Tarihte Bugün! 26 Haziran Tarihinde Yaşananlar…

Tarih
Tarihte Bugün! 26 Haziran Tarihinde Yaşananlar… 1-) Tiflis banka soygunu gerçekleşti. Soyguncular, Rus İmparatorluğu Devlet Bankası’ndan 341.000 rubleyi çalarak kaçtı. Soygun, Vladimir Len...
EMOJİLE

Tarihte Bugün! 26 Haziran Tarihinde Yaşananlar…

1-) Tiflis banka soygunu gerçekleşti. Soyguncular, Rus İmparatorluğu Devlet Bankası’ndan 341.000 rubleyi çalarak kaçtı. Soygun, Vladimir Lenin ile Josef Stalin’in de aralarında bulunduğu kişilerce organize edildi.(1907)

1907 Tiflis Banka Soygunu 26 Haziran 1907 tarihinde Gürcistan’ın günümüzde başkenti olan Tiflis şehrinde gerçekleşmiş silahlı bir soygundur. Sevk edilmekte olan yüklü miktarda nakit para, Bolşevikler tarafından devrimci faaliyetlerine kaynak oluşturmak üzere çalındı. Soyguncular, posta ofisinden Rus İmparatorluğu Devlet Bankası’nın Tiflis şubesine gitmekte olan posta arabası ve korumalarına Erivan Meydanı’nda (şimdiki adı Özgürlük Meydanı) bomba ve silahlarla saldırdı. Resmi kaynaklara göre saldırı sonucu kırk kişi hayatını kaybetti ve elli kişi yaralandı. Soyguncular, 341.000 ruble (2008 yılında yaklaşık 3.4 milyon Amerikan doları) ile birlikte kaçtı.

Saldırı Vladimir Lenin, Josef Stalin, Maksim Litvinov, Leonid Krasin, Alexander Bogdanov gibi üst düzey Bolşevikler tarafından organize edildi ve Stalin’in uzun yıllardan beri işbirlikçisi olan Kamo’nun öncülüğünde Gürcü devrimcilerden oluşan bir çete tarafından gerçekleştirildi. Soygun ve cinayetler, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Beşinci Kongresi’nde bu tür faaliyetler açıkça yasaklanmış olduğu için RSDİP içerisinde Bolşevikler’e karşı öfke doğmasına neden oldu. Bunun sonucunda Lenin ve Stalin kendilerini olaydan uzak tuttular. Bu ve takip eden soygunlar sonucu gelişen olaylar, Bolşevikler içinde Lenin’in ve Bogdanov ile Krasin’in destekçileri arasında bölünmeye neden oldu. Soygunun başarıyla gerçekleştirilmesi ve yüklü miktarda paranın ele geçirilmesine rağmen, çalınan paraların çoğununun seri numarası polis tarafından bilindiği için paranın Bolşevikler tarafından kullanılması mümkün olmadı. Lenin bu paraları kullanabilmek amacıyla Ocak 1908’de Avrupa’da paraları farklı yerlerde farklı kişiler aracılığıyla bozduracak bir plan yaptı fakat bu plan, başarılı olamadığı gibi birçok kişinin tutuklanmasına, olayın daha tanınır hale gelmesine ve Avrupa’daki sosyal demokratların olumsuz tepkisine neden oldu.

Kamo soygundan kısa süre sonra Almanya’da yakalandı fakat üç yıldan uzun bir süre deli taklidi yaparak yargılanmaktan kurtuldu. Tedavi gördüğü akıl hastanesinden kaçmayı başaran Kamo, iki yıl sonra tekrar bir soygunu planlarken yakalandı. 1907 yılındaki soygun ve diğer suçları yüzünden ölüme mahkûm edildi ancak cezası ömür boyu hapise çevrildi. 1917 yılındaki devrimden sonra serbest bırakıldı. Saldırıya katılan önemli figürlerden veya tasarlayanlardan hiçbiri asla yargılanmadı.

Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin devrimden önceki öncülü Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) 1898 yılında kurulmuştu. Partinin hedefi Rus İmparatorluğu’ndaki ekonomik ve siyasi düzeni Marksizm’e uygun bir şekilde proleter bir devrimle değiştirmekti. Siyasi etkinliklerin dışında, RSDİP ve diğer devrimci örgütler (anarşistler ve Sosyalist Devrimciler) devrimci faaliyetlerine kaynak oluşturmak amacıyla hükûmete veya özel sermayeye ait kaynakları gasp edip “el koyma” olarak adlandırmak gibi saldırgan eylemlerde de bulundulular.

