Metalica ve Rock dinleyip okurken bakın nasıl Türkücü Zara olmuş!
Kimseye şifa olacak sözüm yoksa ortada görünmek istemem
Yeni albümü Hazine’yi çıkartan Zara basından uzak duran sanatçılar arasında. “Konuşulmaya değer bir işim varsa ortada olmayı seviyorum. Magazin tabii ki olmalı. Sizden haber bekleyen, sizi takip eden hayran kitleniz var. Ama kimseye şifa olacak bir sözüm yoksa ortada olmak çok doğru değil bana göre” diyor.
Son albümünün üzerinden üç buçuk yıl geçmiş. Kendisine ait üç bestenin de yer aldığı Hazine’de düzenlemelere de imza atmış. “Artık müzisyen Zara’nın yorumcu Zara’nın önüne geçmesini istiyorum” diyor: “Biz ruh hastası gibiyizdir, en iyisi olana kadar, bir şarkıyı yedi saat okuduğumu bilirim. Ama bu kez bir seferde okuyup bitirdim hepsini. Detone sürtone aldırmadım. Benim için duygusu önemliydi. Ciğerinizi sızlatıyor mu, o önemli.” Sıcak, samimi, yerinde duramayan bir kadın: “Hani yeni moda bir terim var ya, ‘hiperaktif’ diye. Bana çok uyuyor.” Zara ile kendisini, hayatını ve müziği konuştuk.
Bazı kaynaklarda İstanbul doğumlu olduğunuz yazılı, bazılarında Adıyaman.
Ben 05.01.1976’da İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğdum. Annem ‘Zeynep’le Kamil birbirine aşık iki insanmış. Sen hastanede doğduğun için bu kadar duygusalsın’ der. Adıyaman kökenimizin olduğu yer. Toplasanız 10-15 kere gitmişimdir belki ama Adıyaman’ın kültüründen kopuk büyümedik hiç.
Herkesle her türde düet yaparım
Okullusunuz, müziğe ilginiz nasıl oldu?
Ya evet. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Şan Eğitimi Bölümü’nden mezunum. Küçükken hem şarkıcı hem pilot hem doktor olacağım, her şeyi olacağım diyordum. Yedi yaşımdayken dayımın kına gecesi için bir saz grubu tutmuştuk. Solistleri hastalanmış. Ben de müziği çok seviyorum ama annem ‘Okuyacaksın, okumalısın’ diyerek bu aşkımı bastırmaya çalışıyor. Ben ondan gizli çalışmalarımı sürdürüyorum ve dayımın kınasında tam dört saat sahnede kalıyorum, müthiş bir repertuar. Şimdi öyle bir repertuarım olmayabilir. Ardından ‘Benim düğünüme de gel’ ‘Benim sünnetime de gel’ diye teklifler geliyor. Aileme ‘Müzik benim her şeyim, yarın benim hayatıma engel oldunuz gibi bir suçlamayla karşı karşıya kalmayın’ dedim. Sonra beni bir pilotluk sevdası sardı. Üniversite sınavında Eskişehir Sivil Havacılık bölümünü yazdım. Bu sefer ailem ‘Konservatuara gitmelisin. Madem müzisyen olacaksın bari söz sahibi bir sanatçı ol’ demeye başladı. Lisedeyken şarkı türküyle haşır neşir bir insan değildim. Ben metal dinliyorum, Batı müziği dinliyorum, rock dinliyorum. Hatta Milliyet’in yarışmasına girmiştim Türk halk müziği dalında. Hiç türkü bilmiyordum, bir türkü ezberlettiler. Ama orada okumaya başladıktan sonra dedim ki ‘Aman Allahım bu nasıl engin bir derya, ben nasıl bundan uzak kalmışım.’ Aradaki açığı kapatmak için de çok çalıştım. Sonra TRT’nin açmış olduğu yetişmiş ses sanatçısı sınavına girip kazandım. Orada büyük ustalarla çalıştım, uslup kazandım. Okul bittiğinde de ilk albüm patladı.
Özel hayatınız hiç gündeme gelmiyor.
Ben konuşulmaya değer bir işim varsa ortada olmayı seviyorum. Magazin tabii ki olmalı. Sizden haber bekleyen, sizi takip eden hayran kitleniz var. Ama kimseye şifa olacak bir sözüm yoksa ortada olmak çok doğru değil bana göre.
Gençken daha farklı müzikler dinlediğinizi söylediniz. Farklı türlerde söylemek ya da farklı düetlerle ilgili fikirler var mı?
Var var. Türk müziği sanatçısı olmaya çalışıyorum, halk müziği, sanat müziği, Türkçe sözlü batı müziği. Müzik benim işim ve evrensel olduğu için, Allahıma şükürler olsun bana bahşettiği için, ses anlamında, her türlü eseri okuyabileceğime inanıyorum. Sadece çok çok çok tarzımın dışında bir şeyse biraz çalışmam gerekir.
Buradan rockçılara sesleniyorum, ‘Zara her türlü çalışmaya açık.’ Siz kimleri beğenerek dinlersiniz?
