Prof.Dr. Ergün Yıldırım’ın Yenişafak gazetesinde Gülen hareketini irdelediği yazısı…
Gülenciliği iyi tanımak zorundayız. Çünkü yüzyılın en trajik, en hain ve en sapkın hareketi. Onu tanımadan ne din-devlet ilişkilerini, ne sağcılığı, ne küresel güçlerin Türkiye ilişkilerini ne de geleceğimizi ön görebiliriz. Şimdilik onu on başlıkta özetlemek sanırım bize bir yol haritası sunabilir.
Parelel Devlet Yapısı.
Devletin bütün kurumları içinde ayrı bir devlet olarak yapılanıyor. Devletin en stratejik alanları içinde kendine alternatif alanlar üretiyor. Ordu, polis ve yargı kurumlarında bütün derin alanlarda kök salıyor. Devlet içinde yuvalanarak devleti devirmek istiyor. Devlete karşı devleti kullanmak istiyor. Bundan dolayı kadrolaşma hareketin en önemli amacı. Bundan dolayı hareket kendisine subay, öğretmen, polis ve hakim yetiştiriyor. İnsanları buna kanalize ediyor.
Darbecilik:
Osmanlı sonrası İslam toplumlarında askeri darbe yeni rejimleri inşanın en önemli vasfı. Mısır’da, Irak’da, Suriye’de, Libya’da hep bu yöntemler kullanıldı. Rejimler darbeler yapılarak değiştirildi. Gülencilik de bundan ilham alarak darbe yoluyla kendi rejimini kurmayı amaçlıyor. Bu nedenle ordu içinde ısrarla ve yılmadan çalışıyor. Sonunda darbe yapacak kadar ordu da büyüyor ve dış bağlantılara da ulaşıyor. Fetto, Fetullahçı Darbe Örgütü olarak ortaya çıkıyor
Mehdiyet-Mesih:
Mehdilik ve Mesih düşüncesi ‘fetto’ya masumiyet kazandırıyor. Ona dokunulmaz, seçilmiş, mutlak ve esrarengiz bir karizma kazandırıyor. Eskatolojik inanışlarla sarmaş dolaş bir kişilikle bütün örgütü üzerinde tartışılmaz bir hakimiyet kazanıyor. Beklenen Salih Zat unvanı kullanılıyor. “Masumiyet ve masuniyet” vasıflarıyla tanımlanıyor. Peygamber’le görüştüğü ve ondan aldığı talimatlarla hareket ettiğine inandırıyor fedailerini. Son toplumun, son dünyanın son beklenen mesihi olarak hem Türkiye’yi hem de dünyayı kurtaracak kişi olarak kabul ediliyor.
Güç/İktidar Tapıcılığı:
Her zaman gücün, iktidarın ve kuvvetin yanında yer alıyor. İslamcılar, radikaller, milli görüşlüler, kürtler gibi bütün muhalif hareketlere karşı tavır alıyor. Onları yalanlamak ve bloke etmek için üzerine düşeni yapıyor. Başörtüsüne füruat diyor, İslam’da siyasete yer yoktur diyor, Kürtler bölücüdür diyor. Derin devletin, Kemalist tahakkümün ve iktidarda olan tüm unsurların yanında yer alıyor. Varlığını, iktidarlar ve güçlerle koruyor. En son Amerika’ya giderek dünyanın en büyük gücü olduğuna inandığı güce bağlanıyor. Ulusal güçten küresel güce kayıyor. Hareketini kollamak ve korumak için güce tapıyor.
Küresel Hegemonyanın Taşeronu:
Küreselleşme ile beraber küresel güçlere yanaşıyor. ABD ve İsrail’e hep selam çakıyor. Onlara tek kelime laf etmiyor. İsrail’in katliamlarına, siyonizmin yalanlarına ve Yahudilerin propaganlarına hep boyun eğiyor. ABD’ye taşındıktan sonra bu daha da derinleşiyor. İlk defa devlete karşı tutum almaya başlıyor. Çünkü artık milli devleti devreden çıkarıp küresel devleti kendine devlet kabul etmiştir.
Her Yol Mübah:
Gülencilikte asıl olan amaçtır. Her yola başvuruluyor. Amaca varmak için tüm yollar meşru görülür. Makyavel’e taş çıkartan bir tutum. Daha çok Karmatilere benzeyen bir davranış. Bunun için en kutsal ilkelerini bile çiğnemekten uzak durmuyor. Zina ise zina, içkiyse içki, yalansa yalan. Gerektiğinde milliyetçi, gerektiğinde demokrat, gerektiğinde liberal. İnsanlara dilediğini yaptırmak için din gerekirse din, para gerekirse para, şantaj gerekirse şantaj yapıyor. Kadroları ele geçirmek, makamlara sahip olmak ve bütün devleti ele geçirmek için her çeşit yola başvuruyor.
Cemaat Değil, Örgüt:
Gülencilik ne tarikat ne de cemaat. Tamamıyla bir örgüt. İstihbarat teşkilatlarını taklit ederek hatta alternatif istihbarat yapısı oluşturarak çalışıyor. Abiler ve ablalar bir istihbarat elemanı gibi bilgi topluyor, defter tutuyor, insanları takip ediyor. Abiler, ablalar ve imamlardan oluşan bir teşkilat.
İmamlar Teokrasisi:
Bir imamlar teokrasisi ile karşı karşıyayız. İmamlar yönetiyor. Gülen, baş imamdır. “Masum imam”, “beklenen imam”, “imam-ı mubin”dir. Tüm imamlar bu masum imama kayıtsız şartsız itaat eder. İllerin, bölgelerin, ülkelerin, devlet kurumlarının ve esnafların imamları var.
Öznenin ölümü.
Bu harekette insanın öznesi imha edilmiştir. Akil-baliğ vasfı yoktur. Bundan dolayı İslam fıkhında kişinin lehinde ve aleyhinde bilmesi gereken şeyleri bilmezler. Aklık yokluğu, öznenin ölümü ve bireyin sakatlanmasıyla insan tamamıyla bir “koyun” haline gelir. Masum imam ne derse onu yapmaya hazır bir robot gibi emirlerini yerine getirir.
Himmet Holding:
Gülen teşkilatının bütün takipçileri saadet zincirinin birer halkasıdır. Himmet içinde yer alırlar. Hem himmet toplarlar hem de himmet verirler. Bundan dolayı yaptıkları onlara hakikat gibi gelir. Himmet, Peygamber’in emirleri olarak gelir masum imamdan. İnsanlar bu yöntemle güdülenirler. Holdingler ve himmetler beraber yükselir.