Türk halk müziğinin usta ismi, halk ozanı ve besteci 74 yaşındaki Neşet Ertaş, İzmir’de yoğun bakımda tedavi gördüğü özel hastanede sabah saatlerinde yaşamını yitirdi. Neşet Ertaş’ın kardeşi Necati Ertaş "Size özel bir vasiyeti oldu mu?" sorusuna "Bize ‘Babamın ayak ucuna defnedin’ dedi" diye konuştu.
Doktorlarla birlikte basın karşısına çıkan oğlu Hüseyin Ertaş’ın ise, sanatçının sazının ne yapılacağı yönündeki soruya verdiği "Ah ah" yanıtı yürekleri dağladı. UNESCO tarafından ‘Yaşayan insan hazinesi’ kabul edilen Neşet Ertaş’ın cenazesi, vasiyeti üzerine memleketi Kırşehir’de, babası ve ustası Muharrem Ertaş’ın ayak ucuna defnedilecek.
Anadolu halk ozanlığı geleneğinin günümüzdeki en önemli temsilcisi, abdal geleneğinin son temsilcisi Neşet Ertaş, bir süredir İzmir’de kanser tedavisi görüyordu. Son olarak 2 hafta önce durumu ağırlaşınca kaldırıldığı özel hastanenin onkoloji servisine yatırılan Neşet Ertaş, 2 gün önce yoğun bakıma alındı. Son 24 saatte cihazlara bağlı olarak yaşatılmaya çalışılan Neşet Ertaş’ın durumu, bugün sabah saatlerinde giderek ağırlaştı. Ünlü ozan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
"MAALESEF KAYBETTİK"
Oğlu Hüseyin ile kardeşi Necati Ertaş’la birlikte kamera karşısına geçen Medical Park Hastanesi doktorları, tüm müdahalelere rağmen ünlü ozanı kurtaramadıklarını söyledi.
Onkoloji Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Ahmet Uğur Yılmaz, "Sayın Neşet Ertaş, hastanemize iki hafta önce genel durumunda bozulma olduğu için yatırılmıştı. Kendisi zaten iki yıldır bir hastalık sebebiyle takip edilmekteydi. Gereken tedaviler yapıldı ancak durumunda iyileşme olmaması nedeniyle pazar günü yoğun bakıma alındı. Maalesef tedavilere rağmen bu sabah saat 08.45’te kaybettik. Değerli ozanımızı kaybettiğimiz için üzgünüz" diye konuştu.
Ölüm sebebi hakkındaki soru üzerine ise "İleri evre kanseri vardı. Bu hastalığın sonucu olarak hastanemizde yatıyordu. Genel durumu bozulunca yoğun bakıma almıştık. İki haftadır ben takip ediyordum. Hastanemize geliş tarihi 10 Eylül. İki gün önce de yoğun bakıma alındı" dedi.
"BABAM DEVLET SANATÇISI DEĞİL"
Bu arada basın toplantısı sırasında cenaze işlemlerinin nasıl yapılacağı konusundaki soruları yanıtlayan Başhekim Yardımcısı Zeki Hozer’in, "Neşet Ertaş Devlet Sanatçısı olduğu için Valilik ve Kültür Bakanlığı hazırlık yapacak" sözlerine sanatçının oğlu Hüseyin Ertaş, "Babam Devlet Sanatçılığı’nı kabul etmemişti, Devlet Sanatçısı değil" diyerek müdahale etti.
"AH AH"
Oğlu Hüseyin Ertaş ise "Acımız daha taze. Haberi yeni aldık. Söylenecek her şeyi hocalarımız söyledi. O Türkiye’ye mal olmuş biriydi. Türkiye’nin ağabeyi, babası, kardeşiydi. O yüzden pek vakit kaybetmeden sizlere bir açıklama yapmak istedik. Sevenlerini haberdar etmek istedik. Hocalarımız gereği kadar ilgilendi. Hepsine teşekkür borçluyuz. Yolcumuzu bugün uğurladık. Aile cenazesinin Kırşehir’e götürülmesine karar verdi" diye konuştu.
Hüseyin Ertaş, "Sazı ne olacak?" sorusu üzerine ise sadece "Ah ah" diyebildi, ardından kısa bir sessizlik yaşandı.
Ağabeyi Necati Ertaş ise "Size özel bir vasiyeti oldu mu?" sorusuna "Bize ‘Babamın ayak ucuna defnedin’ dedi" diye konuştu.
Bu arada Vefat haberinin hemen ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçılar Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Edip Akbayram, Musa Eroğlu, Hasan Saltık, Gülay, İsmail Altunsaray ve Yavuz Top aileyi telefonla arayıp başsağlığı diledi.
Bu arada hastalığını duyunca memleketi Kırşehir’den gelen köylüleri de hastane önünde gözyaşı döktü. Vefat haberini alan bir grup konservatuar öğrencisi de hastaneye gelip aileye taziyede bulundu.
