“Tarih ve Uluslararası İlişkiler Boyutuyla Ermeni Dosyası” Üzerine Değerlendirme -5

Tarih
27 Mayıs 1915 Sevk ve İskan Kararının Çıkartılması ve Uygulaması   Ermenilerin binlerce Türk’ün canına mal olan isyan ve katliamları karşısında dahi. Osmanlı Hükümetinin ortaya koyduğu saki...
EMOJİLE

27 Mayıs 1915 Sevk ve İskan Kararının Çıkartılması ve Uygulaması

 

Ermenilerin binlerce Türk’ün canına mal olan isyan ve katliamları karşısında dahi. Osmanlı Hükümetinin ortaya koyduğu sakin ve sağduyulu tavır, belgeleriyle sabittir. Ancak, terör hareketleri bir türlü durmak bitmeyince hükümet, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermenileri, savaş bölgelerinden uzak yeni yerleşim merkezlerine götürmek zorunda kalmıştır. Kafkas, İran ve Sina cephelerinin güvenlik hattını oluşturan bölgelerdeki Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır. Yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır. Osmanlı ordusunda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet gören Ermeniler ile Osmanlı Bankası şubelerinde ve bazı konsolosluklarda çalışan Ermeniler devlete sadık kaldıkları sürece göçe tabi tutulmamışlardır. Öte yandan, hasta, özürlü, sakat ve yaşlılar ile yetim çocuklar ve dul kadınlar da şevke tâbi tutulmamış, köylerde koruma altına alınarak ihtiyaçları devletçe, Göçmen Ödeneği’nden karşılanmıştır. Bu tablo, Osmanlı Devleti’nin yer değiştirme konusundaki iyi niyetini göstermesi açısından oldukça önemlidir.

 

27 Mayıs 1915 tarihli yer değiştirme kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetlerinden çıkarılan Ermeniler, Musul’un güney kısmı. Zor ve Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermeniler ise Suriye’nin doğu kısmı ile Halep’in doğu ve güneydoğusuna nakledilmişlerdir. Bu arada, Ermenilerin sıkça dile getirdiği gibi yer değiştirme sırasında 1.5 milyon Ermeni ölmemiştir. Osmanlı istatistiklerinde. Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin nüfusunun en fazla 1.250.000 civarında olduğunu göstermektedir. Ne kadar Ermeninin yer değiştirme uygulaması çerçevesinde bulundukları yerden çıkarıldığı ve ne kadarının sağ salim yeni yerleşim bölgelerine ulaştığı da belgeleriyle ortadadır. Osmanlı Devleti’nin son nüfus istatistiği 1914 yılında yapılmıştır. Buna göre Ermeni nüfusu 1.161.619’dur. Yer değiştirmeye tabi tutulmayan nüfus; 82.880’i İstanbul. 60.119’u Bursa’da. 4.548’i Kütahya Sancağı ve 20.237’si Aydın vilâyetinde olmak üzere toplam 167.778’dir. Ermenilerin yer değiştirme uygulaması büyük bir disiplin içinde yapılmıştır. 9 Haziran 1915’ten 8 Şubat 1916 tarihleri arasında Adana, Ankara. Dörtyol, Eskişehir, Halep,İzmit, Karahisarı sahibi. Kayseri, Mamuretülaziz. Sivas, Trabzon, Yozgat. Kütahya ve Birecik’ten toplam 391.040 kişi yerleştirilecekleri bölgelere sevk edilmiş, bunlardan 356.084’ü yerleşim bölgelerine ulaşmıştır. Geriye kalan 35.000 civarındaki rakama Halep’teki Ermeni nüfus dahil edilmemiştir. Yer değiştirme uygulamasına tabi tutulan nüfus içerisinde yer alan Halep’teki 26.064 Ermeni nüfusu, 35.000’den çıkarıldığında geriye 9-10 bin kişi kalmaktadır. Bunlar da, Türkler tarafından öldürülmemiş, 500’ü Erzurum-Erzincan arasında eşkıya grupları tarafından; 2000 civarında kişi, Urfa’dan Halep’e giden yol üzerinde Meskene’de Urban eşkıyaları tarafından: 2000 kişi Mardin’de eşkıya tarafından öldürülmüştür. Dersim bölgesinden geçen kafilelere bölge halkının saldırıları sonucunda yaklaşık 5-6 bin kişi öldürülmüştür. Ancak bunun kesin rakamları Osmanlı arşivlerinde yer almamaktadır. Geriye kalan 3 bin civarındaki Ermeni ise sevkıyat sırasında Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağılarak yerleşmişlerdir. Böylece, yer değiştirme sırasında sözde soykırım maksadıyla Osmanlı ordusu tarafından öldürülen bir tek Ermeni yoktur. Ayrıca, Anadolu ve Rumeli’nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile yeni yerleşim merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tutması, yer değiştirme sırasında herhangi bir katliâm olayının olmadığını da ispat etmektedir. Öte yandan, Osmanlı Devleti yer değiştirme uygulamasına tabi tuttuğu Ermenilerin nakli sırasında, ağır savaş şartlarına rağmen olağanüstü gayret göstermiş, bu gayret yabancı diplomatlarca da tespit edilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri de, tabi ki bu sevk edilen Ermenilerin güvenliği hususudur.

