Gizem Gül’ün röportajı
Son yıllarda daha çok siyasetçi yönüyle tanınmış olsa da Erol Erdoğan’ın yoğunlukları arasında çocuk, fotoğraf, kitap, dergi, şiir gibi etiketlerle ifade edebileceğimiz hususlar var. Mesela on beş yıldır derlediği çocuk oyunlarını yakında kitaplaştıracak. Onun projelendirmesiyle çıkan Mavikuş Çocuk Dergisi hala konuşuluyor. Web sitesinde sık sık çocuk ana temalı eğitim, din, kültür içerikli yazılar yayımlıyor. Çocuklarla ilgili projelerini aktif olduğu dönemlerde siyasete de taşıyan Erol Erdoğan’ı “Bu Bayram Çocuklarımızın” kampanyasından da hatırlayanlarınız çıkabilir. Biz bu söyleşimizde onunla hiç siyaset konuşmadık. Sadece ‘çocuk’ dedik. Buyurun okuyalım.
MAVİKUŞ EKİBİ OLARAK İYİ BİR ŞEY YAPTIĞIMIZIN FARKINDAYDIK
Sizin de içinde yer aldığınız ve bugün hala birçok insan için efsane niteliğinde olan Mavikuş Dergisinden başlayarak sorularımı sormak istiyorum. Mavikuş nasıl bir dergiydi?
Mavikuş’un ömrü çok kısaydı, 19–20 sayı yayımlandı. İlk sayısı Nisan 1996’da yayımlanmıştı. Öyle de olsa zaman zaman “Ben Mavikuş okuruydum” diyen insanlara rastlıyorum. Ansızın karşıma çıkan bir şey bu. Hoşuma gidiyor. Demek ki bir dergi kalıcı etkiler ve iyi hatıralar bırakabiliyor. Biz ekip olarak o zaman iyi bir şey yaptığımızın farkındaydık. Aradan geçen yıllar sonra bunu daha çok hissettik. Evet, Mavi kuş iyi bir dergiydi. Bundan dolayı ‘Neden iyiydi’ sorusu önemli.
Neden iyiydi?
Mavikuş Dergisine ‘edebiyat’ yön veriyordu. “Neden iyiydi?” sorusunun en doğru cevabı bence bu. Edebiyatın ruh verdiği yazı, çizgi, dergi, film, kitap ve müzik insanı derinden etkiler. Bundan dolayı diğer çocuk dergilerinden farklılaşmıştı. Her sayı, her şeyi ile yeniden üretiliyordu. Geleneksel unsurlar bile yeni bir malzeme olarak tasarlanıyor, kurgulanıyordu. Bundan dolayı derginin sayfalarında insanı cezbeden bir tazelik kokusu vardı.
MAVİKUŞ’UN NASİHAT ETMEK GİBİ BİR AMACI YOKTU
Edebiyatın dergiye şekil vermesi ve her sayının yeni baştan üretilmesinin dışında başka farklılıkları da vardı sanırım. Ebadı mesela.
Evet, başka özelikleri de vardı. Dediğiniz gibi resim defteri şeklinde yatay bir ebada sahipti. Bu ilgi çekmişti; çocuklar sevmiş, bazı büyükler tuhaf bulmuştu. Dergi ekibi ‘çocuksuluk’ konusunda özenliydi. Derginin oluşmasında çocuk okurların da katkısı vardı. Mavikuş’un, çocuğa nasihat etmek gibi ‘geleneksel’ bir amacı veya onu muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak gibi ‘çağdaş’ bir amacı yoktu. Dergi, çocuğun fıtri yolculuğunda eşlik eden bir arkadaş gibiydi. İşte bütün bunlar Mavikuş’u sevimli, nitelikli, farklı hale getirmişti.
İyi bir ekip vardı değil mi?
Evet. Başta H. Salih Zengin olmak üzere iyi bir ekiple beraberdik. Mevlana İdris, Yusuf Çağlar, Dağıstan Çetinkaya, Ebuk, Aysel Berk, Süleyman Karaoğlu, Ali Fuat, Ali Burhan, Ersin Şahin. Ve Tabi Behram. Hepsinden Allah razı olsun.
“MAVİKUŞ KADAR İYİ” DİYEMESEM DE BAŞARILI BULDUĞUM DERGİLER VAR
Bugün şartlar daha uygun olmasına rağmen neden Mavikuş gibi dergiler çıkmıyor?
