Türk düşmanlığı ile İslam düşmanlığı müteradiftir

Fikir
İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı Şair İsmet Özel Erzurum’da, İstiklâl Marşı Derneği ve TİYO Yayıncılık tarafından müştereken tertip edilen “Sonu Kullanma Tarihi” serlevhalı...
EMOJİLE

İstiklal Marşı Derneği Genel Başkanı Şair İsmet Özel Erzurum’da, İstiklâl Marşı Derneği ve TİYO Yayıncılık tarafından müştereken tertip edilen “Sonu Kullanma Tarihi” serlevhalı bir konferans verdi.

Genel Başkan İsmet Özel konuşmasında şunları ifade etti: “Terakki ettikçe arınan bir mahlûktur insan. Daha temiz bir yere ulaşmak istiyorsanız mutlaka bulunduğunuz yerden daha yukarı bir yere çıkacaksınız. Bulunduğunuz yerden biraz daha yukarı çıkmanız için malumat edinmeniz lazım. Karıncaların hayatında çok şey bilirseniz bu sizi yükseltir mi? Evet yükseltir. Ama sizi en çok yükseltecek olan insanın insanla olan münasebetindeki hassasiyet, dürüstlük, doğrudanlıktır. Biz bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülke acaba yaşanmaya değer bir ülke midir? Bunlar aramızdaki münasebetlerin ortaya çıkaracağı, bu münasebetlerin cevabı hazırlayacağı şeylerdir. Bu ülke bir ülke midir? Yoksa biz, bize bazı şeyleri öğreten insanların kötü niyetlerinin kurbanı mıyız? Kurban mıyız gerçekten? Bu sorulara değil cevap vermek yanından bile geçmemize mani olan iletişim ortamı var.”

TÜRK DÜŞMANLIĞI İLE İSLÂM DÜŞMANLIĞI MÜTERADİFTİR
Genel Başkan İsmet Özel dinleyicilere “‘Bizim burada bir ülkemiz var. Biz bu ülkenin insanlarıyız. Bir millet olarak varlığımızın bir değeri olması lazım’ gibi düşüncelere yakın olmanızı beklemiyorum. Çünkü siz çok düşük seviyede bir şartlandırma mekanizmasının mağdurlarısınız.” şeklinde hitap ederek “Çok yüksek düşünceleriniz olması lazım, tarihin anlamı konusunda bir tefekkür alanına girmiş olmanız lazım.” dedi.

“Dünyada Türk düşmanlığı dediğimiz şey doğrudan doğruya İslam düşmanlığıyla müteradiftir. Gayrimüslim dünyanın imkânlarının daraltılması manasına geldiği için Türk hâkimiyeti, Türk karşısında duyulan her menfi his aynı zamanda Müslüman dünyası karşısında duyulan menfi his demektir. Ama bunu televizyon ve diğer iletişim kanalları yoluyla sizin ruhunuzdan, anlayış alanınızdan tamamen uzakta biçimlendirdiler birçok şeyi. Bugün yapılacak bir şey yok gibi. Türkiye’de yaşayan insanlar başkalarına, dünyayı mahveden insanlara benzemekle kendilerini kurtaracaklarını düşünüyorlar. Türkiye’de yaşayan insanlar bu ülkeden bütün insanlığa bir ümit aşılayacak çabanın doğmasına hizmet etmeyi akıllarının köşesine bile getirmiyorlar. Bu gerekli mi, değil mi, hepinizin düşünmesi lazım. Türkiye’nin haritadan silinmesiyle birileri bir şeyler kazanacak. Ama Türkiye’nin haritadan silinmesiyle dünya ne kaybedecek, bunu önce Türkiye’de yaşayan insanların anlaması lazım. Türkiye’nin haritadan silinmesi diye bir şey bahis konusu olabilir mi? Tabii olabilir. Zaten bu vetire başladı ve mesafe katetti. Türkiye’nin varlığının reddedilmesi ile ortaya çıkan şey hiçbir yaraya merhem olmayacağı halde en azından dünyada yürürlükte olan sistemin sıhhatine katkıda bulunacağı için birileri tarafından finanse ediliyor. Türkiye’nin haritadan silinmesiyle beraber hiçbir dünya gücü önemli kazançlar elde etmeyecek. Ama Türkiye’nin bir direniş ve atılım hayatı yaşamamış olması dünya sisteminin sıhhatini temin edecek.”

