Kısaca Şehirleşmenin Tarihçesi… Şehir ve Medeniyet İlişkisi

Tarih
Kısaca Şehirleşmenin Tarihçesi… Şehir ve Medeniyet ilişkisi nasıldır? Şehirlerin özellikleri nelerdir? İnsan var oluşundan itibaren topluluk halinde yaşamış, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşıl...
EMOJİLE

Kısaca Şehirleşmenin Tarihçesi… Şehir ve Medeniyet ilişkisi nasıldır? Şehirlerin özellikleri nelerdir?

İnsan var oluşundan itibaren topluluk halinde yaşamış, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşıladığı yerleşimleri köy, kasaba, şehir gibi isimlerle nitelemiştir. Bunlar arasında nüfusu, idari yapılanması ve mekân organizasyonu yönünden en geniş imkânlara sahip olanı şehirdir. Şehir; Farsça bir kelimedir. Şehirler köy ve kırdaki sakin hayata karşılık, alt yapıları, üst yapıları, yönetim organizasyonları ve mesleklerin çeşitliliği yönüyle iç içe geçmiş unsurların terkibinden meydana gelmiştir. Şehir, her tarihî dönemde toplumların hayat biçimini ve inanç değerlerini taşıyan bir yapı olarak farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Şehirlerin kurulması konusunda farklı görüşler vardır.

Kur’an’da Mekke “Ümmülkura/Şehirlerin anası” olarak nitelenir. İlk Çağ şehirlerinde tapınağın, Orta Çağ Hristiyan şehirlerinde kiliselerin, İslam şehirlerinde camilerin şehrin merkezinde yer alması, insanların hayatını doğrudan yönlendiren dinlerin şehirlerin kurulup gelişmesinde etkili olduğunu gösterir. İlk şehirler, su kaynakları, kıyılar, verimli ovalar, ulaşım ve güvenlik yönünden sorunsuz bölgelerde ortaya çıkmıştır. Arap yarımadası, Mezopotamya, Hindistan Mısır ve Anadolu yeryüzündeki ilk şehirlerin kurulduğu bölgelerdir. Birçok şehir, askeri, ekonomik ve siyasi nedenlere bağlı olarak kurulmuştur.

Ülke sınırlarını koruma ihtiyacı garnizon şehirlerin, ekonomik amaçlar ise sanayi şehirlerinin ve kıyılarda liman şehirlerinin kurulmasına yol açmıştır. Bir bölgenin savaş, salgın hastalıklar, depremler nedeniyle harap olması veya terk edilmesi gibi gerekçeler yeni şehirlerin ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştır. Teknolojik gelişmeler ve ulaşımın kolaylaşması yeryüzünün her tarafında yeni şehirlerin kurulmasına imkân sağlamıştır. Sanayi Devrimi’nden sonra şehirlerin kurulmasında ekonomi tek belirleyici etken haline gelmiştir.

Şehir ve Medeniyet İlişkisi

Medine kelimesi şehir anlamına gelmektedir. Medeni; şehirli, medeniyet ise şehirli hayat anlamındadır. Medeniyet ve şehir birbirini tamamlayan unsurlardır. Sanat, edebiyat, mimari, bilim, musiki ve zanaat gibi faaliyetleri icra etmek isteyenler şehirde daha fazla destek ve çalışma imkânı bulur. Ortaya çıkan nitelikli ürünlerin, toplum tarafından anlaşılıp takdir edilmesiyle şehir,  medeniyetin geliştiği zemin haline gelir. Medeniyet öncüsü olan peygamberler, şehirlerden veya yerleşik kültüre sahip toplumların arasından seçilmiştir. Toplumda çürüme ve yozlaşma, genellikle belirli bir gelişim aşamasına ulaşan şehir hayatında baş gösterdiğinden, peygamberler tebliğlerini genellikle şehir halkına yapmışlardır. Şehirlerin de kimliği vardır. Şehrin kimliği, o şehirde yaşayanların dünya görüşleri, inançları ve gelenekleriyle doğrudan alakalıdır. Şehrin mekânları bu değerler doğrultusunda şekillenir. Bir şehri tanımak için, sahip olduğu medeniyet birikimine bakmak gerekir.

Antik dönem şehirlerinden Roma ve Atina, Hristiyanlara ait şehirlerden Paris ve Viyana, Müslümanlara ait şehirlerden Mekke, Medine ve İstanbul ait oldukları inanç dairesinin medeniyetini temsil eden merkezlerdir.

Şehir ve Özellikleri

Şehir; farklı iş, meslek, yapı ve insan çeşitliliğine sahiptir. Şehir ile şehir halkı arasında sürekli bir etkileşim hali söz konusudur. Şehirde insan, sokak, yol, mabet, çarşı, pazar ve yönetim bir aradadır. Şehir, kendi sakinleriyle birlikte farklı bölgelerden gelenlerin yerleştiği bir mekandır. Şehirli olmak, yaşanılan mekana uyum gösteren insanlar arasındaki etkileşim ve davranışlarda ortaya çıkar. Şehirlilik, farklılıklara tahammül, mekânı kullanma anlayışı ve bir arada yaşama şuuru ile kazanılır.

Şehrin sâkinlerinin;

  • Şehrin kimliğini oluşturan inanç ve ideallere uygun davranması
  • Şehrin kültüründen ve refahından yararlanması
  • Şehri tanır hale gelmesi
  • Şehri sahiplenmesi
  • Yaşadığı şehre değer katacak bilince ulaşması ile birlikte şehirli kimliği ortaya çıkmış olur.

Adaletle yönetilen şehirde hayat kalitesi yükselir, toplumun refahı ve mutluluğu artar. Farabi böyle bir şehir için faziletli şehir ifadesini kullanır. Onu, sağlıklı bir vücuda benzetir.