Herkesin işini en iyi şekilde yapma iddiası olmalı

Ramazan Etkinlikleri
Türkiye Diyanet Vakfı‘nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.‘nin katkılarıyla gerçekleşen 32. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı‘nın Ramazan’ı sohbetle bütünleştiren ve&nb...
EMOJİLE

Türkiye Diyanet Vakfı‘nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.‘nin katkılarıyla gerçekleşen 32. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı‘nın Ramazan’ı sohbetle bütünleştiren ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)‘nin desteğiyle fuar süresince devam eden Beyazıt Ramazan Sohbetleri, Mehmet Akif Ersoy Kültür ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, gazeteci yazar Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’ni ağırladı.   

“MEHMET CEMAL ÇİFTÇİGÜZELİ: YENİ BİR MEDENİYET KURMAKLA MÜKELLEFİZ”
Takdim konuşmasını yapan ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’nin neredeyse yarım asırdır basın camiası içinde ve eski Bâbıâli’yi en iyi bilenlerden olduğunu kaydederek birçok gazetede köşe yazarlığı yaptığını ve şimdilerde kültür sanat sitesi Sanatalemi.net’te okuyucuları ile buluştuğunu ve her dem gazetecilik ruhunu yaşattığını dile getirdi. Konuşmasında kültür yozlaşması, medeniyet esaslarının unutuluşu, Batı’nın kültür ve sanat sahasına olumsuz etkileri ile İslâmofobiyi yayma çalışmaları, Türk dünyasındaki sorunlar ve basın dünyasının yüzleşilmesi gereken gerçekleri gibi gündem oluşturan meselelerin kaynağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çiftçigüzeli, Batı’nın maddi ve manevi odaklı güçbirliği ile Müslüman-Türk toplumunu hedef alan girişimlerine karşı alınacak önlemler konusunda görüşlerini paylaştı.  

BİR BİLENİN REHBERLİĞİNDE YÖNETİM

Batı’nın İslâm ve Türk düşmanlığını sürdüren özel bir politikası olduğunu ve bunu günümüze dek taşıdıklarını kaydederek sözlerine başlayan Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, bu karşıtlığın sebepleri üzerinde durdu. Amerika’da yerleşik kimi vakıfların Osmanlı’dan örnek alınarak oluşturulduğunu ve buna mukabil Osmanlı vakıflarını yaşatamadığımızı söyleyen Çiftçigüzeli, “Osmanlı vakıf medeniyetidir. Balkanlara da en az İstanbul kadar yatırım yapmış, orada da büyük bir medeniyet kurmuş. Vakıf hukuku uluslararası bir özellik taşır ve vakıf malları iade edilebiliyor.” dedi. Yönetim sorumluluğu almış insanların mutlaka Akşemseddin ve Molla Gürani gibilerini yayına alması gerektiğini ifade eden Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, olmadığı takdirde büyük yanlışlara sebebiyet verebileceğini Fatih Sultan Mehmed’den bir örnekle açıkladı. “Osmanlı her gittiği yere kendi kültürünü ve medeniyetini götürmüş ama oradaki toplulukların dili ve dinini özgür bırakmış, hiçbirine karışmamış.” diyen Çiftçigüzeli, bugün ise Avrupa’nın ilk olarak ortaya attığı İslâmofobyanın kontrolsüz bir biçimde yaygınlaştığını belirtti. Bu korkunun temelinde İslâm düşmanlığı olduğuna dikkat çekerek sözlerini sürdürdü:

İSLÂMOFOBİ BATI MASALI

“Korkuyu aşılarken İslâmiyet’i terörizm ile eş anlamlı hale getiriyorlar. Medya, kitap ve Avrupa ve Nato’nun diplomatik dilinde bu mesajları görüyoruz. Oysa “antisemitizm” yani Yahudi düşmanlığı yapmak, Avrupa ve Amerika’da yasak. Amerika’da Yahudilik aleyhine bir harekette bulunamazsınız ama İslâmiyet aleyhinde olabilir ve iftira atabilirsiniz. İslâmofobiye karşı Müslümanlar bir kuruluş meydana getirdiler ve inşallah ilerde yasal güvence altına alınır. İslâmiyet’te terör yoktur, terörün elebaşı Batılılardır. Kızıl Tugaylar, Bahnhof Çetesi, Frana’da 60’larda meydana gelen olaylar ve 11 Eylül olayı Batı menşeli terör hareketleri. El Kaide ve Taliban gibi örgütlenmeler de icazetlerini Batı’dan aldı. Şimdi ise onlarla mücadele etme planları yapıyorlar.  1991-92 yıllarında komünizm dağılırken Nato, yeni düşmanını ‘yeşil renkte İslâm’ olarak açıklamıştı. İslâm coğrafyasından tepki görünce bunu geri aldı ama uygulamasından vazgeçmedi. Terörün dini milliyeti olmaz. Dolayısıyla İslâmofobi de İslâm ülkelerini kuşatma ve sömürmek için oluşturulmuştur.”

