Birinci Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nda 23 Aralık 1876’da II. Abdülhamid tarafından ilan edilen, anayasal monarşi rejiminin ilk dönemi. Bu dönemin anayasası Kanun-ı Esasi, yürütme organı padişah II. Abdülhamid, yasama organı ise Meclis-i Umumi’dir.
Arka Plan
Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik sorunları, 17. yüzyıldan itibaren toprak kaybetmesi ve sürekli bütçe açığı vermesiyle başladı. Avrupa devletleriyle imzalanan serbest ticaret antlaşmalarıyla ülkeye giren mallardan düşük gümrük vergileri alınıyordu. Bu hem devletin gelirlerini azaltmış hem de yerli sanayinin gerilemesine yol açmıştı. Ekonomik sıkıntıların yanı sıra, özellikle 1789 Fransız Devrimi’nin etkisiyle yayılan özgürlükçü düşünceler ve milliyetçilik akımı, Osmanlı İmparatorluğu’nu da sarstı. Balkanlar’da 19. yüzyılda bağımsızlık talebiyle ayaklanmalar çıktı. Balkanlar’da ve Orta Doğu’da çıkar çatışmaları içindeki Avrupa devletleri ile Çarlık Rusya’sı da zaman zaman bu hareketleri desteklediler. Osmanlı sınırları içindeki Müslüman olmayan halkların durumlarının düzeltilmesi gerekçesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nu reformlar yapmaya zorladılar. 1839’daki Tanzimat Fermanı ile 1856’daki Islahat Fermanı’nın ilanları bu tür koşullarda gerçekleşti. Bu nedenle Osmanlı Devleti’ne kanun gücü girmiş, halkın can, mal, namus güvenlikleri sağlanmış, Islahat Fermanıyla da gayrimüslimlere birtakım haklar verilmişti.
Gelişimi
1860’larda bir aydın hareketi olarak Genç Osmanlılar ortaya çıktı.Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınlar, Avrupa ülkelerindeki anayasal monarşilerden etkilenerek Osmanlı İmparatorluğu’nun meşrutiyet ile yönetilmesi gerektiğini savundular. Osmanlı İmparatorluğu, Kırım Savaşı’ndan itibaren dış borç almaya başlamıştı ve 1870’lere gelindiğinde devlet hem ekonomik hem de siyasal bunalıma sürüklenmişti. Bu bunalım sırasında Mithat Paşa ve arkadaşları 30 Mayıs 1876’da Abdülaziz’i tahttan indirerek yerine V. Murat’ı geçirdiler. Ne var ki, V. Murat aydınların ve ilerici devlet adamlarının istediği reformları yapabilecek biri olmasına rağmen ruh sağlığı bozulduğu için tahttan indirildi.
Yerine II. Abdülhamid, meşrutiyeti ilan edeceği sözünü vererek tahta oturtuldu.
İlanı
II. Abdülhamid tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamış, Rus İmparatorluğu, Osmanlı’ya bir ültimatom vermişti. Büyük Avrupa devletlerinin Haliç tersanelerinde toplanarak bir konferansta Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan reformlar yapmasını istedikleri sırada, II. Abdülhamid siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi’yi ilan etti. Böylece Birinci Meşrutiyet dönemi başladı.
1876 Anayasası olarak da bilinen Kanun-i Esasi, aslında padişahın egemenlik haklarına bir kısıtlama getirmiyordu. Yürütme yetkisini tümüyle elinde tutan padişah, sadrazam ve vekilleri (bakanları) istediği gibi atayıp görevden alabiliyordu. Meclisin vekiller üzerinde denetim yetkisi yoktu. Padişah, savaş ve barış yapma, istediğinde meclisi kapatma ve yeniden seçimlere götürme yetkisine de sahipti. Ayrıca padişahın, “kamu yararı için” polis soruşturması sonucunda kişiyi sürgün etme yetkisi vardı. Hükümdara tanınan haklara rağmen anayasa, Avrupa etkilerinin Osmanlı bürokrasisinin bir bölümü içerisinde ne derecelere ulaştığının göstergesiydi.
Rejimin Yeni Organları
Kanun-i Esasi uyarınca iki kanatlı bir parlamento oluşturuldu. Üyeleri seçim yoluyla belirlenen meclise Meclis-i Mebûsan, üyeleri atama yoluyla belirlenen meclise de Âyan Meclisi deniyordu. İki meclisin oluşturduğu parlamento Meclis-i Umumi (Genel Meclis) olarak adlandırılmıştı. Âyan Meclisi’nin başkan ve üyeleri doğrudan padişah tarafından atanıyordu. Anayasaya göre Genel Meclis padişahın buyruğuyla kasımda açılıyor, mart başında çalışmalarını tamamlıyordu.
Sonlanması
Birinci Meşrutiyet, II. Abdülhamid’in 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek Meclis-i Mebusan’ı kapatmasıyla 1878’de son bulmuştur. 1878’de Meclis-i Mebusan’ın kapanması ile başlayan ve 1908 yılında İkinci Meşrutiyetin ilanına kadar sürecek olan döneme istibdat dönemi adı verilmiştir.