‘Muhteşem Yüzyıl’daki Hürrem karakteri 20’li yaşlarda sırf güzel diye en mahrem yere, Harem’e sokuluyor. İnanılmaz hırslı ve entrikalarının ardı arkası kesilmiyor. Amacına ulaşmak için başvurmayacağı yol yok. Dekolte kıyafetler giyiyor, koskoca padişahı avucunun içine alıyor, cihan devletinin sadrazamına bile kafa tutuyor.
Amacımız dizide bambaşka bir kimliğe bürünen Hürrem’in bilinmeyen yönlerini öğrenmekti. Tabii bir de cihan padişahı Kanuni’nin bir kadın yüzünden zaafa düşüp düşmediği… Tarihçi Talha Uğurluel ile konuşunca anladık ki doğru adrese gelmişiz.
——–
ASLI TAM TERSİ
Hayırsever ve dindardı
* Hürrem Sultan’ın kötü anlatılması Avrupa’nın oyunu.
* Hürrem hırslı bir kadın değil, hayırseverdi.
* 7 yaşında Harem’e alındı, özel eğitildi.
* Devlet yönetimine müdahale edemezdi.
* Şairdi, Türkçesi de mükemmeldi…
* Edebe aykırı hiçbir davranışı olmamıştı.
——-
Hürrem Sultan’la ilgili bugüne kadar pek çok şey okumuş ya da dinlemişsinizdir. Oysa “Muhteşem Yüzyıl”la alevlenen tartışmada atlanan o kadar çok detay var ki… Gözden kaçan “İki Harem’in ve İki Hürrem’in Farkı”nı tarihçi-yazar Talha Uğurluel anlattı. Hem de dizideki Hürrem’den hiç bahsetmeden. Sadece gerçek Hürrem’i sorduk. Nasıl yetişti, nasıl yaşadı, nasıl bir eş, nasıl bir anne, nasıl bir ‘sultan’dı? Gerçek Hürrem’i dinleyince, senaryodaki Hürrem’i konuşmaya gerek bile kalmadı.
Osmanlı’da bir padişaha eş olacak kız nasıl seçilirdi?
Ölçüleri, kuralları var. Harem’e alınıyor, ‘Duhderan’da yetiştiriliyor. Sonra o kızların hepsi padişahın cariyesi falan değil. Bunlar oryantalist uydurmaları. Avlunun bir tarafı erkek, diğer tarafı kız okulu. Enderun tarafındaki erkek öğrencilerle kız tarafındaki öğrenciler birbirleri ile evlendiriliyorlar. Padişah, evlilik yaşına gelmiş bir oğlu var ise Harem’deki kızlardan en mükemmelini seçip, onunla evlendiriyor. Padişahın eğer kızı var ise damadını da Enderun’daki okuldan seçiyor. Osmanlı’da sistem böyle.
Hürrem nasıl yetişmişti?
Hürrem Sultan da bugün ‘Harem’ denilen, Duhderan-u Hümayun’dan yetişmiş kızlardan biri. O dizide ve bazı uydurma tarih kitaplarında bize nasıl anlatılıyor; Savaşta esirler arasındaki kız çok güzelmiş, bunu hemen Harem’e verelim, demişler. Böyle bir şey olabilir mi? Yaşı 18 ya da 20 olmuş bir kızı hiçbir eğitim vermeden Harem’e sokabilir misin? Ya casusluk yaparsa, ya insan öldürürse!.. En mahrem yere, padişahın yanına sokulur mu? Böyle bir şey mümkün mü?
Peki sarayda eğitim ve güvenlik nasıl sağlanıyordu?
Osmanlı küçük yaşta alıyordu çocuğu. 5-6 yaşlarındaki çocuklar hamur gibi yoğuruluyordu. Mesela Çaldıran Savaşı’nda Yavuz Sultan Selim’in sadrazamı olan Hersekzâde Ahmet Paşa… Fatih’in devşirmesidir. Hersek Dükası Yukşiş’in oğludur. Çocuk yaşta almış Fatih Sultan Mehmed, Enderun’da okutup yetiştirmiş, sadrazam olmuş. Zaten bir yanlışını görseler hemen elerler. Enderun’a alınan çocukların çoğu sadrazamlığa gelemiyordu. Sadece son sınıfa kadar gelenler sadrazam olabiliyordu. Örnek; Rüstem Paşa. Hırvat asıllı bir çocuk. Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı oluyor. Bugün kim bir Sırp’a, Hırvat’a kızını verir? Osmanlı’da ırkçılık yoktu. O çocuğu ufakken alıp yetiştirmiş ve Mihrimah Sultan evlilik yaşına geldiğinde “Bizim kızımıza kim layık?” diye bakmışlar. Zaten hepsi ellerinin altında, her şeyini biliyorlar o delikanlıların. Doğruluğu, dürüstlüğü, liyâkati ile nam salan Rüstem Paşa ile evlendiriyorlar.
Bu güvenlik titizliği kızlarda nasıl uygulanıyordu?
