Orhan Gencebay’ın ilginç iddiası!.

Yerli Müzik
41 yıllık müzik hayatında hiç sahneye çıkmayan ve hakkında türlü spekülasylonlar üretilen Orhan Gencebay: Üretimimi etkiler diye korktum. Hep erteledim. Fazla erteledik tabii. Bu konuda keşke bu kadar...
EMOJİLE

41 yıllık müzik hayatında hiç sahneye çıkmayan ve hakkında türlü spekülasylonlar üretilen Orhan Gencebay: Üretimimi etkiler diye korktum. Hep erteledim. Fazla erteledik tabii. Bu konuda keşke bu kadar katı olmasaydım.

Arabesk müziğin ünlü ismi Orhan Gencebay, Sabah gazetesine bir röportaj verdi. Profesyonel müzik kariyerinde 41 yılı geride bırakan ve sayısız esere imza atan, albümleri resmi kaynaklara göre 70 milyonun üzerinde satan Orhan Gencebay, korsan satışların önüne geçilemediği için çok dertli.

Başta Sibel Can olmak üzere Bodrum’a tatil yapmaya gelen sanatçılar size uğramadan geçmediler. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sibel benim evladım. Çok mükemmel bir insan. Ben insanları çok severim, görevim de sanatçılık. Sanatçılık, bir nevi tercümanlıktır. Duyguları, fikirleri, olayları kendine göre sentez yaparak sunmaktır. Sanat iyilik, güzellik olduğu için bunu yapan kişi de iyi kalplidir. Bizim de iyi kalpli insanlara kapımız sonuna kadar açıktır. 40 seneden fazladır, Orhan Baba olmanın verdiği sorumluluklardan biri diyelim…

Peki, ‘Orhan Baba’ kimliğinizden hiç rahatsızlık duyduğunuz anlar oldu mu?
Bu unvan çok hoşuma gider. Tersine, her yere cevap verememekten rahatsız olmuşumdur. Bana maddi manevi bir çok talep geliyor. Hepsine yetişmem mümkün değil. Cevap veremediklerime üzülebilirim. Tabii zaman zaman yorulduğum anlar oluyor. O anlarda sessizce oralardan uzaklaşıp, dinlenerek tekrar ortaya çıkmayı yeğlerim. Kaçarak değil, dinlenerek. Çünkü kendime hayrım yoksa başkasına hiç olmaz. Önce ben iyi olmalıyım ki, başkasına da yararım olsun.

Şu aralar kendinizi dinleme döneminde misiniz? Yeni albüm ne zaman gelecek?
Üç seneden beri albüm yapmıyorum, ki benim müzik kariyerimde hiç bu kadar ara verdiğim olmadı. Bu yılın sonuna kadar yapmam lazım, kendimi ona şartladım. Yedi dakikalık enstürmantal bir eser var. Onu bitirmeye çalışıyorum.

PEYNİR ÇALAN BİRİ HAPİS YATIYOR
Müzik sektörünün içinde bulunduğu durum da, ara vermenize sebep olabilir mi?

Birçok nedenden biri de bu. Gerçekten yapım- üretim sektörü durmuş. Üretimin durma sebebi malumunuz, korsan… Hırsızlık yüzünden! İnternet de sektöre büyük zararlar verdi. Bunun; birinin arabasını, evini, parasını çalmaktan farkı yoktur. Kaldı ki, sanat yapan insan adedi çok azdır. Buna rağmen bu şekilde düşünülmesi, yaptırım uygulanamaması sanatçının şevkini kırmaktadır. Yaptığımız eserlerin internette paylaşılması, korsanının çıkarılması bir nevi bizlerle alay etmek demektir. "Siz ne yaparsanız yapın, biz çalarız. Bize de kimse karışamaz" mantığının hüküm sürdüğü dönemdeyiz. Nedense banka soyan ya da peynir çalan biri yıllarca hapisle yargılanırken, bizim burada emeğimizi, birikimimizi çalana göz yumulması, konunun yeteri kadar ciddi şekilde ele alınmamasının göstergesidir. Bu kahrediyor insanı.

