Mart ayında yeni çıkan kitaplar

Kitap
DÜŞÜNCEDE DEVRİM-KÜRŞAD ATALAR Düşüncede Devrim, her biri bir tezi konu edinen on ana başlıktan oluşmaktadır. Öne sürülen her tez, temelde ayrı bir konuda ortaya atılmışsa da, yazıların tümü incelendi...
EMOJİLE

DÜŞÜNCEDE DEVRİM-KÜRŞAD ATALAR

MartDüşüncede Devrim, her biri bir tezi konu edinen on ana başlıktan oluşmaktadır. Öne sürülen her tez, temelde ayrı bir konuda ortaya atılmışsa da, yazıların tümü incelendiğinde, kitapta belli bir konu bütünlüğü olduğu fark edilecektir. Radikal eleştirileriyle tanıdığımız Kürşad Atalar, kitabında yirminci yüzyılda Müslümanların en fazla tartıştığı konulara el atıyor. Bilgi, gerçeklik, hikmet, sünnetullah, tasavvuf, kader gibi kavramlardan siyaset, sivil toplum ve İslâmî hareket gibi pratikle yakından ilgili konulara kadar ayrıntılı bir biçimde tartışıyor. Kürşad Atalar, İslâmcılığın sistematik araçları çerçevesinde 1990’larda gündeme dâhil olan pek çok liberal metin ve düşünürün eleştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Kitaba ad olarak ilk makalenin başlığının seçilmesi ise, bilinçli bir tercihten kaynaklanır. Zira kitabın her bölümünde üzerinde hassasiyetle durulan konu, gündelik hayatta bir devrimin gerçekleşmesinin ancak düşüncede devrimin gerçekleşmesine bağlı olduğudur. Kitabın sonunda yer alan İslâmî hareket konulu makale düşünsel devrimi gerçekleştiren Müslümanların, pratik alanda üzerlerine düşenleri nasıl yerine getireceklerine dair öneriler sunmaktadır. Kürşad Atalar’ın, Düşüncede Devrim’de ileri sürdüğü tezlerin İslâmcılığın teorik ve pratik yeniden inşası ve düşüncenin doğru mecralarda ilerleyişinin sağlanması açısından mutlaka okunması ve derinlemesine irdelenip tartışılması gerekiyor.

Batı’nın Müslüman toplumlara yönelik siyasi, askeri ve kültürel tehdit ve işgaliyle ortaya çıkan kriz, farklı tepkileri doğurmuş ve bu tepkiler, İslam coğrafyasının merkezi bölgelerinden başlamak üzere birçok ülkede farklı vurgulara sahip çözümler ve programlar geliştiren dini oluşumların ve hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

 

ÇAĞDAŞ İSLAMİ AKIMLAR- Mehmet Ali Büyükkara 

Bir ders kitabı olarak hazırlanan Çağdaş İslami Akımlar, son iki asırda ortaya çıkan İslami oluşum ve hareketleri sadece tanıtmakla kalmayıp onların tepki ve tavırlarını anlamak üzere kuşatıcı bir teorik çerçeve ve tasnif sunmakta, nasların yorumundan siyasete, fıkıh ve mezheplerden tasavvuf ve tarikatlara, eğitim ve bilime kadar birçok konuda ortaya koydukları görüş, tavır ve uygulamalara yön veren temel yaklaşımlarına işaret etmektedir.

 

HANZALA- NACİ EL-ALİ (Yeni Baskı)

“Naci sade fakat mucizevidir, tıpkı bir somun ekmek gibi. Temiz bir insan, en komplike radardan bile daha yoğun bir hassasiyete sahiptir. Her türlü ihlali ve saldırganlık teşebbüsünü açık ve net bir biçimde kaydeder. Çünkü olağanüstü bir ferasete ve engin bir trajedi tecrübesine sahiptir. (…) Naci’nin Filistinlisi, sırf veraset yoluyla Filistinli olanlar değildir. Naci’nin bakışında tüm yoksullar Filistinlidir. Tüm mazlumlar, ezilenler, kuşatılanlar, gelecek ve devrim… Hepsi Filistinlidir.”

