Gitarı, kopuzu, sazı ve sözünü hep sevdik Erkan Oğur’u. Türküleri, ağıtları ve Karadeniz ezgileriyle bazen neşe kattı hayata, belki en çok hüzünlendirdi dinleyenleri…
Aslında onu albümlerinde pek yalnız görmedik. Robert Johnson’la 1982′de çıkardığı ilk albümü “İstanbul’da Bir Amerikalı”dan itibaren İlkin Deniz, Bülent Ortaçgil, Arto Tunçboyacıyan, Fikret Kızılok, Bulutsuzluk Özlemi, Djivan Gasparyan, Okan Murat Öztürk gibi ünlü isimlerle albüm çalışması yaptı. Birlikte iki albüm hazırlasalar da, İsmail Hakkı Demircioğlu ile türkülerin ayrılmaz ikilisi olarak zihinlerde yer ettiler.
Erkan Oğur, bugüne kadar pek çok sinema ve belgesel filminde de türküleri ile karşımıza çıktı. Türk sinemasının başyapıtı Eşkıya’nın müzikleri de, Uğur Yücel’in yönettiği Yazı/Tura’nın müzikleri de ona aitti.
Ayrıca Sis, Propaganda ve Mommo (Kız Kardeşim) Oğur’un film müzikleri listesinde. Müstakil film müziği albümlerinin dışında kalan ve film, belgesel ve dizilerde kulağımıza çalınan Oğur imzalı müzikler elbette bunlarla sınırlı değil.
Erkan Oğur, geçtiğimiz günlerde yayımlanan Dönmez Yol adlı yeni albümünde, film, belgesel ve çeşitli çalışmalar için yaptığı parçaları bir araya getirdi. Albümde daha önce hiç yayınlanmamış parçaların yanı sıra yeni beste ve yorumlar da yer alıyor.
Dönmez Yol, ‘Balıkağı’ adlı enstrümental parça ile başlıyor. İkinci şarkı, Erkan Oğur’un, Ali Özgentürk’ün 1997 yapımı ‘Mektup’ filminde seslendirdiği Fikret Kızılok şarkısı olan ‘Bir Sevda’. Oğur, parçayı Kızılok’un anısına albüm için yeniden seslendirmiş.
Sıdkı Baba’dan, nam-ı diğer Âşık Pervane’den ‘Cemalin Nurun’ adlı deyişe de yer vermiş albümünde. Kısa ama etkileyici bu parçada ‘hu hu’ları dinlerken Âşık Pervane’nin başka mısralarını da hatırlayabilirler: “On dört yıl dolandım Pervanelikte,/ Sıdkı ismim buldum divanelikte/ Sundular aşk meyin mestanelikte/ Kırkların ceminde dar’a düş oldum.”
Erkan Oğur’un 2004′te Yazı/Tura filmi için seslendirdiği “Dersim Dört Dağ İçinde”, albümün dikkat çeken parçalarından. Oğur, filmin albümünde de yer verdiği ağıtı, bu kez Dönmez Yol için tekrar okumuş.
Bu ağıtın bir Dersim ağıtı olmadığını, bir Harput türküsü olduğunu söyleyenler de vardır. Rivayete göre, sevdiği kız Dersim’e kaçırılan bir adamın yaktığı ağıttır. Fakat Sadık Yalsızuçanlar, türküde geçen ‘dağ’ı, geleneksel şiirimizdeki ‘ateş’ anlamında okumanın daha doğru olacağını, zira Dersim’in o günlerde gerçekten de dağlar yani yaralar içinde olduğunu söyler.
Albümde yer alan ‘Dur Dağı’, Âşık Kamil’inden bir deyiş. Sarıkamış şehitlerinin ardından yakılan bu türkü, Erkan Oğur’un telinden ve sesinden dinlenmeyi hak ediyor.
Şah İsmail’in Şah Hatayi mahlasıyla yazdığı iki eser var Dönmez Yol’da. İlkinde Hatayi, Eksiklik Kendi Özümde diyor: “Şah Hatayidir özümde/ Hiç hilaf yoktur sözümde/ Eksiklik kendi özümde/ Darına durmaya geldim.” İkincisi ise Okan Avcı’nın aynı isimli belgeselinde Oğur’un seslendirdiği ‘Kadim’. Albümde Âşık Yemini’den de iki esere yer vermiş Oğur.
Dertli Divani’nin Urfa yöresinden derlediği ‘Haydar’ adlı türkü ve ‘Yemen’ türküsü. Oğur, daha önce Fuad adlı albümünde de okuduğu Yemen türküsünü albümün kapanış eseri yapmış.
Bir Behçet Necatigil şiiri
Albümün yeni eserlerinden biri de Harput, Elazığ yöresinden bir türkü olan ‘Vardım Baktım Demir Kapısı Sürgülü’. Oğur, türküyü albüme enstrümental olarak koymuş. Bestesi Levent Geneş’e ait ‘Mardin Dağlarında’ türküsü ise Firar dizisinden tanıdık gelecektir dinleyenlere. Albümün eski parçalarından Nilüfer, yine Mektup filminden.
Filmde, Zişan Uğurlu şarkıyı söylerken Oğur da enstrümanıyla eşlik ediyordu. Eserin daha önemli bir tarafı var ki o da Behçet Necatigil’in şiirinden bestelenmiş olması. Şiire, yani parçaya biraz kulak verelim: “Ben oraya koymuştum, almışlar,/ Arasına sıkışık saatlerin./ Çıkarır bakardım kimseler yokken;/ Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.”
Dönmez Yol, 16 parçadan oluşuyor. Toplam 76 dakika 28 saniye sürecek bir yolculuğa çıkmak için albümü CD çalarınıza takın ve dinlemeye başlayın. Gözlerinizi kapatın ve ara vermeyin. Sizi alıp dönülmez yollara götürecek. Harput’a, Urfa’ya, Dersim’e, Yemen’e… Her bir ağıt yüreğinizi yakacak belki, ama yolculuk bitince şöyle diyeceksiniz: “Evet, Erkan Oğur, ‘bir sevda’ ve ‘bildik biz bu tadı’…”
Zaman