Mustafa Ekici’nin Star Açıkgörüş’teki “Nevruz” ve “Nevruz’un siyasal anlamını” değerlendirdiği yazısı..
Medeniyetler; farklı diller, etnik yapılar ve kültürel auraların çerçevelediği geniş havzalar üzerinde bir değer ve üst siyasa olarak geliştirici, insanlığı bir üst varoluşa sıçratıcı bir süreç olarak tanımlanabilir. Bu anlamda İslam medeniyeti, dünya coğrafyasının büyük kısmına nüfuz etmiş, insanlığın pagan kültür öğeleri içinde silikleşen varlığını bir büyük anlam katarak yüceltmiş, birbirinden ilginç siyasi organizasyonun içinde hayat bulduğu bir habitat oluşturmuş, onlarca etnik yapı/dil/kültürün içinde neşv-u nema bulduğu velut/rengârenk bir iklim geliştirmiş ve insanlık tarihinde etkileri bugün de capcanlı yaşanmakta olan büyük bir medeniyet hareketi olmuştur.
Bu özelliği ile İslam medeniyet coğrafyası, batıdan doğuya, kuzeyden güneye onlarca halk ve kültüre, içinde nefes aldıkları, gelişip serpildikleri bir ortam olmuştur. İslam hukuk sisteminde, İslami akide ve inanç sistemine karşıtlık arz etmediği sürece Müslüman toplulukların sahip oldukları gelenek ve kültür öğelerini yaşatmaları, kısıtlanmak bir yana adeta teşvik edilmiş ve bu öğeler sahiplenilmiştir. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Farsça ve daha onlarca dilin edebiyat ve kültür üretiminde yoğun kullanılması, en önemli eser ve değerlerinin bu dönemde üretilmesinin anlamı ve nedeni budur.
Bir pagan uygulaması
Gerek Roma gerekse Aryan paganizminin kültürel öğelerinin, akidevi ve siyasi bir karşıtlık arz etmediği sürece Müslüman topluluklarda bugün bile hala capcanlı varlığını sürdürüyor oluşunun temel sebebi de bu özgürlükçü ortamdır.
Bu anlamda birçok gelenek ve kültürel öğeden bahsedilebilir. Baharı karşılama, kutlamaya dair kültür öğeleri buna dair en iyi örneklerdir. Hemen bütün dünya halklarının baharın gelişini kutlama anlamında bir bayramı var. Birçoğu tarih içinde silinmiş olsa da günümüzde Asya, Mezopotamya ve Balkanlarda Müslüman topluluklarca da kutlanılan Hıdırellez, Avrupa, Asya ve Ortadoğu coğrafyasında yaygın şekilde kutlanılan Nevruz, Hıristiyanların kutladıkları ve mezheplere göre değişiklik gösteren, yer yer bazı Müslüman topluluklarda da etkisi görülen Paskalya, Japonların kutladıkları Kanamara Masturi ve Çinlilerin kutladıkları Yuan Xiao bahar bayramları bunlardan sadece birkaçı. Aryan paganizminin en önemli efsanelerinden biri olan ve İran milli şairi Firdevsi’nin 900’lü yılların sonlarında Şehname’sinde yazılı hale getirdiği Demirci Kawa ve Dehhak efsanesine dayandırılan Nevruz, Pers ve Aryan iktidar çevrelerinin binyıllara sâri politik hedef ve heveslerinin en sembolik uygulaması olarak bugün de etkili bir siyasi ve kültürel dönüştürücü işlev arz etmektedir. Gerek efsanenin ve gerekse binyılların biriktirdiği anlam ve semboller yığını ile Kawa ve Nevruz, zerdüştlük inancının temel öğelerinin, eski Akad, Asur, Babil ve diğer Aryan paganizminin, İştar, Ahura Mazda, Ehrimen gibi dual kötülük/iyilik çatışması sembollerinin, yer altında kök salmış karanlık dünyaların, insanlığın bilinçaltındaki nerdeyse bütün ilkel korkularının ve sığınaklarının sembolleşerek varlığını sürdürdüğü bir pagan uygulamadır.
