Etnoarkeolojinin Türkiye’de yeni bir kavram olduğunun altını çizen Şahin, her ne kadar peyzaj mimarlığı gibi bir alana uzak gözükse de, konusunun insan olması, peyzaj mimarlığının da insan için tasarım yapması sebebiyle bu alandaki bilgilenmenin mesleki uygulamaya katkı sunabileceğini belirterek sözlerine başladı.
Şahin “Etnoarkeoloji, genel anlamda arkeolojik amaçlar için insanların maddi kalıntıları üzerinde yoğunlaşarak etnografik açıdan incelenmesi olarak tanımlanabilir. Kültürden hareketle toplumun etnografik açıdan incelenmesi esastır. Eski yaşam biçimlerinin anlaşılması konusunda arkeolojiye yardımcı olur. Geçmiş çağlarda ve zamanımızda benzer sosyo-ekonomik baskılar altında yaşayan toplumların karşılaştırılması etnoarkeoloji için önemli bir yöntemdir” dedi.
Bu alanda gerçekleştirilen çalışmaların, geçmişte yaşamış toplumların ürettiği ve kullandığı alet ve nesneler ile davranışları üzerinden günümüz toplumlarının maddi-kültürel özelliklerini açıklamaya çalıştığını, 20. yüzyılın başında William Henry Holmes’in Amerikan Kızılderililerinin yapım faaliyetlerini gözlemlemesi ve Longacre ile Ayers’in Arizona’da saz çadırlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların öncü çalışmalar olduğunu anlattı.
Türkiye’de etnoarkeolojinin o dönemde “farkına bile varılmadığını” son zamanlarda Jak Yakar’ın Anadolu etnoarkeolojisi üzerine çalışmalarıyla yeni ufuklar açıldığını anlatan Şahin, bilhassa Malatya yöresinden hareketle halkbilimi, etnoloji ve kültür antropolojisi kullanımına ilişkin örnekler verdi.
Şahin, beslenme ve mutfak kültürü, ölüm ve ölümle ilgili uygulamalar, çocukluk çağı ve erginlik uygulamaları ve oyunları, günlük maddi kültüre ait objeler ve kullanımları, sanat ve müzik, giyim kültürü, ahşabın kullanımı, ticaret, dini-inançsal uygulamalar, hayvancılıkla ilgili uygulamalar, yazılı belgelerden hareketle evlenme kültürü, kafatası kültü ve deformasyonlar/ameliyatlar/kötü varlıklarla ilişkilendirme, maddi kültür ya da sözel kültürden hareketle kültürel çözümleme ve kanıtlamalar üzerinde durdu.
Malatya Ahşap Kilit Sistemi ve Arslantepe
Malatya yöresinde “zoğna ve zornak” da denilmekle birlikte en çok pağa diye bilinen ahşap kilit sistemini dinleyicilere anlatan Şahin, Batı Karadeniz, Antalya ve Elazığ yöresinde de rastlanan uygulamanın en çok Çırmıhtı (eski Yeşilyurt ilçe merkezi) ile yakınındaki Kileyik, Barguzu, Gündüzbey ile, Arapgir ve Eski Malatya’da (eski Battalgazi ilçe merkezi) kullanıldığını anlattı. Ortadoğu ve Afrika’nın bazı yerlerinde de görülen kilit sisteminin binlerce yıl önce Arslantepe’de kullanıldığının tespit edildiğini belirten Şahin, “1979 kazı sezonunda Arslantepe Höyükte çok sayıda kil mühür baskısı bulunmuştu. Bu mühürler üzerinde çalışan Piera Feridi ve Enrica Flandra mühürlerin kapılarda kullanıldığını ortaya koymuşlardır” dedi.
Basit ve akıllı bir mekanizmaya sahip, pağa teknesi (yatak)-sürgü/kol (zoğna), dil, anahtar ve kapak tahtasından oluşan kilitlerin özellikle bahçe kapılarında kullanıldığını, doğru anahtar olmadan hiçbir kapının açılamadığını anlatan Şahin, “son pağa ustası” Kileyikli Tahir Çırak’ın pağa yapımını gösteren bir video da izletti. Şahin, çekimin 2002 yılında yapıldığını belirterek “O tarihte 104 yaşında olduğunu söyleyen ve birkaç yıl sonra vefat eden Tahir Ustayı rahmet ve saygıyla anıyorum” dedi.
Yeşil Stüdyoda düzenlenen Şahin’in seminerini Bölüm Başkanı Profesör Doktor Bülent Yılmaz, Bölüm Başkan Yardımcısı Doçent Doktor Sevgi Görmüş, araştırma görevlileri Sima Pouya, Oğuz Ateş ve Serhat Cengiz, Battalgazi Belediyesi arkeoloğu ve Arslantepe UNESCO Birim Koordinatörü Cem Kaya ile yüksek lisans ve lisans öğrencileri ilgiyle izledi. Etkinlik öğrencilerin yönelttiği sorular ve hatıra fotoğrafı çektirilmesiyle son buldu.
Semineri organize eden Doç. Dr. Görmüş, Antropolog ve Etnoarkeolog Hüseyin Şahin’e verdiği bilgiler için teşekkür etti ve seminerlerin devam edeceğini duyurdu.
Kaynak: Malatyahaber