 

İSTANBUL BALIK KÜLTÜRÜ-Asaf Muammer

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derdi eskiler. Doğrudur. Ama bazen şaşırtıcı unutulmuşluklara şahit oluyoruz; Kandilli’deki Edip Efendi Yalısı’nın yarım yüzyıl önceki mukimi Asaf Muammer gibi… Kendisi romancı, hikâyeci, ressam, gazeteci, siyasetçi… Ve İstanbul’a dair dikkat çekici hassasiyetlere sahip usta bir balıkçı.

Bu kitap, hem bu unutulmuşluk perdesini bir parça olsun aralamak hem de İstanbul balık kültürüne katkıda bulunmak maksadıyla Asaf Muammer Bey’in kaleme aldığı bazı yazıları ve kendisiyle yapılan röportajları bir araya getirmektedir.

Kitap, İstanbul kültürünün alamet-i farikası olan özelliklerden bir tanesini, maalesef artık büyük ölçüde yitirdiğimiz leziz balıklarını hatırlatmanın yanında balıkçılık mesleğinin inceliklerine de değiniyor. Aynı zamanda balıkçı pazarındaki ve piyasasındaki işleyişe dair ipuçlarını yakalayabileceğimiz sıcak sohbetler yer yer dertleşmeye,  yer yer tatlı atışmalara evriliyor. Eski Boğaziçi’nin günlük hayatına dair samimi anıların da yer aldığı bu yazılar, görsel malzemeleriyle belgesel tadını ihtiva ediyor.

 

YENİ ORTADOĞU ARAP DÜNYASINDA PROTESTO VE DEVRİM

İyidüşün Yayınları, Ortadoğu Kitaplığı serisinden yeni bir kitabını yayınladı. “Yeni Ortadoğu: Arap Dünyasında Protesto ve Devrim” ismini taşıyan kitap, dünyanın önde gelen Ortadoğu bilim insanlarının katkılarını içeren 560 sayfalık hacimli bir kitap.

Kitabın editörlüğünü, London School of Economics Ortadoğu Merkezi kurucusu Fawaz A. Gerges yapıyor. Türkiye’de akademik ve basın çevrelerinde iyi tanınan, sık sık El Cezire İngilizce ve Arapça kanallarında yorumlarına rastlanılan Gerges, Lübnan asıllı bir Amerikalı akademisyen ve yazar.

Kitapta Arap dünyasındaki sosyal ve siyasal sarsıntı, toplam 21 makalede tüm yönleriyle ele alınıyor. Kitaba katkıda bulunanlar arasında LSE, Kahire Amerikan Üniversitesi, SOAS, Oxford, Harvard, Cornell ve Michigan gibi üniversitelerden bilim insanları ve araştırmacılar var. Kitapta makaleleri yer alan tüm isimler şöyle:

Lisa Anderson, Juan Cole, Ali Kadri, Rami Zurayk, Anna Gough, Charles Tripp, John Chalcraft, Philippe Droz-Vincent, Sami Zubaida, John T. Sidel, Roger Owen, Sadık el Azm, Gabriele vom Bruck, Atıf Elvezir, Benjamin Wiacek, Kerim Mezran, Kristian Coates Ulrichsen, Medevi el Raşid, Avi Shlaim, Muhammed Eyüp, William B. Quandt, Federica Bicchi ve Valerie Bunce.

 

İSLAM’DA YÖNETİM BİÇİMİ-MUHAMMED ESED

Muhammed Esed, Kur’an ve sahih hadislerden çıkaracağımız açık ve kesin siyasal ilkelerin olduğunu; ama belirli bir İslami yönetim biçiminin öngörülmediğini belirtmektedir. Bunun için de İslam toplumunun kollektif iradesini ifade eden İslam Devleti’nin belirli tek bir şeklinin olmadığını, zaman ve şartlara bağlı olarak birçok içtihadi şekillerinin olabileceğini ifade etmektedir.

