Emin Dedenin de Artık Bir Taşı Var

Sanatçılar
3. Selim’den günümüze uzanan ney-meşk zincirinin önemli bir halkası olan Neyzen Emin Dede, vefatının 67. yılında Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde sohbet, konser ve sergi açılışından...
EMOJİLE

3. Selim’den günümüze uzanan ney-meşk zincirinin önemli bir halkası olan Neyzen Emin Dede, vefatının 67. yılında Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde sohbet, konser ve sergi açılışından oluşan bir programla anıldı. Programda yıllarca taşı bile bulunmayan bir kabirde yatan bu mütevazı Mevlevi için yaptırılan mezar taşı da tanıtıldı.

"Bütün benzerleri gibi bir buğdayın içinde bir tane olarak yaşamayı seven bu şöhretsiz dervişin hayatı üst üste kendi şahsını inkârdan ibarettir." Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur adlı romanında Neyzen Emin Dede’yi bu cümleyle anlatır. Tanpınar’ın da ‘şöhretsizlik’ olarak tanımladığı bu tevazu, 1945 yılında Hakk’a yürüyen Emin Dede’yi (Emin Yazıcı) yıllarca mezar taşı bile bulunmayan bir kabirde yatırmış. Bilim, Kültür ve Sanat Derneği (BİKSAD), mezar taşı günümüze ulaşamayan neyzen, bestekâr ve hattat Emin Dede’ye ahde vefayı yerine getirmek üzere, Dede’nin kabrine bir mezar taşı yaptırdı. 2010’dan 2012’nin Ocak ayına kadar süren hazırlıklar ninayet tamamlandı ve mezar taşı bu hafta içerisinde Dede’nin Eyüpsultan Mezarlığı Gümüşsuyu tepesinde, ağabeyi hattat Ömer Vasfi Efendi’nin yanında bulunan kabrine yerleştirilecek.

3. Selim’den günümüze uzanan ney-meşk zincirinin önemli halkası, "neyde Aziz Dede tavrının pîr-i sânîsi Hacı Emin Dede Hazretleri", bu vesileyle vefatının 67. yıldönümünde Zeytinburnu Belediyesi’nin BİKSAD ile ortaklaşa düzenlediği sohbet, konser ve sergi açılışından oluşan programla anıldı. Savaş Barkçin’in musiki ve ney aşkını, Hüseyin Kutlu’nun ise hattatlığını anlattığı gecede neyzen Emin Dede’nin 7 eseri, mini bir konserle sevenlerine dinletildi. Eserleri neyzen Sadrettin Özçimi, Ahmed Şahin, Ali Tan, Nurullah Kanık ve Yasin Özçimi, tamburi Furkan Resuloğlu, kemençeci Erhan Bayram ve kudümzen Mert Nar icra etti. "Geçmişten Günümüze Neyzen Emin Dede" sergisi ise 25 Mart tarihine dek Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde ziyaretçilere açık olacak. Emin Dede’nin yazdığı hat eserlerinden örneklerin yanı sıra Sadrettin Özçimi, Abdulhadi Erol Dönmez, Betül Kırkan, Nurdan Erkan, Berrak Özdoğan, Merve Altunel, Vahide Karababa, Yasin Kurt, Ersan Perçem, Gülbün Mesara ve Ayşe Feyza Dikmen’in eserleri de sergide görülebilecek.

Hattın ve Mûsikînin üstadı

1883 yılında İstanbul’un Tophane semtinde dünyaya gelen Emin Dede, ilk hat dersini ortaokul eğitimi sırasında ağabeyi hattat Ömer Vasfi Efendi’yle birlikte Fevziye Rüştiyesi öğretmenlerinden aldı. Emin Dede, derslerinde süreklilik göstermemesine rağmen hat sanatını en önemli inceliklerine kadar öğrenir, büyük sanatçıların yazılarını aslından ayırt edilemeyecek şekilde yazarak ustalığını gösterir. Bu başarısı "Yazıcı" soyadını almasına vesile olur ve Erkân-ı Harbiye Dairesi’ne hattat olarak atanır. Hattı bir memuriyet olarak sürdüren Dede, bunun dışında fazla eser vermez ve öğrenci de yetiştirmez. Ancak durum ney’de farklıdır. Küçük yaşta Hafız Haşim Efendi, Galata Mevlevihanesi kudümzenbaşısı Raif Efendi ve Ahmed Celaleddin Dede’den dersler alır. İlahi ve mi’raciyeleri Karabaş Dergâhı Şeyhi Hobcuzade Ahmed Efendi’den, Hamparsum notasını Rauf Yekta Bey’den, batı notasını ise Neyzen Şevket Gavsi Özdönmez’den öğrenen Emin Dede daha on üç, on dört yaşlarındayken Galata Mevlevihanesi serneyzeni Aziz Dede’den dersler almaya başlar.

Zengin bir musiki bilgisine küçük yaşlarda erişen Emin Dede bir zaman sonra Galata Mevlevihanesi neyzenbaşılığına getirilir. Musiki yoluyla bir geleneğin ve kültürün çağlar boyunca aktarılacağının bilinciyle çok sayıda öğrenci yetiştiren Emin Dede’nin meşk ettiği talebeleri arasında Halil Dikmen, Halil Can, Hafız Kemal Batanay, Hakkı Süha Gezgin, Cafer Bey, Emin Kılıçkale, Hayri Tümer ve Bahriyeli İbrahim Bey gibi usta neyzenin ney tavrını bugüne taşıyan isimler bulunuyor.

‘Mûsıkîmizin son büyük temâdîsi ve ustası’

Dr. Fahri Celâl Göktulga, vefatından iki yıl sonra yazdığı satırlarda üflediği neyden daha narin görünüşe sahip zarif bir Mevlevi olan Emin Dede’yi şöyle anlatır: "Emin Dede mûsıkîmizin son büyük temâdîsi ve son ustasıdır; fakat o aynı zamanda tam mânası ile hâlis bir Türk idi de. Zannederim hiçbir ihtirâsı, pul fikri, hattâ otomobil gürültüsü bile evinin huzûruna giremedi. Üstü halılarla örtülü sedirlerde diz çökülür oturulurdu. Sokak kapısının önünde pabuçlar çıkarılır, terlikler giyilirdi. Orada elektrik ampulleri bile birer kandil tevâzuu ile titrerdi. O evde sesler mûsıkî, rüzgârlar beste, muhâvere edep, ziyâretçiler tevâzu sâhibi idiler…"

Zaman