Gizem Gül’ün röportajı
Serkan Çağrı ‘ruhumun dili’ olarak nitelendirdiği klarnete nefesiyle hayat veriyor. 7 yaşında başladığı bu yolculukta her geçen gün başarılarına bir diğerini ekleyerek yoluna devam ediyor. Müzisyen kişiliğinin yanı sıra, televizyon programları yapan, doktora eğitimine devam eden, üniversitede hocalık yapan başarılı sanatçı kendine has duruşu ve samimiyetiyle ayrı bir yere sahip. Dünyaca ünlü bir müzik firması tarafından kendi adına ‘Serkan Çağrı modeli’ adıyla klarnet üretilmesi ve Amerika’da bir doktora tezine konu olması Serkan Çağrı’nın müzik kariyerindeki başarısının iki somut örneği… Ayrıca başarılı sanatçı, geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’ın kendisinin katıldığı bir programı arayıp övgü dolu sözler söylemesini de şu sözlerle değerlendiriyor: “Bir ülkenin başbakanı yoğun siyasi gündemi arasında ülkesinin bir müzisyeninin icrasını takip ve takdir ediyor ve bunu direkt telefonla iletiyor. Bu gerçekten çok büyük bir onur, gurur.”
BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN SERKAN ÇAĞRI’NIN KATILDIĞI PROGRAMI ARADIĞI VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!
Henüz 7 yaşındayken klarnetle tanıştınız ve 13 yaşında katılımcıların yaş ortalamasının 40 olduğu ‘En İyi Klarnet İcracısı Yarışması’nda özel ödüle layık görüldünüz. Peki bunun öncesinde klarnetle olan ilişkinizin nasıl başladığını bize anlatır mısınız?
Babamın da klarnetçi olması nedeniyle aslında klarnet sesiyle tanışmam anne karnında başladı diyebilirim. Ben Trakyalıyım ve bu coğrafyada müzik, insanların en önemli geçim kaynaklarından birisidir. Diğer yandan nefesle bütünleştiğinde insanın içine işleyen klarnetin o büyülü tınısı da bu enstrümanı seçmemdeki en büyük etkenlerdendir.
Üniversite yıllarınızda Grup Laçin ile tanıştınız ve siz de grubun bir üyesi olarak o süreçte yer aldınız. Peki Grup Laçin’den sonra müzik kariyeriniz nasıl bir yol aldı?
Ben küçüklüğümden beri klarnet çalıyordum ama profesyonel olarak müzik piyasasına girişim Grup Laçin’le oldu. Uzun süre birlikte çalıştık, çok güzel günlerimiz, anılarımız oldu. Sektöre ilişkin tecrübelerimi bu süreçte edinmeye başladım. Solo kariyerime adım atmak üzere gruptan ayrıldığımda bu tecrübeler ve ilişkiler bana büyük ölçüde yol gösterdi. Laçin’den sonra neler oldu derseniz, çok uzun bir cevap olur ama kısaca özetlersek albümler, konserler, doktoraya kadar uzanan akademik kariyer, üniversitelerde eğitmenlik, televizyon programları hazırlayıp sunma, ortak projeler, dizi-film müzikleri, dünyaca unlu müzisyenlerle sahne buluşmaları, kitap, makale, tez çalışmaları, adıma klarnet modeli üretilmesi, ülkemizin ilk uluslararası klarnet festivalini düzenlemem ilk aklıma gelenler.
Hayatınız boyunca yol arkadaşlığı yaptığınız klarnetin sesi sizde nasıl çağrışımlar yapıyor?
Klarnet sesi benim için hayat demek. Ruhumun dili, hayatımın anlamı, olmazsa olmazım.
Son yıllarda klarnetin çok popüler olduğunu görüyoruz. Klarnetin bu kadar popüler olmasında Hüsnü Şenlendirici ve sizin gibi müzisyenlerin katkısını nasıl değerlendirirsiniz?
Bunun değerlendirmesini aslında sizler veya halkımız yapmalı. Çünkü böyle bir değerlendirmeyi bizim yapmamız yakışık almaz ama şu kadarını söyleyebilirim; bugüne kadar ülkemizde pek çok iyi klarnet icracısı yetişti ama isim olmak için sadece çalmak yetmiyor. Çok değişken etkenler var, samimiyet, özgünlük, imaj, duruş, çağın getirdiklerini kimliğinize uyarlama, evrenseli takip etme, profesyonel çalışma standardını yakalama gibi. Bütün bunlar iyi bir icra ile birleştiğinde popülerlik kendiliğinden geliyor. Biz sanırım bunu becerebildik.