EVİ MÜZE OLABİLİR
Halk ozanı Neşet Ertaş’ın acılı ailesi ve sevenleri, hastane önünde bekleyişini sürdürürken, yetkililerin aileyle görüşmesinin ardından cenaze töreni programının kesinleşeceği belirtildi. Ertaş’ın son nefesini vermeden önce en çok hakkında çıkarılan "Öldü" söylentilerine üzüldüğü ve hasta yatağındaki fotoğraflarının sızdırılmasına üzüldüğü bildirildi.
"CANIM HALA İÇİMDE" DEMİŞ
Öte yandan büyük ustanın son günlerine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıktı. Sazını en son yaklaşık bir ay önce eline aldığı belirtilen Neşet Ertaş’ın çok sevdiği İzmir’de Karabağlar Semti’nde bulunan evinin müzeye dönüştürülmesi konusuna olumlu baktığı, ancak nihai kararı ailesinin vereceği bildirildi.
Bağlamasını eşine bırakan Ertaş’ın İzmir’e geldiğinde hastaneye yatmadan önce "Çıkmadık candan ümit kesilmez. Canım hala içimde" dediği kaydedildi. Ertaş’ın hastalığına ilişkin "Gönülle yaşarsam dünya benim, gönülsüz yaşarsam ben bu dünyanın neyiyim? Allah etmesin" sözlerinin hastane bahçesinde menajeri Gülsüm Sarıkaya tarafından hatırlatılması da dinleyenleri gözyaşlarına boğdu.
‘GARİP BÜLBÜL’ KİTABINI HEYECANLA BEKLİYORDU
Ayrıca Neşet Ertaş, İTÜ Devlet Türk Müziği Konservatuvarı öğretim üyesi Erol Parlak’ın 1996’da Almanya’da kendisini ziyaret etmesiye başlayan biyografi çalışmasını da merakla bekliyordu. Parlak’ın son aşamada olan kitabını gören ve eksikliklerini tamamlayan Ertaş ‘Garip Bülbül’ adını taşıyan kitaptan da büyük mutluluk duyuyordu. Kitapta Ertaş’ın bestelerinin notalarının ve sözlerinin de yer alacağı öğrenildi.
TÜRKÜLERİN USTASIYDI
İzmir’de türkülerin ustası Neşet Ertaş’ın, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmesi, Karabağlar’ın gecekondu semtindeki ünlü sanatçının eserleri gibi rengarenk olan mütevazı evini de komşularını da hüzne boğdu.
Ertaş’ın son 15 yılını geçirdiği Karabağlar’daki evinin sokağında da yaşandı. Komşuları, acı haberin ardından ünlü sanatcının evine Türk bayrağı astı. Dünyaca tanınan bir sanatçı olmasına rağmen mütevazı yaşamı hiç bırakmayan Neşet Ertaş’ın, evi de aynı mütevazı görüntüsüyle dikkat çekti.
ESERLERİ GİBİ RENGARENK
Ünlü sanatçı komşularının anlattığına göre, evde kalan akrabalarına yeni evler aldıktan sonra kendisi bu eve taşınarak yaşamını sürdürdü. Ertaş evi de tıpkı eserleri gibi kendisi süsledi. Sanatcının meyve ağaçları yetiştirdiği, duvarlarını asmayla kapattığı evinin küçük bahçesindeki kameriyede zamanı geçirdiği, burada misafirleriyle sohbet ettiği öğrenildi. Alt katında kiracısı polis memurunun oturduğu evin ikinci katı ve terası ise çeşitli renkteki camlarla kapatıldı.
Neşet Ertaş’ın sağlıklı olduğu günlerde, sıradan bir yaşam sürdüğü, alışverişını yaptığı, komşularıyla, yakındaki taksi durağına gidip sohbet ettiği belirtildi.
MİNİK KOMŞULARI DA ÇOK ÜZÜLDÜ
Neşet Ertaş’ın öldüğü haberini annelerinin konuşmalarından öğrenin minik komşuları 5 yaşındaki Meryem Gürsoy ve 3 yaşındaki Sait Atıcı da büyük üzüntü yaşadı. Minikler her gördüğünde kendilerini seven ‘Neşet dedeleri’ni kaybetmenin acısını yaşadı. Ünlü sanatçının komşularından ve aynı zamanda da hemşerisi olan Meryem Gürsoy, "Büyük acı yaşıyorum. Biz ona ‘Baba’ derdik. Bizlere çok iyiliği dokundu. Her zaman kapısını bizlere açtı. Çocuklarımızı torunları gibi sevdi. Şimdi de kendisini son görevimizi yapmak için bekliyoruz" dedi. Ertaş’ın komşularından Saniye Güzel ise "Onu tanıdığımız için kendimizi çok şanslı görüyoruz. Bizlerin hep yanında oldu. Ünlü bir sanatçı gibi değil de kendi halinde bir halk insanı gibiydi. Büyük üzüntü yaşıyorum" dedi.
Stargazete