Amerikalı bir bilim adamı tarafından, 1205 yılında yapıldığı belirlenen Göğceli Camii (Çivisiz Cami,), 8 asrı aşkın süredir dimdik ayakta durarak yıllara meydan okuyor. Günümüzde dayanıklı olduğu iddia edilen yapıların kısa ömürlü olmasına karşın, 8 asır önce çivi kullanılmadan, pelit ağacından yapılan Göğceli Camii varlığını sürdürüyor.
-
Müslümanların yüzyıllardır ibadet ettiği cami, ahşaptan yapılmasına rağmen yüzlerce devletten daha eski bir yapı olma özelliğini taşıyor. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde inşa edildiği düşünülen cami, birçok medeniyete ve savaşlara tanıklık etti. Selçuklu ve Osmanlı’yı geride bırakan cami, Cumhuriyet’in 100’üncü yılına merdiven dayadı.
-
Yıllardır camide imamlık yapan Ahmet Özköse, camiye ziyarete gelen yerli ve yabancı deprem uzmanlarının caminin içerisinde bulunan deprem takozu ve kirişine hayret ettiklerini söyledi.
-
Cami hakkında bilgiler veren Göğceli Camii İmamı Ahmet Özköse, “Camimiz halk arasında ‘Çivisiz Cami’ olarak bilinir. Çarşamba Göğceli Mezarlığı’nda bulunan bu cami, 8 arsı aşkın süre önce Selçuklu tarafından yapıldı. Tarihi olarak Hicri 592, Miladi olarak 1205 yılına denk geliyor. Anadolu Selçuklu Hükümdarı 1. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılan bu cami, çok güzel bir eser olarak ilk günden günümüze kadar geldi.” dedi.
-
Ardından “Camimiz tamamen ahşap bir camidir. Yığma tekniği ile inşa edilmiştir. Caminin yapımında hiçbir şekilde çivi kullanılmamıştır. Köşelerden tahtalar birbirine geçirilmek suretiyle ‘kurt boğazı tekniği’ kullanılarak yapılmıştır. Taş eserlerin uzun süre yaşamaları mümkün ama ahşap eserlerin uzun süre yaşaması o kadar mümkün olmuyor. ” ifadelerini ekledi.
-
“Bu caminin uzun yıllardır ayakta kalmasının maddi sebepleri olduğu kadar manevi sebeplerinin de olduğunu düşünüyorum. Ümidimiz, Çivisiz Camii’nin uzun yıllar daha ayakta kalması ve ibadete açık olmasıdır” dedi.
-
Caminin birçok depremde hasar almadığını, yıkılması durumunda ise yapımındaki teknik özellikler sayesinde Kıble yönüne doğru yıkılacağını vurgulayan imam Özköse, “Camimizde 8,5 asır önce ecdadımız deprem takozu, kirişi ya da yayı kullanmış. Bizlere okullarda ’deprem takozunu 300 yıl önce Japonlar buldu’ diye anlatırlardı. Burası bir deprem bölgesi. 1939 ve 1942’de Samsun’da çok büyük 2 deprem oldu. 8 arsı aşkın süre içinde burada çok depremler yaşandı. Camimiz son 2 büyük depremle birlikte ondan önceki depremleri hasarsız bir şekilde atlattı.” şeklinde konuştu.
-
“Caminin yapımında köşelerde çivi kullanılmadığı için deprem esnasında takoz ve kirişin de yardımıyla cami beşik gibi sallansa da yıkılmıyor. Geçen yıl camimize 30 deprem uzmanı geldi. Bunlar arasında yerli ve Japonlar da vardı. Onlara caminin özelliklerinden bahsedince hayret ettiler. Japonlara, ‘deprem kirişini siz bulduğunuzu söylüyorsunuz ama bizim ecdadımız bunu 8 asır önce bulmuş ve uygulamış’ dedim. Biz de her şeyi ’Batı bilir’ hastalığı var. Bazı gelişmiş milletler bizden öğrendikleri şeyleri kendileri bulmuşlar gibi övünebiliyorlar. diyerek devam etti.
-
“Bizim millet olarak kimsenin buluşuna ihtiyacımız yok. Bizim ecdadımız geçmişte birçok şeyi bulmuş. Ancak biz sahip çıkmadığımız için başkaları bizim bulduğumuz şeylere sahip çıkıyorlar” diye konuştu.
-
Caminin neme ve çürümeye olan dayanıklılığından da bahseden Özköse, şunları söyledi: “Bulunduğumuz yer çok yağış alan ve çok nemli bir bölge. Ahşap eserler o yüzden çok fazla çürümeye ve rutubetlenmeye maruz kalabiliyorlar. Çivisiz Camii’de, ahşap olmasına rağmen böyle bir konu söz konusu değil. Bunun nedeni ise taban ile toprak arasında 1 metrelik boşluk olmasıdır. Yani caminin altında 24 saat hava sirkülasyonu gerçekleşiyor. Bu sirkülasyon da ahşap yapının çürümesini engelliyor.”
-
Camide itikafa giren cemaat ise herhangi bir camide ibadet yapmak yerine tarihi güzelliği ve anlamı olan Göğçeli Camii’de ibadet yapmayı tercih ettiklerini söyledi. Caminin içinde bulunan ahşap kolonların, belli meyilde kıble yönüne eğimli olarak yapıldığı, bu özelliği sayesinde caminin yıkılması halinde secde eder gibi kıble yönüne yıkılacağı rivayet ediliyor.
Göğceli Camii, 8 asrı aşan tarihi ile Anadolu’da Türk köklerinin ne denli güçlü olduğunun bir delili olarak kendini gösteriyor. 300 cemaat kapasiteli Göğceli Camii’nin hemen önünde garipler mezarlığı bulunuyor. Buradaki mezar taşlarında yapılan incelemede en eski kabrin 300 yıllık olduğu tespit edildi. Caminin hemen yan tarafında tarihi bir su kuyusu yer alıyor.
Kaynak: Yenişafak