Ata Demirer’in Eyvah Eyvah filmlerinde müzik yönetmenliği yaptınız. Eyvah Eyvah 1 ve 2 hem film olarak hem de film müzikleri olarak oldukça beğeni topladı. Bu başarıda film müziklerinin katkısı da bizce büyük. Bize biraz o süreçten bahsedebilir misiniz?
Film müzikleri genelde film bittikten sonra görüntüler stüdyoya gelir ve müzisyen stüdyoda filmi izleyerek görüntüye uygun müziği yapar. Bu filmde bir ilk yaşandı. Film çekilirken müzikler yapıldı. Yani ben ve müzisyen arkadaşlarım çekimler boyunca setteydik. Ve o anın duygusunu yaşayarak müzikleri kaydettik. Çok keyif aldığım, hayatımın en özel anları arasında yerini alan bir süreçti. Bir kere sadece ben değil tüm ekip aynı heyecan, keyif ve samimiyette buluştu. Bu sıcaklık da tabi ki müziklere direkt olarak yansıdı.
Dünyanın önde gelen firmaları tarafından sizin tavsiye ettiğiniz bir perde tasarımıyla üretilen klarnete sizin isminiz verildi. Sizin adınıza bir klarnetin olması nasıl bir duygu?
Tabi ki çok gurur ve mutluluk verici bir duygu. Dünya müzik literatüründe “Serkan Çağrı Model Klarnet” diye bir şey var. Genç yasta böyle bir onuru yaşamak herkese nasip olmaz.
Aynı zamanda 2011 yılında Amerika’da North Caroline Üniversitesi’nde klarnet dersleri veren Bojana Kragulj adlı akademisyen “TÜRK MÜZİĞİNDE KLARNET VE SERKAN ÇAĞRI İCRA TEKNİKLERİ” üzerine doktora tezi çalışması yaptı. Siz müzik kariyerinizde yakaladığınız bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Doğuştan bana bahşedilen yeteneğimle yetinemem sanırım. Sürekli araştırıp hep yeni bir şeyler öğrenmek isterim. Müzik eğitimine verdiğim önemin yanı sıra kişisel gelişime de çok önem veririm. Bir de ben çok hayal kurarım. Ama büyük hayaller… Bir süre sonra bunlar hayal olmaktan çıkar ve hedef olur benim için. Ve sırası geldikçe hepsi bir bir gerçekleşir, gerçekleştikçe de daha büyükleri oluşur.
Genç kuşaklar klarnete ilgi gösteriyor mu?Klarnete ilgisi olanlara neler tavsiye edersiniz? Klarnete başlamak için herhangi bir yaş sınırlaması var mı?
Gençlerden klarnete karşı çok büyük bir ilgi var ve bu ilgi giderek artmakta ve çoğalmakta. Gençlere tavsiyem başarılı müzisyen örneklerinden faydalanmaları, müzik eğitiminin yanı sıra müzik dışında da kendilerini geliştirmeleri ve kendilerine ait özellikleri keşfederek kendi tarzlarını yaratmalarıdır. Klarnete başlamak için 7-8 yaşları idealdir. Ancak ileriki yaşlarda klarnete başlamış olmasına rağmen klarnet sevgisi, çalma azmi ve yoğun çalışma ile iyi yerlere gelmiş pek çok klarnetçi örneği vardır.
Son olarak geçtiğimiz günlerde katıldığınız bir TV programını Başbakan Erdoğan’ın aradığını ve size övgü dolu sözler söylediğini öğrendik. Bununla ilgili olarak neler söylersiniz?
Bir ülkenin Başbakanı yoğun siyasi gündemi arasında ülkesinin bir müzisyeninin icrasını takip ve takdir ediyor ve bunu direkt telefonla iletiyor. Bu gerçekten çok büyük bir onur, gurur. Hem benim açımdan hem de ülkemiz açısından. Sanatçısına değer veren, takip ve taltif eden bir Başbakan’a sahip olduğu için.
On5yirmi5