Ben bu konuda çalışan herkesi çok takdir ediyorum. Düşünsenize şu anda para yapan ya da daha çok şöhret getiren pop ve popa yakın türler. Buna rağmen ‘Ben kültürüme hizmet etmek istiyorum, halk müziği ya da sanat müziği okumak istiyorum’ diyen insanlara saygı duymaz mısınız? Hepsi canımdır, ciğerimdir, hepsinin arkasındayım. Çok güzel sesler var. İki Aynur’un da sesi çok güzel. Aynur Haşhaş ve Kürtçe okuyan Aynur. Sabahat Akkiraz, Belkıs Akkale, Bedia Akartürk, Arif Sağ, İzzet Altınmeşe, bunlar sürekli dinlediğim insanlar. Genç arkadaşlarım da öyle. Geçenlerde Elişi diye bir albüm çıktı, iki arp sanatçısı hanım, Şirin Pancaroğlu ve Meriç Dönük türküleri seslendirmiş.
Zara adı Arabistan’tan İspanya’ya gitmiş ve markanın adı da buradan geliyormuş. Seviyor musunuz ürünlerini?
Sağolsunlar, onlardan biri ‘Zara hanıma teşekkür ederiz, ciddi anlamda reklamımızı yapıyor’ demişti. Onlar da benim reklamımı yapıyor. Zara markasını çok severim. Gardırobumda Zara’dan çok şey vardır, özellikle ayakkabılarını seviyorum.
Salı Sefası’nı sahneye taşıdık
Oktay Kaynarca ile programa devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Oktay da kardeş gibi sevdiğim, çok iyi, ülkesini, milletini seven bir insan. Aynı dili konuşuyoruz onunla da. Program çok beğenildi, çok da ödül aldı ama tv 8’le yollarımızı ayırdık, ekibimize, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. Salı Sefası olarak sahnelere taşındık, özel bir gecede sahneye çıktık Oktay’la birlikte.
Yeni bir proje var mı?
Valla her an her şey olabilir.
Kendiniz için ne dilersiniz?
Her şeyden önce hayırlı bir evlat olmayı dilerim. Vatana, millete hayırlı bir evlat olmayı, Allah için hayırlı bir kul olmayı dilerim.
Genç ve güzel bir kadın mutlu olmak için karşısına şerefli bir adam çıksın isteyebilir.
İlla ki. Ben dualarımda -haşa- yönlendirmeyi sevmiyorum. O olsun, bu çıksın diye duam yoktur. ‘Allahım sen benim hakkımda hayırlısını nasip et’ derim hep. Hem belki de çıkmıştır ayrıca (gülüyor).
Albümde Metin Şentürk’ün sesinden Akif Beki’nin şiiri var
Metin Şentürk Seher Vakti Çaldım Yarin Kapısını adlı türküde Akif Beki’nin bir şiirini okumuş. Nasıl oldu bu?
Metin ve eşi Fulya çok sevdiğim aile dostlarımdır. Metin kendine bir home studio açtı, ‘Zaracım, böyle butik bir stüdyom var, işin olduğunda sana da hizmet etsin’ dedi. Çok teşekkür ettim, bu albüm için orada çalıştık. Arada sırada Metin uğruyor, ‘Bir ihtiyacınız var mı?’ diye soruyor. Neşet Ertaş’ın Seher Vakti Çaldım Yarin Kapısını adlı türküsünü dinledi. Çok heyecanlı bir insandır, hop oturdu, hop kalktı, ‘Çok güzel olmuş ben bunun arasına bir şiir okuyacağım’ dedi. Okudu, çok da güzel oldu. Yıllar önce yazılmış bir şiir.
Şiir ‘Sen Oğlaksın…’ diye bitiyor. Siz de Oğlaksınız değil mi?
Evet.
Oğlak inatçı olur derler.
Eğer gerçekten bir şeyin doğruluğuna inanıyorsam siz beni aksine ikna edene kadar ‘Bu doğrudur’ derim. Yani siz üzülmeyin ya da kırılmayın diye ‘Senin dediğin gibi olsun’ demem. Doğru neyse dostu olmaya çalışırım. Ama siz beni ikna ederseniz, ayak diremem.
Meşru hale getirebileceğimiz bütün yasaklar kalksın isterim
Kürtçe de okudunuz değil mi?
Evet, Deli Yürek sinema filminde.
Kürtçe biliyor musunuz?
Anlıyorum ama İstanbul şivesi olduğu için bende konuşurken komik oluyor.
Bu konudaki yasakların kalkması iyi oldu değil mi?
Meşru olan ne varsa ben onun yanındayım. Kimsenin canını yakmayacak, kimsenin kalbini kırmayacak, kimseyi üzmeyecek meşru ne kadar dua varsa kabul olsun isterim. Meşru hale getirebileceğimiz ne kadar yasak varsa onların kalkmasını isterim. Bu anlamda tabii ki yüzümüz gülüyor.
Kadınlara yönelik şiddet çok arttı. Bu konuda bir şey yapmak var mı aklınızda?
Kesinlikle çok istiyorum kadınlarla ilgili bir şey yapmak. Sonra, geride kalmış ama bu ülkeye çok hizmet etmiş sinema sanatçısı, ses sanatçısı, müzisyen büyüklerimize sahip çıkmak. Bir de çocuklar. Zaten TEGEV’in gönüllü sanatçısıyım.
Star – Pazar