İsam’da Kitabın Kalbinde

Kitap
İlmi ve bilimi meraklısına sunmakla yetinmeyip 26 yıldır İslam kültürünün alfabesini yazmakla meşgul bir belde burası. Zengin bir sosyal bilimler kütüphanesi, eşi benzeri olmayan çeyrek asırlık dev bi...
EMOJİLE

İlmi ve bilimi meraklısına sunmakla yetinmeyip 26 yıldır İslam kültürünün alfabesini yazmakla meşgul bir belde burası. Zengin bir sosyal bilimler kütüphanesi, eşi benzeri olmayan çeyrek asırlık dev bir ansiklopedi projesi, birbirinden değerli ilmî yayınlar, konferanslar, sempozyumlar ve dahası…

Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin haftanın yedi günü sabah 9:00’dan gece 23’e kadar boş bırakmadığı bu nezih ortamın müdavimi akademisyenler, yazarlar, ilim adamları, üstadlar… Üsküdar’daki bu kültür beldesinin adı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM). Kütüphaneler Haftası’nın son gününde din, tarih, iktisat, felsefe, edebiyat, hatta güzel sanatlar alanında yüzbinlerce kaynağı yurt içi ve yurtdışından araştırmacıların hizmetine sunan İSAM’dayız.

Raflarında bin bir çeşit kitabı, kaynağı barındırmakla yetinmeyip tarihe, kültüre, medeniyete katkıda bulunan kütüphaneler vardır. İstanbul Üsküdar’da bulunan İslam Araştırmalar Merkezi (İSAM), kaynak çeşitliliğiyle, işleyişiyle, yayınlarıyla ve müdavimleriyle işte tam da böyle bir yer. Yurtiçi ve yurtdışından ilim adamlarının uğrak yeri İSAM’ın kuruluş serüveni de zaten önemli bir kültür hizmetine dayanıyor. Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) 1983 yılında bir İslam Ansiklopedisi çıkarma kararıyla başlıyor her şey. Sebep, Hollanda’da hazırlanan İslam Ansiklopedisi dışında böyle bir kaynağın İslam dünyasında bulunmaması. Böylece hâlihazırda 26 yıldır süren çalışmalar başlamış.

İki bine yakın müellifi, yüzlerce çalışanıyla ansiklopedi, 36. cilde ulaşmış durumda. Yani 1988 yılında ilk cildi çıkan ansiklopedi şu an ‘Ş’ harfinde. Yılda iki cilt çıkıyor ve muhtemelen 42. cilt sonuncusu olacak. İslam Ansiklopedisi çalışmalarına 1986 yılında katılan İSAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, çalışma tarzı ve süresiyle ilmî çevrelerin ‘eşsiz’ diye nitelendirdiği bu projenin önemini şu sözlerle anlatıyor: "TDV’nin Batı’daki İslam ansiklopedisinin eksiklerini gidermek, yanlış bilgilerini düzeltmek maksadıyla aldığı bu karar bence fevkalade önemli. Çok büyük bir cesareti taşıyor. Çünkü Türkiye 1950 yılına kadar hiçbir dinî eğitim ve öğretim yapmamış bir ülke. Dolayısıyla gelenek bitmiş. Onun üzerine İslam kültürünü bütün yönleriyle anlatan bir ansiklopedi çıkarmaya karar veriyorsunuz."

‘Ansiklopedi, İSAM’ı cazibe merkezi yaptı’

İslam Ansiklopedisi’nin A’dan Z’ye kadar 17 bin maddesi var. Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, bu 17 bin maddenin hazırlanışı sırasında İSAM’ın büyük bir ilmî birikime ulaştığını belirtiyor. Çünkü İslam, ansiklopedinin maddelerine sadece din olarak yansımıyor. İslam tarihi, kültürü ve medeniyetinin yanı sıra edebiyat, güzel sanatlar ve felsefe de var bu çalışmada. Prof. Dr. Aydın, her yönüyle İslam kültür mirasını ansiklopediye taşımaya çalıştıklarını söylüyor. Amaç bu olunca güçlü bir kütüphane ve dokümantasyon merkezi gerekliliği ortaya çıkmış. Böylece İSAM, yıllar içinde bir sosyal ilimler kütüphanesine dönüşmüş. İSAM Başkanı Aydın, ansiklopedi çalışmalarına, dolayısıyla da İSAM’a yurtdışından çok büyük bir ilginin olduğunu söylüyor. "Burası bir cazibe merkezi oldu." diyor. Hatta yurtdışından gelen misafirlerin yoğun ziyareti nedeniyle çalışma takvimlerini düzenlemekte zorlandıklarını belirtiyor. Yabancıların bu ilgisi aynı zamanda ansiklopedinin tercümesine yönelik. Prof. Dr. Aydın, son cilt tamamlandığında ansiklopediyi en azından 20 cilt olarak İngilizce ve Arapça’ya çevireceklerini söylüyor.

