Şöhreti Hayatımın Direksiyonuna Oturtmam

Albümler
Mustafa Ceceli, yeni albümü Es’i müzikseverlerle buluşturdu. Sanatçı, artık karşımızda kendi sesini tanıyan ve neyin yakışacağını bilen bir Mustafa olduğunu söylüyor. Ceceli’ye göre başarı...
EMOJİLE

Mustafa Ceceli, yeni albümü Es’i müzikseverlerle buluşturdu. Sanatçı, artık karşımızda kendi sesini tanıyan ve neyin yakışacağını bilen bir Mustafa olduğunu söylüyor. Ceceli’ye göre başarısının sırrı, düzenli aile hayatında.

Yeni albümünüz Es!, müzikal açıdan oldukça çalışılmış bir albüm. İkinci albümler genellikle sanatçıların korkulu rüyasıdır. Bu albümü hangi düşüncelerle hazırladınız?

Es, üzerinde çok titizlikle çalıştığımız bir albüm. Evet ikinci albümlerde her zaman bir risk var. Dinleyicinin sizden daha büyük bir beklentisi oluyor. Kendi istediğimiz ve dinleyicinin bizden beklediği müziği güncelleyerek, değişen dünya müziği formunu da unutmayarak ve harmanlamayarak bir albüm ortaya çıkardık. Bir tekrardan kaçınıyoruz. Bugüne kadar söylediğimiz şarkılarda birbirine benzeyen şarkılar bulmak imkânsız.

Kendini tekrar etme korkusu mu bu?

Hayır, kesinlikle böyle bir korkumuz yok. Kendimizi zaten yenilemek durumundayız. Öbür türlü dinleyicinin önüne aynı şeyi ısıtıp koymak olur. Dikkat etmeye çalıştığımız şey, bir anlatım bütünlüğüne sahip olmak. Birtakım yenilikler yapmak zorundayız ama akustik müzikten vazgeçmiyoruz. Canlı enstrümanlardan vazgeçmiyoruz. Aynı şekilde sahnede rahat çalınabilecek müziği destekleyen bir albüm ortaya koymaya çalışıyoruz.

Bundan birkaç yıl önce sesinizi yadırgadığınızı söylüyordunuz. Ancak bu albümde yorumculuğunuzun bir basamak öteye gittiği göze çarpıyor. Sanırım artık bunu aştınız…

İlk albümüm çıkalı iki buçuk yıl oldu. Bu geçen süre, kendimizi gözlemlemeye ve gelişmemize fırsat verdi. Konserler verdik, bunları kaydedip izledik. Sahnedeki hareketlerimizi değerlendirdik, repertuarımızı irdeledik. Şarkı söyleme tekniği de dahil her şeyi gözlemleme imkânım oldu. Bir önceki çalışmamda aranjelerle çok uğraşmıştım. Bu albümü yapmaya başlarken artık kendi sesini tanıyan, kendi sesine neyin yakışacağını bilen üstüne göre bir şeyler dikmeye başlayabilecek bir Mustafa vardı artık. Başka bir sanatçıya albüm yapıyormuşçasına, karşıdan kendime bakabildim.

İlk albümünüzde altı tane Sezen Aksu şarkısı vardı. Bu albümde çok farklı isimlerle çalışmışsınız…

Burada Sezen Hanım ile verdiğimiz ortak bir karar var. Albümün içinde farklı renklerin olması konusunda beni destekledi. Sezen Aksu şarkılarını kendime çok yakıştırıyorum. Gönül rahatlığı ile tamamı Sezen Aksu şarkılarından oluşan bir albüm yapabilirim. Fakat diğer taraftan şöyle bir şey var. Bu bir müzikal yolculuk. Onun da bana önerisi bu yöndeydi. Bu albümde çok güzel iki şarkısı var ve tabiri caizse özel dikim şarkılar.

Albüme adını veren Es, çok sevildi. Herkes bu şarkının kendinde farklı duygular uyandırdığını söylüyor. Sizde neler uyandırdı?

Bu şarkıda "Ne zaman istersen aynı yerdeyim ben" cümlesi beni çok etkiledi. Çok tutkulu bir sevgiyi anlatıyor. Bu şarkıyı yorumlarken tüm duygumu yansıtmaya çalıştım. Ender beni arayıp "Sana şarkı yaptım gel ve dinle." dedi. Gittim ve şarkıyı Ender’in evindeki stüdyoda okudum. Çünkü o duygu başka bir yerde çıkmadı. Bu sıcaklığı dinleyici de hissetsin istedim.

Aşikârdır Zat-ı Hak, çok derin bir şarkı. Bu şarkıyı hangi duygularla seslendirdiniz?