Resmi kaynaklara göre 70 milyona yakın plak ve kaset satışınız var. Bu rakam korsanı da hesaba kattığımızda 300 milyonu buluyor…
Gelmiş geçmiş korsanı en çok yapılan sanatçı benim. Ama ne kadar korsan da olsa, albüm yapmaya devam edeceğim. Çünkü ben rahat duramam. Beni seven gönül dostlarına ulaşmam lazım. Sanatçı bir yerde teşhircidir. Yaptıklarını izleyiciyle paylaşmak ister. İşte bu duygu, bu tutku albüm yaptırıyor bana. Korsan olsa da olmasa da inadına albüm yapacağım.

Siz sahne sanatçısı olmadınız hiç. Konserler vermediniz. Bunun özel bir sebebi var mıydı?
Üretimimi etkiler diye korktum. Hep erteledim. Fazla erteledik tabii. Sahneye çıkmayı istemedim. Ama şimdi düşünüyorum da, bu konuda keşke bu kadar katı olmasaydım. Çıkabilirmişim aslında. İstediğim ortamı bulursam çıkarım…

Profesyonel müzik yaşantınızda 41 yılı geride bıraktınız. Bir sanatçı için nasıl bir duygu?
Sanki her şeye yeniden başlıyormuş gibi hissediyorum. Bu duyguyu seviyorum. Bu benim müziğe olan aşkım. Benim daha yapacak çok şeyim var. Yaşımı da 38 olarak görüyorum. Allah ömür versin, bizler de yapalım…

DİPLOMATİK PASAPORT VERİLMELİ
Devlet sanatçısı olmanın bir avantajını gördünüz mü?

Hayır, öyle bir şey yok. O sadece bir sırt okşamadır. Bunun bir faydasını görmedik. Sanatçılar, insanlar arasında köprüdür. Türkiye’yi tanıtan, sıcak hale getiren sanatçılarımız mevcut. Onun için sanatçıların dünyada diplomatlar gibi dolaşabilmeleri gerekir. Mesela bence sanatçılara diplomatik pasaport bile verilmeli.

"Burada değil de başka bir ülkede olsaydım daha çok değer görürdüm" diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
Ben her yerde büyük ilgi görmüşümdür. Ama bu dediğinizi hiç düşünmedim. Benim ülkem Türkiye. Toprağım burası.

ŞARKILARIM ELEŞTİRİLDİ
Onca sene evvel yaptığınız şarkılarınız hâlâ dilden dile söyleniyor, bunun sırrı nedir?
Ben tüm bu eserleri yaparken geniş zamanlı düşünmeye çalıştım. Hangi nesilden olursa olsun o özü anlatmaya çalıştım. Mesela sevgi, aşk. Hiçbir zaman kaybolması mümkün olmayan özdür.

‘Yaşamak Bu Değil’, ‘Hor Görme Garibi’, ‘Bitecek Dertleriniz’, ‘Batsın Bu Dünya’ gibi toplumsal sorunlara parmak bastığınız şarkılarınız da var. Bu şarkıları yaptığınız döneme baktığımızda, Türkiye’nin çalkantılı yıllarına denk geliyor. Bu şarkıları yazarken bir çekince yaşamış mıydınız?
Ben, bir fikrin karşısında durarak yapmış değilim aslında bu şarkıları. Sadece bir resmi anlatmaya çalışmışımdır. Öyle bir ortamdayız ki, bunların olmaması lazım. Çünkü bunlar insana zarar veriyor ve mutsuz ediyor. Ben o şarkılarımda adaletsizliklere işaret etmişimdir. Art niyetli kişiler bana karşı cephe almış olabilir. Tabii ki biz 70’li yıllarda bu şarkıları yaparken çekindiğimiz zamanlar da oldu. Mesela, ‘Batsın Bu Dünya’, çok sivri bir cümleydi. "Ne demek batsın bu dünya, ne biçim söz bu!" diye çok eleştiri aldım.