1903 yılından itibaren RSDİP Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki büyük gruba ayrılmıştı. 1905 Devrimi’nin Rus İmparatorluğu tarafından bastırmasından sonra RSDİP, Londra’da Mayıs-Haziran 1907’de Bolşevikler ve Menşevikler arasındaki sorunları çözme umuduyla 5. Kongre’yi düzenledi. İki grubun anlaşmaya varamadığı konu başta “el koymalar” olmak üzere saldırganca tavırlardı. Beşinci Kongre’de Vladimir Lenin’in önderliğindeki saldırı yanlısı Bolşevikler soygunların devam etmesini desteklerken, Menşevikler devrime daha barışçıl ve kademeli bir yaklaşımı savunup militan operasyonlara karşı çıktılar. Kongreden çıkan sonuç, “el koymalar” dahil bütün saldırgan eylemlere katılmak veya destek olmak disorganize edici ve ahlâksızca karşılanarak ayıplandı. Bu eylemlere karışan kişilerin partiden uzaklaştırılması kararlaştırıldı. Bu öneri %65 oyla kabul edildi ve %5 tarafından reddedildi (diğerleri çekimserdi veya oy vermediler). Menşevik ve Bolşeviklerin hepsi bu öneriyi kabul etti.

Birleşik partinin ayrı bir heyeti yasklamasına rağmen, 5. Kongre’de Bolşevikler Bolşevik Merkezi adını verdikleri yönetim kurulunu seçtiler ve bunu RSDİP’in geri kalanından gizlediler. Yönetim kurulu Lenin, Leonid Krasin ve Alexander Bogdanov’dan meydana gelen “Finans Grubu” tarafından yönetilmekteydi. Beşinci Kongre sırasında Bolşevik yönetim kurulu parti etkinliklerinin yanı sıra Rusya’nın farklı yerlerinde “el koyma” planları yapmıştı ve Kongre’den sadece birkaç hafta sonra gerçekleşecek olan Tiflis’teki banka soygunu parti yönetimi tarafından beklenmekteydi.

Beşinci Kongre toplanmadan önce, üst düzel Bolşevikler Nisan 1907’de Berlin’de mühimmat satın almak için gerekli parayı bir soygun düzenleyerek etmeyi tartışmak üzere toplandı. Katılanlar arasında Lenin, Krasin, Bogdanov, Stalin ve Maksim Litvinov vardı. Grup, o zamanki nom de guerre Koba olan Stalin ile Kamo lakaplı Gürcü yoldaşı Semeno Ter-Petrossian’ın Tiflis şehrinde bir banka soygunu düzenlemesine karar verildi.

29 Yaşındaki stalin Tiflis’te karısı Ekaterina ve yeni doğmuş olan oğlu Yakov ile birlikte yaşamaktaydı. Soygun düzenlemekte deneyimli olan Stalin, el koymalar sonucu Merkez’in ana finansörü haline geldi ve itibarını yükseltti. Stalin’den dört yaş küçük olan Kamo, zalimliğiyle ünlüydü ve hayatının ilerleyen zamanlarında bir adamın göğsünden kalbini çıkarmıştır. Gizli tertip sırasında Kamo “teçhizat” adlı bir suç örgütünü yönetiyordu. Stalin ayrıca Kamo’nun “kılık değiştirme ustası” olduğunu söylemiştir ve Lenin onu Stalin’in “Kafkas haydutu” olarak adlandırmıştır. Stalin ve Kamo birlikte büyüdüler ve Kamo, Stalin’in sayesinde Marksist oldu.

Nisan ayındaki toplantıdan sonra, Stalin ve Litvinov Kamo’yu bilgilendirmek ve baskını organize etmek için Tiflis’e gitti. Roman Brackman’ın The Secret File of Joseph Stalin: A Hidden Life adlı kitabına göre, Stalin Bolşeviklerle suç faaliyetlerini organize ederken aynı zamanda Rus gizli polisi Ohranka için muhbirlik yapmaktaydı. Brackman’ın iddiasına göre grup önce Tiflis’e gitti, Stalin Okhranka ajanı Muhtarov’a saldırı planları hakkında bilgi ve ilerleyen zamanlarda daha fazla bilgi sağlamak için söz verdi.

Tiflis’te Stalin soygun için planlar yapmaya başladı. Devlet Bankası’nın işleyişiyle ilgili bilgi alabileceği iki kişiyle temas kurabildi: Gigo Kasradze adlı bir kâtip ve Voznesenski adında bankanın Tiflis posta ofisinde çalışan eski bir okul arkadaşı. Voznesenski soyguna Stalin’in romantik şiirlerine olan hayranlığı yüzünden yardımda bulunduğunu belirtmiştir.

