Susan Buck Umran’a Konuştu

Kitap
‘Ümmetin uzun soluklu yürüyüşü’ sloganıyla yoluna devam eden Umran dergisi yine güzel bir çalışmayla geldi karşımıza. Son sayısında (Aralık 2011) Asrın İdraki ve İslam&...
EMOJİLE

‘Ümmetin uzun soluklu yürüyüşü’ sloganıyla yoluna devam eden Umran dergisi yine güzel bir çalışmayla geldi karşımıza. Son sayısında (Aralık 2011) Asrın İdraki ve İslam –Modernlik, İslamcılık ve Eleştirel Teori- kapakUmran dergisi 2011 Aralık konusuyla çıkan dergi, konuyla ilgili birkaç söyleşiyi de sayfalarında barındırıyor. Bunlar arasında en dikkat çekeni de hiç kuşkusuz Eleştirel Teori ile İslamcılığın eş zamanlı ve aynı kritize biçimlerine sahip olarak okunabileceğini söyleyen akademisyen Susan Buck-Morss ile Asım Öz’ün yaptığı söyleşi.

Akademi’de Batılı olmayanlara yer yok

ABD’li bir akademisyen olan Susan Buck-Morss, Cornell Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde siyaset felsefesi ve toplumsal teori dersleri ile Sanat Tarihi bölümünde de görsel kültür dersleri vermekte. Küresel Bir Karşı Kültür (Versus yay., 2007) adlı kitabında  kısmen Eleştirel Teori ile İslamcılık karşılaştırması yapmakta ve her iki düşünsel tavrı modernite karşısındaki duruşları nedeniyle benzer görmektedir.

İslamcılık üzerine çalışmaya 11 Eylül eylemleri sonrasında başladığını kaydediyor Morss. Çalışmaya başladığında çok zorlandığını dile getiren Morss, kendi sahası olan siyaset teorisi derslerinde bir kural olarak Batılı olmayan siyaset felsefecilerinin tanıtılmadığını, ki kendisi bir akademisyen olmasına rağmen o bile o zamana kadar yeterli birikime sahip değildir [E.K.], bunun akademiye ait yaklaşımı temsil ettiğini de not ediyor.

İslamcılığı nasıl okuyor?

İslamcılığı nasıl tanımladığına dair sorulan bir soruda Morss hiç çekinmeden şu tanımı yapmakta: “İslamcılık terörizm değildir. İslam’ın sömürgecilik sonrası/postkolonyal bir bağlamda siyasallaşmasıdır, Batılı siyasi ve kültürel normların hegemonyasına meydan okuyan bir biçimde sosyal adalet, meşru güç ve ahlakî yaşam konularını ele alan güncel bir muhalefet ve tartışma söylemidir.

İslamcılığın söylemsel alanını keşfe başladıktan sonra okuduğu Müslümanlar/İslamcılar arasında akla ilk gelenler şöyle: Seyyid Kutup, Ali Şeriati, Ayetullah Humeyni, M. Muhammed Taha, Raşid Gannusi, Tarık Ramazan, Fethullah Gülen ve Şeyh Üsame Bin Ladin (özellikle konuşmalarının tercümeleri).

Müslüman/İslamcı kadınların eleştirel teoriye katkısıSusan Buck-Morss, Küresel Bir Karşı Kültür

Susan Buck-Morss’un Küresel Bir Karşı Kültür adlı yapıtına dair düşüncelerinin 11 Eylül öncesine kadar olmadığını söyleyip şunu ilave ediyor: Gelecekte yani ‘şimdiki’ zaman geçtiğinde politik/felsefî olarak İslamcılık, Aydınlanma ve Modernite eleştirisi ‘Critique’ ile öne çıkan Eleştirel Teori ile birlikte düşünülebilir.  Bu hiç kuşkusuz Frankfurt Okulu ile İslamcılığı ister istemez eş zamanlı okumayı/ değerlendirmeyi de beraberinde getiriyor.

Morss’un Müslüman kadınların eleştirel teori ile nasıl bir paralelliğe sahip olduklarına dair bir soruya verdiği cevap oldukça ilginç. Zira verdiği örneği kaç Müslüman hanım yerine getirebilir, çok da emin değilim: Eğitimli kadınlar burka giymeyi yahut peçe takmayı –Türkiye bağlamında ise başörtüsü takmayı- seçerek normlara karşı geldiklerinde, katılmaları beklenen batılı elitle görsel özdeşleşmeyi reddetmektedirler. Arkaik geçmişe kayıp geri düşmekten çok, bu kadınlar batı-tarzı modernitenin maddi faydalarının asla ulaşmadığı elit olmayan Müslüman erkekler ve kadınlarla halkçı bir dayanışmayı ifade ediyormuş gibi görünebilirler, aynı zamanda da kültür endüstrisinin kadınların bedenlerini ‘şey’leştirmesine/metalaştırmasına karşı kendi eleştirilerini ortaya koyarlar.

Davutoğlu’dan Bobby Sayyid’e birçok isim

Tüm bunlarla beraber Susan Buck-Morss’un söyledikleri dikkate değer. Sadece Seyyid Kutup, Ali Şeriati, Ayetullah Humeyni, M. Muhammed Taha ve benzerleri değil Davutoğlu’ndan Bobby Sayyid’e kadar birçok güncel isim de söyleşide gündeme getirilenlerden.

Umran dergisine arşivlik bu sayısı için uzun ve hayırlı ömürler duasıyla…

Dünya Bizim