Sezen Aksu: Ben Basit Bir İnsanım

Albümler
"Ben basit bir insanım. Herkes gibi kıymetli ve kıymetsiz yanlarım var. Benim işimi yapan insanların üzerindeki o spot ışığı göz kamaştırıyor." Sezen Aksu yeni albümünü anlattı… ‘...
EMOJİLE

"Ben basit bir insanım. Herkes gibi kıymetli ve kıymetsiz yanlarım var. Benim işimi yapan insanların üzerindeki o spot ışığı göz kamaştırıyor." Sezen Aksu yeni albümünü anlattı…

‘Unuttun mu Beni?’ şarkınızda aşkı geri çağırıyorsunuz. ‘Sen de olmazsan batar artık bu gemi’ diyorsunuz. Aşk, ne kadar canınızı yakmış olursa olsun yine de ona şükrediyorsunuz. Şu anda aşkla aranız nasıl?

Olur da denk düşerse, aram kesinlikle çok iyi olur ama şu anda çok zor görünüyor. (Gülerek) Vallahi tık yok anlayacağınız…

Aşkın insandan, insanın aşktan vazgeçtiği bir dönem olabiliyor mu? Sizin her iki durumda hissettiğiniz dönemler oldu mu?

İçinde bulunduğu ruh haline göre, insan her iki hali de hissedebilir. Ama gerçekte, geldiği zaman tsunami gibi her şeyi önüne katıp sürükleyen bir gücü var. Ben bu kadarını biliyorum ama anlat derseniz anlatamam. Hatırınız için güzel cümleler uydurabilirim ancak…

Yıllar sonra ‘Öptüm’e baktığınızda, neler hatırlatacak bu albüm ve şarkılar size? Nasıl günlerdi diyeceksiniz?

Bunu kestirebilmek güç. Ama şu kadarını hatırlayacağımı tahmin ediyorum. Ameliyat sonrasıydı, bir nevi hayata dönüş prodüksiyonu gibi hissettim. Muhtemelen bunu hiç unutmayacağım. Bunun dışında, insanın geçmişine yolculuk hüzünlü bir şeydir hep. O hüznün de bir tadı vardır ki mutlulukla karıştırır insan… Tam anlatamıyorum, tuhaf bir şey işte…

‘Ayar’ şarkınızda özellikle son yıllarda daha şiddetle yaşadığımız toplumsal kutuplaşmadan bahsediyorsunuz. ‘Ya bizdensin ya onlardan’ noktasına geldiğimiz, getirildiğimiz günlerden. Ama o şarkıda her şeye rağmen inatla yine umudun altını çiziyorsunuz. Sizi gelecek adına umutlu tutan şeyler nelerdir?

Birkaç iyi insan, baharda doğanın yeniden fışkırması, bir şarkı, bir roman… Umut, yeşermek için en küçük bir fırsatı bile kaçırmıyor malum. Hayatiyetimizi koruyabilmek için umut etmekten başka bir çaremiz yok ki.

Bir şarkınızda ‘Bildiğim kadar değilmiş meğer’ diyorsunuz. Bir başkasında ‘Yut hapları/ Oku kitapları/ Geldik gidiyoruz bihaber’ diye ekliyorsunuz. Böyle hissetmenizin nedeni nedir? Hayat, biz ne kadar öğrenirsek öğrenelim yine de ezberimizi her gün bozabilecek kadar acıtıyor mu canınızı?

Beynimizin ve algımızın sınırlı kapasitesi ile bütününe hakim olamayacağımız bir aşikâr, bir de gizli bilgi var. Dolayısıyla hayat ile başa çıkabilmek için, bilginin yetersiz kaldığı noktalarda yaşama içgüdüsü, öyle ya da böyle bir formül üretiyor. Hiçbir şey yapamasa, katlanma eşiğinizi sizin bile tahmin edemeyeceğiniz kadar yükseltiyor; yani hayat her şeye rağmen devam ediyor. Hayat asıl bu gücü bulamayanlar, yani ağrı eşiği düşük olanlar için çok zor…

Bu albüm "En neşeli albümüm" diyorsunuz ama albümünüzü dinlerken hüzünden başımızı kaldıramıyoruz. Ne önerirsiniz bize? İnsan genel olarak nasıl başa çıkabilir acısıyla?