Voznesenski, bankaya ait olan posta ofisinde çalıştığı için paranın ne zaman arabayla Devlet Bankası’nın Tiflis koluna aktarılacağını gösteren bir programa erişebiliyordu. Voznesenski Stalin’e 26 Haziran 1907’de bankaya at arabasıyla yüklü miktarda para gönderileceğini haber verdi.

Krasin at arabasına saldırıda kullanılmak üzere bombaların üretilmesine yardım etti. Kamo’nun çetesi bombaları bir kanepenin içine doldurarak Tiflis’e sokmayı başardı. Soygundan sadece birkaç hafta önce, Kamo yanlışlıkla Krasin’in bombalarından birinin fünyesini kurmaya çalışırken fitilledi. Patlama Kamo’nun gözünü ağır bir biçimde yaraladı ve kalıcı bir iz bıraktı. Hissettiği yoğun acıdan dolayı bir ay yatakta kalmak zorunda kaldı ve soygun sırasında da tamamen iyileşmemişti.

Saldırı gününde, 26 Temmuz 1907, Stalin dahil saldırıyı düzenleyen yirmi kişi, Yereven Meydanı yakınlarında (seminary, banka ve vali konağından iki dakikalık mesafede) planlarının son aşamalarını bitirmek için buluştular. Toplantıdan sonra saldırıya hazır bir biçimde önceden kararlaştırdıkları yerlere dağıldılar. Rus yetkililer Tiflis’te geniş bir eylemin devrimciler tarafından planlandığının farkına vardılar ve ana meydandaki güvenlik güçlerinin sayısını arttırdılar. Saldırıdan hemen önce, aldıkları bir ihbar sonucu Yerevan Meydanı’nda her sokak başına bir görevli yerleştirildi. Bu arttırılmış güvenlik önlemleriyle başa çıkabilmek için, çete üyeleri saldırıdan önce her bir görevlinin yerini saptadı ve yukarıdan meydanı izlemeleri için binaların üzerne gözcüler gönderdi.

Çete üyelerinin çoğu köylü kılığında sokak köşelerinde altıpatlar ve el bombalarıyla bekledi. Çetenin geri kalanından farklı olarak Kamo süvari yüzbaşısı kılığına meydana bir faytonla geldi.

Komplocular soyguna hazırlık olarak meydanın hemen önündeki Tilipuçuri adlı meyhaneyi ele geçirdi. David Sagirashvili adında bir şahitin ifadesine göre, daha sonra soygunculardan biri olduğu ortaya çıkan arkadaşı Baçua Kupriaşvili kendisini bir meyhaneye davet edip orada kalmasını istedi. Sagirashvili Meyhaneye girdükten sonra silahlı adamların insanların buradan çıkmasına engel olduğunu fark etti. Silahlı adamlar bankaya ait olan posta arabasının meydana yaklaştığını işaretini alınca silahlarını çekip binadan hızlıca ayrıldılar.

Rus İmparatorluğu Devlet Bankası’nın Tiflis şubesi paranın posta ofisinden Devlet Bankası’na posta arabasıylayla taşınmasını kararlaştırmıştı. Posta arabasında tüfekli iki koruma, bankanın kasiyeri ve muhasebecisi ve para vardı. Korumalarla dolu başka bir fayton arabayı takip ederken, atlı korumalar da arabaların önünde, yanında ve arkasında yolculuk ediyorlardı.

Posta arabası sabah 10:30 civarında kalabalık meydana geldi. Kupriaşvili işareti verdikten sonra soyguncular arabaya el bombaları ile saldırıp at ve korumaların çoğunu öldürdükten sonra arabayı ve meydanı koruyan güvenlik görevlilerine ateş açtı. Bombalar her yöne atıldı.Gürcü gazetesi Isari’nin haberine göre “Korkunç saldırının top atışı mı yoksa bombaların patlaması mı olduğunu söylemek imkânsızdı … Gürültü her yerde paniğe yol açtı … Neredeyse şehrin tamamında insanlar koşuşturmaya başladı. At arabaları dört nala kaçıyordu”. Patlamalar o kadar güçlüydü ki yakındaki evlerin bacalarını devirdi ve bir mil içerisindeki camları kırdı. Stalin’in karısı Ekaterine Svanidze, meydana yakın olan evlerinin balkonunda küçük yaştaki oğluyla birlikteydi. Patlamaları duyduklarında, korku içinde eve kaçtılar.