Sorunun, despotik yaklaşımları meşrulaştıran, kadını siyasal yaşamdan tecrit eden, ilk hilafet dönemini biçimsel olarak sembolleştiren yüzeysel yaklaşımlarla çözülemeyeceğini belirten Esed; çözümün halkın dini duygularını okşamak için İslam’ı devlet dini ilan ederken veya “Din İşleri Başkanlığı” gibi kurumlar oluştururken bile anayasal ilkeleri batılı parlamenter demokrasilere öykünerek belirleyen taklitçi ve laik tutum ve anlayışlardan da beklenilemiyeceğini vurgulamaktadır.

Esed’e göre İslam Devleti; kabile, ulus, vatan gibi bağların değil; iyilik, hak ve adalet gibi vahyi değerler üzerine bina edilen toplumsal kardeşlik zemini esas alan ve bu zeminin üzerine kurulan İslam toplumunun siyasal birliğidir.

Bu kitap, ‘İslami Yönetim Biçimi’ hakkında düşünce ve yaklaşımlarımıza ciddi açılımlar sağlayacak önemli tartışma başlıkları açıyor.

 

KEDRA-MEHLİKA DÜLGER

Bir hafta gibi kısa bir sürede ikinci bakısı yayınlanan, Psikolog Mehlika Dülger’in ilk romanı KEDRA, bir içsel yolculuk romanı olarak dikkat çekerken, her bir kitabının arka kapağına iliştirilmiş kişiye dair mesaj kartları ile de okura adeta “hiçbir şey tesadüf değildir” dedirtiyor.

Kitabın felsefesini “Gölgedeki karanlığınla buluşmazsan, yaşam her daim içinde yarım kalır” olarak tanımlayan Psikolog Mehlika Dülger, “KEDRA’da, psikoloji bilimi ve spritüel bilinç, roman örgüsünde el ele yürüyor. Kitap, okurun kendi içine dönme yolculuğunda, okura terapist olarak eşlik ediyor” diyor.

Okur ile yazar arasında özel bir bağ kurduran, okura kendini özel hissettiren mesaj kartları

Tüm Türkiye’de satışta olan KEDRA’nın her birinin arka kapağında, yazarın okuyucu için yazdığı bir mesaj kartı yer alıyor. Mehlika Dülger bu mesaj kartları ile ilgili; “ilk kitabını çıkaran bir yazar olarak, kitabın arka iç kapağının içine hazırladığım kişisel mesajlar ile bir farklılık yaratmak istedim. Okurumla bu yolla, ilk bağı daha kolay kurabileceğime inandım. Okurumun kendini özel hissetme ihtiyacına dokunmak ve kendinden bir parça bulmasını arzu ettim. Sanırım biraz da okurumun içindeki çocuğa dokunarak eğlence katmak istedim” diyor.

Kartların rastgele değil; psikodramanın sezgisel bilgi ve aile diziminin enerji alanlarından faydalanarak hazırlandığına dikkat çeken Psikolog Mehlika Dülger, kartların tekrar etme olasılığı %5-8 arası. Baskılara göre bu olasılık değişiklik gösterdi. İlk haftada ikinci baskıya girdi Kedra. Seçtiğim kart adetleri de bu prensiplere göre oluşturuldu. Bana göre hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Bir şekilde mesajların okura dokunacağını biliyordum. Okurlarım, kartlar hayatlarıyla paralellik gösterdiğinde şaşırıyorlar. Bense sadece tebessüm ediyorum” diyor.