“Mavikuş neden iyiydi?” cevabından yola çıkarak sorunuzun cevabı bulunabilir. Çocuk dergilerini çıkaranlar iki zıt yoldan birini tercih ediyor. Geleneksel muhafazakâr damar, dergiye didaktik bir öğretmen-ebeveyn fonksiyonu yüklüyor. Modern bakış açısı ise dergiye ‘aydınlanma’ veya ‘eğlence-ürün’ fonksiyonu yüklüyor. “Mavikuş kadar iyi” diyemesem de başarılı bulduğum dergiler var. Ebe-Sobe vardı mesela. Kapandı. İyi örnekler veriyordu. Birdirbir’i de kendi alanında başarılı buluyorum. Başka iyiler de var elbette. Tek tek analize girmesem iyi olur.
Çocuk edebiyatı anlamında nitelikli eserlerin üretildiğini söyleyebilir misiniz? Yeteri kadar çocuk kitapları yayınlanıyor mu?
Sayısal ve niteliksel veriler ve kıyaslamalarla konuşmamız gereken bir husus. “Çocuklar için yeteri kadar kitap ve kültür eseri üretiliyor” cümlesini kurmak zor olsa da ilerleme kaydedildiği kesin. Çağdaş masal yazarlarımız var mesela. Çok da güzel eserler veriyorlar. Hikâyecilikte ciddi mesafeler alındı. Din ve tebliğ amaçlı çocuk çalışmalarında nitelik artıyor. Eğitim amaçlı yayınlarda ciddi estetik sorunlar yaşansa da gözle görülür çabalar var. Kitap fuarlarında çocuk yayımcılığı ciddi ağırlığa sahip. Yetmez ama iyi olacak.
DAHA ÇOK ÇOCUK KİTABI YAZILMALI
Bazı yayınevleri hepimizin bildiği masalları pedagojik açıdan değerlendirip, değiştirerek yeniden yayınlıyor. Bu uygulamayı nasıl buluyorsunuz ve mevcut çocuk kitaplarını pedagojik açıdan değerlendirdiğinizde neler söylersiniz?
İyi örnekler gözükmeye başlamış olsa da sizin işaret ettiğiniz ‘nakilcilik’ ciddi şekilde direniyor. Nasrettin Hoca, Mevlana, Keloğlan, Yunus Emre başta olmak üzere kültürümüzün devleri olan pek çok kaynak (masal, hikâye, destan, bilmece vb) hiçbir tazelik kokusuna değdirmeden klasik nakil yöntemiyle dergilerde veya kitaplarda kendine yer buluyor. Geleneksel ürünler, temel mantık korunarak, çocuk algısına uygun şekilde verilmeli. Bu da görsellik veya yeniden yazım ile sağlanabilir. İkincisi ve daha önemlisi ise yeni eserler yazılmalı. Mevlana İdris iyi örnekler verdi, yeni masalların mümkün olduğunu gösterdi. Çoğalmalı.
KISA VADEDE ÇÖZÜM ANNE-BABA VE ÖĞRETMENLERİN KİTAP OKUMAYA BAŞLAMASI
İlkokul ve ortaokulda çocuklara 100 Temel Eser okutuluyor. Kitap okutulurken de öğretmenler öğrencilerden kitabı okumalarını ve özetini çıkartmalarını istiyorlar. Öğrenciler çoğu zaman kitapları okumadan internetten buldukları özetleri öğretmenlerine ödev olarak veriyorlar. Öğrencilere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için nasıl bir yöntem uygulamalı?
Eğitim sisteminin tamamında sorun var. Bu bahsettiğiniz tek ve özel bir durum değil. Eğitim sisteminin şekilci, yarışmacı, sınıf geçmeci karakterinden kaynaklanıyor. Eğitim bir muhteva işidir. Bizim sistemimiz ise laik de olsa, dindar da olsa büyük ölçüde şekilcidir. Böyle bir sistemde şeklen tamamlamak kifayet ediyor. Eğitim sistemini değiştirirsek bu sorunlar yavaş yavaş azalacaktır. Kısa vade için tek çare ise öğretmen ve anne-babaların kitap okumaya başlamasıdır.
ÇOÇUKLARIMIZA HANGİ KİTAPLARI OKUTALIM?