Yaralanmış atlardan biri, bağlı olduğu posta arabasını kendiyle beraber çekmeye devam ediyordu. Kupriaşvilli, Kamo ve başka bir soyguncu Datiko Çibriaşvili bu atı takip ettiler. Kupriaşvili atın ayaklarına isabet edip atı durduracak olan bir el bombasını fırlattı. Fakat bombanın etki alanında kendisi de vardı ve atından düşüp yere çakıldı. Bilinci yerine gelip meydandan kaçtığında güvenlik güçleri henüz gelmemişti.

Çibriaşvili, Kamo atının üzerindeyken arabadan alabildiği kadar para destesini posta arabasından almaya çalıştı ve Kamo ve başka bir soyguncuyla birlikte parayı Kamo’nun faytonuna fırlattılar. Zamanları yetmediği için yirmi bin rubleyi istemeden arkalarında bırakmak zorunda kaldılar. Bu paranın bir kısmı posta arabası sürücülerinden biri tarafından çalınmıştı fakat sürücü daha sonra hırsızlıktan tutuklandı.

Kamo parayı güvene aldıktan sonra meydanı hemen terk edecekken yolda bir polis vagonuyla karşılaştı. Süvari yüzbaşısı taklidi yaparak “Para güvende. Meydana koşun.” diye bağırdı. Vagondaki polisler emrine itaat etti ve bir soyguncu tarafından kandırıldıklarını anlayamadılar. Kamo çetenin karargahına gidip kıyafetini değiştirdi. Bütün soyguncular da hızlıca olay yerinden uzaklaştı ve hiçbiri yakalanmadı.

Eliso Kupriaşvili hemen üzerini çaldığı öğretmen kıyafetiyle değiştirdi ve meydana geri dönüp olay yerini izledi. Ölen insan ve atlar dışında elli kişi yerde yaralı yatıyordu. Yetkililer sadece üç kişinin öldüğünü bildirseler de Okhranka arşivleri gerçek sayının kırk civarında olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Devlet Bankası ne kadar paranın çalındığını tam olarak bilmese de yaklaşık 341.000 ruble, 2008 yılında 3.4 milyon Amerikan doları tutarında olduğu tahmin edilmektedir. Yaklaşık 91.000 ruble küçük ve takip edilmesi zor banknotlardaydı, geri kalanı ise değerli 500 rublelerdi ve seri numaraları polis tarafından bilindiği için bunları kullanmak zordu.

Stalin’in saldırı gününde tam olarak ne yaptığı belirsiz ve tartışmalıdır. Kaynaklardan biri, P. A. Pavlenko, Stalin’in arabaya fiilen saldırdığını ve el bombalarının patlamalarından yaralandığını iddia etmektedir. Kamo daha sonra Stalin’in soygunda etkin olarak yer almadığını ve sadece uzaktan izlediğini belirtmiştir. Polis raporlarından edinilmiş başka bir ifadeye göreyse Stalin “bir konağın bahçesinden, elinde sigarasıyla acımasız katliamı izledi”. Başka bir kaynağa göre de Stalin soygun sırasında meydanda değil, tren istasyonundaydı. Stalin’in yengesi, soygundan sonraki gece Stalin’in eve geldiğini ve ailesine soygunun başarılı geçtiğini söylediğini anlattı.

Stalin’in rolü Boris Nikalayevski ve Lev Troçki gibi devrimciler tarafından eleştirildi. Lenin’in ölümünden sonra Stalin’in rakibi Troçki, Stalin’in emriyle gerçekleştirilen suikast sonucu öldürüldü. Troçki, Stalin – An Appraisal of the Man and his Influence adlı kitabında Tiflis İstimlağı ve dönemin diğer Bolşevik saldırgan eylemlerini anlatan yayınları çözümlemiş ve “Diğerleri mücadeleyi gerçekleştirdi; Stalin onları uzaktan yönetti” şeklinde bir çıkarımda bulunmuştur. Nikalayevski’ye göre “Stalin’in Kamo’nun çetesi ile dahil olduğu etkinliklerdeki rolü daha sonra genelde hep abartılmıştı”.

Kun daha sonra resmi arşivlerde kesin olarak “1904’ün sonları ve 1905’in başlarından itibaren Stalin’in el koymalar için plan yaptığını gösteren belgeler” bulmuştur. Tiflis soygunundaki “çetenin saldırı planlarının bizzat Stalin’in kontrolünde” olduğunun kesinleştiğini eklemiştir.

