İran asıllı müzisyen Mohsen Namjoo, Türkiye’yi çok sevdiğini belirterek, ‘İran’ı terk ettim, Amerika’da yaşıyorum ama Türkiye benim ikinci evim. Gerçekten benim ikinci evim olacak, çünkü burada yaşayacağım. İki, üç Türkçe kelime biliyorum ama burada kendimi İran’daki birçok yerden daha rahat hissediyorum’ dedi.
Konser vermek üzere ikinci kez Türkiye’ye gelen İran asıllı sanatçı Mohsen Namjoo, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’ye ilk gelişinin farklı olduğunu ifade ederek, ‘Arkadaşlarım ocak ayındaki konserden önce senin burada bir kitlen var demişti. Dört, beş yıl öncesine kadar Türkiye’deki dinleyici kitlesiyle ilgili bir fikrim bile yoktu. Çünkü internette, yani Instagram, Facebook’ta takılan biri değilim’ diye konuştu.
Nomjoo, Türkiye’de verdiği ilk konserde ‘gözler üzerine dikildiği’ için büyük heyecan yaşadığını dile getirerek, ikinci konserde ‘müziğine hala ilgi duyulmasının’ kendisini mutlu ettiğini söyledi.
Müziğinin gördüğü ilgiden memnun olduğu kaydeden Namjoo, şunları aktardı:
‘Demek ki biz insanlara mutluluğumuzu ve hüznümüzü aktarabiliyoruz. Ben müziğimin az bir kitleye hitap ettiğini düşünüyordum açıkçası ama buradaki kalabalığı görmek çok hoşuma gitti. Sonuçta ben pop müzik yapmıyorum.’
İran asıllı müzisyen Namjoo, evinde ve arabasında çok sık müzik dinlemediğini dile getirerek, ‘Aslında daha çok okuyorum, yazıyorum. Evde ise genellikle eşim müzik dinler ve onun sayesinde ben de farklı tür müzikler dinliyorum. Mesela şimdilerde Amerikan Alternatif Rock’ına ilgi duyuyor, Pearl Jam dinliyoruz, önceleri de Nirvana hayranıydım’ ifadelerini kullandı.
Favori müzik, film gibi ‘takıntılarının’ olmadığını ifade eden Namjoo, dünyadaki farklı tür müziklere açık olduğunu belirtti.
– ‘Geçmişe takılıp kalmak bana göre değil’
Müzisyen Namjoo, edebiyatta takip ettiği isimler hakkında şu bilgileri verdi:
‘İranlı şairler arasında son zamanlarda Nima Yuşic favorim ama roman konusunda favorim bir İranlı değil, Japon yazar Kazou Ishiguro’yu okuyorum. Geçen aylarda onun romanlarına ve kısa öykülerine çok sarmıştım.’
Fars edebiyatını sevdiğini ve dört dönem olarak ele alınabileceğini vurgulayan Namjoo, şunları anlattı:
‘Bunlardan ilki bin yıl kadar öncesine dayanıyor. ‘Horasani’ tarzı olarak geçer, Hafız gibi isimleri beğeniyorum çünkü ritmleri çok hoş. Ayrıca bin yıl öncesinin Arap, Kürt ve Fars edebiyatındaki aruza göre, ‘Horasani’ tarzında kullanılan aruz çok modern görülüyor. İkinci dönem İran edebiyatının en üst zirvesi gibi. Sadi Şirazi, Ferudiddin Attar gibi isimler. Bu stilde imgesellik derin somut bir kültürle birleşiyor, içinde mistisizm çok güzel harmanlanmış.’
Müzisyen Namjoo, Fars edebiyatının son iki dönemine ise özel bir ilgi duymadığını dile getirdi.
Namjoo, günümüz İran müziğini takip ettiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Genç neslin bir kısmı geleneğin arkasından geliyorlar ama ben buna ne iyi bir şey diyebilirim, ne de kötü. Geleneğin iyi olduğunu düşünebilirsiniz çünkü bir yandan biliyorsunuz yeni nesil artık bunlarla pek ilgilenmiyor. Biraz nostalji arıyor, geçmişi özlüyor olabilirsiniz. Ama ben geçmişte yaşanmış o kötü, üzücü şeylerin yeniden gündeme gelmesini de iyi karşılamıyorum. Tamam özlüyor olabiliriz evet ama bence artık biraz olsun uzaklaşmış olmalıyız, şu an nelere sahip olduğumuzu da görmeliyiz. Kısacası geçmişe takılıp kalmak, hala üzülmek bana göre iyi değil.’
İran’da geleneksel müzik veya rap, pop, rock gibi müzik dallarıyla ilgilenenleri desteklediğine değinen müzisyen Namjoo, İran’da farklı müzik dallarında düzenlenen konserlerin ‘zorlu şartlarda’ yapılan çalışmalar olduğuna dikkati çekti.
