İki Kirpinin Gözünden Otlukbeli Savaşı

Kitap
Hüseyin Güneş’in haberi Habertürk’ün kültür sanat editörü ve Skala programını hazırlayıp sunan Bedia Ceylan Güzelce’nin ilk kitabı ‘1473’ April Yayıncılık etiketiyle çıkt...
EMOJİLE

Hüseyin Güneş’in haberi

Habertürk’ün kültür sanat editörü ve Skala programını hazırlayıp sunan Bedia Ceylan Güzelce’nin ilk kitabı ‘1473’ April Yayıncılık etiketiyle çıktı. April Yayıncılık’ın yayınladığı ilk novella (kısa roman) olma özelliğiyle de ilgi çeken kitap, 1473 yılında yaşanan Otlukbeli savaşını iki kirpinin gözünden anlatıyor. Kapak tasarımını Emrah Yücel’in, editörlüğünü Burcu Aktaş’ın yaptığı romanını beş yılda hazırlayan Güzelce, ikinci kitabının hazırlıklarını da bir yandan sürdürüyor.

Bedia Ceylan Güzelce ilk kitabı ‘1473’ hakkında şunları söyledi; “Kitabın adı olan 1473 tarih olarak şuna isabet ediyor, biz 1453 İstanbul’un fethiyle o kadar gözümüzü kamaştırmış bir durumdayız ki, bundan sadece 20 yıl sonra gerçekleşen ve belki de dünyanın en büyük meydan muharebelerinden biri olan Otlukbeli savaşını bilmiyoruz. Bu savaşla ilgili hiç bir fikrimiz yok. Orada olan savaş hükümdarların savaşı. Uzun Hasan Akkoyunlu Devleti’nin hükümdarı ve Fatih Sultan Mehmet Osmanlı hükümdarı olarak bizzat savaşa katılıyor. Sekiz saat içerisinde 100 bin asker ölüyor. Hikâye genel olarak Otlukbeli savaşını iki kirpinin gözüyle anlatıyor. Bu savaşı tamamen kirpilerin gözünden anlatıyorum. Onlar, tarihi bilgilere ve bilgilere davranıyor.”

Bu kitapta mevcut olan ölçeklerle oynayıp, algıyı yıkmak istediğini söyleyen Güzelce, şunları kaydetti; “Biraz ölçeklerle oynamak ve algıyı bozmak istedim. İnsan türünün dünyasında ölçek o kadar mükemmel görülüyor ki; her şey bizim etrafımızda döndüğünü zan ediyoruz. Aslında başımızı biraz kaldırıp yukarıdan baktığımızda kocaman bir evren var ve biz orada bir hiçiz. Gözlerimizi biraz aşağı indirdiğimizde orada yine hayvanların ve bitkilerin olduğu bambaşka bir dünya var. Göz hizasının yerini değiştirip, oradan bir savaşa bakıp neler olduğunu merak edip, onu anlatmaya çalıştım. O yüzden de kirpilerin gözünden bu savaşa bakmak istedim.

Kitabın başında da bahsettiğim gibi kirpi benim için bir mertebe. Ben zamanla kirpi olmayı kendi içimde öyle bir noktaya getirdim ki, sadece toprağın altında ya da biraz üstünde değil. Aramızda da dolaştıklarını fark ettim. O dikenli zıhlarını muhafaza etmek zorunda olan insanlarında olduğunu fark ettim. Kirpiler aslında onların da yanında yürüyor. Ama biraz gizli yürüyorlar. Her hangi bir köşede karşımıza çıkan ama bizim görmediğimiz varlıklar onlar. Bu sen de olabilirsin ben de olabilirim.”

1473’de Otlukbeli’nde Akkoyunlular ile Osmanlı arasında gerçekleşen savaşı minarelerin devrilmesiyle tasvir eden Güzelce, “Müslüman ve Türk olan iki devlet arasında gerçekleşen bir savaşı anlatıyor. Müslümanlık denildiğinde aklıma ilk minareler geliyor. Ve o minarelerin de savaşması… Kapağa baktığınızda o minarelerin devrildiğini fark ediyorsunuz. Orada Müslümanlıkla ilgili bir kaygı yok. Çünkü o minareler savaşıyor ve o minareler devriliyor. Otlukbeli savaşı adeta iki kardeş arasında gerçekleşiyor. Bu savaşı Osmanlılar kazanıyor. Osmanlı, Uzun Hasan’ın Akkoyunlu devletinde geçerli olan kanunları aynı şekilde uygulamaya devam ediyor. Hatta bu kanunları başkente kadar taşıyor. Bu savaşı yaptıktan sonra birbirlerine ne kadar şifa olabileceklerinin farkına varıyorlar. O sentezin nasıl güzel bir oluşum çıkarabileceklerini çok sonradan fark ediyorlar” ifadesini kullandı.

on5yirmi5.com