Soygundan dünya genelinde ana başlıklarda bahsedildi; Londra’da Daily Mirror “Rain of Bombs: Revolutionaries Hurl Destruction among Large Crowds of People” (“Bomba yağmuru: Devrimciler İnsanların Kalabalık Olduğu Yerde Yıkıma Yol açtı”), The Times’da “Tiflis Bomb Outrage” (Tiflis’te Bomba Öfkesi), Paris’te Le Tempste “Catastrophe!” (Facia), Amerikalı The New York Timesda da “Bomb Kills Many; $170,000 Captured” (Bombalar Birçok Kişiyi Öldürdü; 170.000$ Çalındı)

Yetkililer orduyu seferberlik haline geçirip yolları kapattı ve çalınan parayı geri almak ve suçluları yakalamak umuduyla meydanı çevreledi. Özel bir dedektif birimi polisi yönetmesi için sevk edildi. Tâlihsizce, soruşturmacıların görgü tanıklarından edindiği ifadeler kafa karıştırıcı ve birbiriyle çelişmekteydi. Otoriteler, saldırıdan kimin sorumlu olduğunu bilmiyordu. Polonyalı sosyalistler, Ermeniler, anarşistler, Sosyalist-Devrimciler ve hatta Rus Devleti bile suçlanmaktaydı.

Brackman’e göre, soygundan birkaç gün sonra Ohrana ajanı Muhtarov, Stalin’i gizli bir dairede sorguladı. Stalin’in soygunu edilgen bir biçimde izlerken görüldüğü söylentileri Ohrana ajanlarının kulağına gitmişti. Muhtarov Stalin’e neden Ohrana’yı bilgilendirmediğini sordu. Stalin de soygunu önlemek için yeterli bilgileri yetkililere sağladığını belirtti. Sorgulama kızışarak sert bir tartışmaya dönüştü. Muhtarov Stalin’in yüzüne vurdu ve diğer Ohrana görevlileri tarafından sakinleştirildi. Bu olaydan sonra Muhtarov, Ohrana’dan uzaklaştırıldı. Stalin’in de Tiflis’ten ayrılıp Bakü’de davanın sonucunu beklemesi emredildi. Stalin, Temmuz 1907’de Bakü’ye yola çıktığında yanında soygundan elde ettiği 20.000 ruble vardı. Brackman bu olayın kanıtlarını bulduğunu iddia etse de, Stalin’in gençliğinde Ohrana ile işbirliğinde bulunması uzun yıllar boyunca tarihçiler arasında tartışma konusu olmuş ve hâlâ çözümlenememiştir.

Soygundan elde edilen para, başlangıçta Stalin’in Tiflis’teki arkadaşları Miha ve Maro Boçoridze’nin evinde tutulmaktaydı. Para bir döşeğin içine dikilmiş olduğundan dolayı dikkat çekmeden kolayca taşınabilir ve saklanabilirdi. Daha sonra döşek, büyük olasılıkla Stalin orada çalıştığı için, Tiflis Meteorolojik Gözlemevi müdürünün divanına koyuldu. Bazı kaynaklara göre paranın gözlemevine koyulmasına Stalin bizzat yardım etmiştir. Müdür daha sonra çalınan paranın kendi çatısı altında saklanmış olduğundan hiçbir zaman haberi olmadığını söylemiştir.

Çalıntı paranın büyük bir kısmı son olarak, O zamanlar Rus İmparatorluğu’nun bir parçası olan Finlandiya’da bulunan Lenin’e götüren Kamo tarafından taşınmaktaydı. Kamo yazın geri kalanını Lenin’le, onun daçasında geçirdi. Sonbaharda Paris ve Belçika’ya silah ve cephane, Bulgaristan’a da 200 adet detonatör almak için gitti. Daha sonra Berlin’in seçkin doktorlarından biri ve bir Bolşevik olan Yakov Zhitomirsky’e Lenin’den bir mektup ileterek patlamalar sonucu yaralanmış ve hâlâ iyileşmemiş olan gözünü tedavi etmesini istedi. Lenin’in güvendiği Zhitomirsky, Rus hükûmeti için çalışan bir ajandı ve durumu derhal Berlin polisi ile irtibata geçip Kamo’yu yakalatacak olan Ohrana’ya ihbar etti. Kamo yakalandığında üzerinde sahte bir Avusturya pasaportuyla başka soygunlarda kullanmayı planladığı detonatörlerle dolu bir valiz vardı.

Kamo’nun tutuklanmasından sonra Lenin tutuklanmaktan korktu ve eşiyle birlikte Finlandiya’dan ayrıldı. Takip edilmeyi önlemek amacıyla yakın adalardan birindeki vapura binebilmek için geceleyin donmuş bir gölün üzerinde beş kilometre yürümek zorunda kaldı. Buz üzerindeki yolculuğu sırasında Lenin ve birlikte yolculuk ettiği iki kişi altlarındaki buzun kırılması sonucu az kalsın boğulacaktı. Lenin daha sonra bu olayın gerçekleşse “ölmek için aptalca bir yol” olacağını belirtmiştir. Lenin ve eşi Finlandiya’dan kurtulup İsviçre’ye gittiler.