Harem güvenliğin en had safhada olduğu yerdi. 200 civarında küçük kız alınıyor, belirli bir hiyerarşik ölçüde yetiştiriliyor, en son mezun edilirken Enderun’dan bir delikanlı ile evlendiriliyordu. Niye? Çünkü Enderun’dan çıkan delikanlıların hepsi ileride devlet adamı olacak. Yani ben mükemmel bir erkek çocuğu devlet adamı olarak yetiştirirken işimi şansa bırakır mıyım? Onun hanımını da ben yetiştiriyorum. Ben süper bir delikanlı yetiştirdim, sadrazam olacak. Gitti sokaktan ne olduğu belirsiz bir kız ile evlendi. Olur mu? Ben saraya o kızı sokar mıyım? Hanımını da ben yetiştiriyorum, ben evlendiriyorum. Sisteme bakar mısınız? Bu çarpıklığı biz niye bugüne kadar anlayamadık? Bu muhteşem manzarayı niye anlayamıyoruz da, çarpık şekilde anlıyoruz? Çünkü Avrupalı böyle anlıyor. Adamlar Londra’da, Paris’te ağzı açlıktan kokan ecnebi. En çok para eden tablo ne? Osmanlı tabloları. Osmanlı’da en çok para eden tablo ne? Saray tabloları. Saray’da en çok para eden tablo ne? Harem. Mümkün mü bir ecnebinin saraya girmesi, hele de Harem’i görmesi? Onlar da hayali çiziyorlar. Kafalarına göre… Osmanlı Sarayı’nda ne var? Bir sürü genç kız ile erkek var. Bunlar niye olur sarayda? Bilmiyor ki… Onun sarayında yok böyle bir sistem. Onlarda okul diye birşey yok. Osmanlı bu sistemi nereden biliyor? Peygamber Efendimiz’den (Sallallahü aleyhi ve sellem). İlk Mescid-i Nebevi yapıldığında Eshab-ı suffa vardı. Peygamber Efendimiz hemen avlunun bir bölümüne okulu koydu. Bir yanı hanımlar, diğer tarafı erkekler okuluydu. Peygamber Efendimiz döneminde 22 müfessir (tefsir âlimi) hanım yetişmişti. Orası aynı zamanda Peygamber Efendimizin hücre-i seadeti, mescidi, toplantı salonu, öğrencilerin yetiştiği yerdi. Hepsi bir aradaydı. Topkapı’daki sistem de buradan geliyordu.
‘Entrikacı’ iftiralarının arkasında Avrupalıların kuyruk acısı var!
O kadar padişah hanımı varken, neden Hürrem Sultan hedef oldu?
Bence burada sinsi bir politika var. O da şu; Kanuni Sultan Süleyman denince bizim aklımıza asıl gelmesi gereken şey gelmiyor. Nedir o? Kanuni tahtta iken o gün Avrupa’da çok sinsi bir politika vardı. Haçlı ittifakı yapılmıştı. O günkü Avrupa’nın yarıdan fazlasına hakim olan Almanya’nın başına Schalker geldi. Biz böyle diyoruz, o Almanların 5. Karl’ı… İspanya kraliçesi olan anneannesi Isabel öldü, İspanya da ona kaldı. İspanya’da adı 1. Carlos oldu. Hollanda’yı aldı, İngiltere’nin yarısını kendine bağladı, bütün Avrupa’yı tek bir çatı altında topladı. Bu birliğe katılmayan bir tek Fransa vardı. Kanuni Sultan Süleyman bütün hayatını Fransa’yı desteklemeye verdi, Schalker’e ve kardeşi Ferdinand’a her seferinde darbe vurdu. Kanuni ölmeden 8 sene evvel Schalker’in kurduğu, Fransa hariç, bütün Avrupa’yı kapsayan Roma Germen İmparatorluğu’nu yıktı. Kaç kişi biliyor bunu? Kanuni Avrupa’ya bir sürü sefer yaptı? Neden? Bugün Belçika’nın, Almanya’nın, Hollanda’nın tarihine bakın, “Karl bizim kralımız” derler. Çünkü o gün hepsi tek devletti. Düşmanın tek çatı olması ne demek? Mahvederlerdi bizi. Haçlı seferleri başlayabilirdi yeniden. Ama ne oldu? Hiçbirisi olmadı. Kanuni öyle bir politika yürüttü ki, bütün Avrupa’yı yöneten Karl hayattayken mezara girdi. Devletini parçaladı, paylaştırdı. Karl, İspanya’da El Hamra’da inzivaya çekildi ve kahrından öldü. Biliyor muyuz bunu? Bu Kanuni’nin hayatındaki en önemli detaydır. Bu ne demek? O günkü Roma’nın hakkından gelen adam. O yüzden Avrupa Kanuni’yi hiç sevmez. Çünkü en büyük ittfaklarını yıktı. O zaman ne olacak? Kanuni’yi karalamamız lazım. Nasıl karalayacağız? Sultan Süleyman beş para etmezdi, desen herkes güler. Barbaros’u, Mimar Sinan’ı, Ebussuud Efendi’yi, Sokullu Mehmet Paşa’yı karalayabilirler mi? Ama şunu dersen; sarayda bir kadın çıktı, hepsini parmağına doladı, hepsini oynattı, işte o zaman hepsini karalarsın. İsmini saydığım bütün isimleri bu şekilde iradesiz, zavallı, bir kadın tarafından yönetilen birer uşağa dö-nüştürürsün. Bence bütün oyun bu.
Padişah zaaf göstermiş olamaz mı?
Devletin bekâsı adına evladını katledebilen bir insan… Çocuğunu gözü görmüyorsa, karısını görür müydü? Bize hep şehzâde Mustafa’nın öldürülmesi anlatıldı. Oysa Hürrem’den olan Beyazıd da öldürüldü. Yıllarca hiç bu anlatılmadı, hep sakladılar, Mustafa’nın öldürüldüğünü söylediler. Demek ki devletin bekâsına kim halel getirirse cezası kesiliyormuş. Hürrem falan değilmiş mevzu.
Türkiye