Umran Haziran 2019 Sayısı Çıktı!… Dünya Ne Alemde..

Fikir
Yaşanan ticaret savaşlarına, küresel aktörlerin başta İslâm coğrafyası olmak üzere özellikle enerji havzalarında güç gösterilerine baktığımızda sanki yeni bir dünya savaşının fitili ateşlenmiş gibi bi...
EMOJİLE

Yaşanan ticaret savaşlarına, küresel aktörlerin başta İslâm coğrafyası olmak üzere özellikle enerji havzalarında güç gösterilerine baktığımızda sanki yeni bir dünya savaşının fitili ateşlenmiş gibi bir durumla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Libya’da General Hafter’in davetiyle yabancı uçaklar ile BAE hava üssünden kalkan BAE ve Mısır uçakları Müslümanları bombalıyor. Çin, toplama kamplarında Uygurlara kan donduran işkenceler uyguluyor. Filistin’i cehenneme çeviren İsrail tavuk boğazlar gibi her gün Filistinli Müslümanları şehit ediyor.  

      Diğer taraftan yeni dönemde askeri çatışmaların ağır olabilecek faturası nedeni ile temel savaş, teknoloji ve ekonomi üzerinden yürütülmekte. Ama temel strateji değişmiş değil; bir devletin diğer bir devlet üzerinde üstünlük tesis etmesi. Tam da bu nedenle ABD Başkanı Donald Trump’ın başvurduğu yöntemlerin, aslında ‘Yeni Amerikan Yüzyılı’ projesinin bir parçası ve “yeni dünya düzeni” denen olgunun bir uzanımı olduğu açık. ABD etnik ve bölgesel ayrımcılığı destekleyerek, İran ve Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalışıp, bölgede bir güvensizlik ortamı oluşturuyor. İran’a uyguladığı ambargoda Türkiye dâhil 8 ülkeye lütfettiği muafiyeti kaldırdığını açıklıyor. ABD’nin İran’ın ekonomisini ve askeri kapasitesini doğrudan hedef almasının, tabiatıyla bir tesadüf değil, üzerine düşünülmüş planlı bir politikanın ürünü olduğunu söylemek mümkün. Türkiye ise yeni eğilimler çerçevesinde bir güce sahip olma, dahası cendereden çıkış çabası içinde hem Türkiye ittifakını gündeme getiriyor hem de Rusya ve İran’a yakınlaşmaya çalışıyor ancak içerdeki daralma ittifak alanını genişletemiyor, dışarda ise NATO ve ABD bunu onaylamıyor.                                                                                              

       Büyük Ortadoğu coğrafyasında yaygınlaştırılmaya çalışılan etnik ve mezhepsel çatışmaların kökeninde, “kaosta düzene geçiş” yaklaşımı yatmaktadır. Kaosun müsebbibi olarak din, mezhep ve milliyetler gösterilerek bütün din, mezhep ve milliyetlerin kaldırılması küreselleşme adına istenmektedir. Şer ittifakı Türkiye’de Taksim Kadife Darbe Süreci ile 15 Temmuz sosyolojik amaçlı askeri darbe girişiminin bir karışımı olan yeni bir darbe türünü (melez darbe) yürürlüğe koymak istiyor. Şer İttifakının öngördüğü darbe şekli, 1953 yılında İran Başbakanı Musaddık’ın CIA+MI6 iş birliği ile düşürülmesi darbesinin benzeri bir darbe olabilir. Kaos teorisinde, her şey çatışmaya dayandırılmaktadır. Komşuların, kabilelerin, aşiretlerin, etnik yapıların ve farklı inanç gruplarının birbirine düşman  olduğu, çatıştığı, kimsenin önünü, çevresini, geleceğini göremediği ve iradesinin felç edilip direncinin kırıldığı, çaresizlik içerisinde kıvrandığı bir kaos ortamı, bu mekanizmanın ana ilkesidir. Böylesi bir ortamda Müslümanlar olarak, Kur’ân’ın “hayat verici” düstûrlarına uymadığımızda, onun şaşmaz ilkelerini rehber edinmediğimizde başımıza gelen ve birbirine çok benzeyen felaketli sonuçların gelecekte de yaşanması kaçınılmaz.  

Bazı Başlıklar:

Küresel İktidar, İslâm ve Türkiye’de Siyaset/Mustafa AYDIN 

Cenderenin Farkında mıyız?/Metin ALPASLAN     

19/1919: Hurafe ve Mitoloji/Ümit AKTAŞ   

Hüseyin Kazım Kadri’nin İslâmcılığı/Ercan YILDIRIM  

 Pazar Tek Tanrıcılığının İki Figürü: Amerika ve İsrail/Halil KOÇAKOĞLU

 Cahiliyeden Feminizme Kadın, Erkek ve Aile/Abdulkadir KARAMAN                                                                          

 www.umrandergisi.com.tr