ROCK’ÇIYLA BÜTÜNLEŞİRİM CAZCIYLA SENTEZLENEBİLİRİM
Sizin şarkılarınızı neredeyse okumayan kalmadı. Rockçılar bile sizin şarkılarınızı yorumluyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Benim müzik çalışmalarım çok çeşitli başlıklardadır. Klasik Batı müziği, halk müziği, sanat müziği, caz, rock, serbest çalışmalar başlıkları altında çalıştım. Bestelerimde bunların namelerini görebilirsiniz. Dolayısıyla rockçıyla da bütünleşebiliyorum, cazcıyla da. Onların benimseyeceği tarzda şarkılarım var. Ama bunları yaparken, kendi potamda eriterek başka bir sentez yapmış oluyorum. O zaman Gencebay tarzı diyorlar. Her yiğidin farklı yoğurt yiyişi vardır.

ARABESKÇİLER YILLARDIR TUKAKA EDİLİYOR!
Size arabeskçi denmesinden rahatsız mısınız?

Arabesk deyimini bilmeyenler her türlü laf ediyorlar. O kadar saçma sapan konuşanlar var ki, bu onların bilgisizliğini gösteriyor. Laf edenlerin önüne bir uzun hava koysak, gazel koysak ona da arabesk derler. Arabeskin anlamını bilmeyenler, arabeski konuşmasın. Arabeskçiler yıllardır tukaka edildi. Kişinin yetersiz müzikalitesi varsa, bunun başlığını arabesk olarak koydular. Böyle saçma bir şey olur mu Allah aşkına? Hem kişilere hem de olumsuzluğa göre arabesk tanımlaması yapmışlar. Çünkü, serbest çalışmaların bütünü olarak tanımlanan arabesk, halk tarafından çok büyük ilgi gördü ve bunu çekemeyenler de olumsuz olan her şeye arabesk demiş ve arabeske çamur atmıştır. "Orhan Gencebay arabeskçidir" kalıplaması yanlıştır.

Arabeskçi olarak nitelendirilen Müslüm Gürses’in pop şarkıları söylemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu Müslüm Gürses’in müzikalitesini gösterir. Batı ezgilerini kendi yorumuyla söylemesi değişiklik değil. O da güncelliği yansıtan bir şeydir. Her güçlü sanatçı her şeyi tabii ki yorumlar. Mesela benim bir şarkımı, kendi tarzında Elton John da söyleyebilir, Beatles da. Ben de onların şarkılarını söyleyebilirim.

TRT BANA KARŞI HÂLÂ TAVIRLI DAVRANIYOR
TRT’ye karşı bir kırgınlığınız var mı?

Yıllar önce TRT yasaklısıydım. TRT’de yasaklı olmak o zaman devlet ve kültür politikasının ne kadar sansüre tabi olduğunu gösteren bir delildi. Acaba hâlâ devam ediyor mu diye merak ediyorum. Çünkü bazı girişimlerimiz, bazı projelerimiz oldu, yine yanıt alamadık. Dolayısıyla bende de; 40 yıl önceki tavırlarını sürdürüyorlar düşüncesi doğdu.

Yeni projeniz var mı?
Dizilerden çok teklif geldi ama bu konuda biraz müşkülpesentim. Bir yandan da Sibel Hanım’la (Can) bir TV şovu projemiz var. Misafire dayalı bilindik bir şov olmayacak.

‘Popstar Alaturka’ya neden devam etmediniz?
Devam etmem için çok ısrar ettiler. Birçok yerden sitem aldım. Ama yayın günü olarak cumanın seçilmesi bana uymadı. Bir de araya bir saat haber bülteni giriyor. O duygunun bölünmesi bana uygun gelmedi. Pazar günü olsaydı ve program bölünmeseydi, devam ederdim. Ayrıca ‘Popstar Alaturka’ çok başarılıydı. Şu an başarısız demiyorum ama o güzel başarıları böyle daha iyi koruyacağıma inandığım için böyle hareket ettim.

Şu anki jüri üyelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir şey diyemeyeceğim. Çünkü izleyemiyorum. Cuma günü müsait olamıyorum. Ama hepsi ayrı bir değer.