Santralistanbul Galeri 1’de 11 Ağustos’a dek görülebilecek ‘Arazi Üzerine: Kolombiya’da Çağdaş Sanat’ başlıklı sergi, Kolombiyalı olmanın ne demek olduğu üzerine kurgulamış kendini. Önce Türkiye bayrağı çizip sonra Tiyatro Krek’in geçen sezondan kalmış ‘Bayrak’ isimli oyununun afişiyle karşılaşan izleyiciye göre ise soru belli: "Türkiyeli olmak ne demek?"Kolombiya çağdaş sanatı hakkında fazlaca bir bilgimiz yoktu; şimdi birazcık oldu. Çünkü Kolombiya’nın yıldızı parlayan 19 genç sanatçısı İstanbul’un konuğu. Yalnız dikkat! Kolombiya Dışişleri Bakanlığı tarafından santralistanbul Galeri 1’de geçtiğimiz hafta açılan sergi, Kolombiya çağdaş sanatı üzerine kapsamlı bir araştırmayı da beraberinde getirmedi. Herhangi bir katalog da söz konusu değil…
Zaten küratör Jaime Ceron Siva baştan uyarmıştı: "İzleyiciler, ‘Arazi Üzerine: Kolombiya’da Çağdaş Sanat’ı bir ulusal sergi olarak algılayabilir. Böyle bir risk var. Ama bu, Kolombiya çağdaş sanatını dünyaya tanıtmak isteyen ulusal bir sergi değil. Böyle bir algıdan kaçınmak için toprak kavramına daha geniş bir perspektiften bakan, sınırları kaldıran işlere yer verdik. Gezici bir proje olarak tasarlanan sergide, toprak kavramının karmaşıklığına yeni bakış açılarıyla yaklaşıyoruz."
SANATSAL VE DUYGUSAL BENZERLİK
Elimizdeki veri ‘Arazi Üzerine: Kolombiya’da Çağdaş Sanat’ isimli sergi ve küratör Jamie Ceron’un söylemleri. Sergide; fotoğraf, resim, heykel, enstalasyon ve video çalışmalarından oluşan 37 eser var. İlk göze çarpan şey, iki ülke arasındaki benzerlik. Hem sanatsal hem duygusal olarak… Kolombiyalı olmak ve Kolombiya toprağı üzerine inşa edilmiş işler, Türkiyeli olmayı ve Türkiye toprağını getiriyor akla. Milenna Bonilla’nın işi bilhassa. Sanatçı şöyle yazmış duvara: "Lütfen şu kâğıtlardan birini alınız. Eğer vaktiniz varsa ve fikir hoşunuza giderse üzerine Türkiye haritası çiziniz. Son olarak kâğıdı duvara yapıştırınız."
Duvara 25-30 kadar Türkiye haritası yapışmış bile. Kimileri en ufak koylara kadar muntazam çizgilerle, kimileri gelişigüzel bir dikdörtgenle, kimileri sadece İstanbul haritasıyla cevap vermiş bu işe. Bazı ziyaretçiler birtakım yorumlar yapmış, gülen ve ağlayan suratlar çizmiş, bazılarıysa mail adreslerini bile bırakmış küçük kâğıtlara.
Bu; yaşadığımız toprakların kişisel deneyim, duygu ve algılarımızı -bizi biz yapan şeyleri- nasıl belirlediğini anlatan işlerden sadece biri.
HOŞ BİR TESADÜF
İzleyiciyi toprak kavramına yönelik farklı tanım ve deneyimlerle baş başa bırakmayı hedefleyen serginin bir diğer niyeti, kültürel farklılıkları vurgulayarak sınırları kaldırmak. Sergiyi gezenlerin, ötekinden korkmaktan vazgeçip onu bir zenginlik olarak görmeye başlayacağını söyleyen Siva’ya göre eserlerin her biri sosyal ve sembolik sınırların genişliğini anlatıyor.
Pablo Adarme, Gabriel Antolinez, Carlos Bonil, Adriana Bernal, Milena Bonilla, Barbarita Cardozo, Nicholas Consuegra, Adriana Duque, Gonzalo García, Humberto Junca, Miler Lagos, Víctor Muñoz, Diego Piñeros, María Isabel Rueda, Adriana Salazar, Saúl Sánchez, Jaime Tarazona, Angélica Teuta ve Cesar del Valle’nin işlerini ağırlayan sergi; -çok hoş bir tesadüfle- Tiyatro Krek’in geçen sezondan kalmış ‘Bayrak’ isimli oyununun afişiyle bitiyor.
ZAMAN