ARTIK BİR SONU KULLANIYORUZ
Genel Başkan İsmet Özel, Lozan görüşmelerinden çıkarken, İsmet Paşa’nın “Bir yüz sene kazandık” dediği rivayetini hatırlatarak, bu sürenin dolmasına çok az zaman kaldığına dikkat çekti. Genel Başkan İsmet Özel, İstiklâl Harbi ile sonun son olmadığını bütün dünyaya gösterdiğimizi ancak şimdi onun da sonuna geldiğimizi ifade etti. Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir milli hedef sahibi olmadığını, hiçbir başarıya aday olunmadığını hatırlatarak, bu bakımdan hiçbir başarısızlığa da uğramamış bulunduğunu söyledi. “Bugün artık bu işlerin sonu: ‘Yeter! Türkiye uluslararası bir heyet tarafından idare edilsin. Herkes istediği hakkı eline geçirsin. Türkiye’nin Türkler tarafından yönetilmesi zaten başından beri yanlış bir şeydi. Bundan sonra da hiç olmasın. Türkiye’nin adı da değişsin, varlığı da ortadan kalksın. Biz burada evrensel değerler, insan hakları ve demokrasi yardımıyla hayatımızı devam ettirelim. Herkes memnun olsun, gelir seviyemiz de artsın, müreffeh bir toplum olalım. Ama şu Türk işi devreden çıksın.’ Bunu insanlar benim söylediğim gibi söylemeseler de hayatlarıyla ifade ediyorlar.”

“Türkiye planlı ve ısrarlı bir şekilde içinde yaşayan insanların acınacak, itikaden olduğu kadar ahlaken de entipüften özelliklere bulanmış insanlar olması planının alanı şekline sokuldu. Kimseye istemediği şeyleri zorla kabul ettirmek niyetinde değilim. Ben buraya Erzurum’a kadar geldim. Ama iyi biliyorum ki Türkiye’de Türkiye’nin kültürel bakımdan, ahlak bakımından yüksek bir yeri işgal etmesi konusunda endişe duyan insanlarla dolu olmadığını biliyorum. İşe yarar insanların bir araya gelip bir iş kotarmaları çağrısında da bulunamıyorum. Çünkü 2007 yılında kurulmuş olan İstiklâl Marşı Derneği henüz kendine ait bir dayanışma alanı, sevgi bölgesi üretebilmiş değil.”

“Türkiye’de siyasi manada hiçbir sahicilik yok. Türkiye’de ne bir yönetim becerisinden bahsedebiliriz, ne de bu yönetim zaafının karşısına alternatif çıkarabilecek bir insan kümesinden. Sonuna geldik bir şeyin. İstiklâl Marşı Derneği Türkiye’nin İstiklâl Marşı metni içinde gösterilen hedefler doğrultusunda millet varlığına sahip çıkma işini üstlenmesi sebebiyle en azından milleti millet yapan bazı tutamak noktalarını, hala tutulabilir kılma işinin üstesinden gelirse bir şey yaptığına inanıyor. Bunun başında da 1928 yılında elimizden alınan yazımızın geri alınması geliyor. Eğer biz bir şekilde bunu başarabilirsek, yani elimizden alınan yazının kendi hayatımızda bizi zenginleştirecek, yükseltecek bir şekilde kullanımı işini başarabilirsek Tanzimat’tan bu yana kaybettiğimiz her şeyin kazanca dönüşme ihtimali vardır. Bu çok kuvvetli bir ihtimaldir. Biz milli varlık itibariyle birtakım darbelere maruz kalmışsak bu darbelerin aynı zamanda bir silkiniş imkânı olarak bize geri dönmesi ancak yazımızı geri aldığımız zaman fark edilecek bir şeydir. Neden bazılarının bir şeyleri yaptıklarını o zaman anlayabileceğiz. Yazımızı geri alamadığımız takdirde ne kendimiz hakkında, ne de hasmımız hakkında bir şey öğrenme imkânımız olabilir. Bir sondan bahsediyorsak, yazımızı geri almak suretiyle bir hamakatın da sonunu yaşayacağız demektir.”

Timetürk