“Karı dırıltısından ölen Es-Seyyid Halil Ağa”

Tarih
Osmanlı kültüründe mezar taşlarının ayrı bir önemi vardı. Şehrin en güzel yerlerine kurulan mezarlardaki bu taşlar, günümüzün aksine aynı zamanda bir “mesaj panosu” işlevi görüyordu. Osman...
EMOJİLE

Osmanlı kültüründe mezar taşlarının ayrı bir önemi vardı. Şehrin en güzel yerlerine kurulan mezarlardaki bu taşlar, günümüzün aksine aynı zamanda bir “mesaj panosu” işlevi görüyordu. Osmanlı mezar taşlarına bakarak kişinin unvanı, mesleği, meşrebi, ölüm nedeni, cinsiyeti, evli mi bekar mı gibi pek çok detayı anlamak mümkündü. 

Tamamıyla mesaj verme kaygı güden bu taşlara en ilginç örneklerden biri herhalde “karı dırıltısından ölen Es-Seyyid Halil Ağa”nın mezar taşı olmalı. “Karı dırıltısı”ndan öldüğünü vasiyet eden ve mezarına kazıtan Halil Ağa’nın mezar taşında aynen şu metin yazılı;

“el-Bâki

Merhum ve mağfûr

İla rahmeti Rabbihi’l-Gafur

Karı dırıltısından vefât eden 

Es-Seyyid Halil Ağa

Ruhuna Fatiha

Sene 1260 (1844)”

Merkez Efendi Mezarlığı’nda bulunan bu ilginç mezar taşı görenleri hem güldürüyor hem de düşündürüyor.

Merhum Necmeddin Erbakan’ın mezarının 30 metre ilerisinde bulunan bu mezarın sahibi hakkında kayıtlara geçmiş sağlıklı bir bilgi yok. Halil Ağa’nın kim olduğu da tam olarak bilinmiyor. Fakat nesilden nesile Halil Ağa’nın talihsiz yaşamı hakkında anlatılan bir rivayet mevcut. 

Rivayete göre, Halil Ağa, ilk eşinden zamanında çok çekmiştir ve ilk eşine göre daha güzel ve daha güleryüzlü bir kadınla evlenmiştir. Ancak evliliğin ilk ayları sonrasında “bu güleryüzlü kadın” gerçek yüzünü göstermiştir ve Halil Ağa’nın ilk eşiyle bitmek bilmez bir rekabete tutuşmuştur. Bizim zavallı Halil Ağa ne yapsın? Çaresiz iki kadına da katlanmak zorunda kalmıştır. Ama bir yere kadar…İki kadın arasında kalan Halil Ağa en sonunda yataklara düşmüştür. Ecel, kapısını neredeyse çalmak üzeredir.

Ağa, son anlarında bu iki kadından intikam almaya karar verir ve mahalle imamını yanına çağırtarak imamın kulağına vasiyetini fısıldar. Vasiyetin uygulanması konusunda da kendisinden yemin alır. İmam da yemin ettiği için çaresiz bu vasiyeti uygulamak zorunda kalır.

Ağa’nın vasiyeti şuan Merkez Efendi Mezarlığı’nda hem orijinaliyle hem de günümüz Türkçesi’yle ziyaretçileri selamlıyor. Böylelikle Halil Ağa’nın hikayesi de nesilden nesile ibretlik bir hikaye olarak aktarılmış oluyor.

Halil Ağa gerçekten “karı dırıltısı”ndan mı öldü bilinmez, ama Osmanlı mezar taşları üzerlerinde nice hakikati barındırıyor.

On5yirmi5