Lütfi Albayrak’ın yazısı
Al sana laf sokma
Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill’ e kızgın kızgın şöyle seslenir:
– "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım."
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
– "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim."
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates’e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates, gayet sakin:
– "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş.
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill’ i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
– "Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa."
Churchill, hemen cevap göndermiş:
– "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa."
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi:
– "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş:
– "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
– "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
– "Ben çekilirim."
Meşhur bir filozofa:
– "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda:
– "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş.
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ ye hasımlarından biri:
– "Efendim" demiş, "Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?"
Galile: – "Doğru" demiş, "Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?"
Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif’ i küçük düşürmek ister:
– "Affedersiniz, siz veteriner misiniz?" Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış:
– "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
– "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir:
– "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
– "İyi, ben de bilirim."
ir filozofa sormuşlar: – "Şansa inanır mısınız?" Filozof:
– "Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim."
* * *
MİNİ FIKRA
Temel İstanbul’a gelmiş, sokakta yürüyormuş.
Bu arada 5 dakikada bir top atışları duyulmaktaymış.
Merak edip sormuş. Hemşerum haçan habu top atışları neyin nesidur? diye. Kraliçe Elizabeth’in gelmesi sebebiyle top atışı yapıldığı anlatılmış kendisine. Aradan yarım saat geçmiş ve top atışları halen sürmekteymiş. Temel yine sormuş bir başkasına.
Bu top atışları neyin nesidur hemşerum diye. Aynı cevabı alınca söylenmiş: Ula, yarım saattir bir karıyı vuramadular)
Takvim