İstanbul’un fethi gibi büyük simgesel değere sahip, İslam milletinin derin bir özgüven ile tarihteki akışına büyük bir ivme katan Batı’ya doğru hamleye kadar Osmanlı’da, ondan evvel Selçuklu’da Nevruz’un kutlandığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu temel olarak, Kemalist rejim boyunca Türkiye yönetici ve elitinde Batı’ya duyulan kompleks ile yılbaşı kutlamalarında görüldüğü gibi, Türk ve Kürt yönetici/elit sınıfının Pers/Aryan kültürün karşısında yaşadığı bir tür kompleks ile izah edilebilir. Ancak fetihten sonra Nevruz bayramı siyasi ve baskın özelliğini kaybederek, İslam milletinin iki temel bayramı olan Ramazan ve Kurban bayramlarına yerini bırakmış ve halk nezdinde de itibarını büyük oranda kaybederek, daha çok sembolik bir kültürel öğe olarak, bahar bayramı şeklinde kutlanılmaya devam etmiştir.
İslam tarihinde Araplardan sonra İslam’a en erken giren topluluk olarak Kürtler ve devamında Türklerin, özellikle son yıllarda iyice görünür hale gelen Aryanik Pagan kültür bayramı Nevruz’u bu kadar yaygın kutlamalarının anlamı, İslam milletinin bu iki değerli halkının Pers kültür havzasına alınma, Pers kültürünce çevrelenme girişimi olarak okunmalıdır. Bu gün özellikle Türkiye’de Kürtlere dayatılan Nasyonal Sosyalist ideoloji ve siyaset çevrelerinde, Türki cumhuriyetlerde, biraz da Kürt nasyonal sosyalist milliyetçiliğinin yarattığı baskı saiki ile -işin doğrusu biraz da komik bir kompleks ile- devlet yetkililerinin Nevruz kutlaması, bu kültürel yayılmacılığın ne kadar etkin ve derin olduğunun göstergesidir.
Hilal yerine ateş
80 yıllık inkâr ve asimilasyon ile yaratılan mağduriyetin var ettiği Nasyonal Sosyalist Kürtçülük ideolojisi, ihtiyaç duyduğu sembolik devrimci kültür öğelerinin hemen tamamını, Aryan Paganizminin yaşayan en temel efsanelerinden Nevruz ve Kawa üzerinden topluma dayatarak adeta Nevruz’u yeniden var etmiştir. Açıktır ki jeopolitik ve kültürel siyasa açısından Nevruz, Pers/Safevi kültür yayılmacılığının en başat öğelerinden biridir. Kürt coğrafyasındaki hemen bütün siyasi parti ve örgütlerin, en solundan en muhafazakârına bütün siyasi hareketlerin, İslam kültür havzasının siyasi sembolü olan hilal yerine, güneş, ateş, ışık ve benzeri Aryan Paganlığı sembollerini kullanmaları bu kültürel ve siyasi yayılmacılığın ne kadar derin ve etkin olduğunun göstergesidir. 1400 yıllık İslam tarihinde birçok iç çatışma, iktidar mücadelesi ve ‘alt oluşlar’ süregelmiştir. Ancak iki dönem, İslam düşmanı emperyalist ve sömürge güçlerinin bölgeye nüfuzlarına kapı aralayan büyük kültürel kırılmalara yol açmıştır. Biri Haçlı Seferleri dönemi, diğeri son yüzyıldır içinde bulunduğumuz dönemdir. Her iki dönemin ortak paydası İslam dünyasının aşırı derecede paralize olmuş siyasi yapısıdır ki bu paralizasyon İslam dünyasını Batılı sömürge güçlerinin müdahale ve saldırısına açık hale getirmektedir.
