Yazar, hat ve ebru sanatçısı Prof. Dr. Uğur Derman, “Hacca giden Özbekler İstanbul’a uğrayıp Eyüp Sultan’ı ziyaret etmezlerse, sanki hacları eksik kalacakmış gibi bir düşünceye kapılırlarmış.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TİKA’nın destek verdiği, İstanbul ve Marmara üniversitelerinin iş birliğiyle İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) Bahariye Sanat Birimi tarafından hazırlanan “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” sempozyumu başladı.
Bahariye Mevlevihanesi’nde gerçekleştirilen açılış programında projeye ve sempozyuma ilişkin bir sunum videosu izlendi.
Açılış konuşmasını yapan Sempozyum Koordinatörü Prof. Dr. Rahmi Deniz Özbay, sempozyumu diğerlerinden ayıran unsurun, katılımcıların sempozyumun paydaşı olması ve düzenleme kuruluyla gönülden iş birliği yapmaları olduğunu söyledi.
Özbay, “Bu çok sık rastlanır bir şey değil, bundan dolayı çok mutluyum. Sempozyumun sergiyi, serginin sempozyumu desteklediği nadir bir örnek veriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Sergi ve sempozyuma katkılarından dolayı İMH Kurucusu Mehmet Güney, Bahariye Sanat Atölyeleri Kurucusu Meryem Güney, Selma Topkara, Mehmet Bulayır ve destek ekibine teşekkür eden Özbay, “Sempozyumun hedeflerine uygun sonuçlara ulaşmasını, verimli ve başarılı geçmesini diliyorum.” diye konuştu.
“Özbekistan daha çok Buhara ve Semerkand ile biliniyor”
Açılış konferansını veren kitap sanatları uzmanı, yazar, hat ve ebru sanatçısı Prof. Dr. Uğur Derman, “Zamanını Aşan Medeniyet” ifadesinin teşekküre ve tebriğe layık bir ifade olduğunu kaydetti.
Derman, gördüğü yerler içinde en önce hatırına gelen ve sevgi duyduğu bir ülke olan Özbekistan’ın daha çok Buhara ve Semerkand ile bilindiğini ifade etti.
Osmanlılarda ve İslam aleminde Semerkand Buhara’nın eskiden beri önemli bir yeri bulduğunu belirten Derman, Özbekistan’ın Müslümanlar için önemini ifade eden ve Süheyl Ünver’in 80 sene önce kendisine naklettiği bir beyiti aktardı.
Özbekistan’a 11 sene önce ve 2 ay önce iki kez gittiğini ifade eden Derman, 11 yılda olumlu gelişmelerin ve zamanını aşan bir medeniyetin dikkatini çektiğini, tekrar gitme imkanı olsa düşünmeden yola çıkabileceğini ifade etti.
Osmanlı devrinde de Semerkand ve Buhara ile ilişkilerin var olduğunu dile getiren Derman, “Bunu en çok sağlayan kuruluşlar da İstanbul’da açılmış olan Özbek dergahları. Bildiğim en geniş olanı Üsküdar’daki sultan tepesindeki dergahtır. Eyüp Sultan’da ve üçüncü olarak da kadırgaya inerken bir dergah var.” şeklinde konuştu.
Derman, ebru sanatının İstanbul’da 17 asırdan itibaren revaçta olmasına rağmen 18 yüzyılda unutulmaya yüz tuttuğunu ve Buhara’dan gelen önemli isimler sayesinde İstanbul’da tekrar devam etme imkanı bulduğunu anlattı.
Üsküdar Özbekler Dergahı şeyhlerinin daha çok bilindiğini anımsatan Derman, İstanbul’daki dergahlardan ve Özbekistan’dan fotoğraflar eşliğinde çeşitli bilgiler verdi.
“Hacca giden Özbekler, Eyüp Sultan’ı ziyaret edermiş”
Üsküdar’daki Özbekler tekkesi şeyhi Sadık Efendi’nin oğlu Edhem Efendi’nin talebesi, dergahın müdavimlerinden Necmeddin Okyay’dan, Özbeklerin hac yolcuğuna ilişkin dinlediği bilgiyi aktaran Derman, şunları söyledi:
“Eğer hacca giden Özbekler İstanbul’a uğrayıp Eyüp Sultan’ı ziyaret etmezlerse, sanki hacları eksik kalacakmış gibi bir düşünceye kapılırlarmış. Onun için Buhara’dan, Semerkand’dan çıkıp kervan yoluyla İstanbul’a gelip, Üsküdar Özbekler dergahında 2-3 gün değil epey zaman kalıp biraz da dinlendikten sonra Hicaz’a yöneliyorlar. Burayı bilhassa tercihlerinin sebebi Eyüp Sultan’ı ziyaret etmek. Bu şekilde kendilerince eksik kalan ziyaretlerini de tamamlamış olmak. Dönüşte yine aynı şekilde İstanbul’a geliyorlar ve ziyaretlerini yaptıktan sonra memleketlerine dönüyorlar. Ayrıca İstanbul’un Eyüp Sultan’dan başka ‘Dar-ül Hilafe’ olarak da onlar nazarında büyük bir yeri var.”
Konuşmasının ardından Derman’a Prof. Dr. Mahmut Kaya tarafından hediye takdim etti.
Katılımcılar sergiye de ilgi gösterdi
Sempozyumu takip eden akademisyen, sanatçı ve ziyaretçiler, “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” sergisinde izlenime sunulan minyatür, hat, ebru gibi çeşitli sanat dallarından eserleri inceleyerek yoğun ilgi gösterdi.
Sempozyuma Mustafa Budak, Hayati Develi, Rıdvan Öztürk, Hüseyin Yıldırım, Süleyman Kızıltoprak, Mehmet Seyfettin Erol, Ömer Türker, Osman Aydınlı, Nadirhan Hasan, Necdet Yılmaz gibi isimlerin de arasında yer aldığı Türk ve Özbek 28 sanatçı ile 34 akademisyen katılıyor.
Türkiye ve Özbekistan’dan akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda “Geçmişten Günümüze Özbekistan”, “Kadim ve Ortak Düşünce Geleneğimiz”, “Kültürel Ortaklıklarımız”, “Ortak Halk Mirasımız Dilimiz”, “Geleneksel Sanatlar ve Ortaklıklarımız”, “Geleneksel Mimari ve Ortaklıklarımız” başlıkları altında; tarih, dil, kültür, sanat, mimari, edebiyat, felsefe ve düşünce geleneği gibi konular ele alınıyor.
İki ülke arasındaki çok yönlü iş birliğine katkı sunmak amacıyla hayata geçirilen etkinliğin ikincisinin 7-15 Eylül arasında Taşkent’te yapılması planlanıyor.
Yeni Akit