 

Sevk sırasında alınan tedbirler özetlenecek olursa, yolculuk sırasında Ermenilerin rahat ettirilmeleri ve emniyetleri sağlanmıştır. Yerleşebilmeleri için kredi tahsis edilmiştir. Gebe kadınlar, hastalar, sakatlar ve onlara bakacaklar sevk dışı bırakılmıştır. Yollarda yardım maksadıyla iaşe merkezleri açılmıştır. Taşınır – taşınmaz malları için yönetmelik ilân edilip güvence altına alınmıştır. Mahalli yöneticiler her türlü durumdan sorumlu tutulmuş, ihmali görülenler cezalandırılmıştır. Sevk mıntıkalarına devamlı müfettişler gönderilmiştir.

 

Hükümet, göçmenlerin iaşesi ve korunmasına yönelik büyük harcamalar yapmıştır. Uygulamaya ait belgelerde hangi il ve ilçelerde hastane kurulduğu, Ermeni çocuklarından yetim kalanlar için hangi binanın ayrıldığına kadar detaylı bilgiler verilmektedir. Şayet, Osmanlı Devleti Ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi, bunu savaş koşulları altında rahatlıkla yapabilirdi. Ancak böyle olmamış, yeni bölgelere yerleştirilen Ermeniler sağ salim hayatlarını sürdürürken. Rus ordusu saflarında Türklere karşı çarpışan Ermeniler, savaş şartları gereği ölmüşlerdir. Görüldüğü gibi. yer değiştirme uygulaması genelde başarılı bir sevk ve iskan hareketi olarak gerçekleşmiştir.

 

 

Rus İhtilali Sonrası

 

Rusya’da 1917 ihtilâlinin patlak vermesi Rus ordularında çözülme meydana getirmiş. (Doğu Anadolu’da) cephede etkinlik Ermeni ve Gürcülere geçmiştir. Bu dönemde Anadolu’nun birçok yerinde Ermenilerin Türk halkına yönelik katliam hareketleri başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Şebinkarahisar’da Türklere karşı katliâm düzenleyen Sivaslı Murat, Sasun Canavarı diye şöhret kazanan Antranik ve Muş katliâmını gerçekleştiren Arsak gibi Ermeni komitecilerinin liderliğinde Erzincan, Bayburt, Erzurum, Kars gibi birçok yerde katliam hareketlerine girişmişlerdir. Bölgede bulunan Müslüman ahali Rus subaylarının artık etkinliklerini kaybetmeleri sebebiyle, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. “Osmanlı Kafkas Orduları Kumandanı, Rus Komutanına müracaatla, işgal altındaki Osmanlı halkının can, mal ve ırzları tecavüze maruzdur. Bunun önlenmesi için tedbir alınmasını” 24 Aralık 1917 tarih ve 7312 numaralı telgrafla istemiş cevap alamayınca bu defa Kafkas-Rus Orduları Komutanına müracaat etmiştir. Ancak yazışmalar devam ederken çeteci Antranik Rus Generali üniforması ile Erzurum Merkez Komutanlığına atanmıştır. Rus işgali altındaki bölgede faaliyete geçen Ermeni çeteleri Türk halkına akla gelmedik işkenceler yapmışlardır. Sadece, Erzincan’da 800’den fazla ceset bulunmuş birçok köyün halkını topluca katletmişlerdir. Bayburt, Mamahatun (Tercan) Erzurum ve çevre köylerdeki savunmasız sivil halk korkunç bir şekilde katliama uğramıştır.

