‘Bizi kutuplaşmadan kim kurtaracak?’

Röportaj
İrfan Bozan’ın Aljazeera Türk’teki haberi… Türkiye’de İslâmcılık denince akla ilk gelen isimlerden biri, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail ...
EMOJİLE

İrfan Bozan’ın Aljazeera Türk’teki haberi…

Türkiye’de İslâmcılık denince akla ilk gelen isimlerden biri, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Kara’dır. İlki 1986’da çıkan, üç ciltlik “Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi” başlıklı antolojinin sahibi olan Kara, çok sayıda kitaba ve makâleye de imza attı. Kara, ilk cildini 2008 yılında yayımladığı ‘’Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele olarak İslâm’’ başlıklı kitabının ikinci bölümünü de geçtiğimiz günlerde yayımladı. Kitabın ikinci bölümünün başlıkları, “Türk usûlü laiklik”, “Türkiye’de din eğitimi var mı?” ve “Dini yayıncılık ve dini fikriyatın merhaleleri”… Kara ile kitaplarından yola çıkarak Türkiye’de İslâm’ın devlet nezdinde hâlâ bir mesele olup olmadığını, Türkiye’de İslâmi bir yükseliş olup olmadığını ve ‘’Yeni Selefilik’’ akımını konuştuk.

‘’Taraflar meseleyi derinleştiriyor’’

‘’Cumhuriyet Türkiyesi’nde Bir Mesele olarak İslâm’’ başlıklı kitabınızın ikinci cildini geçtiğimiz günlerde yayımladınız. Kitaplarınızdan hareketle mülâkata şu soru ile başlasam: Türkiye’de İslâmi referansları kuvvetli bir siyasi parti, 14 senedir iktidar. Sizce, İslâm artık bir mesele olmaktan çıktı mı? Ya da çıkma sürecinde mi?

Bunu, dua kabul edelim. Keşke mesele o kadar sade ve kolay olsa. Türkiye’de İslâm’ın bir mesele haline gelişinin aktörleri arasında dün ve bugün Müslümanlar, dini gruplar ve İslâmcılar var, siyasi merkez olarak Ankara ve Cumhuriyet ideolojisi var, uluslararası çevreler var. Bunların hepsi kendi öncelikleri istikametinde bu mesele ile ilgileniyor veya uğraşıyor. Çok partili hayata geçildiği andan itibaren bazı iyileştirmeler var, bugün de var, ama benim baktığım yerden mesele çözülmekten ziyade derinleşiyor. Özellikle din merkezli kutuplaşmaların artması mânâsında… Kutuplaşmaların arttığı bir ortamda çözüme doğru iyileşmeden bahsedilebilir mi? Bugünün şartlarında din meselesini tartışma konusu olmaktan çıkaramazsınız, ama sert kutuplaşmalara sebebiyet veren bir alan olmaktan çıkarabilirsiniz. Türkiye bunu mutlaka yapmalıdır, başka türlü demokrasi ve laiklik dahil hiçbir sahada sıhhatli yol alamayacağız.

Şimdi tarih kesiti olarak Cumhuriyet Türkiyesi ile sınırlı kalacaksak eğer, İslâm’ın bir mesele haline gelişi Cumhuriyet ideolojisinin İslâm’ı paranteze alması ile başlıyor. Cumhuriyet ideolojisi aslında İslâm’ı tamamen terketmiyor, dışlamıyor. Fakat bunu olabildiğince en alt seviyeye indiriyor, kontrol altına alıyor, bazen kendisi için kullanıyor, istismar ediyor. Kontrolün bir ileri aşaması baskı, biçimsizleştirme demek, bunu da yapıyor. Gerekçe güya tehdidi, irticayı ortadan kaldırmak, din istismarını önlemek, hatta gerçek dini anlatmak. Fakat, en önemli husus 1924’ten itibaren İslâm’ın paranteze alınması bence. Ben şunu da söylüyorum: İslâm’ın bir mesele haline gelişi Cumhuriyet ile de başlamış değil. Osmanlı modernleşmesi ile başlıyor, fakat Cumhuriyet devrinde kontrol, baskı, biçimsizleştirme artıyor. Geliyoruz bugünlere.