Gençler, müzik yapmak için İstiklal Caddesi‘ni değil Tünel‘i tercih ediyor. Beyoğlu’nda yapılan anket sonuçları; eğitimli ve müzik tutkunu gençlerin Tünel’i tercih ettiklerini gösteriyor.
Gençler, Tünel çevresindeki sokaklar ve Galipdede Caddesi’ndeki stüdyolar ve dükkanlarda müzik yapıyor. Ses stüdyosu Fanus‘un sahiplerinden Anıl Emre Gümüş, "Artık gençler, İstiklal Caddesi’nde değil Tünel’deler, burada ney çalıyorlar, bağlama çalıyorlar, müziğin kalbi Tünel’de." diyor. Galata Mevlevi Musikisi ve Sema Topluluğu sufistlerinden Atilla Baran da, Tünel’in gitar ve ney seslerinin buluştuğu kültürel bir ambiyans oluşturduğunu ifade ediyor.
Tünel‘den gelen gitar ve ney sesleri, her geçen gün daha kuvvetli bir şekilde İstanbul semalarına yükseliyor. Tüm yönleriyle müzik Tünel’de bir seslenişe dönüşüyor ve gençler kendilerini topluma bu yolla daha özgür ifade ediyor.
Tünel, müzik anlamında adeta bir renk scalası görünümünde. Müzik adına aranan birçok şeyi burada bulabilmek mümkün. Müzik aletlerinin her çeşidini satan ve aynı zamanda imal eden dükkanlar, binaların içindeki ses kayıt stüdyoları ve Tünel’in girişinde yer alan 8 binden fazla müzik eserini bulabileceğiniz Lale Plakçılık ve buradaki müzik renkliliğinin en önemli parçalarından olan Galata Mevlevihane’si… Tüm bu unsurlar Tünel’i gençler tarafından tercih edilen bir mekan haline getiriyor.
Bugünün birçok ünlü rock grubu ve şarkıcısı bir zamanlar Tünel bölgesindeki bu stüdyolarda ilk denemelerini yapmış. Direc-T, Kurban, Dorion, Hayko Cepkin, Duman, Pentagram, Gripin, Acil Servis, Cem Adrian, Barış Akarsu, bunlardan sadece birkaçı. Tünel’deki en iyi stüdyolardan biri olan Fanus’un sahiplerinden Anıl Emre Gümüş, gençlerin Taksim Meydan’ı yerine artık Tünel bölgesini daha çok tercih etmelerini, birçok müzik aletini satan çeşitli dükkanların ve stüdyoların bu bölgede olmasından kaynaklandığını söyledi.
Tünel’de stüdyoları ve müzik aleti satan dükkanları, dostane ilişkilerin kurulduğu, çayhaneleri ve içki satmayan kafeteryalarının gençler için rahat bir ortam oluşturduğunu belirten Gümüş, "Burada birçok stüdyo ve müzik mağazaları var bu nedenle gençler buralara geliyor. Burada çok çeşitli müzikler yapılıyor. Buraya gelip Türk Halk müziği yapanlar da var rock müzik yapanlar da var." diye konuştu. Tünel’i Türkiye’deki müzik çeşitliliğinin bir tablosu olarak nitelendiren Gümüş, buna kanıt olarak da; saz, gitar, ney gibi birçok farklı türden müzik aletini kullanan gençlerin kendilerine ses kaydı için gelmelerini gösterdi.
Yoğunlukta gençlerin stüdyoları tercih ettiğini belirten Gümüş, orta yaş ve üstü müzik severlerin de stüdyoları kullandıklarını dile getirdi.