Çağımızın en büyük problemi boşluk duygusu

Yazar KEDRA ile ilgili, “arafın mührünü açmış, şu anda çağımızın en büyük problemi olan insanların içindeki hiçbir şeyle dolmayan “boşluk” duygusunun arka alanındaki anlamı bir harita gibi açarak, konunun can damarına dokunmuştur. Boşluk duygusu çevremizin, toplumun bize vermek istediği şekil ve yaradılışımız arasındaki mesafede gezinir diğer bir deyişle; sandığımız kişi ile olan arasında… Bu mesafe ne kadar fazlaysa bu duygu o kadar fazla, ne kadar az ise de bu duygu o kadar azdır. Bu mesafede, “boşluk” duygusu dediğimiz şey “kişinin geçmişte karşılanmamış ihtiyaçlarının, bedende bıraktığı yoksunluk hissidir.” Bu yoksunluğu zamanı geldiğinde bir mücevhere dönüşecek “kara tohum” olarak görüyorum. Bu kara tohumla, içimizdeki yoksunluğu telafi etmek üzerine bir hayat planı yaratırız. Yaşamda ilişkilerimiz, işimiz, arkadaşlarımız bu plana uygun, bilinçdışı seçilir ve sağlıklı bir ego gelişimi için bu gereklidir. Bu kabuğun altında yaşam içinde kaynaklarımızı geliştiririz. Bu seçimler hayattaki bağlarımızı oluşturur zamanla. Bazı bağlar yaradılışımızla uyumlu olmaz ise, bir süre sonra, bazı bağlar, ağırlık yaratmaya başlayabilir. Burada kişi kendine dönüp, revize yapması gereken noktaları tespit etmelidir. Oysa kişi eğrelti güvenliğine yaslanarak, dışarı odaklanıp; işini, eşini, çocuğunu, toplumu vb. değiştirmeye çalışarak kurban hikayesine saplanabilir ve içindeki karanlıkla yüzleşemediği için, içsel çocuğun senaryosuna bağlı bir hayat yaşayabilir. Aslında, böyle anlar dışarıyı değiştiremediğimiz için içimizdeki “boşluk duygusu”yla temas etmek için fırsattır. Bağlarımızın ağırlaştığı, aynı şeyleri tekrar tekrar yaşadığımız noktada, aynada kendimize çıplak olarak bakabilmeliyiz. Kendimize “Ne istiyorum? Ne istemiyorum? Neye ihtiyacım var? Bu ihtiyaçlarımı nasıl karşılaşırım?” gibi sorular sorup, bu sorulara dürüstçe cevap verip, verdiğimiz cevapların sorumluluğunu bir yetişkin olarak taşıyabilmeliyiz.

Boşluk duygusu, olumsuz bir duygu gibi görünmesine rağmen; aslında kendimizle bağ kurduğumuz alana kapı açar. Aynı zamanda yaşam enerjimizle bağlıdır. Bu duygu bize hayatta üretme, değişme gücü verir ve bu alana doğru olarak bakabilirsek; yavaş yavaş kendimize, yaradışımıza yaklaşırız.” diyor.

 

HER ŞEY-NİCOLA YOON

Nicola Yoon’un New York Times çok satan kitaplar listesinde 1 numara olan ve Pena Yayınları’ndan çıkan kitabı “Her Şey”, balon çocuk Madeleine Whittier’ın hikayesini anlatıyor. Okuyuculara eşsiz ve güzel bir okuma deneyimi sunmak isteyen Yoon romanında, umut ve hayallerle sarılı bu aşk hikâyesini özgün çizimleriyle iç içe geçiyor.

Bağışıklık sistemi çok düşük olduğu için evinden çıkamayan, eğitimini dahi evinde alan Madeleine, ne kadar umutsuz gözükse de hayallerinden hiçbir zaman vazgeçmez. Bir yandan hastalanmasından korkan annesiyle mücadele eden Madeleine, diğer yandan da hayatının aşkı Olly’yle karşılaşır. Birbirine âşık bu iki genç, önlerine çıkan tüm engelleri birlikte aşmaya karar verir.

Maddie ve Olly’nin umut ve hayallerle sarılı aşk hikâyesini tüm riskleriyle, acı, tatlı ve cesur bir şekilde anlatan Nicola Yoon okurlarına ellerinden bırakamayacağı özgün ve eşsiz bir okuma deneyimi sunuyor.

