Piri Reis haritasının bilinmeyen sırları!..

Tarih
Engin Dinç’in röportajı   1513 yılında çizdiği esrarengiz dünya haritası ile bilim dünyasında şaşkınlık yaratan Piri Reis 500 yıl sonra yeniden gündeme geliyor. UNESCO (BM Eğitim, Kültür ve...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı
 
1513 yılında çizdiği esrarengiz dünya haritası ile bilim dünyasında şaşkınlık yaratan Piri Reis 500 yıl sonra yeniden gündeme geliyor. UNESCO (BM Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü) 2013 yılını Dünya Piri Reis Yılı ilan ederken, 1998 yılından bu yana Piri Reis Haritası ile ilgili çalışmalar yapan Piri Reis Haritası’nın Şifresi’nin yazarı Metin Soylu’ya sizler için 500 yıllık haritanın şifrelerini sorduk. Soylu, Piri Reis’in asırlar önce çizmiş olduğu dünya haritasına ilişkin müthiş bir gerçeği ortaya koyarak “Tüm dünya bilmelidir ki Piri Reis’in Haritası uzaydan fotoğraflama tekniği ile çizilmiştir” diyor. Topkapı Sarayı’nda depoya kaldırılan ve halen sergilenmeyen Piri Reis Haritası için ise “2013 Piri Reis Yılı’nda neden bu eser sergilen(e)miyor?” diye yetkili makamlara soruyor.
 
Piri Reis ile ilgili araştırmalarınız nasıl başladı?
1997 yılında Ankara Batıkent Mobil Lisesi’nde okurken her şey sınıf arkadaşımın yanında getirdiği bir dergi ile başlamıştı. Dergideki yazı ilgi çekiciydi: “Piri Reis Haritası’nın Sırrı Çözülemiyor!” Piri Reis’in hayatı ve haksız yere idam edilmesine ilişkin bu yazı meşhur 1513 yılında Piri Reis tarafından çizilen dünya haritasına ilişkin ayrıntılara da yer veriyordu. Bu yazıyı okurken, dergide Piri Reis’in haritası da görsel olarak yayımlanmış ve konu çok ilgimi çekmişti.  Önceleri okulumun kütüphanesinde, daha sonra da her gittiğim kütüphanede Piri Reis’i araştırıyordum.

Piri Reis ile ilgili elde etmiş olduğum bilgiler ışığında gördüğüm manzara; 1513 yılında çizilen dünya haritası günümüze kadar parçalanarak elimize ulaşmış. 9.11.1929 tarihinde Topkapı Sarayı’nda bulunduğunda sırada üzerinde ekmek ve yemek kırıntıları varmış. Belli ki birileri bu harita üzerinde yemek yemiş. Günümüz diliyle “sofra bezi” olarak kullanılmış. Dönemin müze müdürü Halil Ethem konuyu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e aktarınca harita aynı hafta Ankara’ya Atatürk’ün huzuruna getirilmiş. İşte araştırdıkça daha fazla ilgimi çeken Piri Reis Haritası’na yönelik kafamdaki tek düşünce bu konuyu daha derinlemesine ele almaktı. Yani projelendirmek…
 
1998 yılında liseden mezun olmama neredeyse 3 ay kalmıştı. Bir gün tarih hocama giderek “Piri Reis Projesi” adı altında bir çalışma yapmak istediğimi ve Piri Reis’in parçalanmış olan dünya haritasını tamamlayabileceğimin ipuçlarına ulaştığımı ifade etmiştim. Ancak bu projeyi uygulayabilmek için evimin uygun olmadığını bu yüzden okul yönetiminden destek alıp alamayacağım yönüyle bir fikir almak istemiştim.

