Ahidname nin yayınlanmasının 552. yılı dolayısıyla Kiselyak şehri yakınlarındaki Milodraj’da tören düzenlendi.
“Bosfor” Bosna-Türk Dostluk Derneği tarafından düzenlenen törende, “Bosna’nın Dostu Ödülü”nün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Papa Franciscus ve Bosna’daki savaş döneminde BM İnsan Hakları Özel Temsilcisi olan Tadeus Mazovjetski’ye, “Altın Ahdname Ödülü” ise Martin Raguj, Senad Şepiç, Slobodan Stoyiç ve Eli Tauber’e verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan adına ödül, Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçiliği Müsteşarı İsmail Civelek’e takdim edildi.
Ödül Takdim Komitesi Başkanı Mirko Peyanoviç, yaptığı açıklamada, Ahidname’nin ortaya çıktığı dönemde Osmanlı’nın üç kıtaya yayılmış güçlü bir devlet, Fatih Sultan Mehmed’in ise bu güçlü devletin hükümdarı olduğunu anımsattı.
Bosna Hersek Hırvat Milli Konseyi Başkanı Marinko Peyiç de demokrasinin, çok kültürlülüğün, çok dinliliğin, uyum içinde bir arada yaşamın temellerinin Milodraj’da atıldığını söyledi.
“Bosfor” Bosna-Türk Dostluk Derneği Başkanı Rizvan Haliloviç ise Osmanlı’nın çok kültürlü bir imparatorluk olduğunu kanıtı olan ve içerisinde evrensel bir mesaj bulunan önemli bir belgeyi koruyor olmaktan dolayı onurlu olduklarını ifade etti.
Törene katılan Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçiliği Müsteşarı İsmail Civelek de Ahidname’nin en eski insan hakları bildirgesi olarak kabul edildiğini belirterek, böylesine önemli bir günde burada bulunmaktan duydupu memnuniyeti dile getirdi.
Konuşmaların ardından, folklor ekipleri sahne aldı, şarkılar söylendi. Etkinliğe, Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçiliği, Bosna Hersek İslam Birliği, Yunus Emre Türk Kültür Merkezi temsilcileri de katıldı.
Ahidname
Fatih Sultan Mehmed’in Bosna Hersek’i fethinin ardından ülkedeki Fransisken rahiplere özgürlük bahşettiği Ahidname, tarihteki ilk insan hakları belgesidir.
“Ben Fatih Sultan Mehmet Han,
Dünyaya ilan ediyorum ki, bu padişah fermanı verilen Bosnalı Fransiskenler himayem altındadır ve emrediyorum: Hiç kimse ne bu adı geçen insanları ne de onların kiliselerini rahatsız etmesin ve zarar vermesin. İmparatorluğumuzda huzur içinde yaşasınlar. Ve bu göçmen durumuna düşen insanlar, özgür ve güvenlik içinde yaşasınlar. İmparatorluğumuzdaki tüm memleketlere dönüp korkusuzca kendi manastırlarına yerleşsinler.
Ne padişahlık eşrafından, ne vezirlerden veya memurlardan, ne hizmetkarlarımdan, ne imparatorluk vatandaşlarından hiç kimse bu insanların onurunu kırmayacak ve onlara zarar vermeyecektir. Hiç kimse bu insanların hayatlarına, mallarına ve kiliselerine saldırmasın, hor görmesin veya tehlikeye atmasın.Hatta bu insanlar başka ülkelerden devletime birisini getirirse, onlar da aynı haklara sahiptir.
Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur’an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir.
Böyle biline.”
29 Mayıs 1463