyor bu tutku?

– Eskici huyum var. Gelen güzel bir davetiye, kredi kartları, paraları biriktiririm. Güzel bir şeyleri biriktirmek bana iyi geliyor.

– Hayata dair ne biriktiriyorsunuz?

– Bilgi… Bunları çocuklarıma aktarabilirsem ne mutlu bana… Çünkü ben bilgiye aç bir insanım, öğrenmeye çok açım. Çok okursan çok öğrenirsin. Fakat uzun zamandır okuyamıyorum. En son Ağustos ayında kitap okudum. Hayat benim için çok yoğun. Eskiden kendime ‘günde 200 sayfanın altına düşmeyeceksin’ derdim. Epeydir hayat beni çok yordu. 2014 yılı benim için çok iyi geçmedi. İş, boşanma… Ticaret hayatım da başarılı değildi. Hayata yoğunlaşınca konsantre olamıyorum. Bir de yakın arkadaşım, 30 yıllık dostum Adnan Şen’in evladını kaybetmesi bu yıl beni çok etkiledi… Babam dışında bu kadar üzüleceğimi düşünmezdim, cenazede perişan oldum.

SİYASET KONUŞURUM

– Siyaseti takip eder misiniz?

– Ülkemizde 10 senedir çok güzel işler oluyor ve keyifle izliyoruz.

– Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

– 2002’de niyetlendim. Teklif de vardı ama kendimi hazır hissetmiyordum. Ekonomik olarak benim çocuklarımın geleceğini sağlayacak duruma gelmem lazım… Şu anda o durumda değilim ve siyasete girmem doğru bir şey değil. Ama siyaset konuşmayı seviyorum. Siyasetle ilgilenmek zorundasın. Dünya siyasetini, geçmişini bilmek zorundasın.