Ansiklopedinin özellikle başta İslam dünyası olmak üzere yurtdışında nasıl bir ilgiyle karşılaştığını sorduğumuz Prof. Dr. Orhan Okay ise şunları söylüyor: "Şu anda beşte dördü tamamlanmış olan Ansiklopedi’nin daha ilk maddelerinden itibaren yerli ve yabancı pek çok araştırıcı tarafından referans olarak kullanıldığını ve kaynak gösterildiğini biliyoruz. Bu durum, memleketimiz için önemli bir itibardır. Diğer İslâm ülkelerinin ve Müslümanların yaşadığı başka ülkelerin tarih, coğrafya ekonomi ve kültürleriyle ilgili maddelerin bulunması hatta yine İslâmî alanlarda Müslüman olmayan araştırıcıların da biyografilerine yer verilmesi Ansiklopedi’ye milletlerarası bir özellik kazandırmıştır."

Ansiklopedi İslam dünyasında tek olunca, madde yazmak da bir ayrıcalık halini alıyor. Alanında uzman isimler ‘İslam Ansiklopedisi madde yazarı’ unvanını kariyerlerine eklemek istiyor. Prof. Aydın, 18 masa dolaşarak yayın aşamasına ulaşan madde yazımını şöyle anlatıyor: "Konunun uzmanına sipariş veriyoruz. Ardından işin zor kısmı olan mutfak çalışması başlıyor. Önce heyet başkanı, madde olmuş mu olmamış mı diye bir inceleme yapıyor. İlmi redaksiyon yapılıyor. Sonra tek bir üsluptan çıkması için teknik ve imla kontrolleri yapılıyor. Bir madde 18 masa dolaşıyor. İlk yayın olmasına rağmen bütün ilim dünyası tarafından çok beğeniyle karşılanmasının sebebi de bu."

Ansiklopediye yeni Türk edebiyatı alanında madde yazımı ve redaksiyonunda emek veren Prof. Dr. Orhan Okay ise çalışmaların titizliğiyle ilgili şunları söylüyor: "Bugüne kadar Türkiye’de hiçbir ansiklopedi için bu kadar geniş bir ekip kurulmuş ve bu kadar büyük bir emek sarf edilmiş değildir. Her madde hazır bilgilerden ziyade üzerinde yeniden araştırma yapılarak, en yeni bilgi ve yayınlardan faydalanılarak hazırlandığı gibi İSAM’ın çeşitli servislerinde çok ince kontrollerden geçirilmektedir."

İSAM, sadece yüksek lisans ve doktora öğrencilerine hizmet veriyor. Hizmetin böylesi bir alanda sınırlı tutulmasının sebebi talep yoğunluğu. İSAM Başkanı Aydın, "Burayı lisans öğrencilerine de açarsak kimse oturacak yer bulamaz." diyor. Haftanın yedi günü sabah 09.00’dan 23.00’e kadar açık olması aslında İSAM’a gösterilen ilginin boyutunu açıklar nitelikte. Bir hafta boyunca farklı saatlerde uğradığımız kütüphanenin tüm masalarının harıl harıl çalışanlarla dolu olmasını gördükten sonra İSAM’ın diğer kütüphanelerden farkını daha bir anlıyoruz zaten. Hatta Prof. Aydın, bir akşam saat 21.00’e saydığında yaklaşık 50 kişinin kütüphanede çalıştığını söylüyor. Pek çok kütüphane, bu rakama sabah vaktinde bile ulaşamıyor. İşi rakama dökmüşken, İSAM’ın çalışma yapılabilecek sandalye sayısı 235. Geçen ay ağırladığı öğrencilerin günlük ortalama sayısı 255. Yedi bin üyesinin dört bini aktif kullanıcı. Prof. Aydın, böylesi bir ilginin kendilerini bazen zor durumda bıraktığını da söylüyor. ‘Torpil telefonları’ aldıklarını söylüyor. Lisans eğitimi alan çocuğunun bir hafta İSAM’da çalışabilmesi için pek çok kişi başkanı arıyormuş. Bu arada kütüphanenin www.isam.org.tr adlı site üzerinden hizmet verdiğini de belirtelim hemen. Araştırmacılar veri tabanlarını kullanarak istediği kaynağa ulaşabiliyor. Hatta İSAM, kaynağın fotokopisini Türkiyenin neresinde olursa olsun araştırmacıya posta yolaylu ulaştırıyor.