 

RADİKAL DEMOKRASİ

Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından yayımlanan, Radikal Demokrasi: Kitlenin Biyopolitikası, Halkın Hegemonyası adlı kitap raflardaki yerini aldı. Aristotales Üniversitesi Hukuk, Ekonomi ve Siyaset Bilimi Fakültesi’nde siyaset teorisi dersleri veren Alexandros Kioupkiolis, Aristotales Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden doktora öğrencisi Giorgos Katsambekis’in derlediği, Esma Kartal ve Hayrullah Doğan tarafından Türkçeye kazandırılan kitap alanlarında söz sahibi isimlerin kaleme aldığı on farklı bölümden oluşuyor.

Kitlesel hareketler çağdaş siyasetin kalıcı bir özelliği haline geldi. Halk ayaklanmaları ve “sivil toplum”un yükselişi artık Doğu Avrupa, Latin Amerika ve dünyanın birçok yerinde otoriter rejimlerin sonu olarak kabul ediliyor ve daha çok araştırılıyor.

Yakın zamanda dünyada çok konuşulan “Arap Baharı”, “İspanyol indignados”, “Yunan aganaktismenoi” ve “Occupy” hareketleri aslında benzer özellikler gösteriyor: Hepsi sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyor, kendi kendine organize olup eylemlerini sürdüren doğrudan demokratik bir katılım sağlıyor. Hem lidersiz hem de sosyolojik ve ideolojik açıdan heterojen olan bu hareketlerin hepsi sabit gündemleri ve ideolojileri reddediyor.

Radikal Demokrasi: Kitlenin Biyopolitikası, Halkın Hegemonyası kitabının yazarları da post-Marksizmin analitik araçlarını kullanarak bu hareketleri mercek altına alıyor.

Bu bağlamda da son dönemdeki eylemler etrafında gelişen yenilikçi pratikleri ve fikirleri detaylı bir şekilde inceleyip bunların demokrasiyi yeniden canlandırma potansiyellerini tartışıyorlar.

 

ERDEME DÖNÜŞ-ALİ AYTEN

Erdemler üzerine yapılan çalışmalar, ahlâk ile sağlık arasında kuvvetli bir bağ kurulmasını sağlamıştır. Tarihsel sürece bakıldığında, binlerce yıldır kadim geleneklerde bireyin hayatı yaşama tarzının onun sağlığına olumlu ya da olumsuz şekilde yansıyabileceği ifade edilmiştir. Günümüzde özellikle pozitif psikoloji yaklaşımıyla bu kadim geleneklerin bakış açısının yeniden gözden geçirilmesi yararlı görülmüş ve bu çerçevede pek çok çalışma yapılmıştır. Bu bağlamda gerek sağlık davranışları erdem ilişkisine gerekse sağlık (fiziksel ve psikolojik) ile erdem ilişkisine dair yapılan çalışmalarda, dinî ya da felsefî olsun kadim geleneklere atıf zorunlu bir hale gelmiştir. Bu kitap erdem, sağlık ve mutluluk ilişkisini pozitif psikoloji, transpersonel psikoloji ve İslâmî psikoloji yaklaşımları çerçevesinde tartışmaktadır. Affedebilmenin, alçakgönüllülüğün, şükrün ve yardımseverliğin mutluluk ve sağlığa olabilecek muhtemel katkıları üzerinde durmaktadır.

