Şubat ayı yeni çıkan kitaplar açısından oldukça bereketli geçti. Yeni kitaplar ve raflardaki yerini alırken, baskısı tükenmiş pek çok eser yeni baskısıyla okuyucuyla buluştu. Şubat ayında çıkan diğer kitaplara ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz..
KÜRE YAYINLARI
Modernliğin Eşiğinde Bir Osmanlı Şehri: HALEP, Abraham Marcus, Çev: Mehmet Emin Baş, 471 sayfa, 32 TL
Modern öncesi Ortadoğu toplumunun portresini sunan bu çalışma Halep’in bölgede modernleşmenin başlangıcından önceki hayati yüzyılına ışık tutuyor.
Toplumsal hayatın pek çok yönünü irdeleyen bu çığır açıcı kitap, 18. yüzyılın gündelik hayatını canlı bir şekilde resmediyor. Bir yandan da, “modern öncesi”, “İslami” ve “geleneksel” toplum şeklindeki genel geçer yargılarımızın ne kadar temelsiz olduğunu gözler önüne seriyor.
“Osmanlı dönemi şehirli Müslümanlarının dünya görüşünü ya da Akdeniz’in Müslüman şehirlerinin işleyişini, lisans öğrencilerine ve konunun uzmanı olmayanlara tanıtma işini bundan daha iyi yapacak bir kitap düşünemiyorum.”
Bruce Masters, International Journal of Middle East Studies
“Ortadoğu’ nun sosyal tarihinin yazımında standart belirleyici bir kitap.”
Abdul-Karim Rafeq, Journal of the American Oriental Society
“Hem kullandığı kaynak türü, hem meseleleri irdelemedeki derinliği ve hem de ulaştığı somut ve özgün sonuçlar bakımından son derece önemli bir yerel tarih çalışması.”
Ira Lapidus, Journal of Interdisciplinary History
“Tam anlamıyla bilimsel bir başarı… Osmanlı Arap topraklarının toplumsal tarihi literatürüne mükemmel bir katkı…”
Michael Roemer, Turkish Studies Association Bulletin.
KLASİK YAYINLARI
İslam Mantık Tarihi, Tony Street, Derleyen ve Çev: Harun Kuşlu, 192 sayfa, 22 TL
İslâm Mantık Tarihi adıyla yayına hazırlanan elinizdeki derleme, alana yönelik küçük bir katkı olması amacıyla, Cambridge Üniversitesi öğretim üyesi Tony Street’in İslâm mantık teorilerine dair yazılarından oluşturulmuştur. Derlemenin ilk yazısı, 750-1350 tarihleri arasında meşşâî gelenek içerisinde kaleme alınan Arapça mantık eserlerine dayanarak bir İslâm mantık tarihi sunmakta, özellikle de mantıkla ilgili en ilgi çekici görüşlerin ortaya atıldığı İbn Sînâ sonrası mantıkçıların görüşleri üzerinde durmaktadır.
Bu yazıyı, sırasıyla İbn Sînâ, Fahreddin Râzî ve Nasîruddin et-Tûsî hakkındaki yazılar izlemektedir. İbn Sînâ hakkındaki çalışma filozofun yüklemli modal kıyasları hakkında bir taslak sunmakta ve sonraki mantıkçıların İbn Sînâ’nın sistemine yönelik cevaplarını ele almaktadır. Fahreddin Râzî yazısı ise “Fahreddin Râzî’nin İbn Sînâ mantığına yönelik yapıcı eleştirilerini” ele almaktadır. Derlemenin son yazısı İbn Sînâ ile Nasîruddin et-Tûsî’nin mutlak önermeler hakkındaki görüşlerini anlatmaktadır. Bu yazı, İbn Sînâ’nın Aristoteles’ten farklı olan mutlak önermeyi ele alış biçimini ve Tûsî’nin buna yönelik tutumunu işlemektedir.
Böylece kitap, genel olarak İslâm mantık tarihini ele alan bir yazı ile farklı mantıkçılara odaklanmış üç yazıdan oluşmaktadır. Kitabın, öncelikle mantık alanında çalışanlar olmak üzere İslâm felsefesi ve bu felsefe içinde üretilen mantık teorilerine ilgili duyan herkese faydalı olmasını diliyoruz.