 

Ermenilerin Türk halkına yönelik katliamları esnasında sadece Erzurum’da öldürülen 2127 erkek, Kars Kapı’da öldürülen 250 kişi ile toplam 8000’in üzerinde ceset tespit edilmiştir. Erzurum’da Pazar yeri tamamen yakılmış, savunmasız insanlar binalara doldurulmuş ve binalar Ermeniler tarafından ateşe verilmiştir. Hasanka-le tamamen yakılmıştır. Hasankale’de Ermeniler 3000’in üzerinde Hasankaleliyi katletmiştir.

 

1919 yılında Anadolu’ya gelen Harbord yapmış olduğu gözlem ve incelemelerle durumun hiç de Ermenilerin anlattığı gibi olmadığını tespit etmiştir. Harbord, özellikle Erzurum’da yaşayan Ermenilerle görüşmüş, kendilerine yönelik herhangi bir katliam olayının olup olmadığını sormuş, ancak Ermeniler, böyle bir hadisenin olmadığını Harbord’a, kafilesindeki Ermeni tercümanlar vasıtasıyla anlatmışlardır. Harbord, Erzurum ve çevresinde Ermenilerin yaptığı katliâmın kalıntılarını kendi gözleri ile görmüş ve sadece Hasankale’de 43 köyün Ermeniler tarafından yerle bir edildiğini tespit etmiştir.

 

Doğuda Erzincan, Bayburt, Trabzon. Erzurum, Kars, Van gibi yerlerin kasaba ve köyleri dahil olmak üzere hemen hepsi Ermeni katliamına maruz kalmıştır.

 

Ermenilerin Türklere yönelik katliamları Güneydoğu Anadolu bölgesinde Fransızlar ve ingilizlerin himaye ve destekleri altında Adana. Urfa, Antep, Maraş. Bitlis ve daha birçok il ve kasabalarında vuku bulmuştur. Sadece, Adana, Sis ve Osmaniye’de 50’nin üzerinde köy, Ermeniler tarafından yok edilmiştir.

 

  1. Ordu Kumandanı Vehip Paşa Komutasındaki l ordusu, 13 Şubat’ta Erzincan’ı, 24 Şubat’ta Trabzon’u Mart’ta Erzurum’u, 13 Mart’ta Hasankale’yi. 5 Nisanda Sarıkamış’ı, 2 Nisan’da Van’ı, 14 Msan’da Batum’u ve 25 Nisan’da Kars’ı kurtarmıştır. Türk ordusunun ileri harekatı neticesinde bölge insanlarının tamamının Ermeniler tarafından yok edilmesi bir dereceye kadar engelenmiştir. Brest – Litovsk Antlaşması ile 3 Doğu ili Osmanlı Devleti’ne iade edilmiş, bunu takiben 28 Mayıs 1918’de Kafkasya bölgesinde bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti ilân edilmiştir.

 

Osmanlı İmparatorluğu’nün tasfiyesi için hazırlanmış olan ve 1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmını Ermenistan Cumhuriyeti’ne vermiştir. Ancak artık Anadolu’ya hâkim olmaya başlamış bulunan Ankara Hükümeti bunu kabul etmemiştir. Büyük devletler de, Sevr’in mimarı olmakla beraber, uygulanmasında fiili rol almak ve özellikle askerî harekata girişmek istemiyorlardı. Bu durumda Sevr hülyasını gerçekleştirmek için iş. Ermenistan Cumhuriyetine düşmüştür. Ermeni kuvvetlerinin taarruzu Karabekir Komutasındaki Türk ordusunca durdurmuştur. Türk kuvvetleri 29 Eylül 1920’de Sankamış 30 Ekim’de Kars’ı kurtarmışlardır. 7 Kasım’da Gümrü alınmış, Erivan’ın düşmesi söz konusu olmuştur. Ancak Ermeniler, bütün Türk taleplerini kabul ederek 3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşmasını imzalamışlardır. Bu anlaşma günümüz Türkiye- Ermenistan sınırlarını çizmiştir. Böylece. Ermeniler Sevr’i geçersiz kabul etmişlerdir.Ermenistan kısa süre sonra Sovyetler Birliği’ne dahil edilmiş ve Türkiye, Sovyetlerle 16 Mart 1921’de yapılmış olan Moskova ve Kafkas Devletleriyle 13 Ekim 192l yılında yapılan Kars Antlaşması ile sınır sorunlarını çözüme bağlamıştır.