Tarih hocam; “İstersen okul müdürüne bir dilekçe yazıp durumu anlat” demişti. Bunun üzerine okul müdürüne çok geçmeden o dilekçeyi yazmaya karar verdim. Okul müdürümüz konuyu önem gösterdi. Ancak tek sorun okulun bulunduğu fiziki şartlar sebebi ile boş bir odanın olmamasıydı. Bir diğer konu da mezun olmama yalnızca üç ay kalmıştı. Okul müdürümüz bu sebeple beni “İstersen Kültür Bakanlığı’na veya Milli Eğitim Bakanlığı’na müracaat et. En azından mezun olduktan sonra imkân verilirse projeni daha sağlıklı sürdürürsün” diyerek beni yönlendirdi.

Çok geçmeden bu çalışmalarımı Milli Eğitim Bakanlığı’na sunmaya karar verdim. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın desteği ile resmen “Piri Reis Projesi’ne başlamış oldum.

Piri Reis’in tarihte kayıp olan dünya haritasını ilk kez tümevarım metodu ile tamamladığınızı biliyoruz. Nasıl başardınız?
Piri Reis’in günümüze kadar parçalanmış halde gelen haritasına ilişkin ayrıntılı incelemelerimin sonucunda aslının kopyasını satın alarak (90x65cm ebatlarında) projeye başlamış oldum. Tüm samimiyetimle itiraf etmeliyim ki, haritayı tamamlamak yalnızca sekiz buçuk ayımı aldı. Piri Reis’in parçalanmış olan dünya haritasını tümevarım metodu ile tamamlayarak şaşırtıcı bir takım gerçeklerle karşı karşıya kaldım. Harita üzerindeki Atlas Okyanusu ortasında yer alan iki büyük ve üç küçük olmak üzere beş yuvarlak şekilden yola çıkarak, matematiksel bir hesap tespit ettim. Buna göre: İki büyük yuvarlak şekil arası 44 derecedir. Bir büyük bir küçük yuvarlak şekil arası ise merkezden merkeze 22,5 derecedir. Dolayısıyla 1 derecelik açı kaybı sola doğru kaymıştır.  22,5 x16=360 derece (Dünya’nın çevresini dahi bulmuştur!)

 
Tamamlamış olduğum 36 metrekare büyüklüğündeki Piri Reis’in Dünya Haritası’nı 14 Ekim 1999 tarihinde Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Amerikan Ulusal Havacılık Dairesi NASA’ya gönderdim.

Peki, NASA’dan bir açıklama geldi mi?

Elbette… Yaklaşık dört yıl sonra NASA bana değil, Alman ve Türk Focus dergilerine bir açıklama yapmıştı. Yeni Dünya’nın şeklini bu haberde okudum ve Piri Reis’in haklı olduğunu o zaman anladım. Ancak haberde Piri Reis adı geçmiyordu. NASA haberi bizim araştırma sonuçlarımız diyerek yayınlamıştı.

Tamamlamış olduğunuz Piri Reis Haritası sizce o yüzyılda da buna benzer bir görüntüde miydi?
Kesinlikle böyleydi. Çünkü Piri Reis’in diğer eseri olan Kitab-ı Bahriye adlı eserinde de “Haritanın Beyanı” adlı şiirinde bunu aynen anlatmaktadır.

Haritanın Beyanı

Tam onaltı kısma böldüler inan,
Merkez onun tam orta yerine düşer,
Bu onaltının birinden öbürüne,
Ki çekerler çizi hep yerli yerine
Bir çizginin iki başına adip hesap,
İkişerli olur otuziki cevap,
Dinle şimdi bu harita ilmini,
Ta bilesin halini, ahvalini,