Akıl ve Ahlak, Aristoteles ve Fârâbi’de Ahlâkın Kaynağı, Hümeyra Özturan, 254 Sayfa, 20 TL
Hayatımız boyunca, “Bu yaptığın hiç adil değil”, “Ali kötü bir insandır” gibi sayısız ahlâki yargılarda bulunuruz. Peki “iyi” ve “kötü”yü belirleyen temel şey nedir? Bir şeyi “iyi” yahut “kötü” yapan hangi ölçüttür ve bu ölçütü koyan kimdir? Akıl mı, Tanrı mı, tabiat mı, duygular mı? Bu sorular, insanlığın varoluşundan beri vardı ve varolmaya hep devam edecek. Peki, filozoflar bu sorular hakkında ne demişlerdir? Elinizdeki kitap, ilkçağ ve ortaçağın zirve düşünürleri Aristoteles ve Fârâbî’nin, ahlâkın kaynağı problemine verdikleri cevabı konu edinmekte ve tartışmaktadır.
İlkçağ Yunan filozoflarından Aristoteles (ö. 322 MÖ), ahlâkın kaynağı problemine akıl ekseninde bir cevap ortaya koymuştur. Aristoteles’in ahlâk eserlerinden haberdar olan ve onun düşüncesini benimsemekle beraber onu geliştiren Fârâbî (ö. 950) ise, akıl ve ilahi vahyi mezceden bir çözüm geliştirmiştir. Her iki filozofun da ahlâkın kaynağı problemine dair cevaplarını mukayeseli olarak ele almayı amaçlayan bu çalışmada, teorik akıl, pratik akıl, siyasi ve dini otorite üçgeninden oluşan bir çerçeve çizilmiştir. Buna göre, genel ahlâki ilke ve önermelerin kaynağı olarak teorik akıl ile teorik akıl kaynaklı ilkeleri tekil önermelere dönüştüren kaynak olarak pratik akıl ele alınmıştır. Teorik ve pratik yetkinliği elde edemeyen bireyler için ise ahlâkın kaynağı olarak siyasi ve dini otoritenin işlevine dikkat çekilmiştir.
AGORA KİTAPLIĞI
Dünya Nasıl Değişir (Marx ve Marksizm Yazıları), Eric Hobsbawm, Çev: Osman Akınhay, 470 sayfa, 30 TL
“Marx’ın 21. yüzyılla ilintisi nedir? Sovyet tipi sosyalizm modeli; şu âna değin sosyalist bir ekonomi yaratmayı hedefleyen tek girişim artık yok.
Öte yandan, küreselleşmede son derece hızlı bir ilerleme söz konusu –keza insanların servet üretme kapasitesinde de. Ayrıca, ekonomimizin biyosfer üzerindeki negatif etkisini eski duruma döndürme ya da en azından kontrol altında tutma gerekliliği ile, kapitalist bir dünyanın zorunlulukları (kâr peşinde koşmanın gerektirdiği azami kalıcı büyümenin gerçekleştirilmesi) arasında apaçık bir çelişki söz konusu. Kapitalizmin Aşil topuğu burası. Onun için, hangi okun kapitalizmi o topuğundan vuracağını baştan bilemeyiz.
“Peki, bugün Karl Marx’ı nasıl görmemiz gerekiyor? O, bütün insanlığın bir düşünürü mü, yoksa bir kısmının mı? Elbette ki bütün insanlığın. Bir filozof olarak? Bir iktisadi analizci olarak? Modern sosyal bilimin kurucularından ve insanın tarihinin kavranmasının rehberlerinden biri olarak? Bu soruları da ‘evet’ diye cevaplandırabiliriz. Fakat asıl önemlisi, Marx’ın düşüncesi evrensel bir kapsama sahiptir. Geleneksel anlamıyla ‘disiplinler arası’ değildir, bütün disiplinleri bütünleştirmektedir. Biz dünyanın 21. yüzyılda yüz yüze geleceği sorunların nasıl çözüme bağlanacağını öngöremeyiz, fakat bu çözümlerin bir şekilde başarılması ihtimali söz konusuysa, bu noktada Marx’ın sorularının sorulması şarttır.”
***
Eric Hobsbawm bu kitabında okurlara, büyüleyici ve derinlikli bir Marksizm değerlendirmesi sunuyor. Marksizmin, Quaker hareketi ve Machiavelli’ye uzanan etkilerini irdelediği gibi; Fransız Devrimi ve Alman felsefesine dayanan kökenlerini ele alıyor. Engels’in İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu’ndan Gramsci’nin Hapishane Defterleri’ne ve Komünist Manifesto’ya kadar Marksist düşünürlerle kilit önemdeki eserlerini değerlendiriyor, son yirmi beş yılda Marksizmin kaderinin tersine dönüşünü çözümlüyor. Dünya Nasıl Değişir, Karl Marx’ın önceki iki yüzyıl için olduğu kadar içinde bulunduğumuz yüzyıl için de büyük bir düşünür olduğunu gösteriyor.
ŞULE YAYINLARI
Şu Halde, Nur Kıpçak, 86 Sayfa, 10 TL
Bu senin şölenin, başlasın!
Aç kapıyı bezirgânbaşı, herkes dolsun içeriye, anlat, herkes duysun!
