Atatürk, İsmet İnönü’yü takip ettirmiş!..

Tarih
Kübra Par’ın röportajı  Cumhuriyet döneminde en ağır fatura İsmet İnönü dönemine kesilir. Tartışmalı bir çok konu var, ama benim asıl merak ettiğim, Türkiye’ye yön vermiş bu ailenin üç kuşa...
EMOJİLE

Kübra Par’ın röportajı 

Cumhuriyet döneminde en ağır fatura İsmet İnönü dönemine kesilir. Tartışmalı bir çok konu var, ama benim asıl merak ettiğim, Türkiye’ye yön vermiş bu ailenin üç kuşakta geçirdiği değişimdi. Zeynep Bilgehan, Teşvikiye’de üst kat komşum olduğundan beri bu merakım arttı. Lozan’ın 90. yıldönümünü bahane edip aradım. Rüzgarlı bir günde, Özden Toker’in Bodrum’daki yazlığında buluştuk. 

CHP milletvekili Gülsün Bilgehan’ın çocukluğu Pembe Köşk’te geçmiş. Dedesine bağlı; Mevhibe İnönü’ye karşı da büyük bir hayranlığı var. Ailenin dördüncü kuşağından olan Zeynep ise geçmişe mesafeli baktığını ve “Beyaz Türk burjuva hayatı” yaşamadığını söylüyor…

Son zamanlarda İsmet İnönü çok eleştiriliyor. Ne hissediyorsunuz?

Özden Toker: Buna alışığız. Eskiden beri Atatürk’e bir şey söylemeye korkanlar hep babama yüklenmişlerdir. Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlıyorlar. 1950’lerde meclis’te hepsinin cevabını vermiş, isteyen açıp okusun.

Lozan’ın gizli maddeleri olduğuna, 2023’te süresinin dolacağına dair bitmeyen iddialar var. 

Özden Toker: Bunu söyleyenler yanlış biliyorlar. Belgelerin hepsi basıldı, gizli madde veya süre sınırı yok.

Lozan’ın 90. Yıldönümü vesilesi ile bir sergi açılıyor. Neleri kapsayacak?

Özden Toker: Türkiye dışındaki ülkeler Lozan’da neleri tartıştı, neler yaşandı hepsini kapsayan interaktif bir sergi olacak. 8 Ekim’de Ankara’da uluslar arası bir sempozyumla açılacak. Sonra İstanbul, İzmir ve bütün Anadolu’yu gezmesini istiyoruz.

Atatürk ve İnönü’nün aralarının neden bozulduğu hep merak edildi. 1937’de o akşam neler olmuştu?

Özden Toker: Asıl sorulması gereken, kritik dönemlerde bu kadar uzun sene nasıl bir arada çalışabildikleridir!

Yollarını ayırmaları, o ilişkinin yorgunluğunun neticesi mi?

Özden Toker: Evet, çok güzel izah ettiniz. Babam birçok kez tartıştıklarını söylerdi ama Cumhurbaşkanlığı köşkünde bir akşam yemeğinde ipler kopmuş. 

Gülsün Bilgehan: Atatürk Orman Çiftliği, Lyon Konferansı, kabinedeki bir bakanın durumu ve Bomonti Bira Fabrikası gibi çeşitli konularda görüş ayrılığı yaşamışlar. Küçük damlalar birikip bardağı taşırmış… 

Son dönemde aralarının çok kötü olduğu söylenir…

Özden Toker: İsmet Paşa 1937 Eylülü’nde ayrılmış, 1938 Kasım’ında Cumhurbaşkanı olmuş. Arada geçen aylarda küs değillermiş, birbirlerine çok güzel mektuplar yazmışlar. Atatürk, yerine kimin geleceği konusunda bile babamın fikrini almış.

“ATATÜRK BABAMI TAKİP ETTİRİRDİ”

Babanızla dargın olduğu dönemde Atatürk’e kızdınız mı?

Özden Toker:  Hayır, alınganlığımız olmadı. Artık evimize gelmez olmuştu, fakat bizimle ilgilenmeye devam etmişti. Babam başbakanlıktan ayrıldıktan sonra ağabeylerim maça gitmek istemişler diye Atatürk köşkten araba ve bilet göndermişti. Yine aynı günlerde Ülkü’nün yaş günü için köşke gitmiştim. Atatürk yanıma gelip beni sevdi ve babamı sordu. Babam o günlerde viyolonsel ve İngilizce dersleri almaya başlamıştı. Hissettim ki Atatürk hepsinden haberdar! Babamın ne yaptığını, kimlerle görüştüğünü, bütün hayatımızı takip ettiği belliydi…

Nasıl takip ediyordu?

Özden Toker: Atatürk kendi yetiştirdiği özel kalem müdürü Vedit Tuzgören’in babamın yanında çalışmasını istemişti. Vedit bey evimizin müştemilatında oturur, sürekli bizimle zaman geçirirdi. Atatürk zaman zaman onu köşke çağırırdı. Vedit bey eve döndüğünde babama bir şeyler anlatırdı. Bir nevi aralarındaki ajandı yani!

O aylarda başka ilginç bir şey olmuş muydu?

Özden Toker:  Ayrılıktan sonra babamla ilişkisi olan ortak arkadaşlarını Atatürk sofraya daha çok çağırmaya başlamış. İlginç bir oyun hikayesi vardır. Atatürk bir akşam müşterek bir arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Arkadaşı oyunu kaybetmiş ve “paşam benim param kalmadı” demiş. Bunun üzerine Atatürk yaverine bir pusula yazdırıp babamdan para istemesini söylemiş. Babam parayı göndermiş ama pusulaya “Atatürk’le oyun oynarken benden mi izin aldın ki para istiyorsun!” yazmış. Yani ayrı oldukları dönemde dahi şakalaşmaları devam etmişti.

Siyasi ilişkileri bitse dahi dostlukları devam etti diyorsunuz…

Özden Toker: Evet. O senenin Aralık ayında babam rahatsızlanmıştı. Atatürk yurt dışındaydı. Dönünce Vedit Bey’e bir mektup yazarak geçmiş olsun dilemiş ve hanımlara rahatsızlık vermemek için gelmek istemediğini söylemiş. O hastalandığında da babam yanına gitmek istemiş ama Atatürk gelme, ben Ankara’ya geleceğim diyerek Dolmabahçe’deki entrikalardan onu uzak tutmak istemiş. Babam uzakta kalsın, Cumhurbaşkanı olarak sırasını beklesin istemiş. Öldüğünde de başucundaki çekmeceden babamın mektupları çıkmış.

Gülsün Bilgehan: Paşa dedem Cumhurbaşkanı seçildiğinde anneannem sevinmek bir kenara, Atatürk’ün ölümüne ağlıyor, yas tutuyormuş.

Atatürk ölüm döşeğindeyken, babanızın öldüğünü zannederek size miras bıraktığı da söyleniyor.

Özden Toker: Hayır, sadece bana ve iki kardeşime yüksek eğitim paramızı bırakmış. O parayı da kullanmadık zaten. Son dakikaya kadar haberleşmişler, öldüğünü düşünmemiştir.

Gülsün Bilgehan: Öldüğünü zannetmiş de olabilir çünkü ikisi de hastalarmış. Öyle olsa dahi bir şefkat duygusuyla çocukları ortada kalmasın istemiş.

RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!.. 

Habertürk