Soygunda elde edilen işaretsiz banknotları bozdurmak kolaydı fakat 500 rublelik banknotların seri numaraları yetkililer tarafından bilindiği için Rus bankalarında bozdurulmaları imkânsızdı. 1907’nin sonuna doğru Lenin 500 rublelik banknotları ülke dışında bozdurmaya karar verdi. Krasin bir kalpazana bazı banknotların seri numarasını değiştirtmeye çalıştı. İki yüz adet beş rublelik banknot, Martin Liadov tarafından Stalin ve Bogdanov’un eşlerinin Lenin’in Kuokkala)’daki evinde diktiği yeleğin içinde ülke dışına kaçırıldı. Lenin’in planına göre ele geçirilen 500 rublelik banknotların aynı anda farklı kişiler tarafından Avrupa’daki farklı bankalarda bozdurulmalıydı. Jitomirski bu plandan haberdar oldu ve Ohrana’ya bildirdi. Ohrana, Avrupa genelinde polis karakolları ile iletişim kurup, seri numarası bilinen banknotları bozdurmaya çalışan herkesin tutuklanmasını istedi.

Ocak 1908’de birkaç kişi para bozdurmaya çalışırken tutuklandı.The New York Times ‘ın haberine göre 500 rublelik bir banknotu bozdurmaya çalışan bir kadın, polis tarafından tutuklanınca polisler geldikten sonra suç ortaklarıyla buluşma planına ait delilleri yutmaya çalıştı. Polis memurları kadının boğazını sıkarak kâğıtları yutmasını engelleyerek kâğıttaki bilgiler üzerine suç ortaklarını tren istasyonunda tutukladılar. Bu kişilerden en çok tanınanı Paris’te Gare du Nord’daki trenine metresi ile ve üzerinde Londra’da bozdurmayı planladığı 12 adet 500lük banknotlarla yakalanan Maksim Litvinov’du. Fransa Adalet Bakanlığı Litvinov ve metresini etti ve bu durum Litvinov’un iadeini isteyen Rus hükûmeti tarafından öfkeyle karşılandı. Resmi olarak Fransız hükûmeti Rusya Litvinov’un iadesi için geç başvurmuş olduğunu belirtse de, bazı kaynaklara göre iadenin gerçekleştirilmemesinin nedeni Fransız sosyalistlerin Litvinov’un güvenli bir şekilde salınması için uyguladığı siyasi baskıdır.

Nadejda Krupskaya, Lenin’in eşi, anılarında olaydan böyle bahsetmektedir:

«
Tiflis baskınında ele geçirilen para, devrimci amaçlar için kullanılmak üzere Bolşevikler’e teslim edilmişti. Fakat paranın kullanımı mümkün olmadı. Bütün para 500-rublelik bozdurulması gereken banknotlardaydı. Banknotların üzerindeki numaralar bütün bankalar tarafından bilindiği için bu işin Rusya’da yapılması olanaksızdı …Paraya çok ihtiyaç vardı. Bizim varışımızdan sadece birkaç gün sonra bazı yoldaşlar paraları aynı anda yurtdışındaki farklı şehirlerde bozdurmaya teşebbüs etti … Jitomirski paraları bozdurmaya çalışacak olan devrimciler hakkında polise ihbarda bulunmuş olduğu için bazı yoldaşlar tutuklandı. Zürih grubundan bir Letonyalı Stockholm’de yakalanmıştı, ve Cenevre ekibinden ve Rusya’dan henüz gelmiş olan Olga Raviç, Bogdassariyan ve Hocamiryan ile birlikte Münih’te tutuklanmıştı. Cenevre’de N. A. Semaşko’nun evine tutuklulardan birinin gönderdiği kartpostal teslim edildiğinde o da tutuklanmıştı.

»
Brackman’a göre tutuklanmalara rağmen Lenin 500 rublelikleri bozdurma denemelerine devam etti ve 10,000 ruble kadarını Moskova’da bilinmeyen bir kadın ile değişti. Nikolayevski’ye göre ise Lenin tutuklanmalardan sonra hiçbir bozdurma teşebbüsünde bulunmadı ancak Bogdanov Kuzey Amerika’da birkaç banknotu bozdurmaya çalıştı ve başarısız oldu. Krasin ise paraların üzerindeki seri numaları değiştirmeyi başarıp birkaç banknotu daha bozdurabildi. Bir müddet sonra Lenin’in işbirlikçileri geri kalan 500’lük banknotların hepsini yaktılar.