Büyü rengi ipleri, cambazın tasmasını, hani o kayıp tasmayı, tiksinti rengini, yani mahcubiyetini, dağı, ama zirvesini, kaçışı, diz çökmeyi, pişmanlığı, ka- çınılmaz olanı anlat, bir soytarının ölümü için verdiğin karardan ettiğin kârı anlat.
Aç kapıyı bezirgânbaşı!
Şölenlerin artığını kimler yer içer, anlatacağım, herkes duysun.
NESİL YAYINLARI
Halid Bin Velid, İkram Arslan, 352 Sayfa, 14 TL
“Halid bin Velid Allah’ın ne iyi kulu ve ne iyi kardeştir!
O, Allah’ın kâfirlere ve münafıklara karşı çektiği kılıçlardan biridir.”
-Hz. Muhammed (a.s.m.)
Bir yanda yüzyılların birikimiyle şekillenmiş olan ama hiç de mantığına sığdıramadığı atalarının dini, diğer yanda ise ortaya çıkalı birkaç yıl olduğu halde bütün Mekke’yi kasıp kavuran yeni din… Sevdikleri bir bir ona meylediyor… Peki o ne yapmalı? O da amcaoğulları gibi yeni dine mi girmeli?
Tenhalarda yalnız geçirdiği gecelerde uzun uzun düşünme fırsatı bulur Halid bin Velid.
Ve sonunda kararını verir. Açıkça…
Bu karar sıradan bir karar değildir. İçinde bir yerlerde saklı duran ateşîn kabiliyetler birden parlamaya başlar. Bu parlayış, dünyanın şeklini değiştirecek bir aydınlığın da başlangıcına tekabül eder. Tarih, o güne kadar hiç kaydetmediği savaş taktiklerini yazmaya hazırdır. Zamanın iki süper gücünden birinin tamamen yok olacağı, diğerinin ise iyice kabuğuna çekileceği günler yakındır.
Bu roman, bir yandan Cahiliye kasırgasının her şeyi savurduğu bir hengâmede tatlı bir esintiyle doğan ve ruhlara huzur üfleyen İslamiyet’in ilk yıllarını ele alırken, diğer yandan Halid bin Velid’in zaferleri çerçevesinde İslam’ın ilk fetihlerini anlatıyor.
Halid bin Velid, kumandan olarak katıldığı küçük-büyük hiçbir savaştan zafer elde etmeden ayrılmayan eşsiz bir komutanın romanı…
“Analar Halid gibi bir kahramanı doğurmaktan acizdir.”
-Ebu Bekir (r.a.)
“Halid bir savaş ustasıydı. O ölümle arkadaştı. Onda bir aslan cesareti, bir kedi sabrı vardı.”
-Amr bin Âs (r.a.)
Delâilü`n-Nur ve Türkçe Açıklaması, Kenan Demirtaş, 144, 10 TL
Hadis kaynaklarından ve meşhur salavatlardan derlenen metinlerin orijinal bir terkip içinde sunulduğu güzide bir eser olan Delâilü’n-Nur, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri tarafından kendi meslek ve meşrebinin hususiyetleri gözetilerek düzenlenmiştir. İsmini de yine Bediüzzaman Hazretleri vermiştir.
Hemen her salavattan sonra Allah’tan dertlerimizin devası, yüksek dereceler ve makamlar istenir; cümle âfetlerden ve musibetlerden Allah’a sığınılır, ihtiyaçlarımızın karşılanması, günahlardan arınmamız ve hayırlara ulaşmamız, ilerleyen satırlarda istenir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu salavatları kendisine vird yapmıştır.
Meal çalışmalarını Kenan Demirtaş’ın yaptığı bu güzide eser, 11×16,5 ebadında, 4 renk baskı ve sıvama kapağıyla Nesil Yayınları’ndan okuruyla buluştu.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Zülkarneyn, İskender Türe, 288 Sayfa, 16 TL
Bugüne kadar doğuya, batıya ve kuzeye seferler düzenlemiş ve yeryüzünün büyük bir bölümünü ele geçirmiş cihangir bir kral olarak düşünülen Zülkarneyn, uzaya seyahat etmiş olabilir mi?
Zülkarneyn’in birinci seyahatini yaptığı “Solar Apeks”te bir karadelik olma ihtimalinden söz edilebilir mi?
Zülkarneyn âyetleri ışığında kıyametimizin nasıl kopacağını anlıyoruz. Zülkarneyn’in ikinci seyahatini yaptığı “Solar Antapeks” yönünde akıllı canlıların yaşadığı sistem, Alfa Centauri olabilir mi?
Kur’an, kıyamete yakın dünyaya saldırarak bütün insanları yok etmeye çalışacak Ye’cüc-Me’cüc isimli yaratıkların uzaydaki yerini tarif mi ediyor?
