İşte İsmet Bozdağ’ın kaleminden Adnan Menderes’in hilafet hayali…
“Menderes Bağdat Paktı’nın bir toplantısı sırasında İmam-ı Azam’ın kabrini ziyaret eder.Ebu Hanife’nin kabrinde uzun süre dua eder, DP’nin Sanayi Bakanı Sebati Ataman şunları söyler: “Bağdat Paktı’nın bir toplantısı için, Bağdat’a gitmiştik.Bazı ziyaretler arasında “İmam-ı Azam’ın kabrini ziyaret” de vardı.Kabrin başında toplandık, duamızı yapıyoruz. Herkes Fatiha’sını okuyup ellerini yüzüne sürdü; yalnız Adnan Menderes avuçları açık, dalgın duruyor. Tesadüfen ben de yanıbaşındaydım.Bir süre bekledim. Fakat herkes Fatiha’sını bitirdiği ve gitmeye hazırlandığı halde, Başbakanımızı beklediklerini fark edince, hafifçe eteğinden çektim. Hemen toparlandı, elini yüzüne götürdü ve yola koyulduk. Yine yanyana idik. Kendisine Fatiha’nın neden o kadar uzun sürdüğünü sormak istiyordum ama, beklemeyi daha uygun buldum. Nitekim bir süre sonra o konuştu: – Belki Fatiha’nın neden o kadar uzandığını sen de merak etmişsindir. Aklıma çok ilginç bir konu takıldı; Ebu Hanife Hazretleri, öleli bin yıl olmuş. Burada biz, çeşitli ülkelerden gelmiş bir siyasi kadro, kabrı başına varıp Fatiha’mızı okuyor, ta’zımızı yapıyoruz… Ne yapmış bu zat?.. İslam Dini üzerinde düşünmüş ve yorumlar getirmiş!
Sen, bin sene hanedan değiştirmeden yaşayan bir devlet gösterebilir misin?… Bir sene yaptıkları unutulmayan, her gidenin kabrini ziyaret ettiği bir fikir adamı gösterebilir misin?… Demek dünyada en kavi konu Din!… Ölümsüzlük, yalnız Din’den geçiyor! Biz buraya niye geldik?… Amerika ve İngiltere’nin de arkaladığı bir bölge yapısının müzakeresinde bulunmaya! Ülkeler olarak ortak çıkarlarımız olduğu halde anlaşamadığımız pek çok madde var; fakat Ebu Hanife’nin kabrini ziyaret de anlaşma halindeyiz. Senden rica ederim, bu konu üzerinde düşün! İslam zemini üzerinde bir anlaşma yapmak ve bütün Ortadoğu Müslümanlarını bir araya getirmek niçin mümkün olmasın? Türkiye buna öncülük yapabilir mi? Konuyu, Ankara’ya dönüşte yeniden ele alalım. Hatırlat bana… Kendisini hayranlıkla dinledim. Adnan Menderes, bir başka kumaştı.”
(İ. Bozdağ, Menderes… Menderes, s.110-114)