(Gülerek) Vallahi benden bu kadar. Yeni bir ‘Deniz Yıldızı’ albümü yapsam daha mı iyiydi? Latife ediyorum elbette. Goran Bregoviç ile yaptığım çalışmadaki ‘Düğün ve Cenaze’ adı bence muazzam bir hayat özeti. Tek başına mutluluk ya da tek başına acıya denk gelenimiz yoktur herhalde. Hayat böyle bir şey. Ne kadar çok değer katabilirseniz, o kadar kâr. Hem kendi hayatınızı, hem de başkalarının hayatını anlamlandırmak için benim bildiğim en iyi yol bu. Bir de insanın yaşama tutkusu öyle bir şey ki ne olursa olsun, hayata direniyor. Ruh da tıpkı beden gibi. Nasıl ki bir yerimizi çarptığımızda hücreler o yarayı onarmak için muazzam bir faaliyete giriyorlar, bir süre sonra hiçbir iz kalmıyor o yaradan, ruh da böyle kendini tamir etmenin bir yolunu bulur. Ayrıca acısını veren Allah, sabrını da verir.

Peki yaşadığımız acılara bir çözüm bulamazsak, bir şarkınızda önerdiğiniz gibi tası tarağı toplayıp Bolluca’ya mı yerleşelim?

Valla Bolluca’ya yerleşip hele bir de hizmet verirseniz çok memnun olurum. Fırsatını bulmuşken hatırlatayım; orada kimsesiz çocukların bakımı için kurulmuş bir çocuk köyü var biliyorsunuz. 0-8 yaş arası bakılmaya muhtaç bu çocuklar, hayatlarını tek başlarına idame ettirebilecek konuma gelinceye dek bu köyde aile şefkatiyle büyütülüyorlar. Bolluca tası tarağı toplayıp yerleşilecek yerlerin en başında geliyor bana göre.

Albümün sürprizlerinden biri Nazan Öncel. ‘Ballı’ şarkısının ve Öncel’in kalbinizde nasıl bir yeri var?

Kardeş kadar yakınızdır. Nazan, kadrini kıymetini çok bilmemiz, pamuklara sarıp üzerine titrememiz gereken hediyelerinden biri Tanrı’nın…

Albümün prodüktörlüğünü oğlunuz Mithatcan Özer üstlendi. Nasıl hissediyor insan hayatın böyle sürprizleri karşısında?

Bizim evde büyüdü; müzik ve ses mühendisliği okudu. Böyle olacağı belliydi aşağı yukarı. Armut dibine düştü.

Kabala öğretisinde hocam bana "Bir gün her şeyden sıyrılmayı dene; bedenini ve onun getirdiklerini bir kenara bırak, kendini bir ruh olarak hisset… Onu becerebilirse insan, bütün kaygıları, zaafları, egosunun zarar veren tarafları ortadan kalkabilir" demişti. Siz ruhsal yolculuğunuzda bu noktaya ne kadar yakınsınız?

Hissettiğim kadarıyla gereğinden fazla bir anlam yükleme hali var. Ben basit bir insanım. Herkes gibi kıymetli ve kıymetsiz yanlarım var. Yaptığımız işin olmazsa olmazı olan o illüzyon nedeniyle, çok ileri bir noktadaymış gibi bir his uyandırıyor olabilirim. Benim işimi yapan insanların üzerindeki o spot ışığı göz kamaştırıyor. Sözünü ettiğiniz yolculuk git git bitmez…

Ünlü şair Cemal Süreya’nın ‘Sayım’ şiiri, albümün incilerinden biri şüphesiz. Bu şiiri uzun zamandır bir albümünüze koymak istediğinizi biliyorum. İlk ne zaman vurulmuştunuz Cemal Süreya’ya ve bu şiire?
Cemal Süreya’ya vurulmam daha eskidir; ama bu şiire vurulmam 20 yıl önceydi.

Hayatınızda en mutlu olduğunuz anın fotoğrafı nasıl bir şey? Düşününce aklınıza ilk hangi kare geliyor?

Oğlum Mithatcan’ın ilk süt emdiği an… Hiç unutmuyorum, "İnsan bu yüzden 20 çocuk doğurabilir…" diye hissetmiştim.


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107