Ben Ahmed Hulusi’nin bir kitabını okuyordum. O kitabın sonunda dörtlükler vardı. Bu dörtlük kafama kazınmış. Sonra bir gün internette karşıma şarkı olarak geldi. Fakat bestecisini bulamadım. Bir televizyon programında bu şarkıyı söyledim. Ertesi günü Gaziantep’ten Alper Altıntoprak isimli bir müzik öğretmeni beni aradı ve bestenin kendine ait olduğunu söyledi. Çok duygulanmış. Bu sözler hayatın özeti. Biz kendimizi fark etmeliyiz. Bizim müstakil bir varlığımız olamaz. Yunus’un ‘Bir ‘ben’ var bende benden içeri’ dediği ben sen değilsin. Orada herkes düşer ve kimse kalmaz. Orada göreceğin tek şey Hakk’ın varlığıdır. Bu kadar derin anlamların sekiz satırda özetlenmesi beni çok etkiledi. Açıkçası benim yaşam biçimim ve görüşüme de uyuyor. Böyle bir şarkıyı albüme alarak dinleyicilerimizin biraz tefekkür etmesini istedim.

Peki ne zaman sizin bestelerinizi dinleyeceğiz?

Bir türlü olmuyor. Üç şarkı yaptım ama yine bu albüme koyamadım. Bunu yapmam gerekiyor. İki albümümde aranjmanlara daha konsantre oldum. Bir sonraki albüme kendi şarkılarıma konsantre olmaya çalışacağım. İsteyelim ki olayım.

İçki ve sigara, hacca gitmeyene de zararlı

Gece hayatınızın, kötü alışkanlıklarınızın olmaması hacı olmanızla ilişkilendiriliyor…

Din ve bilim paralel hareket eder. Bunları çatıştırmak ve karşı karşıya getirmek yanlış olur. İçki ve sigara öncelikle beyne çok zarar veriyor. İnsanın sermayesi beyindir, o bitince iş biter. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunduğu kadar sağlam vücut da sağlam kafada bulunur. Bizim vazifemiz beynimize iyi bakmak. İslam’ın yasak dediği bir şeyin mutlak surette bilimsel bir açıklaması var. Alkolden, sigaradan ve kafeinden uzak durun diyenlerin çoğu yabancı bilim adamları. Bu adam hacıdır, bu sebeple yapmıyordan öte biz bunları neden kullanmamalıyızı düşünmeliyiz. Çünkü hacca giden gitmeyen herkese bunlar yasaklanmış.

Kısa zamanda hatırı sayılır bir şöhrete kavuştunuz. Şöhret sizde neleri değiştirdi?

Bende bir değişikliğe yol açmadı. Önemli olan bu hırkayı üzerine giyecek misin, sahiplenecek misin, yoksa bir yağmur damlası gibi akıp gidecek mi? Ünü sırtına giyersen ve ben ünlüyüm dersen geçmiş olsun. Bunun işinin bir getirisi olduğunu düşünüp yanında gezdirebilirsin. Bu sıfatın beni yönetmesine izin vermiyorum. Hayatımda onu direksiyonuma oturtamam.

İçsel gelişiminiz adına neler yapıyorsunuz?

Özellikle okuyorum. İnternetin nimetlerinden faydalanıyorum. Öncelikle önyargısız bir şekilde herkese ve her düşünceye saygı gösteriyorum. Bu yüzden her türlü güvenilir kaynağı takip etmeye çalışıyorum. Özelde de dini ve bilimi iç içe işleyen kaynakları tercih ediyorum. Tek taraflı kaynakları tercih etmiyorum çünkü beni kısıtlıyor. Okyanusum.com sitesini takip ediyorum.

Kick boks yaptığınızı duyduk. Sizin gibi romantik şarkılar söyleyen birinin bu sporu yapması garip değil mi?

Hiçbir spor dalının yarım saatte iki bin kalori yaktığını sanmıyorum. Saç telinden ayak parmaklarına kadar çalışıyor. Bunun kavga ile ilgisi yok. Hocam Serkan Yavuz’la çalışıyorum. Ter atalım, yağlanmayalım diye.

Romantik şarkıları kendime yakıştırıyorum

Romantik ve duygusal şarkıların prensi olarak lanse ediliyorsunuz. Bu tanımlama sizi sınırlıyor mu?

Ben romantik şarkıları söylemeyi çok seviyorum ve kendime yakıştırıyorum. Ama dinleyici neden tek tarafımı görsün ve öbür taraftan neden mahrum kalsın ki? Mustafa’yı bu şekilde sınırlamak doğru değil. İlk albümü sıkı takip edenler, orada hareketli şarkılar olduğunu biliyor. Peki neden böyle bir algı var? İğneyi kendime batırıyorum. Demek ki biz doğru anlatamamışız. Bu albümde hareketli şarkıları kliplendirerek bunu aşmaya çalışacağız.