Kitab-ı Bahriye Cilt-1 Sayfa:82

Piri Reis Haritası’ndan ortaya çıkan diğer gerçekler nelerdir?
Bu önemli bulguların tamamı Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı kitabımda var. Ancak sizler için bazı gerçekleri şöyle sıralayabilirim:
Amerikan Hava Kuvvetleri’nin Azimuthal Equidistant Projection Merkezli dünya haritasına göre Dünyanın Merkezi Kahire olarak tespit edilmiştir. Piri Reis ise 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nde bizzat gemileri yöneterek Mısır Kahire’ye kadar gitmiş ve Nil Nehri’nin ayaklarının haritasını çizmiştir. Burada üzerinde durmamız gereken asıl önemli konu Piri Reis’in bu çizimi yaparken Mısır Piramitlerini de haritasında gösterdiği gerçeğidir. Bunun anlamı Piri Reis Mısır Piramitlerini merkez alarak dünya haritasını çizmiş ve o da Amerikan Hava Kuvvetleri gibi yüzyıllar önce Kahire’yi merkez olarak göstermiştir. Çünkü kendisi 1517 yılında Mısır Seferi’ne katılmış ve Kahire’deki Piramitler üzerinde de bazı araştırmaları olmuştur. Bunu Kahire’de çizdiği haritadan anlıyoruz. Dikkat edildiği takdirde Kahire Haritasında sağ üst tarafta ünlü Keops, Kefren ve Mikerinos piramitlerinin çizilişini görebilirsiniz.

Tamamlamış olduğum Piri Reis Haritası’nın tam merkezi yine
KAHİRE’yi göstermektedir.


 
Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı kitabınızda ilginç bir tespitiniz var. Piri Reis’in 1513 yılında çizdiği bu eserinin harita olmadığını söylüyorsunuz. Peki harita değilse size göre bu çizim ne anlama geliyor?
Haritayı tamamladıktan sonra beni en çok şaşırtan olaylardan birisi de tarihte “Piri Reis Haritası” olarak bilinen bu eserin aslında bir harita değil âdeta fotoğraflama tekniğine uygun bir şekilde çizilmiş olduğu gerçeğine ulaşmamdır. Bilindiği üzere harita; yeryüzünü kuşbakışı görünüşüne göre belli bir oranda küçülterek iki boyutlu düzlem üzerinde detaylı bir biçimde çizgilerle gösterme yöntemidir. Coğrafi açıdan bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için muhakkak taşıması gereken bazı unsurlar vardır:
I. Küçültmenin bir ölçek dâhilinde olması,
II. Kuşbakışı görünüşünün (tam tepeden görünüş) sağlanmış olması,
III. Bir düzleme aktarılmış olması,
IV. Coğrafi unsurları göstermiş olması gerekir.
Düzleme aktarılan dünya haritalarında Arjantin dikey gözükür.

Ancak, düzleme aktarılan Dünya haritasına dikkatlice bakarsanız Güney Amerika tarafında bulunan Arjantin’in dikey olarak uzandığını görürsünüz. Bunun temelinde de haritanın düzleme aktarılmış olması yatar. Yani bir çizimin harita özelliğini taşıması için muhakkak düzleme aktarılmış olması gerekir. Şimdi ise, uzaydan çekilen Dünya fotoğraflarına şöyle bir bakalım:

Uzaydan çekilen uydu fotoğraflarında Dünya sürekli dönüşü itibariyle bir süreçten geçer. Ne var ki; içinde yaşamakta olduğumuz Dünya gezegeni dönerken, buna bağlı olarak kıtalar yani karalar da dönmektedir. Güney Amerika hattı üzerindeki Arjantin’e burada baktığımız taktirde Arjantin’in sağa doğru kıvrık olduğunu, yani döndüğünü görmekteyiz.

Şimdi gelelim Piri Reis’in 1513 tarihinde çizdiği haritaya; belki de fotoğrafa. Piri Reis’in haritasında görülen Güney Amerika Hattı üzerindeki Arjantin’e bakarsanız, sağa doğru kıvrıldığı gerçeğine tanık olursunuz. Yani Arjantin’in sağa doğru kıvrılma hadisesi uzaydan çekilen uydu fotoğraflarındaki ile aynıdır. Peki daha önce de ifade ettiğim gibi uydulardaki görüntüler bir fotoğraf olduğuna göre, o halde “Piri Reis Haritası”nda aynı kıvrılma hadisesi olan Arjantin’in kıvrılma hadisesi de bir fotoğraftan mı ibarettir? Aksi taktirde algılanması ancak uzaydan mümkün olan Arjantin’in kıvrılma hadisesini Piri Reis nereden biliyordu?