 

KALEM HAKKI-OSMAN BAYRAKTAR

Bilgiyi bulmak için sadece hatırlamamız yetmez. Araya derin bir unutuş girmiştir çünkü. Öncelikle bu bilgiden birilerinin bizi haberdar etmesi gerekir. Osman Bayraktar, bu ifadenin bir izahati olarak okunabilecek denemelerinde önce vahiy akabinde sanat ve edebiyat sonrasında ise düşünce ırmaklarından bahisle insanın hayat, ölüm, sınav içindeki konumlanışını anlamlandırıyor. İnsanın yeniden şekillendiği bu çağa Osman Bayraktar’ın üslubuyla bir itiraz ve bir teklif; Kalem Hakkı…

KARA-CEMAL ŞAKAR

Cemal Şakar kara sözler yazıyor yaşanan hayat, yaşadığımız hayat, yaşattığımız hayat, yaşanmasına mani olmadığımız hayat hakkında. Acının, kederin, mutsuzluğun, çaresizliğin, elleri ile başını bir mengene misali sıkıştıran insanların hikayelerini anlatıyor. Onlara dışarıdan değil içeriden bakıyor. Kara gözlerle bakıyor. Karanlığa bakar gibi bakıyor. Yaralıyor.

KUĞU BOYNU-AYŞEGÜL GENÇ

Ayşegül Genç, Kuğu Boynu’nda bir saatin kadranını esas alarak hayatın döngüsünü okurlarının kalplerini kanatacak bir hikayeye dönüştürüyor. Maden kazasında vefat eden babasının ardından İstanbul’a yerleşen Mualla, onu gözeten eski bir mühendis Atilla, antika bir saatin peşindeki Metin, duvarın içinden gelen tik taklar ve Bülent, Celalli saatçi ve akıp duran zaman romanın karakterleri. Her şey yarım kalırken, tamamlanıyor romanda. Her şey tamamlanırken bir şeyler eksiliyor. Kuğu Boynu Ayşegül Genç’in Ölü Serçe Dönemeci ve Çile Kırgını’ndan sonraki üçüncü romanı.

MU’TEZİLE VE AHLÂKKadı: Abdulcebbar Örneği-ABDUNNASIR SÜT

İslâm düşünce tarihine yön veren isimlerin düşünce ve kültür dünyamıza yaptıkları katkıları bilmek ve anlamak önemlidir. Bu konuda her türlü önyargıdan arınmış çalışmalara ihtiyaç olduğu âşikârdır. İslâm düşünce tarihinde, özellikle kelâm sahasında ciddi bir literatür oluşturan Mu‘tezile, ahlâk konusunun temel terimlerini fazlaca değerlendiren ve tartışan bir ekoldür. İlahi fiilleri ahlâkî bir değerlendirmeyle ele alan; kader, irade, kudret, husun ve kubuh, salah ve aslah gibi konuları hem akılcı hem de ahlâkî bir bakış açısıyla irdeler. Bu çalışma, Kadı Abdülcebbar örneğinde Mu’tezile’nin ahlâk anlayışını masaya yatırmakta ve tüm yönleriyle okura yansıtmaya çabalamaktadır…

 

ÇOCUK KALBİ-EDMOND de AMICIS (Yeni Baskı)

Kibirli bir çocuk olan Carlo Nobis, dün sabah Betti ile kavga etti.Betti’nin kömürcünün yanında çalışan babası için :

-Senin baban dilenci kılıklı, dedi.Betti, öğle yemeği için eve gittiğinde babasına o sözleri aynen aktarmış.Kısa boylu,eli yüzü kapkara bir adam olan kömürcü, oğlunun elinden tutuğu gibi okula geldi.

Öğretmene derdini anlatırken hepimiz susumuş onu dinliyorduk.Nobis’in babsı okuldaydı. Her zamanki gibi kapının eşiğinde durmuş oğlunun paltosunu çıkarmaya çalışıyordu.Bir ara kendi adının geçtiğini duydu.Öğretmenden açıklama istedi. 

-Bu işiçi vatandaş, buraya oğlunuzu şikayet etmeye gelmiş.Çünkü oğlunuz  Carlo onun oğluna « Senin baban,dilenci kılıklı ! »demiş. Busözleri duyunca Nois’in babasının alnı kıştı.Yüzü hafifçe kızardı Çocuğuna dönerek sordu,öğretmen.

_o sözleri gerçekten söyledin mi ?