Kamo Berlin’de yakalanıp duruşmayı beklerken Krasin, avukatı Oscar Kohn aracılığıyla gönderdiği mektupta Kamo’dan deli taklidi yapmasını istedi. Böylece Kamo duruşmaya elevrişsiz olduğu için yargılanmayacaktı. Deliliğini ispatlamak için Kamo yemek yemeyi reddetti, kıyafetlerini yırtıp saçını yoldu, intihar etmeye kalkıştı, bileklerini yaladı ve kendi dışkısını yedi. Kamo’nun deli taklidi yapmadığından emin olmak için Alman doktorlar Kamo’nun sırtına ve tırnağının altına iğne batırmak, kızgın demirle yakmak gibi deneyler uyguladılar fakat Kamo açık vermedi. Bütün deneylerden sonra Berlin akıl hastanesinin başhekimi Haziran 1909’daki notunda Kamo’dan “[Kamo’nun] deli taklidi yaptığını düşünmek için hiçbir neden yoktur. Kendisi şüphesiz bir akıl hastası; mahkemeye çıkmaya veya hapis cezasını çekmeye uygun değildir. Tamamen iyileşip iyileşmeyeceği ise oldukça belirsizdir.” şeklinde bahsetmiştir.

1909 yılında Kamo ülkesine iade edilip, deli taklidi yapmaya devam edeceği Rus hapishanesine gönderildi. 10 Nisan 1910’da mahkeme önüne çıkarılıp Tiflis soygununda görev almış olduğu iddialarını reddederek gömleğinin içine saklayarak mahkemeye getirdiği kuşa beslemekteydi. Duruşma askıya alındı ve yetkililer Kamo’nun akıl sağlığının yerinde olduğunu kararlaştırdılar.

Mahkeme en sonunda Kamo’nun Tiflis soygununa katıldığında akıl sağlığının yerinde olduğunu, fakat an itibarıyla aklını yitirmiş olduğu için iyileşene kadar hapsedilmesi gerektiğine karar verdi. Ağustos 1911’de, 3 yıldan daha uzun bir süredir deli numarası yapan Kamo, Tiflis’te kaldığı akıl hastanesinden penceresindeki parmaklıkları kesip kendi yaptığı iple kaçmayı başardı.

Kamo daha sonra yaşadıklarından şöyle bahsetmiştir:

«
Size ne diyebilirim ki? Beni oradan alıp buraya savurdular, bacaklarıma, her yerime vurdular. Adamlardan biri beni aynaya bakmaya zorladı. Aynada kendi yansımamı değil, ince, maymun gibi ürkütücü adamın birini ve berbat gıcırdayan dişlerini gördüm. Kendi kendime “Belki gerçekten de delirmişimdir!” diye düşündüm. İğrenç bir andı fakat kendimi toparlayıp aynaya tükürdüm. Bence bu hoşlarına gidiyordu … “Kurtulacak mıyım yoksa gerçekten delirecek miyim?” diye düşündüm. Pek güzel değildi bu. Kendime inancım yoktu, anlamışsınızdır ki … [Yetkililer], kesinlikle, işlerini, bilimle, nasıl yapacaklarını bilseler de Kafkasyalıları bilmiyorlar. Belki de bütün Kafkasyalılar kaygılı oldukları sürece delidir. Kim kimi delirtecek? Hiçbir şey değişmedi. Onlar kendi silahlarına kaldı, ben kendiminkine. Tiflis’te bana işkence yapmadılar. Belli ki Almanların hata yapabileceğini düşünmediler.

» Kaçtıktan sonra Kamo Paris’te Lenin’le buluştuktan sonra ve Lenin, Bogdanov ve Krasin’in aralarının bozulduğunu öğrenince üzüldü. Kamo Lenin’e tutuklanmasını ve hapishanede yaptığı deli taklidinden bahsetti. Paris’ten ayrıldıktan sonra Kamo en sonunda Krasin’le buluştu ve başka bir silahlı soygun için hazırlıklara başladı. Soygun gerçekleşmeden yakalanan Kamo 1913 Yılında Tiflis’te mahkeme önüne çıkarılıp Tiflis’teki banka soygunu dahil birçok suçtan yargılandı. Bu sefer Kamo hapisteyken deli taklidi yapmadı fakat önceden “deli” iken olan her şeyi unutmuş gibi yaptı. Kısa süren dava sonucunda dört idam cezasına çarptırıldı.

Ölüme mahkûm görünen Kamo’nun şansı, diğer tutsaklarla birlikte yaver gitti ve Romanov Hanedanı’nın 1913’teki üç yüzüncı yıl kutlamaları dolayısıyla idam cezası uzun süreli hapis cezasına çevrildi. 1917 yılındaki Şubat Devrimi’nden sonra ise Kamo hapisten çıkarıldı.