Çocuk kitaplarını seçerken nelere dikkat etmeliyiz? Çocuklara hangi yazarların kitaplarını okutmalıyız?
Hayal dünyasını ve dil kullanım becerisini geliştirecek kitapların öncelikle okunması iyi olur. Bunlar masal, hikâye, roman, deneme-anlatı kitapları olabilir. Klasikler muhakkak okunmalı. Sinemaya uyarlananlar hem okunmalı, hem seyredilmeli. Biraz isim verebilirim. Antoine de Saint-Exupéry’in Küçük Prens’i, Michael Ende’nin Momo’su, René Goscinny’un Pıtırcık Serisi; Hasan Aycın’ın Esrarname, Sahipkıran, Bin Hüseyin, Al Pembecik, Gül Pembecik; Cahit Zarifoğlu’nun Yürek Dede ile Padişah başta olmak üzere Motorlu Kuş, Serçe Kuş, Kuşların Dili (Mantıkuttayr), Ağaç Okul; Mustafa Kutlu’nun Yıldız Tozu ve diğer hikâye kitapları; Mustafa Ruhi Şirin’in Geceleri Mızıka Çalan Kedi; Gürbüz Azak’ın Deli Balta Açe Yollarında; Mevlana İdris’in Çınçınlı Masal Sokağı, Dondurmalı Matematik, Hayal Dükkânı, Korku Dükkânı, Tehlikeli bir Kipat, İyilik Dükkânı; Salih Zengin’in Çok Mavi Hikâyeler, Şişkonun Bütün Adamları.
Daha ileri yaşlar için Rasim Özdenören, Sezai Karakoç, Ali Çolak ve benzeri kıymetli kalemleri öneririm. Aklımda olanları saydım, kimseye haksızlık olmasın.
ASLINDA ÇOCUKLAR KİTAP OKUYOR, BÜYÜKLER OKUMUYOR
Anne babalar, öğretmenler çocukların kitap okumadıklarından şikâyetçi. Çocuklar kitap okuyor mu? Ya da çocuklar neden kitap okumuyor? Bebeklikten itibaren anne baba çocukla kitap ilişkisini nasıl kurmaya başlamalı?
“Çocuklar neden kitap okumuyor?” sorusunu hep tuhaf bulurum. Herkes çocukların kitap okumadığından şikâyetçi. İşin gerçeği şu ki, kitapları en çok okuyanlar çocuklar. Sanki şöyle bir görev dağılımı var: Babalar maç seyredecek, anneler yemek hazırlayacak, çocuklar da kitap okuyacak. Çocuklar kitap okuyor. Anneler, babalar, öğretmenler, imamlar, başkanlar, muhtarlar okumuyor. Bu soru artık değişsin.
İNSAN BÜYÜDÜKÇE NEDEN KİTAPTAN UZAKLAŞIYOR?
Değiştirelim. Nasıl soralım?
İki şekilde sorabiliriz. Büyükler neden kitap okumuyor, sohbet etmiyor? İnsan, çocukken kitabı seviyorken büyüdükçe neden kitaptan uzaklaşıyor? Bu iki soru önemli. Bu söyleşinin sınırlarını aşacağı için analize ve cevaplara girmeyelim. İnşallah daha uzun konuşuruz.
Bazı çocuk kitapları var ki çocuklar kadar büyükler de büyük bir zevkle okuyor. Çocuk kitapları yalnızca çocuklar okusun diye mi yazılır?
İlköğretim yaş grubu için hazırladığımız “Gökyüzü Okulu” diye bir projemiz vardı. Zeytinburnu Belediyesi bu projeyi 3–4 yıl uyguladı. Sevimli bir eğitim projesiydi. Programın daha ilk haftasında şunu fark ettik; Anne ve babalar çocuklarını mekâna getirmek suretiyle sürece dahil oluyorlar ve programı izliyorlar. Bazı akşamlar büyüklerin çocuklardan fazla olduğuna şahit olduk. Bunu şunun için anlattım. Çocuklar için hazırlanan iyi bir şey büyüklerin de hoşuna gidebilir. Çikolata, kitap, sinema, yemek dahil her şey için geçerlidir bu. Çocuk kitapları ‘çocuklar için’ yazılırsa büyükler onu keyifle okur.
On5yirmi5