Suat Kavukluoğlu’nun yazısı
"Love me Back" coşkulu ve kalabalık bir masada, denizin tam ortasında, mutlu duyguların en yükseldiği noktada deliler gibi kahkahalar attığımız anların bir fotoğraf karesinde ölümsüzleşmesi gibi…
Can Bonomo, müziğe ilk ses verdiği günlerde dikkatimi çeken, o günden beri de attığı her adımla beni heyecanlandıran bir müzisyen oldu. Can’ın son derece kendine özgü, tutkulu; bir yanıyla geçmişe, köklerine bağlı, bir yanıyla her zaman yeni denizlere selam veren bir tavrı var. Bu söylediklerimin içinde en önemsediğim şeyse "kendine özgü" olma, olabilme meselesi. Kolay bir şeymiş gibi görünse ve birçokları tarafından çoktandır başarıldığı, olunduğu düşünülse de, sanatın herhangi bir alanından hayata ses verenlerin, hele de bu zamanların o "tuhaf" hızlı, taklitçi, tüketici aynasında yanına bile yaklaşamadığı bir şey bu: "kendine özgü" olmak. Zor bir şey çünkü önce insanın kendisiyle bütün çıplaklığıyla yüzleşip, kendini çok iyi tanımasından geçiyor. Her insanın hayata bir anlam katabilmek için, serüveninde mutlaka yapması gereken bu "yüzleşme"yi hasar almadan tamamlayabilir, artılarınız ve eksilerinizle şapkanızı masaya vurabilirseniz, işte o zaman asıl ve gerçek yolculuğunuz yürümeye, size özgü renkleriniz ortaya çıkmaya başlıyor.
Can Bonomo, bu meseleyi çoktan halletmiş bir genç müzisyen olarak karşımızda. Şarkılarında canı ne isterse öyle yapan, ne söylemek isterse onu söyleyen, yaşadığı her şeyi bir akıl ve duygu süzgecinden geçirmeyi de bilerek hikayenin sonunda kendini özgür ve çıplak bırakabilen bir müzisyen. O yüzden ne albümünün sağladığı başarı, ne de bugün kendini birdenbire içinde bulduğu Eurovision serüveni bir tesadüf…
Can Bonomo, Eurovision’da alacağı derece ne olursa olsun, kendi denizinde, sevdiği arkadaşlarıyla yürüttüğü o eğlenceli gemisinde çok uzak denizlere yol almaya devam edecek. Ama gündemimize geri dönersek, Can Bonomo’nun Eurovision için hazırladığı "Love me Back" şarkısı birçok bakımdan önemli, nereden bakarsanız bakın sıcak, içten ve renkli. Şarkı adeta insanı, sözlerinde bahsettiği o gemiyle sıcak denizlere götürüyor.
Bir şarkının hayal kurdurması çok önemlidir. Bu şarkı da hepimize, bir süreliğine de olsa hayatı unutmanın, o geminin içinde, en sevdiğimiz arkadaşlarımızla birlikte, dünyanın derdinden tasasından uzak, bütün fişlerimiz çekilmiş bir halde denizlerde olmanın hayalini kurduruyor. "Love me Back" daha da ileriye götürürsem; coşkulu ve kalabalık bir masada, denizin tam ortasında, mutlu duyguların en yükseldiği noktada deliler gibi kahkahalar attığımız anların bir fotoğraf karesinde ölümsüzleşmesi gibi. Müzikal açıdan da bizim kültürümüzden, geçmişimizden çok önemli değerleri kalplerimize yeniden hatırlatıyor. Alaturka nağmelerden Balkan ezgilerine bizi biz yapan bütün renklerimiz bir şarkının içinde kardeşçe, el ele dans ediyor. Birbirini kırmadan, üzmeden, ayrıştırmadan, öteki’leştirmeden, hep bir arada, en coşkulu duygularla… Bir adam, bir şarkıyla bizim yıllardır beceremediklerimizi de başarıyor.
Rüzgarın ve güneşin bol olsun Can Bonomo…
Nvtmsnbc