MÜZİK TUTKUNLARI SES KAYIT STÜDYOLARINA AKIN EDİYOR
Tünel çevresini cazip hale getiren unsurlardan biri olan ses kayıt stüdyolarının bölgedeki sayıları 10’un üzerinde. Özellikle Galipdede Caddesi ve Erkan-ı Harp Sokak’ta yer alan binalarda faaliyet gösteren bu stüdyoların en meşhurları; Fanus, La, Laylaylom, On Air, Drum ve Acil. Müzik tutkunu gençler için bu stüdyolar kendilerini ifade etme olanağı sağlıyor. Stüdyolarda bir çok genç, kurdukları gruplarla, geleceğin müzisyeni olma hayalini besliyor. Bazı gençler için ise bu hayal gerçek oluyor.
Öte yandan, Fanus stüdyosunun işletmecileri de ‘Hipnoz’ isimli beş kişiden oluşan bir rock grubuna sahip. Grup üyelerinden baterist Anıl Emre Güneş müzik anlamında kaliteli tınıları bulan ve yaptıkları seslerle çarpıklıkları ortaya koyan, saygın, topluma fayda sağlayan bir grup olarak sessiz yığınların gürültüsü olmayı hedeflediklerini açıklıyor.
Tünel bölgesinde müzik sadece rockla sınırlı kalmıyor. Tarihi süreci 1491 senesine dayanan Galata Mevlevihanesi ve Müzesi, Tünel’deki müzik çeşitliliğinin en önemli parçalarından birini oluşturuyor. Mevlevihane bir anlamda sufi müziklerinin icra edildiği bir büyük aşk meydanı. Mevlevi Musikisi icracıları için, Mevlevihane’nin kapısının üst kısmında sekizgen şeklinde bir bölme yer alıyor ve bu bölümden tüm Mevlevihane’ye çeşitli sufi müzik enstrumanlarının sesleri yayılıyor. Galata Mevlevihane’sinde sufi müziğin icrasını sağlayan Galata Mevlevi Musikisi ve Sema Topluluğu, Tünel’de 1982’den bu yana faaliyet gösteriyor. Topluluk yaklaşık 120 gönüllü üyeden oluşuyor. Topluluğun hemen hemen tüm üyeleri sufi müzik enstrumanlarından olan; ney, rebab, kudüm, halile, tanbur, kanun, santur, lavta, ud, baron ve kemençeden birini icra edebiliyor.
Galata Mevlevi Musikisi ve Sema Topluluğu sufistlerinden Atilla Baran, gençlerin İstiklal Caddesi yerine Tünel bölgesini müzik yapmak için tercih ettiklerini söyledi. Atilla Baran, "Özellikle edebiyat çevrelerinin Ney konusuna eğilmeleri nedeniyle insanlar Şems’i merak ediyor onu merak edenler Sema’yı merak ediyorlar, Sema’yı merak edenler de ney sesine yöneliyorlar." dedi.
2002 yılına kadar Tünel’e rağbetin az olduğuna dikkat çeken Baran, "2003’ten sonra bu bölgeye ilgi arttı. Şu anda bir sel gibi akıyor. Özellikle Tünel’in gelişmesi ve Taksim’in Tünel’e doğru kısmına açılan mistik mekanlar insanların ilgisini çekiyor. Birçok kişi Mevlevilikle haşır neşir olurken bunun enstürmanlarına merak duyuyorlar. Gençler bir anlamda arayıştalar." ifadelerini kullandı.
Son dönemde gitar ve ney ikilisiyle yapılan müziklerin daha popüler olduklarını belirten Baran, "İnsanlar yavaş yavaş Galata’nın farkına vardı ve buradaki kayıt mekanlarında genç çocuklar ney ve gitarı birleştirerek müzik yapmaya çalışıyor. Ve oraya bir seslilik geldi. Çok üst düzeyde müzik aletleri satışı da bu bölgede yapılıyor." diye konuştu.
Şair Ziya Osman Saba bir şiirinde Tünel için şöyle diyor: "Gün olur Beyoğlu’nu özler içim, koklamak isterim Tünel’in kokusunu" şimdiler de ise bu dizeler bir başka şekilde söyleniyor gençler arasında: "Gün olur Beyoğlu’nu özler içim, duymak isterim Tünel’in şarkısını."