Niş Antlaşması (1739)

Tarih
Niş Antlaşması (1739); Niş Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin 3 Ekim 1739 tarihinde de Rusya’yla imzalamış olduğu Belgrad Antlaşması’nın eki niteliğinde 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya ...
EMOJİLE

Niş Antlaşması (1739);

Niş Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin 3 Ekim 1739 tarihinde de Rusya’yla imzalamış olduğu Belgrad Antlaşması’nın eki niteliğinde 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının sonuncusudur. Bu sebeple bu antlaşma da Belgrad Antlaşması olarak da bilinir. Avusturya’nın savaştan çekilmesiyle yalnız kalan Rusya’da, 3 Ekim 1739’da, savaş beklentilerinin çok gerisinde bir barış antlaşması yaptı. Rusya’ya Azak Kalesi yıkılıp verildi. Rusya; Azak Kalesi’ni askerden arındırmayı, burada bir tahkimat kurmamayı, Azak Denizi ve Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmamayı, Karadeniz’deki ticaretini Osmanlı gemileriyle yürütmeyi, Orta Kafkaslarda önemli dağ geçitlerini kontrol eden ve koruması altında tuttuğu Kabarda’dan çekilmeyi ve burasını tarafsız bir bölge olarak tanımayı kabul etti.

Savaşın gelişmesi ve antlaşma

1736’da Kırım Tatarları’yla olan sınır anlaşmazlıklarını bahane eden Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş açtı. 1737’de Avusturya da Rusya’nın müttefiki olarak savaşa katıldı.

Üç koldan Osmanlı arazisine hücuma geçen Avusturya orduları Niş’e kadar ilerledikten sonra; ardı ardıya yenilip geri atılınca hemen İstanbul’da Fransız Elçisi olan Villeneuve Markizi’nin aracılığı ile barış görüşmeleri istedi. Rusya da İsveç’ten hücum beklediği için barış görüşmelerine razı oldu. Sadrazam ve Osmanlı ordusu serdarı olan Yeğen Mehmed Paşa orduyla İstanbul’a döndükten sonra Fransız ve Avusturya elçileri ve Rus grandükü ile konuştu. İzleyen günlerde ordu kadısı Esad Efendi, Reisülküttab Mustafa Efendi ve Mektubi Ragıp Efendi Dolmabahçe’de Mehmed Emin Efendi yalısında elçilerle yapılan oturumlarda barış koşullarını görüştüler. Tam bu sırada 22 Mart 1739’de Yeğen Mehmed Paşa veziriazamlıktan atılıp yerine Vidin Seraskeri Hacı İvazzade Mehmed Paşa getirildi ve ordu tekrar cepheye gönderildi. 22 Temmuz 1739’da, Viyana’da büyük şok yaratırcasına, Belgrad yakınlarında Hisarcık Muharebesi’nde Osmanlı orduları galip geldi. Belgrad Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldı ve Belgrad tekrar Osmanlıların eline geçti. Tuna kıyılarında önemli kale mevkileri olan Semendire (şimdi Sırbistan’da Smederevo) ve Adakale’yi (Günümüzdeki adıyla Orşova) tekrar eline geçirerek Tuna Nehri tekrar Avusturya ile Osmanlı devleti arasında korunaklı bir sınır haline getirildi.

Avusturya bundan sonra hemen ateşkes ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu ile Belgrad Antlaşması’nı 18 Eylül 1739’da imzaladı. Avusturya, 1718 Pasarofça Antlaşması’yla elde ettiği, Belgrad da dahil Kuzey Sırbistan’ı ve Küçük Eflak’ı geri verdi.

Rusya orduları ise daha başarılı olmuşlar, Hotin ve Bender’i almışlar ve Boğdan’a girip Yaş (Günümüzdeki adıyla Iaşi) şehrini ellerine geçirmişler ve Avusturyalılar ile Osmanlılar arasında Belgrad Antlaşması’nın imzalandığı haberi eriştiğinde Eflak’a hücuma geçmek üzereydiler.

Yalnız kalan Rusya’da, Sırbistan’daki serbest kalan Osmanlı Ordusunun kendi üzerine gönderileceğini, iaşe sorunu içinde olduğunu anladığından ve İsveç’ten saldırı beklediğinden 3 Ekim 1739’da, savaş beklentilerinin çok gerisinde bir barış antlaşması yaptı. Rusya Azak Kalesi’ni askerden arındırmayı, Azak Denizi ve Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmamayı, Karadeniz’deki ticaretini Osmanlı gemileriyle yürütmeyi, Orta Kafkaslarda önemli dağ geçitlerini kontrol eden ve koruması altında tuttuğu Kabarda bölgesinden çekilmeyi ve burasını tarafsız bir bölge olarak tanımayı kabul etti.

Ayrıca bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun Rus İmparatorluğu ile imzaladığı son kârlı antlaşmadır.

İmzalanmış bu antlaşmanın başlıca şartları şunlardır:

Azak Kalesi yıkıldı, toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sınır oldu.
Kuzey Kafkasya’da bulunan ve dağ geçitlerini (Daryal Geçidi,vd) denetleyen Kabarda bölgesi (Kabardiya) tarafsız bir bölge olarak kabul edildi.
Ruslar Kırım’dan çekilecek.
Karadenizde savaş ve ticaret gemileri bulunduramayacaktı.
Bu antlaşma ile Karadeniz’in Türk gölü olduğu son kez onaylanmıştır.