“YATIRIM İNSANA YAPILMALI”

Libya’daki devrimde Kaddafi’nin öldürülmesi olayına da dikkat çeken Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, “Kaddafi bir konuşmasında İstanbul’un beş yüz yıl boyunca kendilerine başkentlik yaptığını söylemiş ve Kıbrıs harekâtında yardım etmişti. Oysa Batı İsviçre’de dört minareye tahammül edemeyerek ezan okunması meclis kararı ile yasakladı.” dedi. Dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanlara yapılan eziyetlerin her gün medyadan takip edilebildiğini söyleyen Çiftçigüzeli, bu durumun batının programladığı İslâmofobi sonucu olduğunu belirtti. 11 Eylül’ün ardından İslâm ile Hıristiyan dünyasının karşı karşıya geldiğini ve olayların hemen sonrasında Başkan Bush’un ‘Haçlı seferleri yeniden başladı’ açıklamasının İslâm coğrafyasını bitirmek düşüncesini de net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, coğrafyamızda kültürün büyük önem arz ettiğini, aksi halde yabancılaşma yaşandığını kaydetti. Bu noktada aydınlarımıza büyük görev düştüğünün altını çizen Çiftçigüzeli, “Dilde, fikirde ve işte birlik olmalıyız. Aydın insanın bilgi ve estetik görüş bakımından donanımlı olması gerekiyor. Batı’nın bu acımasızlığına karşılık, insana yatırım yapmalı ve donanımını artırmalıyız, yapısını ve kimliğini güçlendirmeliyiz. Yoksa Batı’nın bu darbeleri karşısında biteriz.” dedi.

BATI’NIN ESERİ BÖCEKLEŞMİŞ İNSAN

Mısır’daki olaylara darbe diyemeyen Batı’nın Gezi Parkı olaylarını naklen yayımlamasının bir bitirme planı olduğunu söyleyen Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Antik Lidya döneminde Batı’nın insana bakışının onu alıp satmak, zulmetmek ve köle gibi çalıştırmak olduğunu, İslâm’da çalışanın teri kurumadan karşılığı ödendiği halde sanayileşme dönemini tamamlayan Batı’da ise insanları karın tokluğuna köle gibi çalıştırmaya başladığını dile getirdi. Afrikalı zencileri Avrupa ve Amerika’da köleleştirilmesine de değinen Çiftçigüzeli, “Batı, sömürge ülkelerinin hammaddelerini 50 yıl stoklayacak kadar çıkarcı. Onun için önemli olan bir kuruluş ya da insandan kâr edebilmesidir. Moda ve fuhuş sektör haline geldi. Batı medeniyetinde insan böcekleştirildi. Bunu Dönüşüm romanında Kafka çok güzel anlatır.” dedi. Batı ile İslâm’ın insana bakışını karşılaştıran Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, İslâm’da her şeyin insan merkezli olup sorumluğunun da konumu ile alakalı olduğunu belirtti. “Batı’nın öyle bir etkisine girmiş ki kurumlarımız, okuma yazma oranı artarken okuma oranı düşüyor. Amerika’da bir kitap iki milyon basılırken bizde bin adet basılıyor. Bizi okumaktan uzaklaştırma, Batı’nın uyguladığı bir program. Geçmişte Müslüman bilim adamlarının ortaya koydukları ile idare ediyoruz halen. Yeni bir şey çıkaramıyoruz.” diyen Çiftçigüzeli, Batı’nın gölgesinde kalmamıza rağmen yöresel birçok kültür unsurunun hâlâ ayakta olduğunu vurguladı.  

EDEBÎ ESERLER DE BİZİ ANLATMALI

Kültür çeşitliliğimizin İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşabilmesini müsamahalı ve hoşgörülü olmamıza bağlayan Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, ailenin halen ayakta olmasına rağmen boşanmaların giderek artmasının da aile kurumuna yönelik büyük bir darbe olduğuna dikkat çekti. Genç nüfusun azalma tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzun da altını çizen Çiftçigüzeli, “Hem evlenmeye hem de çocuk yapmaya teşvik etmenin önemli bir gerçeklik payı var.” diyerek bunu hatırlatmanın bir görev olduğunu dile getirdi. İyi yetişmiş bir neslin yeni bir medeniyet tasavvur etme hususunda başarılı olabileceğini belirten Çiftçigüzeli, bu tasavvurun mecburi olduğunu, her meslek sahibinin de işini en iyi şekilde yapmasının toplumu yükselteceğini ifade etti. “Her işi yapan hiçbir şey yapmaz. Gençlerimiz mesleğinde iddia sahibi olmalı. İnternet teknolojisinin katkısıyla da şartlar bunun için müsait. Ancak bilgi kirliliğine karşı uyanık olmak gerek.” diyen Çiftçigüzeli, kendimizi bulabileceğimiz edebi eserlerin olmasının da önemine değindi.