– ‘Sanat yaptığınız için utanıyorsunuz’
Namjoo, bugünkü Ortadoğu coğrafyasına baktığında sözlerini kendisinin yazdığı ‘Jabre Jografiai’ şarkısını söylemek istediğini ifade ederek, şu açıklamada bulundu:
‘Bu şarkı coğrafi çaresizliğimizi açıklıyor. ‘Bir sabah uyandım ve yine Ortadoğu’da uyandım’ diyen bir adam. ‘Ayaklarından tavana asılmışsın, çaresizsin, her sabah kahvaltın çay ve sigara’ diyorum. Ama dürüst olmam gerekirse, bu şarkı İran’dayken, Iranlı bir adam olarak yazdığım bir şarkıydı. Eğer şu anki Ortadoğu’yla ilgili konuşacaksak, durum şu anda çok çok daha vahim. O zamandan çok daha üzücü durumda şu an Ortadoğu. Bazen bu durumda sanat yaptığınız için bile utanıyorsunuz.’
Suriye’de yaşanan savaşı ve sanatçıların durumunu değerlendiren Namjoo, konuşmasına şöyle devam etti:
‘Bir gün New York’ta davetli olduğum bir konserdeydim. Adını hatırlamıyorum ama Suriyeli başarılı bir sanatçının konseriydi. Bu çok üzücü bir hikaye. Bu tarz bir fikrin parçası olmaktan, birbirini kıran insanların bir parçası olmaktan nasıl nefret ettiğimi size anlatamam. Bu fikir beni üzüyor, kardeşini öldürdüğün birini sahnede izlemek… Bunu çok üzücü buluyorum. Bütün ülkeler bunun bir parçası. Bazısı masa altından silahlar, palalar satıyor. Sokaklarda ölü insanlar, kaçabilen dışarı kaçıyor. Bazı ülkeler de kurumlar kurup para toplamak istiyor.’
Müzisyen Namjoo, ‘İşte hikayenin üzücü kısmı, o adamı oraya çağırma amaçları ‘hadi gel festivalimizde çal, biz de senin için üzülelim’ idi’ diyerek, ‘Böyle bir sistem, bu bir oyun…’ sözleriyle konuya dair düşüncesini aktardı.
Suriyeli sanatçıyı dinlerken mutsuz olduğunu paylaşan Namjoo, duyduğu üzüntüyü şöyle dile getirdi:
‘Yani onu dinlerken onun acısından keyif almaya çalışmak… Bu benim için çok zor… Bu konularda sadece sessiz kalmayı ve haberleri takip etmemeyi tercih ediyorum. Kafam karışık aslında, haberleri bazen takip ediyorım bazen etmiyorum. Bu konuyu böylece geçsek iyi olur, zira beni üzüyor. Yakında bütün Ortadoğu buna dahil olacak sanki. Yaşanan felakete İran’da başta olmak üzere bir sürü ülke dahil.’
– ‘Hayatımın bir kısmında İstanbul’da olmak istiyorum’
İran asıllı müzisyen Namjoo, İstanbul’u çok sevdiğinden bahsederek, ‘Hayatımın bir kısmında İstanbul’da olmak isterim kesinlikle. Şu an çok ciddi bir plan şeklinde bunu düşünüyorum, belki iki yıl sonra… Burada öğretmen olmak istiyorum’ diyerek, Türkiye’de İran müzik teorisini öğretmek ve Türkiyeli müzisyenlerle bir araya gelmek istediğini söyledi.
‘İstanbul’la uzun yıllar boyunca çok seviyeli bir ilişkimiz olacak, gerçekten çok güzel bir şehir’ diyen Namjoo, dinlediği Türkiyeli sanatçılar hakkında şu bilgileri verdi:
‘Son geldiğimde Ahmet Kaya’nın bir albümünü aldım, arabada onu dinliyorum hatta onun şarkısını burada İstanbul’da söylemek için hazırlanmak istedim fakat çok yolculuk etmekten ve zamansızlıktan yapamadım. Ahmet Kaya’nın ‘İçimde Ölen Biri Var’ şarkısını çok seviyorum. Şu an en sevdiğim şarkı bu. Ceza Grubu’nu da çok beğeniyorum. Candan Erçetin’in ‘Bu Şehir’ şarkısı da benim en sevdiğim şarkılardan birisi. Erkan Oğur, Taksim Trio, balkan müziği ile Türk müziğini karıştıran biri var, adını hatırlamıyorum, Kazım (Koyuncu), bu sanatçıları dinliyorum.’
Müzisyen Namjoo, Türkiye’de konser veriyor olmanın kendisini çok etkilediğini ifade ederek, konuşmasını ‘İran’ı terk ettim, Amerika’da yaşıyorum ama Türkiye artık benim ikinci evim. Gerçekten benim ikinci evim olacak, çünkü burada yaşayacağım. İki, üç Türkçe kelime biliyorum ama burada kendimi İran’daki birçok yerden daha rahat hissediyorum’ açıklamasında bulundu.
Namjoo, 18 Aralık’ta İzmir’de, 19 Aralık’ta İstanbul’da konser verecek.