Genelde kliplerinizde ciddi bir duruşunuz var. Ama gerçek hayatta neşeli ve kıpır kıpır bir Mustafa var değil mi?

Şarkıların getirdiği bir şey bu. Kameranın karşısına geçtiğinde hüzünlü bir şarkıda gülemezsin. Biz orada şarkıyı anlatıyoruz. Ben hem romantik hem de eğlenceliyim. Yapım her ikisine de uygun. Ama konserime gelenler soğuk biri olmadığımı görüyorlar.

Gece kulüplerinde konser vermiyorsunuz ama Ağrı’dan Çemişgezek’e kadar her yere gidiyorsunuz…

Benim için İstanbul ne ise diğer şehirler de öyle. Hatta Londra’dan Sydney’e kadar etkinlik yaptık ve hiçbir yeri ayırmadık. İnanın enerjileri de aynıydı. Her noktadaki dinleyicinin iyi müzik dinlemeye, bizleri dinlemeye hakkı var. Bizi kim görmek isterse biz oraya gideriz. Beni etkileyen şey, buralara gitmek değil. Çemişgezek’te de, Siirt’te de aynı duyguları ve coşkuları görmek.

Ben normalim, sanatçı algısı yanlış

Beyefendi sanatçı olarak lanse edilmek size sorumluluk yüklüyor mu?

Hayır, zaten olması gereken buymuş gibi hissediyorum. Biz normal şeylerin görülmesinin azaldığını fark ediyoruz. Az rastlanan bir şey sanki acayip bir şeymiş gibi düşünüyoruz. Bu şuna benziyor; aaa evli misin? Sanki evlenmek anormal bir şey. Bu olması gereken, olması iyi olur dediğimiz bir şey. Ama bunun aksi olanını da eleştirmeyiz.

Bunun sebebi sanatçı algısı mı?

Maalesef bizim sektörümüz yanlış algılanıyor. Sektörün yüzde birinde görülen durum yüzde yüzüne mal edilmemeli. Bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Halbuki öyle değil.

Özel hayatınızla gündeme gelmeyi tercih etmiyorsunuz. Magazine karşı mısınız?

Özel bir tutumum yok. Ben kapalı ve izole yaşamıyorum. Kimseden kaçmıyoruz, hep göz önündeyiz. Normal hayatımızı devam ettiriyoruz. Şarkılarla, müzikle ve yaptığım işle ön planda olmayı tabii ki isterim. Öbür tarafa gitmek için bir gayretim yok. Ama bu, magazinden kaçtığım anlamına gelmiyor.

Şarkılarımı, ilk oğlum dinliyor

Aile hayatınız, işinize nasıl yansıyor?

Evlilik hep zor, meşakkatli ve ağır olarak algılanıyor. Bunları kolay hale getirmek kişinin elinde. Şarkıcı olunup evli olunmaz diye bir durum yok. Aile hayatım benim işime çok olumlu yansıyor.

Konserler, aranjmanlar ve stüdyo… Ailenize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?

Düzenlemelerin stüdyoya kadar olan kısımlarını evdeki stüdyomda yapıyorum. Bu yüzden aileme vakit ayırabiliyorum. Stüdyo ve konserler için evden çıkıyorum. Stüdyoda da çok fazla gecelememeye gayret ediyorum. Olabildiğince erken saatlerde çalışıyorum. Sabah saatlerinin verdiği enerjinin çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Arın isimli bir oğlunuz dünyaya geldi. Baba olmak nasıl bir duygu?
Bir mucizeye tanık oluyorsunuz. Noktadan insana dönüştü ve biz bu süreci izledik. Sorumluluklarını düşünüyorsun. Bundan sonra neler olacak? Anne bu duruma daha çabuk hazırlanıyor. Babadaki durum sonradan oluyor. Ben bu süreçte anne ve babamı daha da iyi anladım. Olabildiğince iyi bir biçimde yetiştirmeye, kendi özelliklerini fark etmiş, kendini tanımış bir birey olması için elimizden geleni yapıyoruz.

Onun müzisyen olmasını ister misiniz?

Kendindeki neyse onu fark edip yaşamasını isterim. Ama ‘armut dibine düşer’ diye de bir laf var. Beni örnek alabilir, başka bir branşa da yönelebilir. Onu etkilemeyi düşünmüyorum.

Peki minik Arın şarkılarınızı dinliyor mu?

Albümü ilk o dinledi. Şarkılara tepkiler veriyor. Bazen huysuzlanıyor ve eşim şarkıları açınca susuyor. Evde canlı şarkı söylediğimde dikkatli bir şekilde takip ediyor. Evde çalışırken yanıma geliyor ve çalışmalarımı takip ediyor. Evdeki stüdyo, onun en sevdiği oda.

Zaman


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107