 

ALEVÎLİK-BEKTÂŞÎLİK GELENEĞİ VE İSLÂM-SIDDIK KORKMAZ

Türkiye gibi, çok-kültürlü, çok-dilli, çok-mezhepli, imparatorluk mirası topraklar üzerine kurulmuş bir ülkede, bu farklılık ve çeşitlilik doğru anlaşılması gereken pek çok nokta vardır. Alevilik ve İslâm, tarihsel bir miras olarak bu toprakların önemli tartışma maddelerinden biridir. Çoğu zaman aklıselimden uzak yaklaşımlar ve bilgisizlikten kaynaklanan hatalı yorumlar, toplumun farklı kesimleri arasında uçurumların açılmasına veya daha da büyümesine neden olur. Sıddık Korkmaz bu kitapta, bilimsel bir objektiflikle Alevilik-Bektaşilik geleneğini ve bu geleneklerin hakim İslâm anlayışıyla ilişkisini ortaya koyarak, yatağından saptırılmaya çalışılan bir suyun doğru şekilde akmasına yardımcı olmaya çalışmakta…

 

EŞ‘ARÎ KELÂMI: El-Lüma‘ fi’r-red alâ ehli’z-zeyğ ve’l-bida‘-EBÜ’L-HASAN el-EŞ‘ARÎ

Ehl-i Sünnet kelâm düşüncesinin iki ana ekolünden birinin kurucusu olarak kabul edilen İmam Eş‘arî’nin kelâm yöntemi ve itikadî görüşlerini ihtiva eden el-Lüma‘, aynı zamanda yazarın öğrenci ve takipçileri tarafından başvurulan temel bir kaynak niteliğindedir. Elinizdeki eser, Kılıç Aslan Mavil ve Hikmet Yağlı Mavil tarafından bir takdim, müellif ve eserleri hakkında ayrıntılı bilgi içerir bir giriş ile birlikte Türk okurunun istifadesine sunulmuştur.

 

Kızıma Dinini Öğretiyorum-Oğluma Dinini Öğretiyorum-Mine İzgi

Mine İzgi’nin hazırladığı bu iki kitap çalışması ne bir ilmihal kitabı, ne de bir din kitabıdır. Dinin nasıl anlatılması gerektiği üzerine bütüncül bir yaklaşımla “Niçin” sorusuna “Nasıl” cevabı vermeye çalışan, yol aralayıcı bir çalışmadır. 

Bu yol aralamada ilk maddenin eğitim olduğu kaygısını taşıdığı için, çocuklarımıza dinin nasıl anlatılması konusunda kaynak kitaplardır. Anne babalar için çocuk eğitiminde rehber oluşturabilecek önemli bilgilere sahip kitaplardır.

Türdav Yayınlarından çıkan bu eserlerde Mine İzgi’nin kaleme aldığı, Anne babaların kızlarını ve oğullarını eğitirken nelerle karşılaştıkları ve bu zorlukları nasıl aşması gerektiği, çocukları geleceğe nasıl hazırlamamız gerektiği detaylı bir şekilde anlatılmakta, anne ve babalara yol göstermektedir.

 

BÜTÜN YÖNLERİYLE HAC

İslamiyet adına icra edilen, en gözle görülür bir ibadet olan hac, sosyo-kültürel, akidevî, ilmî, hatta siyasî yönleriyle “komple bir ibadet” olma özelliğine sahiptir. Haccın ne zaman ve nasıl eda edileceği ile ilgili tartışmalar, konunun bir ilmî toplantıda bütün yönleriyle ele alınıp müzakere edilmesini ihtiyaç hâline getirmiştir. Bu bakımdan, Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi ve İslâmî İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından “Bütün Yönleriyle HAC” konulu Tartışmalı İlmî Toplantı, Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda 23-24 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Toplantıya katılan ilim adamlarının sunduğu tebliğ ve müzakereler, kapanış ve değerlendirme metinleri bir araya getirilerek bu eserde neşredilmiştir.