Piri Reis’in haritasındaki bu gerçeklerden yola çıkarak bu çizimin normal bir harita olamayacağı uzaydan fotoğraflama tekniği ile çizilmiş olduğu sonucuna ulaşmaktayız.

Çağlar boyunca buzlarla kaplı olan Antarktika Dağları’nın varlığı, Amerikan ve Rus deniz araştırmacıları tarafından 1820 yılında ses yansıtıcı aletlerle keşfedilmiştir. Bu buzul dağları, dünyayı dolaşmamış olan Piri Reis’in 1513 yılındaki haritasında mevcuttur. Peki bu detay nasıl açıklanabilir? O dönemde hangi kalyon (tahta gemi) buzul dağlarına kadar ulaşabilmiştir?

Piri Reis haritasının üzerinde yemek yendiği gerçeğini siz ortaya çıkardınız. Bu nasıl olmuştur? Böylesine değerli tarihi miras neden böyle bir muameleye maruz kalmıştır? 
Dönemin Topkapı Sarayı Müzeler Müdürlüğü başuzmanı Filiz Çağman bu konuda şunları söylüyor: Topkapı Sarayı müze olarak düzenlenirken Harem Dairesi’nde bulunmuş, Müzeler Genel Müdürü Halil Ethem (Eldem) Atatürk’e getirtmişti. Haritanın üzerinde örtü olarak kullanıldığını belirten yemek kırıntıları da vardı. Bu müzenin kayıtlarına göre III. Ahmet Kütüphanesi’ne bağlı gayri islami yazma eserler envanter defterinde 87 numara ile kaydedilmiş, ancak Revan Köşkü Kitaplığı’nda kayıtlı Kitab-ı Bahriye nüshasının yanına 1633 mükerrer kaydı ile konulmuştur. Böylesine önemli bir eser üzerinde ekmek yenmesi tabi oldukça manidardır. Elbette en önemli soru aslında şudur: Piri Reis Haritası üzerinde kim ne zaman yemek yemiş olabilir?

Piri Reis’in 500 yıl önce çizdiği orijinal haritasının kaybolduğunu ve bu haritanın ABD’de olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu iddianızın kaynağı nedir? 
1998, 2005 ve 2012 yıllarında İstanbul Topkapı Sarayı’nda bir türlü sergilenmeyen Piri Reis Haritası’nın nedenini yetkililere sorduğumda –Yıprandığı gerekçesiyle depoya kaldırdık. Sergilemiyoruz- şeklinde yanıtı Topkapı Sarayı Yetkilileri vermişti. Hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı’na  “Piri Reis Haritası’nın orijinal mi yoksa sahte mi?” olup olmadığına dair yapmış olduğum 10.10.2012 tarihli ihbarım neticesinde 04.01.2013 tarihli 63349525-821.00-2563 sayılı cevabında “Söz konusu eserin organik nitelikli ve hassas bir yapıya sahip olması, mevcut halde sabit ısı ve nem ortamında muhafaza edildiğinden herhangi bir fiziki müdahalede kolaylıkla tahribata uğrayabilme olasılığının bulunması nedeniyle eser üzerinde herhangi bir incelemede bulunulmasının uygun görülmediği”  şeklinde resmi bir cevap gelmiştir. 


