Genç Öncüler’in Haziran/143. sayısı “Dil Toplumun Özgürlüğüdür” manşetiyle çıktı!

Fikir
Dergide bu ay lisanın toplumların hayatındaki yeri ve insanlar arasında kurduğu bağ; Türkiye’deki harf devrimi, Latin harflerini kullanmaya başlamamızın bizi kendimize ve tarihimize yabancılaştırması ...
EMOJİLE

Dergide bu ay lisanın toplumların hayatındaki yeri ve insanlar arasında kurduğu bağ; Türkiye’deki harf devrimi, Latin harflerini kullanmaya başlamamızın bizi kendimize ve tarihimize yabancılaştırması ve bu hususta kaleme alınmış çeşitli zamanlardaki yazılar dosyaya taşınıyor.

Derginin sunuş yazısı şöyle:

Dil ile irtibatımızı kaybediyoruz. Farklı kültürleri gelecek kuşaklara taşıyan dil, modern dünyanın insanı gibi tektipleşiyor. Tibet’in gençleri Kanada sokaklarındaki kot pantolonları giyiyorsa, Hartum’da Amerikan içeceği kola tüketiliyorsa, İstanbul’un sokaklarında tarhana çorbası değil de “fast food” ürünler satılıyorsa burada bir maraz var demektir. Kıyafetlerindeki benzeşme, kültürleri de bir mecraya götürüp orada bir kalıba sığdırıyor. Dillerin de bundan nasibini aldığı muhakkak. Her dil, toplumun aynasıdır. Anlattıkları ve anlatamadıkları; kelimelerin yüklendiği manada açığa çıkar. Şimdi biz sevgiliye bin yıldır “yar” demişsek, “flört”ü haram bildiğimizden.

Genç

Mesele dil olunca “Harf Devrimi” konusunda da konuşmak elzem. 2019 Türkiye’sinde Türkçe konuşurken belki kullandığımız harflerin 91 sene önce değiştirilmesi bizim için pek bir şey ifade etmeyebilir. Öyle ya; insan varlığını bilmediği şeyin yokluğunu hissetmez. Fakat meseleyi kavramaya gayret edelim. Biz Türkler Müslüman olmazdan evvel pek de derli toplu olmayan yazımıza İslam’la birlikte kimlik kazandırdık. Anadolu’da Kur’an ile tanışan bu yazı, Yunus Emre’den Ömer Seyfettin’e kadar kendi tekamül sürecini tamamladı. Bin yıllık bir kültür ve hatta dinimiz, bu kelimelerin ve yazının köşe taşlarına sirayet etti. Sonra 1928’de dediler ki, sizin bu yazının kötü. Bu yazıyla geri kalıyormuşuz. Artık Kur’an elifbasını değil Latin abecesini kullanacakmışız. Bu da yetmedi; kelimelerimiz idam sehpasına çıkarıldı. Arapça ve Farsça kökenli kelimeler gitti; yerine uydurulan, evet yanlış duymadınız gerçekten uydurulan kelimeler kondu. Sonuç mu: Dosya yazılarında göreceksiniz. Mustafa Sabri Efendi’nin 91 sene önce yazdığı bir metni, Ömer Seyfettin’in 80 sene önce yazdığı hikayeyi okumaktan ve anlamaktan aciz bir nesil. Hani 1000 sene önce dedelerinin yazdıklarını, onların mezar taşlarını okuyamayan nesil bahsine girmeyelim hiç.

Genç Öncüler dergisi olarak bu ay “Dil Toplumun Özgürlüğüdür” manşetiyle okuyucularımızın karşısına çıkıyoruz. Dillerin mahiyeti ve ne ifade ettikleri dosya konularından. Diğer yandan “Harf Devrimi” üzerine çeşitli zamanlarda yazılan dört yazıyı dosyada bulabilirsiniz. 

Dosya dışı konularda bu ay artık iki yeni köşemiz var: Geçen ay ilk metinlerini kaleme alan Hasan Hüseyin Çaçan felsefe yazılarıyla, Mehmet Zahid Başak “Ders Notları” ile köşelerinde sürekli olarak karşınıza çıkacak. Bir de 1984 yılında İsmet Özel’in İslam dergisindeki mülakatında “tatil” üzerine söyledikleri, tatilin yaklaşması münasebetiyle karşınızda. Keyifle okuyacağınızı temenni ediyoruz. 

Bu aydan itibaren yeni tasarımımız ile matbaanın yolunu tutuyoruz. Biz yeni tasarımımızı sevdik. Umarım siz de beğenirsiniz.

Genç Öncüler’in genç yazarları olarak gayemiz; toplumsal yaşamımızda karşılaştığımız iyilikleri, kötülükleri, kolaylıkları ve zorlukları, siz değerli okurlarımıza en anlaşılır şekilde aktarmaktır. Kadromuz, adaletle şahitlik vazifesini unutmayarak yazılarını kaleme alma gayretindedir. Çünkü bu bize Rabbimizin vahiyle sabit kıldığı bir görevdir. Bütün sayılarımızı bu bilinçle çıkarıyoruz. Çalışmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, keyifle okumanızı temenni ediyoruz.

Uğur Demirel