Mezhep taassubu
Temel olarak 1000’li yıllar boyunca İslam devletleri, silik siyasi liderlerin hırsları etrafında, çoğunlukla aşiret veya kabile esasına dayalı derin ayrışmalara tabi olarak meydana çıkmıştı. Bugün de yine benzer biçimde İslam dünyasını içinden çıkılmaz derecede güçsüzleştiren ayrışmalar, milliyetçilik ve mezhep taassubu etrafında gelişmektedir. O gün Şii Fatımi devletinin zorladığı şartlar ile oluşan paralizasyon birçok devlet veya beyliği Batılı sömürge güçleri ile işbirliğine, ortaklaşamaya zorlamakta idi, bugün de yaşanan aşağı yukarı benzer bir durumdur.
Arap, Türk ve Fars milliyetçiliği ve Sünni-Şii gerilimi altında gittikçe güçsüzleşen İslam coğrafyasına son darbe Kürt nasyonal sosyalizm ideolojisi ile vurulmak istenmektedir. İşte bu büyük sarmalın en büyük siyasi sembollerinden biri, şüphesiz tamamen İslam öncesi Aryan Pagan kültürünün canlandırılması üzerine kurulu bulunan ve Kürtleri hızla ve etkin bir biçimde İslam kültür havzasının dışına savurma ameliyesi olan Kürt nasyonal sosyalizminin dayattığı Nevruz’dur.
Kemalist zihnin icadı
İslam milletinin sadece iki kutsal bayramı ve günü vardır, biri mübarek Ramazan’ın sonunda kutladığımız Ramazan Bayramı, diğeri de Kurban Bayramı’dır. Kemalist Batıcı rejimin icad ettiği bütün ulusal gün ve bayramlar, İslam coğrafyasında büyük/küçük devletlerin icad ettikleri Baasçı, ulusalcı, milliyetçi, Şamanist, Aryanik, birçoğu Pagan kökenlere dayandırılan, bir kısmı modern zaman uydurması ulusal gün ve bayramların tümü ayrıştırıcı ve bölücüdür.
Geleneksel olarak Nevruz, Kürt coğrafyasında sanıldığı kadar yaygın bilinen ve kutlanan bir bayram değildir. Çok lokal olarak, Paganizminin sembollerinden olabildiğince soyutlanarak kutlanan Nevruz, gerçekte Kürt bilinç altında bir bahar bayramından öte bir anlam taşımamaktadır. Kürt nasyonal sosyalizminin yeniden tasarladığı şekli ile Nevruz, Kemalist rejimin dayattığı akıl dışı inkâr ve asimilasyonun yarattığı baskı ortamında, adeta Dahhak’a karşı isyan eden Kawa sembolleri ile Zerdüştlük, özgürlük, halk isyanı ve modern bir ulus yaratma projesinin başat sembolü olmuştur. Bu hali ile Kemalizm’in kendine has bir rekreasyonu olan Apoizm, Nevruz’u yeni bir Kürt ulusu yaratmada temel sembollerden biri haline getirerek, Kürtleri İslam milletinden olabildiğince uzaklaştırmaya çabalamaktadır. 80 darbesi sonrasında adeta planlı şekilde artırılan baskı ve inkâr süreci, temel ontolojik/İslami değerlerine tamamen karşıt olmasına rağmen Nevruz kutlamalarının Kürt sokağında bir etki yaratması için fırsatlar yaratmıştır.
Arap, Kürt ve Türk’ü dünya tarih sahnesine taşıyan tek şey İslam’dır. İslam’ın hayat bağışlayan nefhası ile hayat bulan ve ‘İslam milleti’ olarak dünyanın üçte birine nüfuz eden, siyasi ve kültürel organizasyonlar geliştiren bu millet, zihnini, ontolojisini ve fiziki varlığını iğdiş eden bütün Paganist, Şamanist, Aryan ve Zerdüşt kalıntısı uyduruk kurtuluşçu ulusal kutsallardan, bir an evvel arınmalı ve tarihteki büyük yürüyüşüne kaldığı yerden devam ederek insanlığa hayat bağışlayan mesajın taşıyıcısı olma misyonunu yeniden üstlenmelidir.