 
Eski Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın açıklaması ise bugün haritanın yıpranmadığı sağlam olduğu yönündedir. Peki, sağlam olan harita 25 yıldır bugüne kadar neden sergilenemedi? Sağlam olan haritayı 25 yıldır neden depolarda saklama gereği duyduk? Ayrıca sağlam olan harita bugün neden kriminale giremiyor? Ortada bir ihbar var. Yetkililerin bu ihbarımızı dikkate almalarını bekliyoruz. Şunu merak ediyorum: 25 yıldır sergilenmeyen Piri Reis Haritası 9 gün içinde nasıl oldu da sergileniverdi? Sağlam olan harita UNESCO 2013 Dünya Piri Reis Yılı sebebi ile neden 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren sergilenmesi için önceden bir çalışma yapılamadı? 

Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı kitabımda kamuoyu ile paylaştığım “Yazarın Özel Notu” adlı bölümde Hattat Fuat Başar’a 1987 yılında Topkapı Sarayı’ndan gelen yetkililerin “Muhteşem Süleyman Sergisi” sebebi ile yeni bir Piri Reis Haritası yaptırmalarıdır. 2005 yılında Hattat Fuat Başar bana şu olayı anlatmıştı:
“25 Ocak 1987 tarihinde Amerika Washington’da ‘Muhteşem Süleyman adında bir sergi düzenlenmişti. O yıllarda Topkapı Sarayı’ndan pek çok tarihî eser de Amerika’ya sergilenmek üzere götürülmüştü. Bana bir müddet sonra İstanbul Topkapı Sarayı’nda ders veren bir kişi gelip ‘Muhteşem Süleyman Sergisi sebebi ile Piri Reis’in orijinal haritası da Washington’a gitti. Hocam biz aynı ölçülerde benzer bir harita hazırladık. Malum turistler geldiği zaman en azından bunu sarayımızdaki sergide görsünler, boş kalmasın. Sizden ricamız bu çizdirdiğimiz harita üzerine siz Osmanlıca yer isimlerini yazar mısınız?’ dedi. Bende tamamen vatanperver duygularla ‘Elbette seve seve… Yeter ki kültürel bir hizmet olsun’ düşüncesiyle üstelik bu hizmet karşılığında para bile talep etmeden benden isteneni yaptım.” beyanına istinaden şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve İstanbul Topkapı Sarayı Müdürlüğü’nün aşağıdaki sorularıma cevap vermelerini rica ediyorum.
1)  Gösterilen Piri Reis Haritası’nın orijinal mi yoksa sahte mi olduğunu kriminale girmeden nereden bileceğiz?
2)  Eğer bu harita orijinal ise o yıllardaki Topkapı Sarayı yetkililerince 1987 yılında Hattat Fuat Başar’a deri üzerine çizdiren harita şimdi nerede?
3)  Söz konusu harita orijinal ise Latin Amerika hattı üzerindeki sol tarafta yer alan ve Kristof Kolomb’a atıfta bulunan bölümün sonradan harita üzerine işlenmiş olduğu yönünde çok ciddi iddialar var. Bu haritanın bir gerçeği aydınlatmak anlamında kriminal laboratuarlarında incelemeye alınması Türk Tarihi açısından önem arz etmez mi? Neden Avrupa denizcilerini Piri Reis’in haritasına ortak ediyoruz?
4) 500 yıllık harita 475 yıldır sağlamdı. (Bugün de sağlam olduğu söylendi) O halde 1987 yılında Muhteşem Süleyman Sergisi’nden sonra 25 yıldır neden sergilenemedi?

Piri Reis Haritası’nın 1987 yılında Muhteşem Süleyman Sergisi nedeni ile el memleketlerinde bir yıl boyunca sergilendiğini bu yüzden UNESCO 2013 DÜNYA PİRİ REİS YILI sebebi ile 01 Ocak 2013 – 31 Aralık 2013 tarihleri arasında Türk Milleti’nin görmesi için –madem ki bu kadar sağlam bir harita!- sergilenmeye devam edilmesini ümit ediyorum.
Konuyu Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’e özel bir mektupla bildirdim. Kendisinin olayın araştırılması için talimat vereceğine inancım tamdır.

Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Nedense bu yıl herkes bir anda “Piri Reis Uzmanı” oluverdi. Ve Piri Reis üzerinden ticari rantlar yapılmaya başlandı. Piri Reis’in Türkiye’de ve dünyaya tanıtılmasından öte yalnızca bazı çevreler Türk Amirali Piri Reis’in kahramanlığı üzerinden şu sıralar cebini doldurmakla meşgul…
Piri Reis ile ilgili hiçbir araştırması olmayan tarihçi bilim adamları ise çıkıp meydanlarda atıp tutuyor. Yalan yanlış bilgilerle Piri Reis’i anlatmaya çalışıyorlar. Yine bu çevreler Piri Reis’i anlatmak yerine haritası üzerinden Kristof Kolomb’un reklamını yapmaya devam ediyorlar.
 
Gerek Türkiye’de bazı emperyalist çevreler özel bazı televizyon kanallarında ve gerekse ABD’li Mr. Mcintosh ‘Piri Reis’in bu haritayı çizerken Kristof Kolomb’un haritasından yararlanmıştır’ şeklinde beyanlarını sürdürüyor. Tüm bu gelişmelere asla şaşırmıyorum. Çünkü bu beyanlar bilinçli ve kasıtlı olarak yapılmaktadır. Piri Reis Gerçeği tüm dünyada saptırılmaya çalışılmaktadır. Amaçları Kristof Kolomb’un bu yıl reklamının iyi yapılması ve bir Türk Denizcisi olan Piri Reis’i önemsizleştirme girişimlerinin başarıya ulaşmasıdır. Mr. Mcintosh eğer objektif  bir bilim adamı ise önce ‘Piri Reis bu haritayı çizerken Kristof Kolomb’un haritasından yararlanmıştır’ adlı o iddiasını kanıtlamalıdır. Kristof Kolomb’un çizdiği bir harita varsa bunu da ispat etmelidir. Mr. Mcintosh Kristof Kolomb’un bir haritası varsa Türkiye gelirken neden getir(e)medi?

Piri Reis’in Şifrelerini  The Map Of The Ancient Sea Kings (Eski Deniz Krallarının Haritaları) adlı kitabında Prof. Hapgood’da çözdü. Prof. Hapgood yaklaşık 24 kişilik bir ekiple Piri Reis Haritası ile ilgili araştırmalar yapmıştır. Antartika buzul dağlarının Piri Reis Haritası’nda var olduğunu ortaya çıkaranlardan biriside Prof. Hapgood’dur. ABD’li kartograf Gregory Mcintosh bu yerin Antarktika Dağları olmadığını söylüyor. O halde bu yerin ismi nedir Mr. Mcintosh söyler misiniz? Yoksa bu yer Kristof Kolomb’un 500 yıl önce yaşadığı evin çatısı mı?

Artık hepimiz şu gerçeği iyi biliyoruz ki Kristof Kolomb’un çizdiği bir amerika veya dünya haritası yoktur. Bu yalanlar artık tarihe gömülmüştür. Kristof Kolomb’un yeni kıta Amerika’yı Hind Adaları zannettiği gerçeğini asla göz ardı edemeyiz. Bu bakımdan amatör bir denizciden mükemmel bir harita hazırlamasını beklemek ve Piri Reis’in de bu haritadan yararlanmış yorumunda bulunmak Osmanlı Kaptan-ı Deryası’na özellikle 500.yılında büyük saygısızlık olur. Türk Milleti’nin uyanık olmasını 2013’te Piri Reis’i ve onun eserlerini bağrına basmasını dilerim.
 
Ayrıca resmi internet sitemde (www.metinsoylu.com ) Piri Reis ile ilgili çalışmalarımı Türkçe, İngilizce ve İtalyanca olarak da röportaj olarak yayınladım. Bu güzel röportaj için de sizlere teşekkür ederim.