Zülkarneyn’in Ye’cüc-Me’cüc isimli yaratıkların önüne çektiği set nasıl bir settir? Yeryüzünde böyle bir set var mıdır?
Tüm bu sorulara cevap aranıyor…
Cengiz Han’a Küsen Bulut, Cengiz Aytmatov, Çev: Refik Özdek, 19. Basım, 113 Sayfa, 5 TL
Ünlü yazar Aytmatov’un bu son romanı, aslında “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanın içinde yer alması gereken ve onu tamamlayan uzunca bir bölümdür. Fakat, on yıl kadar önce kaleme alınan o eserde, KGB’yi en çarpıcı örneklerle en ağır bir şekilde suçlayan bu bölüme izin verilmemiş, ya da Aytmatov bunu, “Dişi Kurdun Rüyaları” adlı daha sindirici romanını yazdıktan, bugünkü ortama ulaşıldıktan sonra ayrı bir roman halinde yayınlama fırsatını beklemiştir.
Bugün heykelleri yıkılmakta olan Dzerjinski’nin kurduğu KGB için iktidar, daha doğrusu bu örgüt, hiç söndürülmeden yanması gereken bir sobadır. Bu sobanın yakıtı yalnız insandır. Yaş, kuru ayrımı yapılmadan insanlar yakılacaktır ki soba sönmesin…
Bu romanında Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel”in kahramanlarından biri olan öğretmen Kuttubayev’in nasıl öldüğünü anlatıyor. Oysa, sözünü ettiğimiz büyük romanda resmi makamlar onun kalp sektesinden öldüğünü bildirmişlerdi.
Kuttubayev’i suçlayan askerî savcı (KGB) en önemli delil olarak onun, Cengiz Han’la ilgili bir efsaneyi kaleme almış olmasını gösteriyor. Bu efsane, Avrupa’yı fethe giden Cengiz Han’ın Sarı – Özek’ten geçerken iki sevgiliyi idam ettirmesi olayıdır. Bu, hem çok güzel bir aşk hikâyesi hem de “diktatör karşısında bireylerin durumu” gibi evrensel bir konunun işlenmesidir. Anlatan Aytmatov olunca, orada, masal ve efsane aracılığıyla geçmişimizi, günümüzü hatta geleceğimizi apaçık görebiliyoruz.
YEDİTEPE YAYINLARI
Şehzâde Mustafa ve Şehzâde Bâyezid Nasıl Öldürüldüler?, Aykut Can, 160 Sayfa, 12 TL
Kanunî Sultan Süleyman, kardeşi olmadığı için 1520’de tahta rahat çıkmıştı. Ancak iki oğlunu ve altı torununu öldürttü. 1553’te Şehzâde Mustafa öldürüldü. Hürrem Sultan amacına ulaşmış, Şehzâde Mustafa’dan kurtulmuştu. Ancak kendi oğullarının tahta çıktığını göremeden 1558’de öldü. Babaları ölmeden Hürrem Sultan’ın iki oğlu taht mücadelesine başladılar. Asi durumuna düşen Şehzâde Bâyezid, oğullarıyla İran’a sığındı. Rüstem Paşa, 1561’de öldü. Şehzâde Bâyezid, İran’la yapılan antlaşma sonucu teslim alınarak, 1562’de öldürtüldü.
1566’da Kanunî ölünce tahta Şehzâde Selim geçti. II. Selim 1574’e kadar sekiz yıl hükümdarlık yaptı. Şehzâde Mustafa’nın annesi Mahidevran Sultan ise Hürrem Sultan’ın torunu III. Murad’ın hükümdarlığını da gördü ve 1581’de vefat etti. Oğlunun Bursa’daki türbesine gömüldü.
DEDALUS KİTAP
Cennet ile Cehennemin Evliliği, William Blake, Çev: Mesut Küçükoğlu, 64 Sayfa, 10 TL
“İnanılması mümkün olan her şey hakikatin imgesidir.”
“Hakikat asla anlatılamaz, o anlaşılsın diyedir, inanılsın diye değil.”
18. ve 19. yy İngiltere’sinin yetiştirdiği en önde gelen şairlerinden biri olan Blake bu sefer, birbirlerinden taban tabana zıt iki mekânı, cennet ile cehennemi ortak bir anlaşmaya tabii tutuyor: Evliliğe. İyi ve kötü, sevinç ve keder,yer ve gök görünmez bir bağ ile kenetlenerek bütünleşiyor Cennet ile Cehennemin Evliliği’nde. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi zincirinin bir halkası olabilecek miyiz? Şahitlik edeceğimiz bu evlilikte hangi tarafa “evet” diyeceğiz, cennete mi cehenneme mi?