Toplumları gönüllerince gütmek isteyenler tarih boyunca önce onun düzenini yıkmayı esas almışlardır. Bu amaçla din ve aile kurumuna karşı yoğun bir mücadeleye girişmişlerdir. İnsanın doğarken getirdiği cinsiyet kimliğini geçici ve dolayısıyla nötr bir kimlik sayan, cinsiyetin tercihli bir insani hâl olduğunu kabul eden, her türlü cinsel ilişkiyi meşru sayan bir proje yürürlüğe sokulmuştur. Arkasında küresel örgütlerin/güçlerin yer aldığı ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” adı verilen ifsad projesi, bildik “erkek-egemenliğine son, kadın-erkek eşit olmalıdır, kadın özgürleşmelidir.” repliğinin ötesinde hedefler/planlar içermektedir! Toplumsal cinsiyetin sebep olduğu problemlerin sıfırlanması veya azaltılmasının yöntemi olarak masumane şekilde lanse edilen proje çok daha büyük problemlere yol açabilecek bir ütopya, bireysel ve toplumsal gerçekliklerle çatışan bir anlayıştır.
Avrupa Birliği’nin -Türkiye’de dahil olmak üzere- dünyaya dayattığı toplumsal cinsiyet eşitliği politikasıyla cinsel yönelim, farklı aile modelleri, farklı partnerler ve şiddet gibi kavramlarla toplumların dönüştürülmesi hedefleniyor. Batının çürümüş, helaka götüren değerlerini ve ilkelerini bu memlekete ihraç etmek için yüzlerce vakıf, dernek kuruluyor, medya komiteleriyle, hukuk birimleriyle canla başla çalışılıyor, politikacıları baskı altına alarak istedikleri yasaları istedikleri biçimde kanunlaştırıyorlar.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramsallaştırması üzerinden ailenin hedef alındığı, çocuksuz aile, ailesiz toplum ve kimliksiz, bireyselleştirilerek sürüleştirilmiş bir dünya insanlığı inşa edilmek istendiği görülebilecektir. “Toplumsal cinsiyet” kavramı, biyolojik varlığımızın cinsiyetsiz olduğu ve erillik-dişillik rollerinin içine doğduğumuz toplum tarafından bize zorla giydirilen bir elbise olduğu iddiası öne çıkarılıyor. Böylece ekini ve nesli ifsat ediliyor. Dahası ve en düşündürücüsü, bizim değerlerimizle büyüyen politikacıların çoğu bu ifsadın taşıyıcısı hâline geliyorlar. Bundan dolayı, projenin temeli olan 2011 İstanbul Sözleşmesi hiç tereddütsüz feshedilmeli ve Aileyi Koruma Yasası kendi inanç sistemimize, kültür ve medeniyet kodlarımıza göre yeniden hazırlanmalıdır.
Bazı Başlıklar:
“Dünya Nüfusunun 500 Milyonun Altında Tutulması” Alt Projesi/Burhanettin CAN
Tuğyana Entelektüel Kılıf: Feminizm, Bio-Politika ve Toplumsal Cinsiyet/Kamil ERGENÇ
Siyaseti İstiklal Harbine Çevirmek/Metin ALPASLAN
Ne Vakit Reşit OlacağıZ?/Cevdet SAİD
Küreselleşme Döneminin İlk Gerçek Lideri Abbas Medeni/Muhammed EL-CEVADİ
‘Mumyalanmış Dil’dir Düşünmenin Düşmanı/Metin Önal MENGÜŞOĞLU