Açık raf sistemiyle çalışan kütüphane, kullanıcısına gayet özgür bir çalışma ortamı sunuyor. Elektronik veri tabanından aradığınız kaynağın yerini biliyor, alıp bakıyor, ardından masanızda bırakıyorsunuz. Öğle vakti geldiğinde hemen yan binadaki yemekhaneye gidip sadece 3 liraya yemeğinizi yiyebiliyor, üstüne bedava çay içebiliyorsunuz. Yemekhanede ve bahçede tecrübeli akademisyenlerle, yazarlarla çevrilen birbirinden lezzetli muhabbet anları da çalışmanın bütün yorgunluğunu silip süpürüyor. o.deligoz@zaman.com.tr

Yurtdışında yaşayan Müslümanlar için de ansiklopedi geliyor

İSAM, İslam Ansiklopedisi’nin ardından Türk İslam ve Kültür Ansiklopedisi’nin çıkarmanın hazırlıklarını yapıyor. Dört ciltlik bu eser, özellikle Türkiye dışındaki Müslümanların ihtiyaçları için hazırlanıyor. Şu an Türkçe metni hazırlanan ansiklopedi, Rusça, Boşnakça ve Arnavutçanın yanı sıra Türk lehçelerinde yayınlanacak.

İSAM’ın müdavimi sadece öğrenciler değil!

Yaklaşık 350 bin yerli yabancı kaynağı bünyesinde barındıran İSAM’ın müdavimleri sadece yüksek lisans ya da doktora öğrencileri değil. O öğrencilerin ders aldığı, kitaplarını okuduğu, hatta idol edindiği isimler de İSAM’dan faydalanıyor. Bir yanda Mehmed Niyazi, Prof. Dr. Ahmet Turan Alkan, diğer yanda İskender Pala, Prof. Dr. Orhan Okay, Prof. Dr. Kemal Beydilli… Bu ve bunun gibi pek çok önemli isme, yazısına yazarken ya da kitabını okurken herhangi bir masada rastlayabilirsiniz.

Yazar Mehmed Niyazi: 1999 yılından beri geliyorum. Pazar günleri de hizmet vermeye başlayınca iki senedir haftanın her günü sabah 09.00’dan akşam 21.00’e kadar buradayım. Yazılarımı ve kitaplarımı burada yazıyorum. Araştırmalarımı burada yapıyorum. Buradaki ortam çok güzel, nezih. Diğer kütüphanelerden daha cazip geldiği için çalışmalarımı burada yapıyorum. Mesela Beyazıt kütüphanesinde en fazla üç kitap isteyebiliyorsun ve en az bir saat bekliyorsun o kitapları almak için. Burası açık raf sistemi. İstediğiniz kadar kitap önünüze geliyor. Öğlen çaya iniyorum arkadaşlarla, öğrencilerle sohbet ediyoruz. Yardım isteyenler olabiliyor. Elimizden geldiği kadar yardımcı oluyoruz onlara.

Ahmet Turan Alkan: Yaklaşık altı aydan beri geliyorum buraya. Yazı yazdığım da oluyor ama daha çok okumak, araştırmak için özellikle de kaynaklara yakın olmak istediğimden geliyorum. Ayrıca burası sadece bir kütüphane değil. Burası bir sosyal çevre. Okur yazar arkadaşlar, öğretim üyeleri, araştırmacılar… Burası, yemekhanesiyle, çayhanesiyle, mescidi ve avlusuyla insanların fikir alışverişinde bulunduğu bir yer. Burada bir mabet sessizliği var ama yan mekânlar bir toplumsal ortam. Gençler genellikle rahatsız etmeye çekiniyorlar ama yemek vakitlerinde ya da çay içerken tanışıyoruz, konuşuyoruz. İstanbul gibi gayya bir yerde burası çok nadide bir çalışma ortamı.

Prof. Dr. Orhan Okay: Şahsen böyle rahat ve huzur verici bir ortamda çalışmak beni mutlu kılıyor. Kendi çalışma alanımla beraber tarih, coğrafya, sanat tarihi, bilim tarihi, felsefe, Arap ve Fars edebiyatları ve dinî ilimlerin bütün alanlarındaki eser sahibi uzmanlarla beraber olmak, gerektiğinde onlara danışarak meselelerimi çözebilmek de benim için güven verici olmaktadır. Aslında böyle bir ortam, benim üniversitelerimizin oluşturmasını arzu ettiğim bir atmosferdir.

ÖNDER DELİGÖZ-Zaman