Kamo dışında soygunu organize eden hiç kimse mahkeme önüne çıkarılmadı ve ilk başta saldırının arkasında kimin olduğu belli değildi. Kamo, Litvinov ve diğerlerinin tutuklanmasından sonra olaydıki Bolşevik ilişkisi açıkça ortaya çıktı. Menşevikler ihanete uğradıklarını düşünüp sinirlendiler; soygun Bolşevik Merkez’in çalışmalarını Merkez Komitesi’nden bağımsız yürüttüğünü ve parti kongresinde yasak olduğu açıkça belirtilen eylemleri gerçekleştirdiğini kanıtlıyordu. Bunun üzerine Menşevik’lerin lideri Georgi Plehanov, Bolşevik’lerden ayrılmak istedi. Plehanov’un yakın arkadaşı Julius Martov, Bolşevik Merkez’in gizli örgütsel bir komiteyle suç örgütü arasında bir şey olduğunu söyledi. Partinin Tiflis Komitesi, soygun yüzünden Stalin ve birkaç üyeyi partiden ihraç etti. Parti’nin soygunda Lenin’in parmağı olup olmadığını araştırmasına Bolşevikler izin vermedi.

Soygun Gürcistan’da Bolşeviklerin itibarını düşürdüğü gibi etkili bir şekilde yönetilmelerini engelledi. Karısı Ekaterine Svanidze’nin Kasım 1907’de doğal nedenlerden ölümünden sonra Stalin Tiflis’e nadiren uğradı. Mikhail Tskhakaya ve Filipp Makharadze gibi önde gelen Bolşevikler 1907’den sonra Gürcistan’da pek bulunmadı. Diğer önemli Tiflis Bolşeviklerinden Stepan Shahumyan, Bakü’ye taşındı. Bolşevikler’in Tiflis’teki itibarı düşmeye devam etti ve 1911 yılında şehirde sadece 100 civarında Bolşevik kalmıştı.

Soygun ayrıca Bolşevik Merkez’in Avrupa’daki sosyal demokratların gözünden düşmesine neden oldu. Lenin’in kendisini soygundan ve sonuçlarından soyutlaması Bogdanov ve Krasin’in aralarının açılmasının nedenlerinden biridir. Kendisini Kamo’nun çetesi ve olaydan uzak tutan Stalin ise asla soygundaki rolünü açıklamamıştır.

Ekim Devrimi’nin sonucu olarak, soyguna karışan Bolşeviklerin çoğu yeni Kurulan Sovyetler Birliği’nde siyasi güce sahip oldu. Lenin, 1924’teki ölümüne dek Sovyetler Birliği’nin başbakanlığını yaptı. Arkasından Stalin aynı şekilde ölüm tarihi olan 1953’e kadar bu görevi devraldı. Maksim Litvinov 1930-1939 yılları arasında Dışişleri Komiseri olarak görev yaptı. Leonid Krasin 1909’da Lenin’le yaşadığı düşünce çatışmasının ardından siyaseti bıraktı fakat 1917 Devrimi’nden sonra Bolşevikler’e katılarak Londra’da ölümüne kadar sürecek olan Dış İşleri Bakanlığı’nın ticaret temsilciliği yaptı.

Kamo hapisten çıktıktan sonra Sovyet gümrük idaresinde çalışmaya başladı. Bazı kaynaklara göre gizli poliste çalışmak için fazla elverişsizdi. 1922’de bisiklete binerken bir kamyonun ona çarpması sonucu öldü. Hiçbir kanıt olmamasına rağmen, sessiz kalması için Stalin’in emriyle öldürüldüğü bazılarınca düşünülmüştür.

Bogdanov 1909 yılında felsefi düşünce farklılıkları yüzünden partiden ihraç edilmişti. Bolşevik Devrimi’nden sonra yeni bir ploeter kültürü oluşturmayı amaçlayan Proletkult’ün öncü ideolojisti oldu.

2-) Türkiye, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı imzaladı. (1945)

3-) Mithat Paşa’nın 24 Haziran’da Aksu vapuruyla Taif’ten getirilen cenazesi, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın da katıldığı törenle, İstanbul’da Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne defnedildi. (1951)

4-) Susa katliamı: Silvan’ın Susa köyünde camide ibadet eden bir grup PKK’lılar tarafından cami dışına çıkarılıp öldürüldü. Olayda on kişi hayatını kaybetti. (1992)

5-) Türkiye’nin ilk yargıç-savcı derneği YARSAV kuruldu. (2006)